Türkiye’nin sınır kapılarını açmasıyla birlikte, Avrupa’ya ulaşmak isteyen Türkiye’deki mülteciler Yunanistan ve Bulgaristan sınırı ile Ege kıyılarında yoğunlaşmaya başladı. Ancak mülteci hakları alanında çalışan sivil toplum kuruluşları bu durumun yeni ölümlere yol açabileceği uyarısında bulundu.
İzmir’deki Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Üstün Reinart VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Bu, çok tehlikeli ve üzücü bir durum. Çünkü, Türkiye’nin kapıyı açması demek, Avrupa ülkelerinin sınırlarını açması demek değil. Tam tersine daha ağır güvenlik önlemleriyle sınırları kapatıyorlar. Yunanistan sınırında, oraya ulaşan göçmenlerin gazla karşılaştıklarını, gaz bombaları atıldığını duyduk. Çok tehlikeli bir iş bu. Zaten sınırlar kapalıyken de denizlerde çok fazla ölümler ortaya çıkıyordu. Şimdi bu sayılar artacaktır. İnsanların tampon bölgelerde yığılmasıyla insani felaketler, çok acı durumlar çoğalacak” diye konuştu.
“Mülteciler tehdit ve pazarlık unsuru olarak kullanılmasın”
Reinart, “Biz tabii çok uzun zamandır sınırlar açılsın, Avrupa daha çok mülteci alsın diyoruz. Ama Türkiye’nin mültecileri bir tehdit ve pazarlık unsuru olarak kullanmasına da her zaman karşı çıktık. Bunun yanlış, çok çirkin bir şey olduğunu düşünüyoruz. Çünkü pazarlık ve tehditler insan hayatları üzerinden yürütülüyor. Bu trajik bir şey ve trajedilere yol açacağını düşünüyoruz” dedi.
Avrupa’nın mülteciler konusundaki politikasını eleştiren Reinart şunları söyledi: “Avrupa’nın ‘Aman bu insanlar gelmesin. Türkiye ne isterse pazarlığı sürdürelim, kapıları kapalı tutalım’ demesi çok yanlış. Avrupa’nın da daha çok mülteci alması gerektiğini ve zaten savaşlardan kaçan insanların yaşama imkanını bulabilmesi gerektiğini savunuyoruz. Fakat birdenbire Türkiye’nin peki öyleyse kapıları açıyorum demesi de insanlara yaşama imkanı verecek bir davranış değil. Avrupa daha çok mülteci almalı ama Türkiye’nin ‘niye beni Suriye’de desteklemiyorsunuz, alın size’ diyerek insanları neredeyse canlı kalkan gibi öne sürmesi de olumlu sonuç verebilecek bir davranış değil.”
Avrupa Birliği’ne ve bölge ülkelerine mülteci politikalarını 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’ne uygun olarak insanı temelde ele alma çağrısı yapan Reinart, “Çoğalan şehit sayısıyla birlikte Türkiye’deki söylem de mültecilere karşı tehlikeli bir nefret söylemine dönüşmeye başladı. ‘Suriyeliler bu ülkede keyif çatıyor, bizim askerlerimiz Suriye’de ölüyor’ gibi bir söylem ortaya çıktı. Bu da çok korkutucu ve tehlikeli” ifadesini kullandı.
“Bunun kurbanı masum çocuklar olacak”
Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali de Türkiye’nin mültecilere yönelik politikasında resmi bir değişiklik olmadığını hatırlatarak, İdlib’deki gelişmelerin fiili bir duruma yol açtığını söyledi. Ali, “Mültecileri kullanmayı her zaman bir hata olarak görüyoruz. Bunun kurbanı masum çocuklar olacak. Uluslararası sivil toplum kuruluşlarına destek çağrısında bulunuyoruz” dedi.
Türkiye ile İdlib arasındaki sınır bölgesinde yaklaşık bir milyon insanın dağlarda, ağaçların altında yaşam mücadelesi verdiğini hatırlatan Ali, “Bu son dönemde 167 çocuk soğuktan hayatını kaybetti. Buradaki insanlarla ilgilenilmesi gerekiyor. Ama Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler dürüst bir şekilde ilgilenmiyor” diye konuştu.
Ali sınır kapılarına yığılan mültecilerle ilgili haberlerin de abartılı biçimde verildiğini belirterek, şunları söyledi: Yedi, sekiz otobüsü yüzlerce yapıyorlar. Sınırlara yığılanlar o kadar yoğun değil. Denizde de hava durumu kötü olduğu için kimse yola çıkmaya güvenemiyor. Ayrıca Yunanistan adalarında yaşama koşulları mülteciler için çok kötü. Bu nedenle az sayıda kişi böyle bir maceraya giriyor” Ali, sınırda biriken insanlara karşı şiddet ve gaz bombası kullanılmasını da mültecilerin haklarının ihlal edilmesi olarak değerlendirdi.
Türkiye’nin dört milyonu Suriyeli olmak üzere yaklaşık beş milyon mülteciye ev sahipliği yaptığını hatırlatan Ali, “Bu büyük bir yük. İdlib’de sınır açılırsa sadece orada bekleyen bir milyon insan gelmeyecek. Türkiye’ye gelmek isteyenlerin sayısı 4-5 milyonu buluyor. Türkiye, böyle bir yükü kaldıramaz. Uluslararası kuruluşlara çağrı yapıyoruz. Onlardan bir destek bekliyoruz” dedi.