ABD Başkanı seçilen Donald Trump, göreve başladığında Çin malı ürünlere önce yüzde 60, daha sonra da yüzde 10 oranında ek gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı.
Bu plan, “Çin dışındaki üretici ülkeler için bu adım bir fırsat yaratır mı?” sorusunu akıllara getirdi.
Uzmanlara göre, Trump’ın ikinci kez başkanlık koltuğuna oturacak olması ABD-Çin ticaret savaşlarının şiddetleneceği, bunun da diğer ülkelerin Çin’le daha rahat rekabet edebileceği anlamına geliyor.
Türkiye de Meksika ve Kanada gibi bu ticaret savaşından avantaj sağlayabilecek ülkeler arasında sayılıyor.
Türkiye ve ABD arasındaki ticaret hacminde henüz 100 milyar dolar hedefine ulaşılamasa da 2023 yılı itibarıyla bu rakam 30 milyar doları aştı.
Sadece nüfus değil, ekonomi ve ticaret gibi diğer önemli istatistikleri de toplayıp analiz eden bir kuruluş olan ABD Nüfus Dairesi verilerine göre, Trump’ın göreve geldiği ilk yıl yani 2017’de bu rakam yaklaşık 19 milyar dolardı. Joe Biden başkanlık görevini devraldığında yani 2021 yılındaysa iki ülke ticaret hacmi yaklaşık 28 milyar dolardı. İki ülke arasında en fazla ticaret 34 milyar dolara yaklaşılan 2022 yılında yapıldı.
Washington’da ticaret avukatlığı yapan Kerem Bilge, sözkonusu artışın tek taraflı olmadığını belirterek, “Bu ticaret hacminin 19 milyar doları Türkiye'den Amerika'ya ihracat, geri kalan kısmı Amerika'dan Türkiye'ye ihracat şeklinde, dolayısıyla çok dengeli ve büyüyen bir ticaret hacminden bahsediyoruz. Umarız ki yeni Trump döneminde bu fırsatlar değerlendirilerek, bu ticaret hacmi daha büyük noktalara ulaşacaktır” dedi.
Amerikalı şirketler rotasını farklı üretici ülkelere çevirir mi?
ABD ve Çin arasındaki 450 milyar dolarlık ithalat hacmine dikkat çeken avukat Kerem Bilge, Çin’e ciddi oranda uygulanacak ilave vergilerin Amerikalı şirketleri başka ülkelere yönlendireceğini düşünüyor.
2016’da başlayan ticaret savaşlarının Vietnam, Tayland, Meksika gibi ülkelere fayda sağladığını hatırlatan Bilge, bu kez de özellikle tekstil, otomotiv, elektronik ve makine sektörlerinde ciddi bir üretim kapasitesi olan Türkiye için de bu durumun geçerli olabileceği görüşünde.
Trump yönetiminin iktidarı devralmasından sonra iki ülke arasında ticari ilişkilerin artacağını düşünen bir başka isim de TÜSİAD Washington Temsilcisi Barış Ornarlı.
“İki ülke lideri bu konuya öncelik verecektir diye tahmin ediyorum ve Başkan Trump'ın da buna açık olacağını, meyili olacağını, istekli olacağı tahmin ediyorum” diyen Ornarlı, özellikle Trump’ın işadamı olması nedeniyle bunun iki ülke arasında öncelikli bir konu olacağı görüşünü paylaştı.
“Trump yönetiminin önceliği üretimin tümüyle Amerika'ya çekilmesi politikası, adı da zaten önce Amerika olacaktır” diyen Ornarlı, “Dolayısıyla Türkiye'nin bunlardan muaf olacağına dair bir güven olmaması gerekiyor, unutmayın ilk döneminde de Başkan Trump Türkiye'den yapılan çelik ve alüminyum ithalatına yüzde 25 oranında ek gümrük uygulamıştı. Bunu daha sonra siyasi nedenlerle iki katına çıkarmıştı” uyarısında bulunuyor.
Trump, Ağustos 2018’de bir sosyal medya paylaşımında, “Türk Lirası, çok güçlü dolarımız karşısında hızla değer kaybederken, Türkiye'den çelik ve alüminyum ithalatında gümrük vergilerinin iki katına çıkarılmasına onay verdim! Alüminyumda oran yüzde 20, çelikte de yüzde 50. Türkiye ile ilişkilerimiz bu dönemde iyi değil!” diye yazmıştı. Ocak 2019’daki paylaşımındaysa, “Eğer Türkiye Kürtler’e saldırırsa, ekonomik yönden mahvederiz” diye yazmıştı.
Bu durum Amerikalı tüketicilere nasıl yansıyacak?
Trump, planının bir sonucu olarak “Amerikalı ailelerin ürünleri daha pahalıya almayacağını garanti edemeyeceğini” kabul etti.
Barış Ornarlı, Peterson Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmanın, ek gümrük vergilerinin uygulanmasının Amerika'da hane halkına yılda ortalama 2 bin 600 dolar ek maliyet getireceğini ortaya koyduğuna dikkat çekiyor.
Trump’ın korumacı bir yaklaşım sergileyeceğini dile getiren Ornarlı, korumacılığın enflasyonist bir politika olduğu ve verimliliği düşürdüğü görüşünde.
Ornarlı, “Amerika'da tekrar gümrükler neticesinde enflasyonun artması durumunda Amerika'nın para politikası bundan etkilenecektir. Örneğin; Merkez Bankası FED'in fiyatların artması durumunda tekrar faiz arttırımına yönelip yönelmeyeceği son derece önemlidir. Bu hem Amerika'daki piyasaları etkileyecek hem uluslararası piyasaları etkileyecek, diğer para birimlerini etkileyebilecek olan bir konu” diyor.
Ticaret avukatı Kerem Bilge de Trump'ın Çin’e yönelik ilave vergilerinin Amerikan tüketicilerine “yüksek fiyat” olarak döneceği görüşüne katılıyor.
2018 dönemindeki ilave vergilerin tüketicilere direkt yansıtıldığını gösteren çalışmalar olduğunu ifade eden Bilge, bu durumu, Türkiye ve diğer ülkelerdeki üreticiler için ciddi bir fırsat olarak yorumluyor.
Bilge, “Türk üreticilerin aynı malı daha ucuza satabilme kapasitesi olduğu takdirde, Türk üretici Amerikalı şirketler için daha cazip hale gelecektir ve bu da aslında Türk yatırımcılar için ciddi bir fırsat arzediyor” diye ekliyor.
Türk üreticiler ABD pazarında daha büyük pay edinebilir mi?
Türkiye'nin coğrafi konumu, üretim kapasitesi, Türk iş dünyasının sofistike ve güçlü altyapısı ve en önemlisi Avrupa Birliği ekonomileri ile entegrasyonunun Türkiye'ye avantaj sağladığını belirten TÜSİAD Temsilcisi Barış Ornarlı, özellikle makine, elektronik ve otomotiv sanayi üreticilerinin Amerikan pazarında pay edinebileceği görüşünde.
Ancak Amerika'nın ek gümrük vergilerinin hedefi olmayacak bütün ülkelere yönelik aynı değerlendirmenin yapıldığını söyleyen Ornarlı, “Dolayısıyla bu alanda bir rekabet olacak. Bunun da ötesinde Çin kendi ihracatçılarını korumak için bir dizi önlem alacaktır. Para biriminin değerini düşürebilir. Pazar payını kaybetmemek için belli başlı adamlı adımlar atacaktır” uyarısında bulunuyor.
Peterson Enstitüsü’nün Amerika'nın uygulayacağı gümrük vergilerinin hem Amerika hem dünya ekonomilerini nasıl etki edeceğine dair çalışmasında, bu vergilerin tümüyle uygulanması halinde Amerikan ekonomisinin 2028 yılına kadar yüzde 2,8 oranında daralabileceği hesabı yaptığını söyleyen Ornarlı, bu rapora göre Türkiye'nin de diğer etkilerden arındırılmış bir şekilde 2028 yılına kadar net yüzde 1,5-2 puan arasında pozitif etkileneceğinin ortaya konulduğunu söylüyor.
Türk yatırımcılara tavsiyeler ve uyarılar
Avukat Kerem Bilge, Türk müvekkillerine Amerika pazarına daha fazla ağırlık vermelerini ve ABD’deki şirketlerle uzun vadeli ortaklık ilişkileri kurmalarını tavsiye ediyor, bunu yaparken de regülasyonlarla ilave lisans ve izinlere dikkat etmeleri çağrısında bulunuyor. Bilge, Türk yatırımcıların Amerika pazarına girmesinin bu nedenlerle vakit aldığına dikkat çekiyor ama uzun vadede başarılı ve kalıcı oldukları gözlemini paylaşıyor.
“Şu anda Ortadoğu'daki gelişmeler ve Trump'ın 2016'dan bildiğimiz İran'a karşı politikası sebebiyle aslında 2024 ve sonraki dönemde İran'a karşı yaptırımların ciddi bir şekilde maksimum baskı şeklinde gelmesini beklediğimizi söyleyebiliriz. Ve bu da yine Türk şirketler için aslında ciddi bir risk” uyarısı yapan Bilge, “Bizim her zaman tavsiyemiz Türk şirketlerinin kendi uyum politikalarına dikkat etmeleri ve riskli bölgelerde ticaret yaparken her zaman çok dikkatli olmaları şeklinde. Müvekkillerimizin bu son kampanya sürecinde ve son dönemde Donald Trump'ın söylediği ticaret politikaları ile ilgili çok büyük soru işaretleri olduğunu gördük. Gerçekten yüzde 60'lık bir vergi, Çin’den gelen mallarda bir sürü şirketi tedarik zincirlerini başka ülkelere kurma yönüne itecektir diye tahmin ediyoruz” diyor.
Donald Trump’ın ABD’nin iki önemli ticaret partneri Kanada ve Meksika'ya karşı ilave yüzde 25'lik bir vergiden bahsettiğini de hatırlatan Bilge, birçok müvekkilinin bu durumun tedarik zinciri üzerinde ciddi bir problem yaratabileceği endişesi taşıdığını ifade ediyor.
Tüm bu değerlendirmelerin hayata geçip geçmeyeceği ise 20 Ocak sonrası yaşanacak gelişmelere ve yeni ABD yönetiminin atacağı adımlara bağlı.
Forum