Erişilebilirlik

Merkez Bankası’nın “faizde kademeli artış” yaklaşımı gerçekçi bulunuyor mu?


TCMB dün politika faizini yüzde 15'ten yüzde 17,5'e çıkardı. VOA Türkçe'nin konuştuğu ekonomistler, "faizde kademeli artış" yaklaşımını gerçekçi bulmuyor
TCMB dün politika faizini yüzde 15'ten yüzde 17,5'e çıkardı. VOA Türkçe'nin konuştuğu ekonomistler, "faizde kademeli artış" yaklaşımını gerçekçi bulmuyor

İSTANBUL - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), dün 250 baz puanlık bir artışa giderek politika faizini yüzde 15’ten yüzde 17,5’e çıkardı.

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) böylece, 27 ay aradan sonra iki kez üst üste faiz artışına gitmiş oldu.

Beş puanlık faiz artışı bekleyen piyasa, artış sınırlı kalsa da buna güçlü reaksiyon vermedi. Salı günü PPK’nın faiz artışının “dengeli ve temkinli” olacağı kulisi sonrası 26,34’ten 26,92’ye yükselen Dolar/TL kuru 250 baz puanlık artış sonrası bu seviyelerde olmaya devam ediyor.

Ancak seçimlerden sonra Şahap Kavcıoğlu’nun yerine getirilen Hafize Gaye Erkan başkanlığındaki Merkez Bankası’nın, “Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir” yaklaşımı, ekonomistler tarafından ikna edici bulunmuyor.

Profesör Küçükkale: “Merkez Bankası’nın ‘rasyonel zemin’e tam anlamına döndüğünü söyleyemeyiz”

Kendisi de “önden yüklemeli değil de kademeli” artışı savunan Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Profesör Yakup Küçükkale, “bu küçük adımların” para politikasının ihtiyaçlarını karşılamadığı kanaatinde.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Küçükkale, şunları söyledi:

“Piyasa oyuncuları gibi ben de beş puanlık bir artış bekliyordum. Ancak artışın yüzde 5’te kalmasını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı Körfez turu sonrasında yayınlanan anlaşmalara bağlıyorum. Anlaşılan ciddi sermaye girişi sözü alınmış. Herhalde bu nedenle faizlerdeki artış az az, küçük adımlar şeklinde yapılıyor. Ekonomi yönetimi ihtiyaç duyduğu döviz girişini sağladığı mesajını veriyor. Hafize Gaye Erkan’ın başkanlığındaki Merkez Bankası, Kavcıoğlu dönemine göre daha rasyonel davransa da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ilk açıklamasında vurguladığı ‘rasyonel zemin’e tam anlamda döndüğünü söyleyemeyiz. Sonuçta TÜİK’in açıkladığı enflasyon yüzde 38,21 ve politika faizi yüzde 17,5” dedi.


“Yıllık enflasyon yüzde 50’lerin üzerinde olacak yıl sonu itibariyle, reel faiz yine eksilerde kalacak”

Her ne kadar Para Politikası Kurulu “Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenecektir” dese de, birçok iktisatçı gibi Yakup Küçükkale de bu hedefi mevcut maliye ve para politikaları ışığında gerçekçi görmüyor.

Küçükkale, “Yüzde 5 hedefi şu an çok uzak. Haziran ayında yüzde 3,92 aylık artışla yıllık enflasyon yüzde 38,21’i aştı. Bunu aşağılara çekmek için sıkı bir maliye politikası gerekli. Önümüz yerel seçimler. Mart ayında yeniden halk sandık başına gidecek. Ben yıllık enflasyonun yüzde 50’lerin üzerine çıkacağını tahmin ediyorum. Enflasyonun yükselmesi para politikaları ile değil maliye politikalarıyla alakalı. Zamlar sürüyor, bütçe Türkiye ekonomisinin dengesini bozuyor. Sene sonu itibarıyla politika faizi yüzde 40 olsa bile reel faiz eksilerde kalacak. Yani kademeli olarak 22,5 puanlık artış bile yeterli olmayacak. Bizim pozitif anlamda enflasyonun üzerinde politika faizini görmek için 2024’ü beklememiz gerekecek” diye konuştu.

Profesör Acemoğlu: “Ortadoğu’dan gelen kaynaklarla seçime kadar ekonomi ayakta kalır, belki ayakta kalmaz”

Türkiye ekonomisini yakından takip eden MIT öğretim üyesi Daron Acemoğlu da sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, enflasyon ve ekonominin geleceğinin Körfez ülkelerinden gelen paraya bağlandığını söyledi.

Profesör Acemoğlu, “Merkez Bankası’nın 2,50 puan faiz arttırması ve enflasyonun ve ekonominin geleceğini Ortadoğu’dan gelen paraya bağlanması gerçekten endişe verici. Bu ne yazık ki şu anki politikaların bir tek kısa dönemde kaynak getirmek üzerine olduğunu vurguluyor. Yurtdışından finansmanın nasıl enflasyonu dizginleyeceğini hala anlamış değilim. Bunun bir teorisi var mı acaba? Daha derin problem: Türkiye’nin yapısal bozukluklarına çare getirecek hiçbir şey yapılmadığı aşikar. Belki ufak tefek faiz artışlarıyla ve Ortadoğu’dan gelen kaynaklarla seçime kadar ekonomi ayakta kalır, belki ayakta kalmaz. Ama ülkenin ekonomik potansiyelinin savrulduğu kesin. Çok yazık” ifadelerini kullandı.

Yılmaz iş dünyası ile görüşüyor

Hükümet, uygulanan ekonomi politikalarına destek vermeleri için ekonomi çevrelerini ikna çabalarını ise sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz bugün, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen "Orta Vadeli Program (OVP) Çerçevesinde Türkiye ve İstanbul Ekonomi Gündemi" başlıklı toplantıda iş dünyasının temsilcileriyle bir araya geldi.

TOBB, TÜSİAD, TESK, TİM, TİSK, DEİK gibi sivil toplum kurumlarından temsilcilerin katıldığı toplantıda, cari açığı azaltma konusunda öneriler masaya yatırılıyor.

Forum

STÜDYO VOA

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Zirvesi’ne kalabalık bir heyetle katılacak – 19 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG