İZMİR- İzmir’de 5 liraya satılan 210 gramlık ekmeğin gramajı 200 grama indirilirken fiyatı da 7 TL’ye çıkarıldı. 2022 yılının Kasım ayından beri 5 liraya satılan ekmeğe gelen zam karşısında İzmirliler tepkili. Ancak bu fiyatın da maliyetlerini kurtarmadığını söyleyen fırıncı esnafı yapılan zammı yeterli bulmuyor. Hem İzmirliler hem de fırıncılar ekmeğe zam yapılması yerine üretim maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğinde hemfikir.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan müzisyen Burak Pehlivanoğlu ekmek zammının maliyetler arttıkça durmayacağı görüşünde. Ayda 10 bin lira kazandığını söyleyen Pehlivanoğlu, ekmeğe gelen zammın bütçesini zorladığını şu sözlerle anlattı: “Geçen ay 5 liraya alıyorduk, şimdi 7 lira oldu. Bir ay sonra 10 lira diyecekler. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Annem vefat etti, tek başımayım. Baba desen hasta. Ben tek başıma koşturuyorum. Biz iki kişiyiz ama dört tane ekmek alıyoruz, 30 lira para veriyoruz. Aldığımız para belli. İşe gidip geliyoruz ama cebimizde para yok. Zaten enflasyon aldı başına gidiyor.”
Ekmek zamlarının önüne geçilmesi için diğer maliyetlerin yanı sıra dükkan kiralarının da düşmesi gerektiğini belirten Pehlivanoğlu, “Dükkan sahiplerine buradan sesleniyorum, birazcık kiraları düşürecekler, en azından ekmeğin fiyatı da düşer” dedi.
“Ekmekle beraber her şeye zam var”
Evhanımı Ayşe Yalçın da ekmek zammı ile bütçesi sarsılanlardan bir diğeri. Eşinin aldığı asgari ücretle geçindiklerini belirten Yalçın, “Üç çocuğuma gevrek alıyorum, gevrek 8 lira. Günlük üç tane de ekmek alsam 100 lira ekmekle gevreğe gider. Elektriktir, sudur derken üç çocuk okutuyorum, nasıl geçinebilirim? Ekmekle beraber her şeye zam var. Gerçekten geçinemiyoruz. Eşim asgari ücrete çalışıyor. Asgari ücretle üç tane çocuk okutuyorum. Sen düşün nasıl geçindiğimizi” dedi.
Emekli Cenan Çakur ise ekmeğe gelen zammı fırsatçılık olarak değerlendirdi. Devletin bir an önce zamlar karşısında önlem alması gerektiğini dile getiren Çakur, “Fahiş bir durum var burada. Bunların düzeltilmesi lazım. Üretimle ilgili değil. Zaten ithal de geliyor. Bizim de var, bugün Anadolu’da yüklü miktarda üretiliyor. Yani bu zam olacak şey değil. Doğalgazı indirdiler, elektriği indirdiler. İşveren ve esnafa her türlü kolaylık sağlanıyor. Ama bizim gibi garibanlara hiçbir şey yok. Yine devlet sağ olsun emekli maaşına zam yapıyor, asgari ücrete yapıyor. Ben diyecek bir şey bulamıyorum, bu resmen fırsatçılık” şeklinde konuştu.
“Üreticilerin maliyeti kendimiz bir şeyleri üretmediğimiz için ve kur sürekli değiştiği için artıyor”
Üniversite öğrencisi İlayda’ysa buğday üretiminin düşmesinin ve döviz kurunun yükselmesinin ekmeğe zam olarak yansıdığı görüşünde. İlayda, “Zam gelmesini istemiyoruz. Ama zam gelmek zorunda olduğunu da biliyoruz. Çünkü maliyetler artıyor. Una zam geliyor, mayaya geliyor. Bu sefer üreticiler de zam yapmak zorunda kalıyor. Üreticilerin maliyeti kendimiz bir şeyleri üretmediğimiz için ve kur sürekli değiştiği için artıyor” dedi.
Ev kadını Şengül Pullukçu da, zamların önüne geçilmesinin yolunun yerli üretime destek verilmesi olduğunu söyledi. Pullukçu, “Benim ülkemde tarım üretilmiyor ki, çiftçiler ağlıyor. Benim annem babam çiftçiydi. Annemin, babamın tarlası vardı, inekleri vardı. Şimdi o da yok. Yurtdışından hayvan getiriyoruz, mısır, buğday getiriyoruz. Neden benim ülkemde böyle bir verim varken neden dışarıdan alıyoruz” ifadelerini kullandı. Pullukçu, “Fırıncılar kazanamıyor. Bizim gibi gariban insanlara mal ediliyor. Biz de kazanamıyoruz. Biz kime derdimizi anlatacağız? Bu ülkede yaşamak çok zor” dedi.
Fırıncılar TMO’nun düşük fiyattan buğday satışı uygulamasını kesmesiyle un fiyatının yükselmesinden yakınıyor
VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı İzmir’deki fırıncılarsa zamları yeterli bulmadıklarını kamera karşısında anlatmaktan kaçındı. Esnaf hem zamların müşterilerinde yarattığı tepkiden çekiniyor hem de maliyet artışlarının durdurulamamasından bezmiş durumda. Ekmek üretiminde en ağır maliyet kalemini un fiyatlarının oluşturduğunu kaydeden fırıncılar, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) ekmek zammının önüne geçmek amacıyla un fabrikalarına daha düşük fiyattan buğday satışı uygulamasını Mayıs ayında durdurmasıyla unun çuvalının 600 TL’ye dayanmasından yakınıyor. Elektrik, dükkan kirası ve çalışan ücretleri de fırıncıları da zorlayan diğer maliyetler.
Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı da Türkiye genelinde ekmek fiyatlarının Temmuz ayı başından itibaren 7 ile 7,5 lira arasında olacağını açıklamıştı. Balcı, “Un desteğinin kesilmesi, asgari ücret zammı ve işletme giderlerindeki artış ekmek fiyatının artması için zaruriyet oluşturdu” demişti. İzmir’in ardından diğer illerde de ekmeğin fiyatına zam yansıması bekleniyor.
Türkiye’de buğday ekili alanlar daralıyor
Türkiye’de buğday üretimi arttırılmadan ekmek zamlarının önüne geçilemeyeceği görüşünde olan tarım uzmanlarıysa Türkiye’nin yerli üretimi arttırmak yerine ithalatı tercih etmesini eleştiriyor.
Türkiye’de uzun yıllardan beri buğday üretimi yerinde sayarken nüfus giderek artıyor. Yıllar içinde verimlilik arttığı için rekolteye yansımasa da buğday ekili alanlar da daralıyor.
Türkiye ekmeklik buğdayda yeterlilik oranı düşük kaldığı için iç pazara yönelik olarak ve buğday mamulleri ihracatı amacıyla Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithalat yapıyor. Ancak son yıllarda Corona virüsü salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle küresel gıda tedarik zincirinin sekteye uğraması ve gıda ithalatının da giderek daha pahalı hale gelmesi üzerine, Türkiye’nin buğday açığını dış ülkelerde buğday üreterek kapatması dahi gündeme gelmişti.