Şırnak’ın Uludere ilçesinin Irak sınırı kesiminde 2011 yılındaki uçak bombardımanında yaşamını yitiren 34 köylünün acısı hala taze. Olayda yakınlarını kaybeden kadınlar, ölenlerden geriye kalan eşyalarla teselli bulurken 13 yıldır, yası temsil eden, siyah renkli kıyafetler giyiyor. Kadınlar başlarına da barışı temsil eden beyaz tülbent takıyor.
“Bu son kez taktığı gözlüğü, bu yüzüğü, bu da kolyesi, çok severdi kolyesini”
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Gülyazı köyünde yaşayan Halime Encü, 13 yıl önce bugün hava bombardımanında kaybettiği, o zaman 17 yaşında olan, oğlu Serhat Encü’den geriye kalanları gösteriyor. Oğlunun eşyaların bir poşette saklayan anne Encü, arada sırada eşyalara bakarak teselli buluyor. Eşi Abdullah Encü ile eski günleri yadeden Encü, oğlunun olay sırasında üzerinde olan kolyesi ve gözlüğüne, oğluna dokunur gibi dokunuyor.
Encü’nün dikkat çeken bir özelliği de kıyafetleri. 13 yıldır oğlunun yasını tutan anne, olaydan sonra siyah dışında başka renkte elbise giymemiş.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Encü, hala oğlunun yasını tuttuğunu söyledi. Olayın faillerinin yakalanmamış olması nedeniyle siyah giydiğini söyleyen Encü, “Yüreğimiz yanıyor, keyfimiz yok, kalbimiz kırık. Bize zulüm yapıldı, bize haksızlık yapılıyor 13 yıldır. Bu çocuğumuz ne yaptı? Olay olduğu günden bugüne kadar siyaha giyiyoruz, çocuklarımız siyah giyiyor. Bayramlarımız nasıl geçiyor bilmiyoruz. Gelin getiriyoruz siyah elbiseyle. Küçük kızımı Silopi'deki yeğenimle evlendirdim. Siyah elbise ile götürdüler, düğün yapmadık. Keyfimiz nasıl olsun? Adalet gelmeyene kadar bu dünya güzellik olmaz. Adalet lazım bize, lazım faillerin cezalandırılması lazım. Yıllardır faillerinin cezalandırılması bekliyoruz” dedi.
Anne Encü, siyah elbiseyle birlikte beyaz tülbent takıyor. Encü, beyaz tülbentin ise barışı simgelediğini söyledi.
Encü’nün gösterdiği oğlunun eşyaları arasında bir not defteri dikkat çekiyor. Oğul Encü not defterine, kaçakçılık yaparken kazandığı paraları, alacaklarını ve borçlarını not etmiş.
Hem kardeşinin hem kayınbiraderini kaybetti
Encü’nün gelini Nazife Encü de yıllardır siyah giyenlerden. Onun acısı daha fazla çünkü kayınbiraderiyle birlikte kardeşi Aslan Encü’yü de kaybetmiş. Halime Encü geliniyle dertleşirken, tek konu “kaybettikleri”. Aslan Encü de öldüğünde 17 yaşındaymış. Kardeşini kaybettiğinden beri siyah giyindiğini söyleyen Nazife Encü, “Onların acıları hala kalbimizde yaradır” diye konuştu. VOA Türkçe’ye konuşan Encü, olayın failleri ortaya çıkarılana kadar siyah giyeceklerini söyledi.
Evlendiği gün baba evinden siyah elbiseyle çıktığını vurgulayan Encü, “34 kardeşimizi kaybettikten sonra böyle giyiniyoruz. Böyle siyahlar içindeyiz. Onların acıları hala kalbimizde yaradır. Onları unutmadık, unutmayacağız. Ömrümüzün sonuna, kanımızın son damlasına kadar da unutmayacağız onları. Talebimiz faillerin ortaya çıkarılmasıdır. Biz sadece bunu istiyoruz” şeklinde konuştu.
Ölmese bir hafta sonra sınava girecekti
Bombardımanda ölenlerden biri de 17 yaşındaki Cemal Encü’ydü. Cemal Encü’den geriye kimliği, atkısı, çorapları ve çok sevdiği günlüğü kaldı. Günlüğüne duygularını yazan Encü, gireceği sınavların tarihlerini de not etmiş. LGS ve LYS tarihleri de Encü’nün defterinde yer alan notlar arasında. Anne Hazal Encü oğlundan geriye kalanlara gözü gibi bakıyor.
Oğlundan kalan eşyaları koklayarak hasret gideren Encü de yıllardır siyah giyenlerden. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Hazal Encü acısının ilk günkü gibi taze olduğunu söyledi.
Adaletin sağlanmadığını savunan Encü, şöyle konuştu: “O kadar yıl geçti hala daha adalet gelmedi. Eğer adalet gelseydi, ceza verilseydi, bir şeyler yapılsaydı belki acımız biraz hafiflerdi ama acımız hala taze. Biz annelere adalet vermediler, katliama devam ettiler. Acımız hala aynı hiç değişmedi sanki daha yeni olay olmuş gibi. Katillerin cezalandırılmasını istiyoruz. Mahkemeye gelsinler ‘Bu çocukları niye öldürürüz?’ diye soralım.”
Encü de siyah elbiseyle birlikte başını beyaz tülbentle örtüyor.
Olayda yaşamını yitirenlerin gömüldüğü mezarlıktaki 34 mezar taşında aynı ölüm tarihi yer alıyor. Mezarlardan 19’u Encü ailesinin fertlerine ait. Halime ve Hazal Encü de her fırsat bulduklarında soluğu mezarlıkta alıyor. Çocuklarının mezarlarını temizleyen anneler, dua ediyor, sanki yaşıyorlar gibi çocuklarıyla sohbet ediyor.
Hukuki süreçte ne olmuştu?
Şırnak’ın Uludere ilçesinin Irak sınırındaki Ortasu köyünde Türk savaş uçaklarının bombardımanında sınır kaçakçılığı yapan 34 köylünün ölmesinin ardından başlatılan soruşturmalarda, yerel mahkemeler “görevsizlik ve yetkisizlik” kararı verince dosya Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na gönderildi. Askeri Savcılık ise kamu görevlilerinin hatayla bu eylemi gerçekleştirdikleri gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi.
Mağdur yakınlarının itirazı üzerine dosya Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından incelendi ve reddedildi. Bunun üzerine aileler Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptı. “Yaşam hakkının ihlali ve kötü muamele yasağının ihlali” gerekçesiyle yapılan başvuruyu Anayasa Mahkemesi usulden reddetti.
Kararın gerekçesi ise dosyadaki eksiklerin zamanında giderilmemesiydi. Bir avukatın dosyaya sunulması gereken bir belgeyi iki gün geç sunması davanın reddedilmesine neden oldu. Bu gerekçe, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan başvurunun da reddedilmesine ve hukuki sürecin sona ermesine neden oldu. Ancak bazı hukukçulara göre soruşturma yeniden açılabilir.
Türkiye'nin Irak sınırına yakın köylerde yaşayanların en önemli gelir kaynağı sınır kaçakçılığıydı. Katırlarla Irak tarafına giden köylüler mazot, çay, sigara, şeker gibi eşyalar getiriyordu. Uzun yıllar süren kaçakçılık, bu olayın ardından azaldı. Türkiye'nin sınıra duvar örmesinin ardından kaçakçılık tamamen durdu.
Forum