İSTANBUL —
“17 Aralık komplosu yolsuzluk ambalajına gizlenmiş küresel bir suikast girişimidir.” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Dolmabahçe’deki Çalışma Ofisi’nde davetli gazetecilere 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını bu sözlerle açıkladı. Başbakan Erdoğan bir önceki kabinesinden üç bakanının oğlu ile Halkbank Genel Müdürü ve Fatih Belediye Başkanı’nın da gözaltına alındığı operasyonda “dosyalar ve görüntüler sızdırıldı” diyerek bir taşla birçok kuş vurulmak istendiğini söyledi.
Erdoğan’ın bu sözleri soruşturmanın gizliliği ilkesiyle bağdaşıyor. Ancak bugüne kadar Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargah, Şike, Odatv, KCK soruşturmalarında hep aynı şeyler yapıldığı halde Başbakan Erdoğan’ın bunları eleştirdiğine pek rastlanmadı.
Erdoğan, küresel suikastın uluslararası aktörlerini söylemedi
Erdoğan basına kapalı bölüm öncesinde yaptığı konuşmada “Evladımız olsa gözünün yaşına bakmayız. Biz hukukun arkasındayız ama bunlar hukuka karşı yapılıyor. Birçok dev yatırıma girişmiş yatırımcılar haklarında işlem yapılmadan lekelendiler” dedi. Tüm bunların Türkiye’nin kredibilitesini hedefleyen küresel bir suikast olduğunu söyledi. Ancak bu küresel suikastın uluslararası aktörlerinin kimler olduğuna dair bilgi vermedi.
Ama Erdoğan’a göre, yerel aktör devletin içine sızmış paralel devlet. Üstelik operasyon sonrası görevden alınan yolsuzluk soruşturması savcısı Muammer Akkaş ile HSYK’nın yaptığı açıklamalar, ‘olayın derinliğini gösterdi’.
Son dönemde sıkça gündeme getirdiği ‘sandıkla gelen sandıkla gider’ vurgusunu yineleyen Başbakan, egemenliğin milletten alınıp hukuka (yargıya) verilmek istendiğini iddia etti. Erdoğan, “Karşı karşıya olduğumuz durum Türkiye’nin istikbalini ciddi şekilde tehdit eden bir durumdur ancak Türkiye’nin istikrarının bozulmasına izin vermeyeceğiz. Bu operasyonu da aşıp yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.
Başbakanın gazetecilerle yaptığı toplantıya kabinenin çelik çekirdeğinde yer alan isimler de katıldı. Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay, Ali Babacan ile İçişleri, Adalet, Enerji, Ulaştırma, Kültür ve Milli Eğitim bakanlarıyla Başdanışmanı ve Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de hazır bulundu.
Erdoğan, kendisine yakın gazetecileri davet etti
Toplantıya davetli 44 gazetecinin önemli kısmı Yeni Şafak ve Star gazetelerinde yazıyor. Son krizde aralarındaki mesafe iyice açılan Zaman gazetesinden ise iki isim Ali Bulaç ve Etyen Mahçupyan da toplantıdaydı.
Çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, Erdoğan’ın Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili düzenleme yapılabileceği sinyali verdiğini söyledi. Bila, Erdoğan’ın “Yeniden yargılama haktır, düzenleme yapılabilir” dediğini aktardı.
Bila ayrıca, “HSYK’nın yapısı yeniden düzenlenebilir. Erdoğan buna açık gözüküyor. Sürekli ‘şantaj altında çalışamayız’ dedi. Operasyonların durdurulması gibi beklentiler içinde olduğunu anladım” diye konuştu.
Gazeteciler Yazarlar Vakfı: ‘O mektup Erdoğan’a gönderilmedi’
Ancak akşam saatlerince bir açıklama yayınlayan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV), Fethullah Gülen’in ıslak imzalı mektubunun Başbakan’a hitaben yazılmadığını açıkladı. GYV’nin açıklamasında “Vakfımız Onursal Başkanı Fethullah Gülen Hocaefendi, saygıdeğer bir devlet büyüğümüzün kendisine gönderdiği kıymetli bir insanla görüşmüş; görüşme sonrasında bir mektup yazarak mukabelede bulunmuştur. Hocaefendi tarafından gönderilen mektup, Sayın Başbakan Erdoğan'a hitaben yazılmadığı gibi, muhtevasında da hiçbir ‘pazarlık’ söz konusu değildir” dendi.
Cemaatten Erdoğan’a ıslak imzalı mektup
Fethullah Gülen ya da Gülen cemaatinin üst düzey bir isminden ıslak imzalı bir mektup gelmiş olabileceğini de söyleyen Milliyet ‘in tepe yöneticisi, bürokraside paralel devlete mensup oldukları düşünülen isimlerin görevden alınabileceğini ya da görev yerlerinin değiştirilebileceğini de kaydetti.
Bugün Zaman gazetesinde yayınlanan yazısında hükümetin dış politikasını yerden yere vurduktan sonra “dış politikada akıl almaz hatalara rağmen böyle bir operasyonda hepimiz Türkiye’nin yanında olmak zorundayız, hükümet gidecekse sadece ‘sandıkta’ gitmeli. Ama bu – varsa eğer - yolsuzlukların üstünü örtmenin, ‘paralel yapılanma’ suçlamasıyla bir cemaati şeytanlaştırıp binlerce müminin hayatını zehir etmenin gerekçesi olamaz” diyen Ali Bulaç da toplantıdan sonra soruları yanıtladı.
Erdoğan: ‘Derin yapılanmayı dikkatli tasfiye edeceğiz’
Başbakan’ın Hatay’da durdurulan TIR’ı 17 Aralık operasyonuyla açıkladığını söyleyen Bulaç, “Eğer Emniyet'te ve yargıda paralel yapı varsa, haklı olduğunu ancak camiaya ve cemaate karşı bir operasyon düzenlenecekse bunun onbinlerce insanı içine alabileceğini, 28 Şubat'ın tekrarı olabileceğini, birçok insanı mağdur edebileceğini sordum. Sayın Başbakan ‘Bu konuda çok dikkatliyiz, böyle bir şeye asla izin vermeyeceğiz ama devletin içerisinde bir yapılanma varsa hukuk dahilinde bir tasfiye etme konusunda kararlıyız’ dedi. Ergenekon ve Balyoz konusunda, Adalet Bakanlığı'nda bu konuyla ilgili çalışma yapıldığını söyledi” diye konuştu.
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür ise, Türkiye’nin dış dünyadaki yerinin konuşulduğunu ifade etti. Övür, “Başbakan Türkiye’nin El Kaide ve El Nusra ile bütünleştirilmesine karşı çıktı. Türkiye’nin meşru güçlerle ilişki kurduğunu söyledi” dedi.
Erdoğan’ın bu sözleri soruşturmanın gizliliği ilkesiyle bağdaşıyor. Ancak bugüne kadar Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargah, Şike, Odatv, KCK soruşturmalarında hep aynı şeyler yapıldığı halde Başbakan Erdoğan’ın bunları eleştirdiğine pek rastlanmadı.
Erdoğan, küresel suikastın uluslararası aktörlerini söylemedi
Erdoğan basına kapalı bölüm öncesinde yaptığı konuşmada “Evladımız olsa gözünün yaşına bakmayız. Biz hukukun arkasındayız ama bunlar hukuka karşı yapılıyor. Birçok dev yatırıma girişmiş yatırımcılar haklarında işlem yapılmadan lekelendiler” dedi. Tüm bunların Türkiye’nin kredibilitesini hedefleyen küresel bir suikast olduğunu söyledi. Ancak bu küresel suikastın uluslararası aktörlerinin kimler olduğuna dair bilgi vermedi.
Ama Erdoğan’a göre, yerel aktör devletin içine sızmış paralel devlet. Üstelik operasyon sonrası görevden alınan yolsuzluk soruşturması savcısı Muammer Akkaş ile HSYK’nın yaptığı açıklamalar, ‘olayın derinliğini gösterdi’.
Son dönemde sıkça gündeme getirdiği ‘sandıkla gelen sandıkla gider’ vurgusunu yineleyen Başbakan, egemenliğin milletten alınıp hukuka (yargıya) verilmek istendiğini iddia etti. Erdoğan, “Karşı karşıya olduğumuz durum Türkiye’nin istikbalini ciddi şekilde tehdit eden bir durumdur ancak Türkiye’nin istikrarının bozulmasına izin vermeyeceğiz. Bu operasyonu da aşıp yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.
Başbakanın gazetecilerle yaptığı toplantıya kabinenin çelik çekirdeğinde yer alan isimler de katıldı. Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay, Ali Babacan ile İçişleri, Adalet, Enerji, Ulaştırma, Kültür ve Milli Eğitim bakanlarıyla Başdanışmanı ve Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de hazır bulundu.
Erdoğan, kendisine yakın gazetecileri davet etti
Toplantıya davetli 44 gazetecinin önemli kısmı Yeni Şafak ve Star gazetelerinde yazıyor. Son krizde aralarındaki mesafe iyice açılan Zaman gazetesinden ise iki isim Ali Bulaç ve Etyen Mahçupyan da toplantıdaydı.
Çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, Erdoğan’ın Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili düzenleme yapılabileceği sinyali verdiğini söyledi. Bila, Erdoğan’ın “Yeniden yargılama haktır, düzenleme yapılabilir” dediğini aktardı.
Bila ayrıca, “HSYK’nın yapısı yeniden düzenlenebilir. Erdoğan buna açık gözüküyor. Sürekli ‘şantaj altında çalışamayız’ dedi. Operasyonların durdurulması gibi beklentiler içinde olduğunu anladım” diye konuştu.
Gazeteciler Yazarlar Vakfı: ‘O mektup Erdoğan’a gönderilmedi’
Ancak akşam saatlerince bir açıklama yayınlayan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV), Fethullah Gülen’in ıslak imzalı mektubunun Başbakan’a hitaben yazılmadığını açıkladı. GYV’nin açıklamasında “Vakfımız Onursal Başkanı Fethullah Gülen Hocaefendi, saygıdeğer bir devlet büyüğümüzün kendisine gönderdiği kıymetli bir insanla görüşmüş; görüşme sonrasında bir mektup yazarak mukabelede bulunmuştur. Hocaefendi tarafından gönderilen mektup, Sayın Başbakan Erdoğan'a hitaben yazılmadığı gibi, muhtevasında da hiçbir ‘pazarlık’ söz konusu değildir” dendi.
Cemaatten Erdoğan’a ıslak imzalı mektup
Fethullah Gülen ya da Gülen cemaatinin üst düzey bir isminden ıslak imzalı bir mektup gelmiş olabileceğini de söyleyen Milliyet ‘in tepe yöneticisi, bürokraside paralel devlete mensup oldukları düşünülen isimlerin görevden alınabileceğini ya da görev yerlerinin değiştirilebileceğini de kaydetti.
Bugün Zaman gazetesinde yayınlanan yazısında hükümetin dış politikasını yerden yere vurduktan sonra “dış politikada akıl almaz hatalara rağmen böyle bir operasyonda hepimiz Türkiye’nin yanında olmak zorundayız, hükümet gidecekse sadece ‘sandıkta’ gitmeli. Ama bu – varsa eğer - yolsuzlukların üstünü örtmenin, ‘paralel yapılanma’ suçlamasıyla bir cemaati şeytanlaştırıp binlerce müminin hayatını zehir etmenin gerekçesi olamaz” diyen Ali Bulaç da toplantıdan sonra soruları yanıtladı.
Erdoğan: ‘Derin yapılanmayı dikkatli tasfiye edeceğiz’
Başbakan’ın Hatay’da durdurulan TIR’ı 17 Aralık operasyonuyla açıkladığını söyleyen Bulaç, “Eğer Emniyet'te ve yargıda paralel yapı varsa, haklı olduğunu ancak camiaya ve cemaate karşı bir operasyon düzenlenecekse bunun onbinlerce insanı içine alabileceğini, 28 Şubat'ın tekrarı olabileceğini, birçok insanı mağdur edebileceğini sordum. Sayın Başbakan ‘Bu konuda çok dikkatliyiz, böyle bir şeye asla izin vermeyeceğiz ama devletin içerisinde bir yapılanma varsa hukuk dahilinde bir tasfiye etme konusunda kararlıyız’ dedi. Ergenekon ve Balyoz konusunda, Adalet Bakanlığı'nda bu konuyla ilgili çalışma yapıldığını söyledi” diye konuştu.
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür ise, Türkiye’nin dış dünyadaki yerinin konuşulduğunu ifade etti. Övür, “Başbakan Türkiye’nin El Kaide ve El Nusra ile bütünleştirilmesine karşı çıktı. Türkiye’nin meşru güçlerle ilişki kurduğunu söyledi” dedi.