Erişilebilirlik

Almanya’da koalisyonun çöküşü sonrasında erken seçim tartışmaları yapılıyor


6 Kasım 2024 - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Maliye Bakanı Christian Lindner'i görevden aldıktan sonra Almanya parlamentosunun alt kanadı Bundestag'da SPD üyeleriyle biraraya gelirken Sosyal Demokrat Parti (SPD) Eş Başkanı Lars Klingbeil ile görüşüyor.
6 Kasım 2024 - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Maliye Bakanı Christian Lindner'i görevden aldıktan sonra Almanya parlamentosunun alt kanadı Bundestag'da SPD üyeleriyle biraraya gelirken Sosyal Demokrat Parti (SPD) Eş Başkanı Lars Klingbeil ile görüşüyor.

Almanya’da üçlü koalisyon hükümetinin aylardır süren gerilimin ardından dün sona ermesinden sonra ülkenin Mart 2025’te seçime gideceğine yönelik senaryolar gündeme geldi. Muhalefet ve iş dünyası ise daha erken seçim istiyor.

Başbakan Olaf Scholz’un Maliye Bakanı ve koalisyon ortağı olan Hür Demokrat Parti (FDP) lideri Christian Lindner'i dün görevden alması, koalisyon hükümetinin dağılmasına neden oldu. FDP’den gelen tepkide, Lindner'in bakanlık görevinden alınmasının ardından tüm FDP'li bakanların hükümetten geri çekildiği duyuruldu.

FDP’nin hükümette maliye, adalet, ulaştırma ve eğitim bakanları bulunuyordu. Ancak FDP’li Federal Ulaştırma Bakanı Volker Wissing, FDP liderinin çizgisine katılmadığını ilan ederek, partiden ayrıldığını ve koalisyonun dağılmasına rağmen görevde kalacağını açıkladı.

Scholz güvenoyu alamazsa Mart’ta seçim görünüyor

Scholz, Lindner’in görevden alınması ve FDP ile ortaklığın sonlandırılması kararından sonra Başbakanlık’ta basına açıklamalarda bulundu. Ocak ayının ilk haftasında Federal Meclis’ten güven oyu isteyeceğini söyleyen Scholz, güvenoyu alamaması durumda muhtemelen 16 Mart 2025’de erken seçim yapılacağını açıkladı.

Ülkedeki siyasi krizle ilgili açıklama yapan Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier ise koalisyon hükümetinin çoğunluğu kaybetmesinin Alman siyasetinde çok nadir olduğunu hatırlatarak, "Ama koalisyonun sonu dünyanın sonu değil" dedi.

Başbakan Scholz’un erken seçim yolunun açılması için 15 Ocak 2025’de güven oylaması istediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Steinmeier, Sosyal Demokrat Parti (SPD) liderinin güven oylamasını kaybetmesi halinde Alman Anayasası’nın 68’inci maddesinde öngörülen şekilde Federal Meclis’i feshederek erken seçim sürecini başlatacağını duyurdu.

Scholz’un güvenoyunu kaybetmesi durumunda Cumhurbaşkanı Steinmeier, 21 gün içinde erken seçim kararı almak zorunda. Bunu takiben 60 gün içinde erken seçim yapılması gerekecek. Böyle bir senaryoda Almanya'da en erken 9 Mart 2025'te erken seçim yapılması mümkün olacak. Ancak Berlin’deki siyasi kulislerde 16 Mart tarihinin ağır bastığı dillendiriliyor.

Muhalefet Ocak’ta seçim istiyor

Öte yandan koalisyon hükümetinin dağılmasının ardından muhalefetteki Birlik Partileri CDU/CSU, Scholz'un önerdiğinden çok daha hızlı erken seçim talep etti. CDU Başkanı Friedrich Merz, seçimlerin Ocak ayının ikinci yarısında yapılabileceğini belirtti.

"Bu süre yeterli. Tüm partiler ve seçim bölgeleri için hazırlıklar tamamlanabilir. İlkbahara kadar beklemek için hiçbir neden yok" diyen Merz, Başbakan’ı "en geç gelecek hafta başında" güven oylaması yapmaya çağırdı.

Merz, "Almanya'nın şu anda işlevsel bir hükümete ihtiyacı var. Aylarca çoğunluğu olmayan bir hükümetle devam edemeyiz ve ardından aylarca sürecek bir seçim kampanyası ve koalisyon müzakereleri yapamayız. Bu süreç hızlı olmalı" diye konuştu.

Göçmen ve İslam karşıtı AfD de Başbakan Olaf Scholz'un derhal güven oylaması yapmasını talep etti. AfD Eş Başkanı Alice Weidel, Scholz'un halkın güvenini uzun süre önce kaybettiğini belirterek, "Scholz, güven oylaması ve erken seçimler için yolu hemen açmalı" dedi.

Güven oylamasının gelecek hafta yapılması gerektiğini, 15 Ocak'a kadar beklemenin sorumsuzluk olacağını ifade eden Weidel, koalisyonun sona ermesini bir "kurtuluş darbesi" olarak nitelendirdi.

Hükümette kalmaya devam eden Yeşiller Partisi’nden Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise "Bugün ne Almanya için ne de Avrupa için iyi bir gün. Ancak biz hükümette yer alarak sorumluluğumuzu yerine getirmeye devam edeceğiz" ifadesini kullandı.

Ekonomi dünyasından çağrı: "Seçimler bir an önce yapılsın"

Donald Trump'ın ABD'nin 47. Başkanı seçilmesinin ardından daha yüksek ticaret engellerine hazırlanan Almanya'da ekonomi çevrelerinden de erken seçimin bir an önce yapılaması yönünde açıklamalar geldi.

Mevcut hükümetin her geçen gün ülke ekonomisine zarar verdiğini öne süren Dış Ticaret Birliği Başkanı Dirk Jandura, "Her geçen gün ülkemiz için bir kayıp" diyerek hızlı bir şekilde yeni seçimlerin yapılmasını talep etti.

Orta Ölçekli İşletmeler Birliği de Ocak ayına kadar beklemenin çok geç olduğunu ve Başbakan’ın artık güven kaybettiğini ifade etti.

Otomotiv, Kimya ve Elektronik Sanayi Dernekleri de Almanya'nın ekonomik rekabet gücünü arttırmak için kararlı bir hükümete ihtiyaç olduğu şeklinde açıklama yaparken, Alman Endüstri ve Ticaret Odası Başkanı Peter Adrian, yatırım ve büyüme koşullarının iyileştirilmesi için güvenilir bir ekonomik politikaya ihtiyaç duyduklarını belirtti. Alman İnşaat Sanayii Genel Müdürü Tim-Oliver Müller ise hükümet krizinin ekonomik açıdan kötü bir zamana denk geldiğini ve tüm demokratik partilerin, özellikle de muhalefetin, ülkenin ekonomik duraklamaya girmemesi için acil seçim talebini desteklemesi gerektiğini ifade etti.

AB ülkelerinden gelen tepkiler

Berlin’deki hükümet krizine Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden gelen tepkilerde, Almanya'nın siyasi istikrarının Avrupa'nın genel istikrarı için kritik olduğunu vurgulandı.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, özellikle Almanya'nın ekonomik ve siyasi gücünün AB'nin genel işleyişi üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu ifade ederek, Almanya'daki hükümet krizinin Avrupa'daki ekonomik toparlanma sürecini olumsuz etkileyebileceğini belirtti. Meloni, Almanya'nın bir an önce siyasi istikrarını sağlaması gerektiğini söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Almanya'daki siyasi krizin Avrupa'nın ekonomik ve siyasi istikrarını etkileyebileceğini kaydetti. Macron, Almanya'nın güçlü ve kararlı bir hükümete ihtiyacı olduğunu vurguladı.

İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, Almanya'daki siyasi belirsizliğin Avrupa Birliği'nin ortak politikalarını zayıflatabileceğini ve Berlin’in güçlü bir liderliğe ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Büyük umutlarla başlayan yolculukta son durak

SPD, Yeşiller ve FDP arasında kurulan koalisyon, Almanya tarihinde federal düzeyde kurulan ilk “üçlü koalisyon” olmuştu. Koalisyon, Almanya’nın yönetiminde yenilikçi ve reformcu bir yaklaşım benimseyeceği vaadiyle 8 Aralık 2021’de göreve başladı. SPD lideri Olaf Scholz, başbakan olarak göreve geldi.

SPD, Yeşiller ve FDP’nin birleşmesiyle kurulan hükümet, SPD’nin kırmızı, Yeşiller’in yeşil ve FDP’nin sarı renklerinden dolayı “trafik lambası” olarak adlandırılıyordu. "Daha fazla ilerlemek, gelişmek" başlığıyla imzalanan Almanya'nın iklim koruma, dijitalleşme, ekonomik büyüme, sosyal adalet gibi alanlarda köklü reformlar yapmayı hedefleyen geniş kapsamlı koalisyon sözleşmesi, Almanya’da büyük umutlarla karşılandı. Ancak koalisyonun kuruluşundan itibaren ülke, pandemi, enerji krizi, ekonomik durgunluk ve Ukrayna’daki savaş gibi büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. Bu zorluklar koalisyonun iç uyumunu etkileyen bir dizi anlaşmazlığa yol açtı.

Ekonomiyi canlandırmak, sağlık sistemini güçlendirmek ve toplum sağlığını korumak, koalisyonun ilk dönem hedefleri arasında yer aldı. Pandemi döneminde geniş mali destek paketleri sağlanmasına rağmen Almanya ekonomisinde durgunluk sinyalleri görülmeye başladı. Bu durum, hükümetin ekonomiyi yeniden canlandırma planlarını zora soktu.

Koalisyon göreve başladıktan kısa bir süre sonra Şubat 2022'de Ukrayna’daki savaş patlak verdi. Bu gelişme, Almanya’nın Rusya’ya enerji bağımlılığı nedeniyle ciddi bir enerji krizine yol açtı. Olaf Scholz başlangıçta Rusya ile ilişkilerde temkinli bir tutum sergilese de savaşın Almanya üzerindeki ekonomik ve politik etkilerinin derinleşmesiyle, ABD ve NATO müttefikleriyle iş birliği yaparak Ukrayna’ya destek kararını aldı. Ancak bu SPD, Yeşiller ve FDP arasında bir dizi görüş ayrılığına sebep oldu. Yeşiller daha fazla yardım gönderilmesi yönünde baskı yaparken, FDP daha temkinli bir yaklaşım sergilemeyi tercih etti.

Rusya’dan enerji ithalatının azalması, Almanya’da enerji fiyatlarının hızla yükselmesine ve ekonomik baskıların artmasına neden oldu. Bu dönemde Almanya, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek için yenilenebilir enerjiye daha fazla yatırım yapmaya yönelirken, FDP ve Yeşiller arasında nükleer santrallerin kapatılması gibi konularda büyük bir anlaşmazlık çıktı. FDP, enerji krizinin ortasında nükleer santrallerin faaliyetini sürdürmeyi önerdi, ancak Yeşiller buna karşı çıkarak santrallerin kapatılmasını savundu.

Bunun yanı sıra Federal Maliye Bakanı ve FDP lideri Christian Lindner, borç freninin korunmasını ve kamu harcamalarının sınırlandırılmasını savunarak bütçe konularında Yeşiller ile ciddi anlaşmazlıklara girdi. Yeşiller, yeni yatırımcıları teşvik etmek ve Almanya ekonomisini yeniden canlandırmak için devlet fonlarının arttırılmasını önerdi. FDP buna karşı çıkarak mali disiplinin korunmasında ısrar etti. Bu anlaşmazlıklar, kamuoyunda hükümetin uyumlu bir şekilde çalışamaması nedeniyle güven kaybına yol açtı ve koalisyonun sonunu getirdi.

Forum

XS
SM
MD
LG