ISTANBUL —
Türkiye’de yıl başından beri süren gazeteci tahliyelerine önceki gün bir yenisi eklendi. Kamuoyunda KCK Basın Davası olarak adlandırılan davada yargılanan 7 gazeteci tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, 1 Ocak’tan bu yana 40’a yakın gazetecinin tahliye olmasının Türkiye’de basın özgürlüğünün güçlendiği anlamına gelmediğini söyledi. Başka bir davadan kesinleşmiş bir hükmü olan Mikail Barut’un tutukluluğu sürerken tahliye edilen diğer gazeteciler Ramazan Pekgöz, Nurettin Fırat, Turabi Kişin, Yüksel Genç, Davut Uçar, ve Ertuş Bozkurt bugün Özgür Gündem gazetesinde basın toplantısı düzenledi.
‘Düzenlemeler gazetecilerin hüküm giymesini değil ömür boyu tutuklu kalmasını önlüyor’
Serbest kalan gazeteciler adına konuşan Yüksel Genç, 29 ay önce siyasi bir kararla tutuklandıktan sonra yine siyasi bir kararla serbest bırakıldıklarını söyledi. Kadın gazeteci, ‘Hükümet, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin eşiğinde, basın özgürlüğüne yönelik baskılara karşı ulusal ve uluslararası kamuoyunda artan eleştirilerden kurtulmak için hukuk alanında bazı "kozmetik" düzenlemeler yaptı. Ancak bu değişiklikler, medya çalışanlarının tutuklanmasını ve hüküm giymesini önlemiyor, ömür boyu tutuklu kalmasını önlüyor" dedi.
Çözüm süreci gibi medya çalışanlarının fiilen kullandığı ifade özgürlüğünün de hukuki bir güvencesi olmadığını belirten Yüksel Genç’e göre, Terörle Mücadele Yasası hala basın özgürlüğünün üstünde ‘Demokles’in Kılıcı’ olarak sallanıyor.
Serbest kalan altı gazeteci, daha önce görev yaptıkları Özgür Gündem ve Atılım gazetelerinde çalışmaya devam edecek.
Erdoğan, Freedom House’a sert çıktı
Yaklaşık üç yıldır basın özgürlüğü konusunda uluslararası toplumla basın kuruluşlarının eleştirilerine hedef olan hükümet ise bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunuyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF)’nden Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)’ye kadar birçok kuruluşa tepki gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefinde bu kez Freedom House vardı. Merkezi Amerika’daki hükümet dışı düşünce kuruluşu Mayıs başında yayınladığı raporda Türkiye’yi basın özgürlüğü konusunda 134’üncü sırada göstermiş ve ‘kısmen özgür’ olan statüsünü de ‘özgür olmayan’ şeklinde yeniden düzenlemişti.
‘Ortadoğu’daki en özgür ülke İsrail’miş, sevsinler’
TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Freedom House’un raporunu eleştiren Erdoğan, ‘Sevsinler seni, şu hale bak. Hatta Ortadoğu'daki en özgür ülke İsrail. Türkiye basın özgürlüğünde, bu örgütün raporlarına göre 1980'lerde, yani 12 Eylül'ün sonrasında, bugüne nazaran daha özgür ülkeymiş. 1990'larda aynı şekilde, Türkiye bugüne göre daha özgür ülkeymiş. Türkiye, öyle ülkelerin altında gösteriliyor ki listeyi görseniz inanın kahkahadan birbirinizi kırar geçirirsiniz’ dedi.
Ulusal basında kendisi ve hükümeti aleyhinde yazılan yorumları gündeme getiren Başbakan, basının özgür olmadığı bir ülkede bu tarz eleştirilerin yapılmasının mümkün olmadığını söyledi.
Erdoğan: Gezi sürecinde televizyonlar halkı kışkırttı
Erdoğan, ’Türkiye'de basın özgürlüğü yok diyenler, her gün yayınlanan ulusal gazeteleri şöyle önlerine sersinler ve sadece manşetlere baksınlar. Özellikle yurt dışında Türkiye'deki basın üzerine ahkam kesenler, o manşetleri gördüğünde inanıyorum ki küçük dillerini yutacaklardır. Zira o manşetleri, dünyanın hiçbir hukuk devletinde, hiçbir demokratik rejimde göremezsiniz. Hiçbir ülkede, manşetler üzerinden, devletlerin ve hükümetlerin bu kadar edep, adap dışı, özellikle hukuk dışı şekilde tahkir edildiğine asla şahit olamazsınız’ dedi.
Gezi sürecinde muhalif televizyon kanallarının halkı sokağa dökmek için kışkırtıcı yayın yaptığını iddia eden Başbakan’a göre, yurtdışından gelen eleştiriler algı operasyonunun parçası.
Önderoğlu: Tahliyeler geleceğe dönük umut vermedi
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, 1 Ocak’tan bu yana 40’a yakın gazetecinin tahliye olmasının Türkiye’de basın özgürlüğünün güçlendiği anlamına gelmediğini söylüyor. Amerikanın Sesi’ne konuşan Önderoğlu, ‘Türkiye yargı anlamında o kadar çok siyasi ihtilaf barındırıyor ki neyin kazanım olup neyin olmadığı hiç belli değil. İç çatışma ortamında gelen tahliyeler, geleceğe dönük olarak bana fazla bir iyimserlik vermiyor. Çünkü hiçbir demokratik standart, uluslararası sözleşmelerin güvence altına aldığı demokratik standartların Türkiye’de güvence altında olduğunu düşünemiyorum. Üstelik hem hükümet edip hem de politik sürecin sorumluluğunu başka bir gruba (paralel yapı) yüklemek çelişkili’ diyor.
Yıllardır bianet.org için Medya Gözlem Raporu hazırlayan Önderoğlu’na göre, Türkiye’de 25 civarında gazeteci hala tutuklu.
‘Düzenlemeler gazetecilerin hüküm giymesini değil ömür boyu tutuklu kalmasını önlüyor’
Serbest kalan gazeteciler adına konuşan Yüksel Genç, 29 ay önce siyasi bir kararla tutuklandıktan sonra yine siyasi bir kararla serbest bırakıldıklarını söyledi. Kadın gazeteci, ‘Hükümet, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin eşiğinde, basın özgürlüğüne yönelik baskılara karşı ulusal ve uluslararası kamuoyunda artan eleştirilerden kurtulmak için hukuk alanında bazı "kozmetik" düzenlemeler yaptı. Ancak bu değişiklikler, medya çalışanlarının tutuklanmasını ve hüküm giymesini önlemiyor, ömür boyu tutuklu kalmasını önlüyor" dedi.
Çözüm süreci gibi medya çalışanlarının fiilen kullandığı ifade özgürlüğünün de hukuki bir güvencesi olmadığını belirten Yüksel Genç’e göre, Terörle Mücadele Yasası hala basın özgürlüğünün üstünde ‘Demokles’in Kılıcı’ olarak sallanıyor.
Serbest kalan altı gazeteci, daha önce görev yaptıkları Özgür Gündem ve Atılım gazetelerinde çalışmaya devam edecek.
Erdoğan, Freedom House’a sert çıktı
Yaklaşık üç yıldır basın özgürlüğü konusunda uluslararası toplumla basın kuruluşlarının eleştirilerine hedef olan hükümet ise bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunuyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF)’nden Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)’ye kadar birçok kuruluşa tepki gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefinde bu kez Freedom House vardı. Merkezi Amerika’daki hükümet dışı düşünce kuruluşu Mayıs başında yayınladığı raporda Türkiye’yi basın özgürlüğü konusunda 134’üncü sırada göstermiş ve ‘kısmen özgür’ olan statüsünü de ‘özgür olmayan’ şeklinde yeniden düzenlemişti.
‘Ortadoğu’daki en özgür ülke İsrail’miş, sevsinler’
TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Freedom House’un raporunu eleştiren Erdoğan, ‘Sevsinler seni, şu hale bak. Hatta Ortadoğu'daki en özgür ülke İsrail. Türkiye basın özgürlüğünde, bu örgütün raporlarına göre 1980'lerde, yani 12 Eylül'ün sonrasında, bugüne nazaran daha özgür ülkeymiş. 1990'larda aynı şekilde, Türkiye bugüne göre daha özgür ülkeymiş. Türkiye, öyle ülkelerin altında gösteriliyor ki listeyi görseniz inanın kahkahadan birbirinizi kırar geçirirsiniz’ dedi.
Ulusal basında kendisi ve hükümeti aleyhinde yazılan yorumları gündeme getiren Başbakan, basının özgür olmadığı bir ülkede bu tarz eleştirilerin yapılmasının mümkün olmadığını söyledi.
Erdoğan: Gezi sürecinde televizyonlar halkı kışkırttı
Erdoğan, ’Türkiye'de basın özgürlüğü yok diyenler, her gün yayınlanan ulusal gazeteleri şöyle önlerine sersinler ve sadece manşetlere baksınlar. Özellikle yurt dışında Türkiye'deki basın üzerine ahkam kesenler, o manşetleri gördüğünde inanıyorum ki küçük dillerini yutacaklardır. Zira o manşetleri, dünyanın hiçbir hukuk devletinde, hiçbir demokratik rejimde göremezsiniz. Hiçbir ülkede, manşetler üzerinden, devletlerin ve hükümetlerin bu kadar edep, adap dışı, özellikle hukuk dışı şekilde tahkir edildiğine asla şahit olamazsınız’ dedi.
Gezi sürecinde muhalif televizyon kanallarının halkı sokağa dökmek için kışkırtıcı yayın yaptığını iddia eden Başbakan’a göre, yurtdışından gelen eleştiriler algı operasyonunun parçası.
Önderoğlu: Tahliyeler geleceğe dönük umut vermedi
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, 1 Ocak’tan bu yana 40’a yakın gazetecinin tahliye olmasının Türkiye’de basın özgürlüğünün güçlendiği anlamına gelmediğini söylüyor. Amerikanın Sesi’ne konuşan Önderoğlu, ‘Türkiye yargı anlamında o kadar çok siyasi ihtilaf barındırıyor ki neyin kazanım olup neyin olmadığı hiç belli değil. İç çatışma ortamında gelen tahliyeler, geleceğe dönük olarak bana fazla bir iyimserlik vermiyor. Çünkü hiçbir demokratik standart, uluslararası sözleşmelerin güvence altına aldığı demokratik standartların Türkiye’de güvence altında olduğunu düşünemiyorum. Üstelik hem hükümet edip hem de politik sürecin sorumluluğunu başka bir gruba (paralel yapı) yüklemek çelişkili’ diyor.
Yıllardır bianet.org için Medya Gözlem Raporu hazırlayan Önderoğlu’na göre, Türkiye’de 25 civarında gazeteci hala tutuklu.