WASHINGTON —
Amerika’da doktora yapan yabancı öğrenciler yeniliklerin ve ekonomik büyümenin öncüsü olabilir. Yeni bir araştırma, Amerika’nın, yabancı öğrencilerin ülkeye girişini ve ülkede kalışını kolaylaştırması gerektiğini ortaya koyuyor.
Üç iktisatçı, yabancı öğrencilerin Amerika’ya yaptıkları katkıya ilişkin veri topladı. Ekibin başında Colorado Üniversitesi ekonomi profesörü Keith Maskus bulunuyor. Profesör Maskus bu konuya ilgi duymasının nedenini şöyle açıklıyor: “Bu konuya çok uzun süre önce, 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra ilgi duymaya başladım. 11 Eylül saldırılarından sonra Amerika’nın verdiği tepkilerden biri de 2-3 yıl boyunca bazı ülkelerden öğrencilerin özellikle bilim ve mühendislik dallarında yüksek lisans yapmalarını son derece zorlaştıracak önlemler almak oldu.”
Profesör Maskus, Washington’da ve birçok başka kentteki üniversitelerde yetkililerin bu uygulamanın bilimsel yenilik ve gelişmeleri engelleyeceği uyarısında bulunduğunu söylüyor.
Profesör, “Bu görüşleri ilginç bulmuş ve doğru çıkıp çıkmayacağını merak etmiştim” diyor.
Profesör Maskus bunun üzerine Yale Üniversitesi’nden Ahmet Müşfik Mübarek ve Idaho Üniversitesi’nden Eric Stuen’la birlikte bu konuda bol bol veri toplamış. Maskus süreci şöyle anlatıyor: “750 bin öğrenciden bireysel bazda son derece ayrıntılı bilgi topladık. Bu öğrenciler, 1970’lerin sonuyla 1990’ların sonu arasında bilim ve mühendislik eğitimi veren Amerika’nın en iyi 100 üniversitesinden derece almış. Öğrencilerin nereli oldukları, vize statüleri, doktora tezlerini hangi alanlarda, hangi üniversitede yazdıkları konusunda bilgi topladık.”
Profesör Maskus’a göre, araştırmalar, Amerikalı ve yabancı öğencilerin yanyana eğitim görmesinin, Amerikan üniversitelerinde verimlilik ve etkinliği arttırmada fark yarattığını ortaya koyuyor. Profesör Maskus, bunu şöyle açıklıyor: ”İster matematik olsun ister fen bilimleri, öğrencilerin aldığı lisans eğitimi ve belki sonrasında alacakları lisansüstü eğitim, onlara, problemlere nasıl yaklaşacakları konusunda farklı bakış açıları sunuyor. Bu kişiler biraraya gelip farklı fikirler ortaya attığındaysa dinamik bir entellektüel süreç başlamış oluyor. Öğrenciler arasındaki farklılık ne kadar artarsa o kadar çok farklı görüş elde edilir.”
Profesör Maskus, yabancı öğrencilerin Amerikan vizesi alabilmesi için eğitim masraflarının önemli bir bölümünü karşılayacaklarını kanıtlamak zorunda olduğunu söylüyor. Bu şart, öğrencinin masraflarının bursla karşılanması durumunda bile geçerli. Maskus’a göre Amerika’daki mevcut anlayış şu: ‘Amerika’ya eğitim almaya gelmen için sana izin veriyoruz ancak işin bittiğinde memleketine dönmek zorundasın.’ Profesör şunları söylüyor: ”Amerika’ya gelebilmek için maddi gücünün yeterli olduğunu kanıtlamak zorunda bırakılmayı dar görüşlülük olarak niteliyoruz. Araştırmamız, memleketindeki ekonomik durumu ve gelir düzeyi ne olursa olsun en kaliteli öğrencilere açık olmamız gerektiğini gösteriyor. Bu nedenle Amerika’nın vize yönetmeliğinin bir an önce değiştirilmesi çağrısı yapıyoruz.”
Profesör Maskus, bir başka değişikliğin de yeşilkart ve Amerika’da çalışma ve ikamet etme hakkı üzerinde yapılması gerektiğini vurguluyor: ”Batı Avrupa, Kanada ve Avustralya’daki duruma bakacak olursak bu ülkelerin yeşilkarta benzeyen uygulamaları arttırdığını görüyoruz. Bilim, teknoloji ve mühendislik dallarında kendi ülkelerinde, Amerika’da ya da saydığımız bu diğer gelişmiş ülkelerde doktora derecesi elde eden yabancı öğrencilere ikamet ve çalışma izni veriliyor. Örneğin Amerika’da doktora yapan öğrencilerin Kanada’da ikamet izni alması daha da kolaylaşıyor.”
Profesör Maskus ve meslektaşları, doktora öğrencilerinin yeşilkart almalarının kolaylaştırılması durumunda Amerika’nın bilim ve teknoloji dallarında diğer ülkelerle daha rahat rekabet edebileceğini vurguluyor. Şu anda bu öğrenciler eğitimlerini tamamladıktan sonra Amerika’da kalmaya devam etmek isterlerse kendilerine geçici vize almalarını sağlayacak bir işveren bulmak durumundalar. Profesör Maskus bu konudaki görüşlerini de şöyle dile getiriyor: ”Yeni mezunların Amerika’da kalabilmeleri için mutlaka bir işverenin yardımına ihtiyaçları olması, çok sayıda yetenekli ve yenilikçi genci Amerika sınırlarının dışına itiyor. Çalışma vizelerinin sayısının arttırılmasını ve Amerika’da çalışma ve oturma izninin yolunun açılmasını istiyoruz.”
Araştırmanın yazarları, Science adlı dergide yayınladıkları rapor özetlerinde yenilik ve ekonomik büyümenin Amerikalılar’ın iş imkanlarının azalması olasılığına karşılık her zaman daha ağır basacağı noktasına da dikkati çekiyor.
Üç iktisatçı, yabancı öğrencilerin Amerika’ya yaptıkları katkıya ilişkin veri topladı. Ekibin başında Colorado Üniversitesi ekonomi profesörü Keith Maskus bulunuyor. Profesör Maskus bu konuya ilgi duymasının nedenini şöyle açıklıyor: “Bu konuya çok uzun süre önce, 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra ilgi duymaya başladım. 11 Eylül saldırılarından sonra Amerika’nın verdiği tepkilerden biri de 2-3 yıl boyunca bazı ülkelerden öğrencilerin özellikle bilim ve mühendislik dallarında yüksek lisans yapmalarını son derece zorlaştıracak önlemler almak oldu.”
Profesör Maskus, Washington’da ve birçok başka kentteki üniversitelerde yetkililerin bu uygulamanın bilimsel yenilik ve gelişmeleri engelleyeceği uyarısında bulunduğunu söylüyor.
Profesör, “Bu görüşleri ilginç bulmuş ve doğru çıkıp çıkmayacağını merak etmiştim” diyor.
Profesör Maskus bunun üzerine Yale Üniversitesi’nden Ahmet Müşfik Mübarek ve Idaho Üniversitesi’nden Eric Stuen’la birlikte bu konuda bol bol veri toplamış. Maskus süreci şöyle anlatıyor: “750 bin öğrenciden bireysel bazda son derece ayrıntılı bilgi topladık. Bu öğrenciler, 1970’lerin sonuyla 1990’ların sonu arasında bilim ve mühendislik eğitimi veren Amerika’nın en iyi 100 üniversitesinden derece almış. Öğrencilerin nereli oldukları, vize statüleri, doktora tezlerini hangi alanlarda, hangi üniversitede yazdıkları konusunda bilgi topladık.”
Profesör Maskus’a göre, araştırmalar, Amerikalı ve yabancı öğencilerin yanyana eğitim görmesinin, Amerikan üniversitelerinde verimlilik ve etkinliği arttırmada fark yarattığını ortaya koyuyor. Profesör Maskus, bunu şöyle açıklıyor: ”İster matematik olsun ister fen bilimleri, öğrencilerin aldığı lisans eğitimi ve belki sonrasında alacakları lisansüstü eğitim, onlara, problemlere nasıl yaklaşacakları konusunda farklı bakış açıları sunuyor. Bu kişiler biraraya gelip farklı fikirler ortaya attığındaysa dinamik bir entellektüel süreç başlamış oluyor. Öğrenciler arasındaki farklılık ne kadar artarsa o kadar çok farklı görüş elde edilir.”
Profesör Maskus, yabancı öğrencilerin Amerikan vizesi alabilmesi için eğitim masraflarının önemli bir bölümünü karşılayacaklarını kanıtlamak zorunda olduğunu söylüyor. Bu şart, öğrencinin masraflarının bursla karşılanması durumunda bile geçerli. Maskus’a göre Amerika’daki mevcut anlayış şu: ‘Amerika’ya eğitim almaya gelmen için sana izin veriyoruz ancak işin bittiğinde memleketine dönmek zorundasın.’ Profesör şunları söylüyor: ”Amerika’ya gelebilmek için maddi gücünün yeterli olduğunu kanıtlamak zorunda bırakılmayı dar görüşlülük olarak niteliyoruz. Araştırmamız, memleketindeki ekonomik durumu ve gelir düzeyi ne olursa olsun en kaliteli öğrencilere açık olmamız gerektiğini gösteriyor. Bu nedenle Amerika’nın vize yönetmeliğinin bir an önce değiştirilmesi çağrısı yapıyoruz.”
Profesör Maskus, bir başka değişikliğin de yeşilkart ve Amerika’da çalışma ve ikamet etme hakkı üzerinde yapılması gerektiğini vurguluyor: ”Batı Avrupa, Kanada ve Avustralya’daki duruma bakacak olursak bu ülkelerin yeşilkarta benzeyen uygulamaları arttırdığını görüyoruz. Bilim, teknoloji ve mühendislik dallarında kendi ülkelerinde, Amerika’da ya da saydığımız bu diğer gelişmiş ülkelerde doktora derecesi elde eden yabancı öğrencilere ikamet ve çalışma izni veriliyor. Örneğin Amerika’da doktora yapan öğrencilerin Kanada’da ikamet izni alması daha da kolaylaşıyor.”
Profesör Maskus ve meslektaşları, doktora öğrencilerinin yeşilkart almalarının kolaylaştırılması durumunda Amerika’nın bilim ve teknoloji dallarında diğer ülkelerle daha rahat rekabet edebileceğini vurguluyor. Şu anda bu öğrenciler eğitimlerini tamamladıktan sonra Amerika’da kalmaya devam etmek isterlerse kendilerine geçici vize almalarını sağlayacak bir işveren bulmak durumundalar. Profesör Maskus bu konudaki görüşlerini de şöyle dile getiriyor: ”Yeni mezunların Amerika’da kalabilmeleri için mutlaka bir işverenin yardımına ihtiyaçları olması, çok sayıda yetenekli ve yenilikçi genci Amerika sınırlarının dışına itiyor. Çalışma vizelerinin sayısının arttırılmasını ve Amerika’da çalışma ve oturma izninin yolunun açılmasını istiyoruz.”
Araştırmanın yazarları, Science adlı dergide yayınladıkları rapor özetlerinde yenilik ve ekonomik büyümenin Amerikalılar’ın iş imkanlarının azalması olasılığına karşılık her zaman daha ağır basacağı noktasına da dikkati çekiyor.