WASHINGTON —
Suriye’deki iç savaş, çocuklar üzerinde çok yıkıcı bir etki bırakıyor. Ülkelerinden kaçan Suriyeli sığınmacıların bir milyonu, 11 yaşının altındaki çocuklar. Bu rakam, Birleşmiş Milletler Mülteciler Dairesi ve Çocuk Fonu UNICEF’in son raporuna ait. Çatışmadan kaçan çocuklar için travma, sınır ötesinde sona ermiyor.
Yaşıtları akşamları evlerinde oluyor ama Suriye’deki iç savaştan kaçan bu çocuklar için ev ortamı, sadece eski bir anı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Dairesi Başkanı Antonio Guterres’e göre, bir milyon çocuğun mülteci durumuna düşmesi kabul edilemez bir durum: “Galler’de bir milyon çocuk yaşamıyor. Los Angeles’la Boston’u birleştirin, bir milyon çocuk toplayamazsınız. Bu sayı korkunç.”
Guterres, 11 yaşının altındaki bu çocukların Ürdün, Türkiye ve diğer ülkelere kaçmasının, yalnızca geleceklerini değil, tüm bölgenin geleceğini tehdit ettiğini söylüyor: “Suriye tam bir kayıp nesil sorunu ve bunun riskleriyle karşı karşıya. Bu çocukların gelecekte kafalarında kalacak iki duygu olacak: Travma ve öfke.”
Çocuklar toplam Suriyeli sığınmacı sayısının yarısını oluşturuyor. BM Çocuk Fonu UNICEF, bundan uluslararası toplumu sorumlu tutuyor.
Ortadoğu Enstitüsü’nden Daniel Serwer ise, uluslararası toplumun çocuk mülteciler sorunundan yalnızca kısmen sorumlu olduğu görüşünde: “Nüfusunu koruma sorumluluğu en başta Suriye hükümetine düşer. Şam hükümeti bunu başaramamakla kalmadı, kendi halkına karşı yürütülen savaşta baş oyuncu olarak öne çıktı.”
UNICEF Direktör Yardımcısı Yoka Brandt, sorunların Suriye sınırlarının ötesine taştığı uyarısında bulunuyor: “Bu çocuklar korunamıyor: Cinsel istismara, çocuk yaşta çalıştırılmaya, erken yaşta evlendirilmeye maruz kalıyorlar. Gelecekleri çalınıyor.”
Komşu ülkelere sığınan Suriyeli çocukların savaşın açtığı fiziksel ve duygusal yaralarına, Amerika’nın Sesi de tanık oldu.
Guterres, eğitim ve insani yardım bölgeye aksa da, bunun yeterli olmadığını söylüyor: “Uluslararası toplumun bir araya gelmesi, tüm yardım kuruluşlarına ve aynı zamanda, bu çocukları cömert bir şekilde okullarına, sağlık merkezlerine kabul eden, yaşam koşullarını ellerinden geldiğince normalleştirmeye çalışan ülkelere desteği arttırması gerek.”
Savaşa yakından tanık olan bu çocuklar için ‘normal’ tanımının artık fazla bir anlamı kalmadığı kesin.
Yaşıtları akşamları evlerinde oluyor ama Suriye’deki iç savaştan kaçan bu çocuklar için ev ortamı, sadece eski bir anı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Dairesi Başkanı Antonio Guterres’e göre, bir milyon çocuğun mülteci durumuna düşmesi kabul edilemez bir durum: “Galler’de bir milyon çocuk yaşamıyor. Los Angeles’la Boston’u birleştirin, bir milyon çocuk toplayamazsınız. Bu sayı korkunç.”
Guterres, 11 yaşının altındaki bu çocukların Ürdün, Türkiye ve diğer ülkelere kaçmasının, yalnızca geleceklerini değil, tüm bölgenin geleceğini tehdit ettiğini söylüyor: “Suriye tam bir kayıp nesil sorunu ve bunun riskleriyle karşı karşıya. Bu çocukların gelecekte kafalarında kalacak iki duygu olacak: Travma ve öfke.”
Çocuklar toplam Suriyeli sığınmacı sayısının yarısını oluşturuyor. BM Çocuk Fonu UNICEF, bundan uluslararası toplumu sorumlu tutuyor.
Ortadoğu Enstitüsü’nden Daniel Serwer ise, uluslararası toplumun çocuk mülteciler sorunundan yalnızca kısmen sorumlu olduğu görüşünde: “Nüfusunu koruma sorumluluğu en başta Suriye hükümetine düşer. Şam hükümeti bunu başaramamakla kalmadı, kendi halkına karşı yürütülen savaşta baş oyuncu olarak öne çıktı.”
UNICEF Direktör Yardımcısı Yoka Brandt, sorunların Suriye sınırlarının ötesine taştığı uyarısında bulunuyor: “Bu çocuklar korunamıyor: Cinsel istismara, çocuk yaşta çalıştırılmaya, erken yaşta evlendirilmeye maruz kalıyorlar. Gelecekleri çalınıyor.”
Komşu ülkelere sığınan Suriyeli çocukların savaşın açtığı fiziksel ve duygusal yaralarına, Amerika’nın Sesi de tanık oldu.
Guterres, eğitim ve insani yardım bölgeye aksa da, bunun yeterli olmadığını söylüyor: “Uluslararası toplumun bir araya gelmesi, tüm yardım kuruluşlarına ve aynı zamanda, bu çocukları cömert bir şekilde okullarına, sağlık merkezlerine kabul eden, yaşam koşullarını ellerinden geldiğince normalleştirmeye çalışan ülkelere desteği arttırması gerek.”
Savaşa yakından tanık olan bu çocuklar için ‘normal’ tanımının artık fazla bir anlamı kalmadığı kesin.