Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon 1998 Eylül ayından bu yana görülen en yüksek seviyeye yükselerek 24 yılın zirvesine çıktı. 2022 Temmuz ayında tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 79,60, aylık yüzde 2,37 arttı. Üretici fiyat endeksi (ÜFE) yıllık yüzde 144,61, aylık yüzde 5,17 artarken, ÜFE-TÜFE arasındaki makas da rekor tazeleyerek 65 puanı aştı.
TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dair kamuoyundaki tartışmalar da devam ediyor. Bağımsız akademisyenlerin ve ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Temmuz ayında TÜFE’nin yüzde 5,03 arttığını belirterek, yıllık enflasyonun yüzde 176 olduğunu bildirdi.
TÜİK verilerine göre ana harcama gruplarında ulaştırmanın (yüzde 119,11) ardından yıllık fiyat artışının en fazla yaşandığı grup yüzde 94,65 ile gıda ve alkolsüz içecekler olmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Nisan ayında “Yaz gelip mahsuller ortaya çıktıkça gıda ürünlerinin fiyatı düşer. Bu yıl bolluk, bereket yılı” açıklamasında bulunmasına karşın gıda fiyatlarında yaz aylarında beklenen düşüş görülmedi. Enflasyonun en sıcak hissedildiği yerlerin başında gelen semt pazarlarındaki müşteriler ve esnafsa bu beklentinin boşa çıktığı, fiyatların gittikçe yükseldiği düşüncesinde.
“Yeni mahsul çıkınca düşecek dedik ama aksine daha çok yükseldi”
İzmir’in Balçova ilçesindeki semt pazarında VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan soğan ve patates satıcısı Cüneyt Sungur, “Düşmesini biz de bekledik. ‘Yeni mahsul çıkınca düşecek’ dedik ama aksine daha çok yükseldi. Düşsün ki yani millet de yesin, ben de kazanayım. Hasat zamanı böyleyse kışı düşünemiyorum. Kışın daha kötü olacak. Kışın biz 9 liraya satıyorduk, ‘yaz olunca düşecek’ dedik, şimdi 10 liraya satıyoruz” dedi.
Fiyatların ucuzlamamasının satışlarını da etkilediğini belirten Sungur, “Şu anki durumda kazanç da elde edemiyoruz. Çünkü giderimiz de çok var. Mazotu, yolu, elemanı derken her şeyin gideri yükseliyor. O yüzden kazandığımızı ucu ucuna kazanıyoruz” dedi.
“Şimdiye kadar 25 liraya barbunya görmedik”
Yaz sebze ve meyvelerinin fiyatını yüksek bulan emekli Mustafa Dinç de “Fiyatlar çok fazla. Ben bir emekli olarak zor yetişiyorum. Biz iki kişiyiz, iki kişi olmamıza rağmen pazara geldiğimiz zaman aldığımız bir aylığın hemen hemen yarısını bir seferde bırakıyoruz. Her şeyi de alamıyoruz. Yarım kilo veya taneyle alıyoruz. Şimdiye kadar 25 liraya barbunya görmedik. 3 kilosunun 10 liraya, 4 kilosunun 15-20 liraya satıldığı zamanlar oldu. Ama şimdi kilosu 25 lira olunca millet alamıyor” diye konuştu.
Pazardaki tezgahlarda soğan ve patatesin kilosu 12 TL, domates 13 TL, salatalık 6 TL, bamya 45 TL, barbunya 25 TL, taze fasulye 20 TL, kabak 8 TL, patlıcan 7 TL, kıl biber 20 TL, dolmalık biber 14 TL, limon 25 TL, kıvırcık marulun demetiyse 10 TL’den satılıyor.
TÜİK’in enflasyon hesaplamasında ürünlerin aylık fiyat değişimlerini gösteren “madde sepeti ve ortalama fiyatlar” tablosuna göreyse, geçen yılın Ağustos ayında soğanın ortalama fiyatı 2,4 TL, patates 2,5 TL, domates 4,1 TL, salatalık 6 TL, patlıcan 4,5 TL, sivri biber 5,5 TL, taze fasulye 10,5 TL, dolmalık biber 5,6 TL, kabak 5,9 TL, kıvırcık 4,1 TL’den satılıyordu.
“Yazın başına göre bile daha pahalı”
Yaz aylarının başına göre dahi pazardaki fiyatları yüksek bulan sağlık çalışanı Burcu Öncel ise “En basitinden aldığım pırasa 12 liraydı, 15'e çıkmış yine. Her şey şu an daha da artmış. Mesela en basitinden bamya alamıyorum. Kaç yıl oldu alamıyorum. İzmir'de yaşıyoruz. Normalde fiyat düşük olması lazım. 40-50 TL’nin aşağısına hiç düşmüyor” dedi.
Emekli öğretmen Fatma Doğan da “Fiyatlar hiç düşmedi. Gittikçe daha fazla yükseliyor. Her şey çok pahalı. Aldığımız maaşa göre çok pahalı. Para pul oldu, bir şey alamadık” ifadelerini kullandı. Emekli maaşlarına temmuz ayında yapılan zammın da alım gücünü arttırmaya yetmediğini vurgulayan Doğan, pazarda meyve alışverişi yapmaya parasının yetmediğini söyledi.
“Ürün bollaşsa da maliyetler yüzünden fiyat düşmez”
Kimi pazarcı esnafıysa ürünler bollaşınca fiyatların ineceği beklentisini koruyor. VOA Türkçe’ye konuşan domates satıcısı Mehdi Karademir pazardaki fiyatlar karşısında vatandaşın alım gücünün kalmadığını söyleyerek, “Millet bu dönemde şişelik domates yapmak için alıyordu. Bol bol kasayla satıyorduk. Şimdi pek fazla satamıyoruz. Herkes bekliyor, ucuzlayacak, ondan sonra alacaklar. Biz de bekliyoruz onlar gibi” dedi. Henüz ürünlerin bollaşmadığını söyleyen Karademir bunun nedenini hava şartlarına bağladı: “Bollaştıkça düşmesi lazım. Demek ki daha bollaşmadı. Hava şartlarının da etkisi var. Şimdi bu sıcaklarda kökleri yandı mı, o domates verim vermez, yanar.”
Ancak pazardaki tezgahında kendi ürettiği meyveleri satan Aydın Konyar ürün bollaşsa dahi fiyatların inmeyeceği görüşünde. Bunu üretim maliyetlerinde yaşanan artışa bağlayan Konyar, “Gübre, yakıt, iki senedir bizi çok zor durumda bırakıyor. Bu yüzden bunu etikete de yansıtıyoruz. Fiyatlar yükselince ürün satışı olmuyor. Geçen sene 70 liraya çalışan işçi bu sene 180 liraya çalışıyor, 200 liraya çalışıyor. Eskiden üretim vardı. Ucuzluktan dolayı herkes üretiyordu. Şimdi pahalılıktan dolayı kimse üretemiyor. Üretim olmadığı için fiyatlar da yüksek. Biz kendimizi dahi kurtaramıyoruz. Bilseydik bu sene ekmezdik. Bu sene çekilir, halden alırdık, daha güzel olurdu bizim için ve daha karlı olurduk” dedi.