Türkiye siyasetinde ve medyasında “Baba Bush” olarak bilinen ABD’nin 41. Başkanı George W.H. Bush, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’la kurduğu yakın ilişki ve Körfez Savaşı ile Türk kamuoyu hafızasında yer alıyor. ABD Ankara Büyükelçiliği de Bush’un vefat ettiği haberini ABD’nin 41. Başkanı ile Turgut Özal’ın fotoğrafını paylaşarak duyurdu.
Türkiye ve Amerika arasındaki ilişkiler Baba Bush döneminde Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrası başlayan Körfez Savaşı sırasında güvenlik odaklı olarak ilerledi. Türkiye, Amerikan ordusunun Türkiye topraklarını kullanarak operasyon düzenlemesine yeşil ışık yaktı. Irak’ın kuzeyinde uçuşa yasak bölge ilan edilmesiyle, Kürt mülteciler Türkiye sınırına yığıldı. O dönem Kürt mültecileri eski Irak lideri Saddam Hüseyin’in olası saldırılarına karşı korumak amacıyla sınıra yerleştirilen “Çekiç Güç” bugün Irak’ın siyasi yapılanması nedeniyle Türk siyasetinde hala tartışılan bir konu.
Turgut Özal, 1991 yılı Mart ayında Başkan Bush tarafından Camp David’e davet edilip hafta sonu orada ağırlanan tek Türk Cumhurbaşkanı olmuştu. İki lider Körfez Savaşı’ndan yaklaşık iki ay sonra Beyaz Saray’da basın toplantısı düzenlemiş, Bush ve Özal basın toplantısında birbirleriyle kurdukları iyi iletişimi öne çıkarmıştı.
VOA Türkçe, Beyaz Saray’da 23 Mart 1991 günü düzenlenen basın toplantısının dökümünü inceledi; özellikle Körfez Savaşı’nda Türkiye’nin Amerika’ya verdiği destek etrafında şekillenen Türk-Amerikan ilişkilerinde hem basın toplantısında hem de Amerikan basınında öne çıkan başlıkları ve liderlerin mesajlarını derledi.
Bush’a “Türkiye altı ay öncesine göre daha mı iyi bir müttefik?” sorusu
23 Mart 1991’de Başkan Bush ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Camp David’deki görüşme sonrası Beyaz Saray’da düzenledikleri basın toplantısına Körfez Savaşı’nda Türkiye’nin verdiği destek, Kuzey Irak’ta bağımsız Kürt devleti senaryosu ve Türkiye’nin Körfez Savaşı kaynaklı kayıplarının tazmin edilmesi konusunda Amerika’dan beklentisi damga vurmuştu.
İşte Başkan Bush ve Cumhurbaşkanı Özal’a yöneltilen sorular ve liderlerin verdiği cevaplarla öne çıkan başlıklar:
Türk-Amerikan ilişkileri
Soru: Sayın Başkan, Türkiye altı ay öncesine kıyasla daha iyi bir müttefik mi?
Başkan Bush: Durumu nasıl nitelerim bilmiyorum ama Türkiye’nin sağlam bir müttefik ve NATO’nun da güçlü bir üyesi olduğunu söyleyebilirim. Amerikan halkının Türkiye’nin bu süreçte nasıl sağlam durduğunu görmesi açısından daha güçlü olduğunu söyleyebilirim. Sorunuzu ‘Daha güçlü bir müttefik mi?’ yerine ‘Daha mı çok takdir ediliyor?’ diye değiştirirsek, o zaman bunun kesinlikle doğru olduğunu söylerim. Ama burada söylemek istediğim Türkiye’yi her zaman NATO’nun güçlü bir parçası ve ortak güvenliğe çok önemli katkı sağlayan bir ülke olarak görmem.
Soru: İlişkilerin geleceğini nasıl tanımlarsınız?
Başkan Bush: Gelecekte aydınlıktan başka bir şey görmüyorum. Durum cesaret verici görünüyor. Bazı sorunlar var. Türkiye’nin ekonomik sorunları var. Bunları da açıkça konuştuk. Sayın Cumhurbaşkanı ile bu konuları görüştük. Amerika’nın yardımcı olmaya devam etmesini umuyorum. Körfez’de ve Ortadoğu’da genel olarak barışın sağlanması konusunda Türkiye’nin çok faydalı bir rol oynayacağı kanısındayım. Cumhurbaşkanı Özal faydalı bir rol üstlenebilecekleri mesajını verdi. Körfez’de güvenlik ve istikrarın sağlanması için planlar geliştirilirken, Lübnan’da barışın sağlanması, İsrail ve Filistin sorunun çözümü konusunda Türkiye’nin gittikçe daha fazla önemli katkı yaptığını göreceğinizi düşünüyorum.
Türkiye’ye yardım
Soru: Sayın Başkan, Cumhurbaşkanı Özal’a şu anda planlanan yardımın ötesinde daha fazla ekonomik ve askeri yardım konusunda ne gibi güvenceler verdiniz?
Başkan Bush: Yapılan yardımı görüştük. Süreçte rolü olan ve benim de Türkiye’nin sıkı dostu olarak nitelediğim Senatör (Robert) Byrd Türkiye’nin ihtiyaçlarının belirlenmesinde bana çok yardımcı oldu. Kendisini Camp David’den aradık ve güzel bir görüşmemiz oldu. Ancak bunun ötesinde Türk hükümetinin mali taleplerini Cumhurbaşkanı’nın kendisinden dinledik. Bazı sorunları var. Kısa vadeli krediye ihtiyaçları var ve biz de nasıl yardımcı olabileceğimize bakacağımızı söyledik. Ama rakamlara girmedik. Belirli bir kredi talebi ya da belirli bir taahhüt konularına girmedik. Cumhurbaşkanı bizim mali sorunlar yaşadığımızı anlıyor. Ama bugün kendisinin de finansal sorunlarına ilişkin daha net bir fikrim var. Çok taraflı kurumlar ve daha sonra da bizim Maliye Bakanlığımız ile birlikte çalışarak Türkiye’ye yardımcı olabileceğimizi umalım.
Soru: Peki askeri yardım boyutu? Ne şekilde artırılacak yardım?
Başkan Bush: Özel olarak liste ayrıntılarına girmeden, Türkiye’nin NATO ortağı olarak çıkarına olacağını düşündüğüm şeyler var. Bunları (Savuma) Bakanı (Dick) Cheney ve diğerleriyle de görüşeceğiz. Cumhurbaşkanı Özal’ın bu toplantıdan önce Dışişleri Bakanı Jim Baker’la bunların üzerinden geçme fırsatı oldu. Hatırladığınız gibi Bakan Baker bu sabah buraya uğradı. Dediğim gibi, ayrıntıya girmek istemiyorum. Cumhurbaşkanı Özal bir şeyler eklemek isterse memnun olurum. Ama Türkiye’nin bazı özel askeri gereksinimleri var, biz de bunları görüştük.
Cumhurbaşkanı Özal: Muhtemelen Türk basın mensupları amacımızın daha küçük ama çok düzenli aynı zamanda modernize bir silahlı kuvvetler oluşturmak olduğunu biliyordur. Bu konuda yardım alabilirsek, çok memnun oluruz. Hepsi bu.
Kuzey Irak
Soru: Sayın Başkan sizce Kürtler ya da Şiiler, Saddam Hüseyin’in devrilmesinde başarılı olsaydı Irak daha mı iyi olurdu?
Başkan Bush: Irak’ta nelerin olacağını kestirmenin bizim işimiz olmadığı kanısındayım. Benim tek yaptığım Saddam Hüseyin’in iktidarda olduğu bir Irak’la normal ilişkilerimizin olmasının çok zor hatta bu noktada imkansız olduğunu belirtmek. Ama bundan sonra hangi hükümetin geleceği konusunda mesaj vermenin ya da bu süreci şekillendirmeye çalışmanın uygun olmayacağını düşünüyorum. Batılı güçlerle, batılı ülkelerle uyum içinde çalışabilecek ve komşularını tehdit etmeden mutlu yaşayabilecek bir hükümet olmasını umuyorum.
Askeri boyuta gelince. Komşularını tehdit etme kapasitesinin tamamen ortadan kalkmasa da azaldığından eminim. Generallerimiz (Colin) Powell ve (Norman) Schwarzkopf Iraklılar’ın komşularına saldırma kapasitesinin ortadan kalktığı düşüncesindeler. Ama bizim burada amacımız istikrar. Bunun ötesinde Amerika’nın - bu konuda Cumhurbaşkanı Özal da yorum yapsın- herhangi bir unsur tarafından kontrol edilen bir hükümet olup-olmaması gerektiği konusunda yorum yapmasının uygun olmayacağını düşünüyorum. Belki sizin bu konuda bambaşka bir politikanız vardır.
Cumhurbaşkanı Özal: Hayır benim de farklı bir politikam yok. Irak’ta ne olup bittiğiyle ilgilenmiyoruz. Bizim görmek istediğimiz daha demokratik bir hükümet ve Irak halkı için daha fazla hak. Hepsi bu.
Soru: Bu konuyla ilgili başka bir sorum daha olacak. Saddam Hüseyin’in düşmesi halinde Irak’taki güç boşluğunun kolaylıkla doldurulabileceği sonucuna vardınız mı? Kuzey Irak’taki durumu görüştünüz mü?
Başkan Bush: Soru bana mı Cumhurbaşkanı Özal’a mı?
Soru: Her ikinize de.
Başkan Bush: Siz buyrun, siz bu alanda uzmansınız.
Cumhurbaşkanı Özal: Gerçekten bilemiyorum çünkü Irak’ta iktidarda tek bir kişiyle muhatap olduk hep. Muhtemelen düşüncemiz de yerine kimsenin gelmemesi gerektiği şeklinde oluyor. Ama ben öyle düşünmüyorum.
Soru: Türkiye Irak’ta bağımsız bir Kürt devletine izin verecek mi?
Cumhurbaşkanı Özal: Hayır, hayır dedim.
ABD basını Bush-Özal dönemini nasıl haberleştirdi?
Körfez savaşı döneminde Amerikan basınında da sıklıkla Türkiye ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın hamleleri konusunda haber yayınlandı. Bunlardan biri 19 Mayıs 1991 tarihli Washington Post haberi... Gazete, haberinde Cumhurbaşkanı Özal’ın Başkan Bush’un Türkiye’den geçen Irak boru hattını kapatması talebini yerine getirdiğini, bunun Amerika liderliğinde Saddam Hüseyin’e karşı başlatılan operasyonun başarısında kilit önemde olduğunu ancak bunun Türkiye’ye milyarlarca dolara mal olduğunu yazıyor.
Lally Weymouth imzalı haberde, Özal ve diğer Türk yetkililerin Bush yönetiminin Türkiye’nin çıkarlarına karşı kayıtsız kalmasına kızmalarına rağmen, Cumhurbaşkanı Özal’ın, Kuveyt’in Irak tarafından işgalinin ardından Saddam Hüseyin’le yüzleşmede Amerikalılar’ı desteklemek için başka önemli adımlar attığı vurgulanıyor.
Washington Post, “Özal, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Kemal Atatürk tarafından oluşturulan ‘Araplar arasındaki ya da İslam ülkeleri arasındaki kavgalara müdahil olmama’ politikasını terk ederek üst düzey Türk bürokratlar ve subayları ezdi geçti. Özal’ın Amerika’nın Irak’ı Körfez Savaşı sırasında bombalanmasında İncirlik Üssü’nü kullanmasına izin vermekle kalmayıp, Saddam’ın askerlerinin elini kolunu bağlamak amacıyla Türk askerlerini de sınıra yığması üst düzey Amerikalı yetkilileri de şaşırttı” diye yazıyor.
Gazete Körfez Savaşı’nın Türkler’in uzun süredir bildiği bir gerçeği ülkeye dışardan bakanlara gösterdiğini, bu gerçeğin neredeyse bütün politika kararlarının Özal’ın elinde olduğunu, Özal’ın “off the record” bir toplantıda Türk gazetecilere Amerika yanlısı politikasının Ankara’ya değerli katkılar getireceğini söylediğini yazıyor.
Gazete Körfez Savaşı sonrası Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve ABD Başkanı Bush arasında yapılan Camp David görüşmelerine de atıfta bulunuyor:
“Özal savaşın sonunda Camp David’de Bush’la bir hafta sonu geçirdiğinde bu görüşü isabetli gibi göründü. Ama işler aniden değişmeye başladı. Özal ve pek çok Türk şu anda Ankara’nın ödüllendirilmekten çok cezalandırıldığına inanıyor. Washington’dan ve Türkiye’nin savaştan kaynaklanan kayıplarını tazmin etmek edecek olan varlıklı körfez şeyhliklerinden para pek akmıyor. (Turizm çöktü ve Irak’tan ulaştırma gelirlerinde yıllık 2 milyar dolar kayıp yaşandı) Ama dünyanın dikkati Saddam’ı devirmeye çalışan ancak başaramayan şimdi de Türkiye’nin güney sınırına yığılan 400 bin Kürt’e kaymış durumda” diye yazdı.
Gazete, “Çok ironiktir. 1988’de Saddam’ın zehirli gaz saldırılarından kaçan binlerce Kürt mülteciyi kabul eden Türkiye batılı ülkelerin başkentlerinde sınırlarını kapattığı ve dünyayı da Kürtler’in yardımına koşmaya zorluyor diye eleştiriliyor” tespitinde bulunuyor.
Gazete, “Saddam gitmeli” diyen Özal’ın “Saddam meselesini Amerika hariç kimse halledemez” dediğini aktarıyor. Washington Post, Körfez Savaşı sonrası Türkiye’nin güneyi, Irak’ın kuzeyinde oluşturulan uçuşa yasak bölge ve bunun Türk siyasetinde yarattığı bağımsız Kürt devleti endişesine şu satırlarla yer veriyor:
“Türkiye’nin istikrarı Saddam’ın kaderine bağlı olabilir. Özal, Saddam iktidarda olduğu sürece Iraklı Kürtler’in evlerine dönmeyeceğini düşünüyor. Kalırlarsa, Türkler ve Kürtler arasındaki iç gerilim artabilir, bunun da hem Türkiye hem de bütün bölge için öngörülemez sonuçları olabilir. Bu arada Batı ülkelerinin Türkiye’nin Kürt mültecilere tavrına yönelik eleştiriler, Türkiye’de batılı güçlerin Türkiye sınırında ayrı bir Kürt devleti kurabileceği savını yeniden canlandırdı” diye yazıyor.
Cumhurbaşkanı Özal’ın, Iraklı Kürtler’le gizli resmi görüşme talimatı vererek iç siyasette tabuları yıktığını aktaran Washington Post, Özal’ın Kürt politikasının perde arkasında büyük bir tartışma yarattığını, orduda üst düzey subayların Özal’ı Irak’taki Kürt bölgesini desteklemesinin uzun vadede egemen bir Kürt devletine yol açacağı konusunda uyardığını yazıyor.
21 Temmuz 1991 tarihli New York Times haberinde de ABD Başkanı Bush’un Türkiye ziyareti ve Cumhurbaşkanı Özal ile görüşmesine yer veriliyor.
New York Times gazetesi de iki liderin teması ve verdikleri mesajlara ilişkin haberinde Amerika’nın Türkiye’ye Körfez Savaşı’na verdiği destek sonrası yapılan yardımı ve Türkiye’nin güney sınırına ve Irak’ın kuzeyine yığılan Kürt mültecileri öne çıkarıyor:
“Türk yetkililer dünyanın adil olmayan bir şekilde Kürt mültecilere sağlanan yardım ve Iraklı mültecilerin ülkenin en yoksul kesimine akın etmesinin getirdiği yük yerine Türk sınırındaki pis kamplarda mücadele eden Kürtler’e odaklandığını düşünüyor”
“Başkan Bush, Türk Hava Kuvvetleri’ni modernize edecek olan 160 uçaklık F-16 programı dahil Türkiye ordusunun modernize programına destek sözü verdi. Başkan Bush, Cumhurbaşkanı Özal ile daha yakın siyasi, güvenlik ve ekonomik ilişkilere dayalı yeni bir stratejik ilişki inşa etme konusunda mutabık kaldıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Özal da Amerika’ya ve diğer ülkelere Türkiye’ye savaş kaynaklı giderler için verilen 3 milyar dolar için teşekkür etti. Özal “ihtiyacımızı tam olarak karşılamasa da miktar önemli” diye konuştu”