İngiltere’de günlerdir fırtınalı ve sert bir tartışma yaşanıyor. Konu, ülkenin AB üyeliğinde kalıp kalmayacağı. AB’den çıkmayı savunan taraf, belki de şaşırtıcı olmayacak biçimde İngiltere’ni İkinci Dünya Savaşı’nda nasıl yalnız başına mücadele ettiğini hatırlatıyor ve Almanlar’ı kızdıracak biçimde Hitler’i gündeme getiriyor.
Geçen hafta Londra Belediye Başkanı Boris Johnson, tartışmaları alevlendiren taraf oldu. Dağınık sarı saçlı siyasetçi, AB’nin, Almanya’nın tek bir kurşun atmadan yeni bir Nazi devleti kurma projesi olduğunu söyledi.
Diğer üst düzey muhafazakar siyasetçiler de yaraya tuz basan büyük sözler sarf etti. Eski Maliye Bakanı Lord Norman Lamont, Sky News televizyon kanalındaki konuşmasında “Birleşik Avrupa’ya güçlü biçimde inanan faşist teorisyenlerin olduğu yadsınamaz” dedi.
Alman liderler bu iğneleyici sözler karşısında büyük ölçüde sessiz kalmayı tercih etti. Almanlar, İngiltere’de AB’den her bahsedildiğinde Naziler’le ilgili sözler sarf edilmesine alıştı. Almanya, İngiltere’nin bloğun bir parçası olarak kalmasını istiyor ve dışardan herhangi bir müdahalenin ters tepebileceğinden endişe duyuyor.
Başkan Barack Obama’nın geçen ay İngiltere ziyaretinde, ülkenin AB’de kalması gerektiği yönünde sarf ettiği sözler ayrılma taraftarları ve İngiliz basını tarafından eleştirildi.
Alman Ekonomisi Zarar Görüyor
Uzmanlar, İngiltere’nin AB’yi terk etmesi olasılığının Alman liderleri çok korkuttuğunu söylüyor.
Münih Üniversitesi profesörü Clemens Fuest, İngiltere’nin AB’yi terk etmesinin Almanya için ağır sonuçlar doğuracağını söylüyor.
Almanya’nın kaybedeceği çok şey varken, kazanacağı bir şey bulunmuyor.
İngilizler’in çıkması öncelikle Alman ekonomisine zarar verebilir. Alman araştırma kurumu Bertelsmann Vakfı, İngiltere’nin çıkışının Alman gayri safi milli hasılasında yıllık yüzde 2’lik daralma yaratabileceğini açıkladı. Bu durumda Almanlar aynı zamanda bloğu idare etmeye daha fazla katkıda bulunmak zorunda kalacak. Bu da yılda 2,8 milyar dolarlık fazladan harcama demek.
Almanya’nın en büyük dördüncü bankası DZ’nin yaptığı bir çalışma, İngiltere’nin bloğu terk etmesinin Almanya’ya 2017’ye kadar 51 milyar dolara mal olacağını belirledi. Çalışma, Almanya’nın ihracatlarının sekteye uğrayacağını belirtiyor. Geçen yıl Almanya’nın İngiltere’ye ihracatı yüzde 13 artarak 103 milyar dolara yaklaştı. İngiltere, Amerika ve Fransa’dan sonra Almanya’nın en büyük ticari ortağı.
Siyasi Sorunlar
Ancak Alman liderleri endişelendiren yalnızca ekonomik sorunlar değil. Berlin ve AB için oluşacak siyasi sonuçlar daha da önemli olabilir. “Brexit” olarak adlandırılan İngiltere’nin AB’yi terk kararının AB içinde birliğe karşı çıkanları güçlendirmesinden, hatta bu duygunun Almanya’da da artmasından kaygı duyuluyor.
İngiltere’nin anlaşmaya uzak tavırları ve genel olarak AB projesine kuşkucu yaklaşımına rağmen, ülkenin üyeliği Almanlar’ın birliği yönlendirmesine yardımcı oluyor.
Avrupa Reform Merkezi direktörü Charles Grant, İngiltere’nin halihazırda dağınık görünümlü AB’yi terk etmesinin birliği yönetmeyi daha da zor kılacağını söylüyor.
Grant, Financial Times gazetesine yazdığı yazıda Brexit’in AB’yi Almanlar için daha az uyumlu bir kuruma dönüştüreceğini ve kıtadaki birçok ülkenin Berlin’in gücüne karşı diş biler hale geleceğini belirtti.
İngiltere’de ayrılma taraftarları Almanya’nın çok güçlü olduğunu düşünürken, Alman liderler de İngiltere’nin terki sonrasında bu durumun gerçek anlamda bu hale geleceğinden endişe duyuyor. Euro bölgesinin asıl kreditör ülkesi olan Almanya’nın birçok karara imza atması gerekebilir. Nitekim, Avrupa’daki ekonomik krizde birçok kararı Almanya almış ve borçlu ülkelerde uygulattığı kemer sıkma politikalarıyla tepki çekmişti.
Almanya’nın Etkisi Azalabilir
Ancak Almanya güce tamamen sahip değil. AB’deki büyük gücüne rağmen Almanya, İngiltere olmadan kendi isteklerini kabul ettirmekte zorlanabilir. Bu özellikle de bloğun serbest pazar ilkelerine sadakatini sağlamak konusunda bu şekilde olabilir.
Almanya, birliğin daha da entegre hale gelmesi, askeri ve dış politikada ortak hareket etmesi konusunda İngiltere ile ters düşse de, iki ülke ekonomik alanda önemli bir ortaklığa sahip.
Uzmanlar, Almanya’nın İngilteresiz, blok içinde ekonomik korumacılığa karşı serbest ticareti savunmasının zor olacağı uyarısında bulunuyor.
İngiltere’nin üyeliği sürdüğü sürece daha az devletçi olan İrlanda, Çek Cumhuriyeti, İskandinav ve Baltık ülkeleri, AB Konseyi’nde sevmedikleri önerileri bloke edebiliyor. Ancak, İngiltere olmadan bu ülkeler ulaşmaları gereken yüzde 35’in altında kalabilir.
İngiltere’nin olmayışı, Almanya’nın AB harcamalarında tasarruflu davranılmasını garanti etmesini de zorlaştırabilir.
Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schauble, geçenlerde İngiltere’nin serbest ticaret açısından önemini dile getirdi.
Alman bakan, “Kısmen İngiltere sayesinde AB tarım ve balıkçılık politikalarına daha az para ayırıyor ve serbest ticarete bağlı kalıyor” dedi. Schauble, İngiltere olmadan AB’nin daha az liberal, daha verimsiz olacağını ve dünyadaki etkisinin azalacağını savundu.