ANKARA - Afganistan’ın Ankara Büyükelçisi Amir Muhammed Ramin, Türkiye’deki seçim sürecinde Afgan göçmenlerle ilgili "abartılı bilgiler paylaşıldığını" söyleyerek,“Göç yaşanması tarihsel bir süreç, durum. Bunun ne yazık ki sıfırlanması mümkün değil” dedi.
Taliban'ın Kabil'de yönetime geçmeden önce Afganistan'ın Ankara Büyükelçisi olan Ramin, halen görevini sürdürüyor.
Aralarında VOA Türkçe’nin de bulunduğu Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleriyle buluşmasında Ramin, başta Afgan göçmenler gibi Türkiye–Afganistan ilişkilerini kolaylaştırmak, geliştirmek için elçilik olarak görev yapmaya devam ettiklerini kaydetti.
Ramin, “Taliban hükümetiyle iletişim içinde çalıştığını ancak Türkiye’nin de yeni yönetimi tanıma kararı olmaması nedeniyle Taliban’ın doğrudan kendi temsilcisi olacak yeni büyükelçi atama durumu olmadığını” anlattı.
Türkiye’de 80’li, 90’lı yıllardan beri var olan Afgan toplumu ile Taliban yönetimi kaynaklı yeni göç dalgası kaynaklı konsolosluk işlemlerini yerine getirdiklerini belirten Ramin, 10’u diplomat olmak üzere 40 personeliyle Afganistan’ın Ankara Büyükelçiliği’ni açık tutmayı görev kabul ettiğini ve önemsediğini aktardı.
Dünya genelinde eski Kabil yönetimince atanmış diplomatlardan görevlerinden ayrılanlar olduğunu kaydeden Ramin, Türkiye’de kalmayı tercih etse de Ağustos 2021’de İstanbul Başkonsolosu’nun Avustralya’ya gitmeyi tercih ettiğini ifade ederek, Taliban yönetimince İstanbul’a görevlendirme yapıldığı iddiasıyla ilgili, “Alt düzeyde diplomat görevlendirildi, evet. Vekil Konsolos değil kendisi, Elçi veya Konsolos diplomat değil” bilgisini verdi.
“Seçmen Afganlar eski göçmen, 65 bin civarında”
Afganistan kaynaklı Türkiye’ye yönelik 80’li, 90’lı yıllardaki Sovyet işgali nedeniyle ilk göç dalgasında özellikle Özbek, Kırgız gibi “Türk soylu” kimliği nedeniyle Anadolu’ya gelmiş olanlar bulunduğunu işaret eden Ramin, bu göçmenleri son birkaç yıldaki göç dalgasıyla birlikte değerlendirmemek gerektiği görüşünde.
Tokat’ta Özbek kökenli, Van’da Kırgız kökenli topluluklar bulunduğunu ve yıllar içinde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı hakkı elde etmiş olan bu kişilerce doğal olarak seçimlerde oy kullanıldığını anlatan Ramin, bu bağlamdaki Afganistan kökenli seçmen nüfusunun 65 bin civarında söyledi.
“Türkiye’deki Afgan göçmenler meselesiyle ilgili kamuoyu ve medyaya yönelik yanlış anlamalara yol açacak yorumlarda bulunmak istemiyorum. Ama bazı siyasi partiler oldukça hedef alıcı açıklamalar yapılıyor. İnsan göçü olması kuşkusuz her ülke için, herkes için adeta meydan okuma. Ama Türkler de Asya’dan buraya göçmeseydi belki bugünkü Türkiye olmazdı. ABD’de bugünkü Amerika olamazdı eğer göçmenler olmasaydı” diyen Ramin, seçim döneminde siyasetçilerce yapılan açıklamalar ile göç meselesinde ciddi hassasiyet oluştuğunu söyledi.
Afganlara “çoban” olarak çalışma izni verilebilir mi?
“Göç yaşanması tarihsel bir süreç, durum. Bunun ne yazık ki sıfırlanması mümkün değil” diyen Ramin, “Afganistan coğrafyası itibariyle Afganlar, Türkiye’de hayvancılık ve tarım sektöründe yararlı oluyor. Genellikle Türklerce iş olarak pek tercih edilmediği için çoban olarak çalışıyorlar. Çünkü kendi ülkelerinden bu tecrübeye sahipler. Türkiye’nin hayvancılıkla uğraşan bölgelerinde Afganistan kökenli çobanlar görebilirsiniz. Afganistan ile Türkiye arasında bu konuda kalıcı mekanizma kurulması önerimiz var. Türk hükümeti seçim öncesinde mesela Afgan çobanlara çalışma izni verilmesi çalışması yapmak istemedi çünkü suçlama olacağı görüşüyle. Belki artık bu yönde yasal düzenleme yapılabilirse ‘kaçak işçi’ statüsü yerine resmi çalışma olanağı verilmesi düşünülecektir. Böylece denetim altında, kayıtlı işçi olarak çoban Afganlar olduğunda yasa dışı hareketlilik azabilecektir” diye konuştu.
Çobanlar örneğiyle “Afganistan kaynaklı göç meselesi tümüyle siyah-beyaz değil” vurgusu yapan Ramin, ilk göç dalgasında artık Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı 65 bin civarındaki nüfus dışında ise üç tip göç yaşandığını aktardı.
“2022’de 70 bin, 2023’te şu ana kadar 50 bin kişi geri gönderildi”
Ramin’in açıklamasına göre, Afganistan kaynaklı üç tip kategori kapsamında birinci tip kategoride, Avrupa ülkelerinde yakınları yanına göç etme çabasında ve Türkiye’nin geçici oturma izni statüsü verdiği Afganlar bulunuyor. Bu kategoride 50 bin civarında kişi Türkiye’de bekleme sürecinde.
İkinci tip kategoride, Birleşmiş Milletler (BM) mekanizması nedeniyle “uluslararası koruma statüsü” altındakiler var. Ancak Türkiye dışındaki ülkelere sığınmacı başvurularına yanıt bekleyen bu statüdeki Afganlar çok uzun yıllar beklemek durumunda kalıyor. Uzun süreli beklemeler nedeniyle bu kategoride sayı azalmıyor ve sayı 130 bin civarında.
İlk iki kategoride uzun bekleme sürecindeki Afganlara insani hak örgütlerince maddi yardımlar yapıldığını söyleyen Ramin, bu konuda seçim sürecinde öne sürüldüğü gibi Türk hükümetince maddi yardım verildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Üçüncü tip kategori ise, “düzensiz-kaçak göçmen" olarak yasadışı şekilde Türkiye’ye giriş yapmış Afganlar var. Büyükelçi Ramin, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre 2022 yılında düzensiz göçmen kategorisinde tespit edilmiş 70 bin Afgan geri gönderildiğini ve bu yıl (2023) içinde ise şu ana kadar 50 bin kişi için geri gönderme işlemi yapıldığını açıkladı.
“Abartıldığı derece Afgan göçü olmadı, 4 bin yeni yurttaş oldu”
Büyükelçi Ramin, “Kaçak göçmenler sonuçta yasa dışı giriş yapıyor, verdiğiniz rakamlardan, nasıl eminsiniz?” sorusu üzerine, “Sayılar ve bilgiler konusunda hem Türk hükümeti ile hem de Afgan topluluğuyla çalışıyoruz. Seçim döneminde göçmenler meselesi çok hassas bir konuya dönüştü. Seçim döneminde abartıldığı derecede Afgan göçü söz konusu değil. 2022 yılındaki en büyük rakam oldu düzensiz göçmen sayısında” yanıtını verdi.
Konut alımıyla Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlık hakkı alınması meselesinde ise, Büyükelçi Ramin, “Ekonomik yatırım aracılığıyla 2022 yılı sonu itibariyle son dönemdeki güncel toplam sayı 4 bin Afgan Türkiye’de vatandaş oldu” açıklaması yaptı.
Afganlar bağlamında Türkiye’ye yasadışı göçün sadece İran üzerinden gerçekleştiğini belirten Ramin, Afganistan, İran, Türkiye ve Avrupa bağlantılarıyla insan kaçakçılığı şebekeleri bulunduğu ve bunlarca bu düzensiz göçün devam ettirildiğini dile getirdi. Ramin, son günlerde İran sınırında Afganlara işkence yapıldığı görüntüleriyle ilgili “Maalesef böylesi acı olaylar yaşanıyor. İnsan kaçakçılığı organizasyonuyla insanları rehine alarak, ailelerinden para talep ediyorlar” yorumunu aktardı.
“Sosyal medyadaki videolar ile ilgili hukuki işlem için çalışıyoruz”
Türkiye’de seçim döneminde tartışma konusu olan Afganlarca kadınlarla ilgili videolar çekildiği, paylaşımlar yapıldığı meselesine ilişkin soru üzerine Büyükelçi Ramin, “Maalesef bu tarz eylemler olması göç meselesinde hassasiyet olmasında etken oluyor tabii. Afgan topluluğu içinde eğer bu tarz eylemlerde olanlar varsa sosyal medyadaki videolardaki kişileri tespit etmek ve hemen hukuki işlem yapılması için Türk hükümetiyle iş birliği halinde çalışıyoruz” yanıtını verdi.
İran sınırından kaçak giriş halindeki Afganlar görüntülerinde neden sadece erkekler olduğunu sorusu üzerine Ramin, erkeklerce genellikle çalışabilme, mevsimlik işçi olabilme gibi arayışlarla gelindiğini ve nedenle erkekler ağırlıklı görüntüler olduğunu düşündüğünü ifade etti.
“Türk hükümeti, Taliban’a kız çocukları eğitimi için yeterli baskı uyguluyor mu?” sorusu üzerine ise Ramin, “Türk Maarif Vakfı’nın 40 okulu var Afganistan’da. Kaliteli eğitim veriyorlar, kız öğrencileri yasaklama kararı gelinceye kaadr kız çocuklarını kabul ediyorlardı. Türk hükümeti elinden geleni yapıyor. Ama uluslararası çabalar gerekiyor. Umarız olumlu gelişmeler olur” cevabını verdi.
Büyükelçi Ramin ayrıca, ekonomik yatırım ile vatandaşlık hakkı alan veya göç ederek gelenlerden bazı ailelerce en önemli gerekçenin kız çocukları olduğunu sözlerine ekledi.