Erişilebilirlik

“Suudi Arabistan İsrail çıkmazı nedeniyle ABD'yle savunma anlaşmasından vazgeçti”


ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Riyad'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile görüşmüştü, 23 Ekim 2024.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Riyad'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile görüşmüştü, 23 Ekim 2024.

İki Suudi ve dört Batılı yetkilinin Reuters'a verdiği bilgiye göre Suudi Arabistan, İsrail ile ilişkilerini normalleştirme karşılığında Washington ile büyük bir savunma anlaşması yapmaktan vazgeçti. Kaynaklara göre Suudi Arabistan şimdi daha küçük çaplı bir askeri işbirliği anlaşması için girişimde bulunuyor.

Bu yılın başlarında geniş kapsamlı bir karşılıklı güvenlik anlaşmasını hayata geçirmeye çalışan Riyad, Filistin devleti konusundaki tutumunu yumuşatarak Washington'a, İsrail'in iki devletli bir çözüme açık bir taahhütte bulunmasının Suudi Arabistan'ın ilişkileri normalleştirmesi için yeterli olabileceğini kaydetmişti.

Ancak iki Suudi ve üç Batılı kaynağa göre, İsrail'in Gazze'deki askeri eylemleri nedeniyle Suudi Arabistan ve Ortadoğu kamuoyunda öfkenin tırmanması nedeniyle Veliaht Prens Muhammed bin Selman, İsrail'i tanımayı bir kez daha Filistin devletinin kurulması için somut adımlar atması koşuluna bağladı.

Batılı diplomatlar, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun tarihi bir dönüm noktası ve Arap dünyasında daha geniş bir kabulün işareti olarak Suudi Arabistan'la normalleşmeyi güvence altına almaya hala istekli olduğunu söyledi.

Ancak diplomatlar, Netanyahu'nun 7 Ekim'deki Hamas saldırılarının ardından Filistinliler'e verilecek herhangi bir tavize karşı ülke içinde ezici bir muhalefetle karşı karşıya olduğunu ve Filistin devleti yönündeki herhangi bir adımın iktidardaki koalisyonunu parçalayacağını bildiğini kaydetti.

Kaynaklar, her iki liderin elinin şimdilik kendi iç güç odakları tarafından bağlandığını, Riyad ve Washington'un Başkan Joe Biden Ocak ayında Beyaz Saray'dan ayrılmadan önce daha küçük çaplı bir savunma anlaşmasının imzalanabileceğini umduğunu söyledi.

Altı kaynağa göre, tam kapsamlı bir ABD-Suudi anlaşmasının ABD Senatosu'ndan üçte iki çoğunlukla geçmesi gerekiyor. Riyad İsrail'i tanımadığı sürece bu mümkün değil.

Şu anda tartışılmakta olan anlaşma, başta İran olmak üzere bölgesel tehditlere karşı ortak askeri tatbikatların kapsamının genişletilmesini içeriyor. Kaynaklar, anlaşmanın ABD ve Suudi savunma firmaları arasındaki ortaklıkları teşvik edeceğini ve Çin ile işbirliğini önleyecek güvenceler getireceğini söyledi.

Anlaşma Suudiler'in ileri teknolojilere, özellikle de İHA savunmasına yatırım yapmasını teşvik edecek. ABD eğitim, lojistik ve siber güvenlik desteği yoluyla Riyad'daki varlığını arttıracak; füze savunmasını ve entegre caydırıcılığı geliştirmek için bir Patriot füze taburu konuşlandırabilecek.

Ancak bu, ABD güçlerini yabancı bir saldırı durumunda dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan'ı korumaya mecbur bırakacak, bağlayıcı bir karşılıklı savunma anlaşması olmayacak.

Suudi Arabistan'daki Körfez Araştırma Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunun başkanı Abdülaziz el-Sagher, “Suudi Arabistan daha fazla askeri işbirliğine ve ABD silahlarının satışına izin verecek bir güvenlik anlaşması elde edecek, ancak başlangıçta hedeflendiği gibi Japonya ya da Güney Kore'ninkine benzer bir savunma anlaşması değil” dedi.

Trump ikilemi

ABD’de başkan seçilen ve göreve gelmeye hazırlanan Donald Trump’ın İsrail-Filistin anlaşmazlığını çözme planı Filistin devleti ya da egemenliği için herhangi bir hüküm içermese de Trump, Suudi Veliaht Prens Bin Selman'ın yakın bir müttefiki.

Filistinli ve bazı Arap yetkililer, Trump ve damadı “Yüzyılın Anlaşması”nın mimarı ve aynı zamanda veliaht prensin yakın bir müttefiki olan damadı Jared Kushner'ın nihayetinde Bin Selman'ı planı desteklemeye ikna edebileceğinden endişe ediyor.

Diplomatlara göre Veliaht Prens'in Suudi önceliklerini bu değişen diplomatik ortamla nasıl bağdaştıracağı hem liderliğini hem de barış sürecinin geleceğini belirleyecek.

Şu anki ABD yönetimi, Biden Ocak ayında görevden ayrılmadan önce güvenlik garantileri konusunda bir anlaşmaya varılması umudunu yitirmiş değil, ancak bunun önünde bir dizi engel var.

Washington'da görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan bir kişi, anlaşma için yeterli zaman olup olmadığı konusunda şüpheci olmak için nedenler olduğunu söyledi.

Kaynağa göre ABD'li yetkililer, Suudi Arabistan'ın özellikle daha gelişmiş silahlara erişim sağlamak için aradığı garantileri resmi olarak sağlamlaştırmakla hala ilgilendiğinin farkında, ancak bunu Biden yönetiminde mi yoksa Trump'ı bekleyerek mi yapmayı tercih edeceğinden emin değil.

ABD'li yetkili, “(Suudilerle) görüşmeye devam ediyoruz ve masada birçok çaba var” dedi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi, Suudi Arabistan için ABD güvenlik garantileri konusunda bir anlaşmaya varma çabaları sorulduğunda yorum yapmayı reddetti.

Netanyahu'nun ofisi ise Suudiler'in Filistin devleti konusundaki tutumları sorulduğunda yorum yapmayı reddetti.

Savunma anlaşması neden önemli?

İsrail'i tanıması karşılığında Suudi Arabistan'a ABD askeri koruması sağlayan bir savunma anlaşması, iki ezeli düşmanı birleştirerek ve Çin'in bölgede ilerleme kaydettiği bir dönemde Riyad'ı Washington'a bağlayarak Ortadoğu'yu yeniden şekillendirebilir.

Bu durum Suudi Arabistan'ın güvenliğini arttırmasına ve İran ile Husi müttefiklerinden gelebilecek tehditleri savuşturmasına olanak tanıyarak 2019'da petrol tesislerine düzenlenen ve hem Riyad hem de Washington'un Tahran'ı suçladığı saldırıların tekrarlanmasını önleyebilir. İran herhangi bir rolü olduğunu reddediyor.

Üst düzey bir Suudi yetkili anlaşmanın yüzde 95 oranında tamamlandığını, ancak Riyad'ın İsrail ile normalleşme olmadan yapılamayacağı gerekçesiyle alternatif bir anlaşmayı görüşmeyi tercih ettiğini söyledi.

İki kaynak, formata bağlı olarak, kapsamı daraltılmış bir işbirliği anlaşmasının Biden görevden ayrılmadan önce Kongre'den geçmeden onaylanabileceğini söyledi.

Karşılıklı savunma anlaşması için yürütülen müzakerelerde başka engeller de vardı.

Altı kaynağa göre örneğin Suudi Arabistan'ın ABD ile Riyad'ın nükleer zenginleştirme hakkını elinden alacak 123 Anlaşması'nı imzalamayı reddetmesi nedeniyle sivil nükleer işbirliği görüşmelerinde ilerleme kaydedilemedi.

Görüşmelere yakın bir Suudi kaynağın Reuters'a verdiği bilgiye göre, Suudiler'in insan haklarıyla ilgili maddelere itirazları bir başka anlaşmazlık konusu oldu.

“Büyük ödül”

Suudi liderliği bir Filistin devletini savunsa da diplomatlara göre, Trump'ın 2020'de İsrail-Filistin çatışmasını çözmek için ortaya attığı anlaşmayı yeniden gündeme getirmesi halinde Muhammed Bin Selman'ın nasıl bir tepki vereceği belirsizliğini koruyor.

Plan, açıkça İsrail'in yanında yer alarak ve tarihsel olarak müzakerelere rehberlik eden “barış için toprak” çerçevesinden keskin bir şekilde saparak ABD politikasında ve uluslararası anlaşmalarda dramatik bir değişime işaret ediyor.

Plan, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da, İsrail yerleşimleri ve Ürdün Vadisi dahil geniş toprak parçalarını ilhak etmesine izin verecek ve Kudüs'ü “İsrail'in bölünmemiş başkenti” olarak tanıyacak.

Bu da Filistinliler'in devlet kurma hedeflerinin merkezinde yer alan ve Doğu Kudüs'ün başkentleri olduğu iddialarını etkili bir şekilde reddedecek.

İsrail'in ilhaklarını meşrulaştıran Trump planı, birçokları tarafından iki devletli çözüme ve Filistinliler'in devlet kurma umutlarına indirilmiş ağır bir darbe olarak görülüyor.

Suudi yetkililer, başkenti Doğu Kudüs olmak üzere önceki uluslararası anlaşmalara uygun bir Filistin devletinin kurulmasının uzun vadeli bölgesel barış ve istikrar için temel bir koşul olduğunda ısrar ediyor.

Suudiler, Bu olmadan şiddet döngüsünün her türlü normal ilişkiyi tehlikeye atmaya devam edeceğini söylüyor.

Üst düzey bir Suudi yetkili “Filistin meselesini bir kenara bırakırsak bütünleşmiş bir bölgeyi nasıl hayal edebiliriz? Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme hakkını engelleyemezsiniz” şeklinde konuştu.

Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail'e yönelik en sert eleştirilerde bulunan Veliaht Prens Muhammed, bu ay Riyad'da düzenlenen Arap ve İslam zirvesinde yaptığı konuşmada İsrail'in Gazze'deki askeri eylemlerini “toplu soykırım” olarak nitelendirdi.

Ancak diplomatlar, Suudiler'in İsrail ile normalleşme potansiyelinin gelecekte, belki de Gazze savaşından sonra ortalık yatıştığında ve muhtemelen farklı bir İsrail hükümeti altında yeniden ele alınabileceğini söyledi.

London School of Economics'ten Ortadoğu uzmanı Fawaz Gerges, Trump'ın Suudi Arabistan ve İsrail arasında tarihi normalleşmeyi sağlamak için mümkün olan tüm yolları kullanacağını kaydetti. Gerges, “Trump için Suudi Arabistan büyük ödül” ifadesini kullandı.

Gerges ayrıca, “Suudi liderlerin Filistin devletine giden gerçek bir yol çizilene kadar İsrail'i tanımayacakları yönündeki ısrarlarına rağmen normalleşmenin nasıl gerçekleşebileceğine gelince, Trump normalleşme karşılığında Gazze'de ateşkes sözü verebilir ve İsrail'i Filistinliler'e gerçek bir taviz vermek zorunda bırakmadan Filistin devletini destekleyeceğine dair geçici bir söz verebilir” değerlendirmesini yaptı.

Forum

XS
SM
MD
LG