LONDRA —
Merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Enerji Dairesi’ne göre, Amerika önümüzdeki beş yıl boyunca yeni petrol kaynaklarının üçte birine sahip olacak, 20 yıl içinde de enerji kaynakları kendi kendine yetebilen bir ülke haline gelecek. Uzmanlar, Arap ülkelerinden ithal ettiği petrol miktarı geçen yıl artsa da, Amerika’nın Ortadoğu petrolüne bağımlılıktan kurtulacağını öngörüyor. Bu durum, güç dengelerini ve uluslararası ilişkileri derinden etkileyebilir.
Uluslararası Enerji Dairesi’ne göre dünya petrol piyasası, Amerika’nın petrol bolluğuyla çalkalanıyor.
John Mitchell, Londra’daki düşünce kuruluşu Chatham House’da petrol piyasaları uzmanı: ”Amerika’daki petrol bolluğu şist petrol üretimine bağlı. Şist petrolü konusu bir süredir gündemdeydi, ancak son üç yıldır büyük boyutlara ulaştı.”
Şist petrol ve doğalgazı, hidrolik kırma, yani basınçlı sıvı kullanarak petrol ve gazı kayaların içinden çıkarma yoluyla elde ediliyor. Amerika’da bazı eyaletler ve Avrupa ülkeleri, hava kirliliği, hatta depreme neden olacağı kaygısıyla hidrolik kırma yöntemini yasakladı.
Uluslararası Enerji Dairesi, 2035 yılına kadar Amerika’nın bu teknoloji sayesinde kendine yetecek kadar petrol çıkaracağını kaydediyor. Amerika doğalgaz üretiminde de Rusya’yı geçecek.
John Mitchell, enerji güvenliği kavramının Amerikan dış siyasetinde ağırlığı kalmayacağı görüşünde:"Ortadoğu Amerika’nın askeri desteğine hala bağımlı olmaya devam edecek mi’ sorusunun yanıtı büyük ihtimalle evet. Ancak Amerika, bölgeyle eskisi kadar çok ilgilenmeyebilir.”
Amerika’nın enerji açısından kendine yeter hale gelmesi, Ortadoğu politikasını derinden etkileyebilir. İngiltere’deki Durham Üniversitesi’nden Christopher Davidson, ‘Şeyhlerden Sonra: Körfez Monarşilerinin Yaklaşan Sonu’ adlı kitabın yazarı: ”Amerika Körfez monarşileri üzerindeki tavrını daha sağlam bir şekilde ortaya koyabilir.”
Amerika’nın müttefiklerinden Bahreyn’de 2011’den bu yana Arap Baharı benzeri ayaklanmalar yaşanıyor.
Davidson, petrol zengini Körfez monarşilerinin ayaklanmaları engellemek ve halkı yatıştırmak için para dağıttığını, petrol gelirinin düşmesinin de siyasi ayaklanmaya yol açabileceğini söylüyor: ”Birkaç yıl içinde Körfez moşarşilerinin çoğunda kamu harcamalarında açık görülecek. Arap Baharı’nın aynı zamanda Suriye ve Kuzey Afrika’daki halklara da cesaret verdiğini görüyoruz. Artık kimse baskı rejimlerine boyun eğmek istemiyor.”
Davidson, Körfez ülkelerinin önümüzdeki yıllarda petrol ihracatını doğuya yönelteceğini tahmin ediyor: ”Bu senaryoda eksik kalacak tek şey, Batılı güçlerin Körfez ülkelerine tarih boyunca sağladığı güvenlik garantisi. Bence Çin ve Güney Asya ülkeleri, Körfez ülkelerine, Batı’nın güvenlik garantisini sağlamayacaklarını söylerken blöf yapmıyor.”
Uzmanlara göre, petrol patlaması, Amerika’ya küresel jeopolitik durumdan etkilenmeyecek, ucuz enerji kaynağı sağlayacak ve ekonomiyi güçlendirecek.
Uluslararası Enerji Dairesi’ne göre dünya petrol piyasası, Amerika’nın petrol bolluğuyla çalkalanıyor.
John Mitchell, Londra’daki düşünce kuruluşu Chatham House’da petrol piyasaları uzmanı: ”Amerika’daki petrol bolluğu şist petrol üretimine bağlı. Şist petrolü konusu bir süredir gündemdeydi, ancak son üç yıldır büyük boyutlara ulaştı.”
Şist petrol ve doğalgazı, hidrolik kırma, yani basınçlı sıvı kullanarak petrol ve gazı kayaların içinden çıkarma yoluyla elde ediliyor. Amerika’da bazı eyaletler ve Avrupa ülkeleri, hava kirliliği, hatta depreme neden olacağı kaygısıyla hidrolik kırma yöntemini yasakladı.
Uluslararası Enerji Dairesi, 2035 yılına kadar Amerika’nın bu teknoloji sayesinde kendine yetecek kadar petrol çıkaracağını kaydediyor. Amerika doğalgaz üretiminde de Rusya’yı geçecek.
John Mitchell, enerji güvenliği kavramının Amerikan dış siyasetinde ağırlığı kalmayacağı görüşünde:"Ortadoğu Amerika’nın askeri desteğine hala bağımlı olmaya devam edecek mi’ sorusunun yanıtı büyük ihtimalle evet. Ancak Amerika, bölgeyle eskisi kadar çok ilgilenmeyebilir.”
Amerika’nın enerji açısından kendine yeter hale gelmesi, Ortadoğu politikasını derinden etkileyebilir. İngiltere’deki Durham Üniversitesi’nden Christopher Davidson, ‘Şeyhlerden Sonra: Körfez Monarşilerinin Yaklaşan Sonu’ adlı kitabın yazarı: ”Amerika Körfez monarşileri üzerindeki tavrını daha sağlam bir şekilde ortaya koyabilir.”
Amerika’nın müttefiklerinden Bahreyn’de 2011’den bu yana Arap Baharı benzeri ayaklanmalar yaşanıyor.
Davidson, petrol zengini Körfez monarşilerinin ayaklanmaları engellemek ve halkı yatıştırmak için para dağıttığını, petrol gelirinin düşmesinin de siyasi ayaklanmaya yol açabileceğini söylüyor: ”Birkaç yıl içinde Körfez moşarşilerinin çoğunda kamu harcamalarında açık görülecek. Arap Baharı’nın aynı zamanda Suriye ve Kuzey Afrika’daki halklara da cesaret verdiğini görüyoruz. Artık kimse baskı rejimlerine boyun eğmek istemiyor.”
Davidson, Körfez ülkelerinin önümüzdeki yıllarda petrol ihracatını doğuya yönelteceğini tahmin ediyor: ”Bu senaryoda eksik kalacak tek şey, Batılı güçlerin Körfez ülkelerine tarih boyunca sağladığı güvenlik garantisi. Bence Çin ve Güney Asya ülkeleri, Körfez ülkelerine, Batı’nın güvenlik garantisini sağlamayacaklarını söylerken blöf yapmıyor.”
Uzmanlara göre, petrol patlaması, Amerika’ya küresel jeopolitik durumdan etkilenmeyecek, ucuz enerji kaynağı sağlayacak ve ekonomiyi güçlendirecek.