Belçika'ya devlet ziyareti gerçekleştirecek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 4-6 Ekim’deki temaslarının en önemli ayaklarını Avrupa Birliği kurumlarının tepe yöneticileriyle yapacağı görüşmeler oluşturuyor. Avrupa Birliği kanadının önceliğini mülteci krizi konusunda Türkiye’yle işbirliğini derinleştirmek oluşturuyor.
Avrupa Birliği’nin Türkiye’den en önemli beklentilerini sığınmacıların kayıt altına alınması, geri kabul ve iade konularında daha fazla iyileştirme yapılması ve insan kaçakçılarıyla mücadelede önlemleri sertleştirilmesi oluşturuyor. Avrupa Birliği, Türkiye’nin Suriyeli mültecilere ilişkin politikasına destek olmak amacıyla da daha önce Türkiye’ye tahsis edilen fonların yeniden dağıtımıyla 1 milyar Euro seviyesinde kaynak oluşturmayı planlıyor.
Erdoğan, pazartesi günü Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’la hem ayrı ayrı hem de “dörtlü mini zirve” havasında geçmesi beklenen bir çalışma yemeğinde bir araya gelecek. Normalde Avrupa Parlamentosu oturumları için Strasbourg’da olması gereken Schulz’un Erdoğan’la görüşmek için pazartesi günü Brüksel’de kalmayı tercih etmesi ziyarete verilen önemin göstergesi niteliğinde.
Mülteci krizinde işbirliğini derinleştirme konusunda Avrupa Birliği kanadından çok somut öneriler gelmediğinin altını çizen ve soruna sadece mali perspektifle yaklaşılmasının yeterli olmayacağının altını çizen üst düzey bir Türk diplomat, “Ne önereceklerini net olarak bu toplantılarda göreceğiz. Mevcut ortamda acelesi olan onlar” dedi. Üst düzey bir Avrupa Birliği yetkilisi de Türkiye’nin mevcut durumu nasıl değerlendireceğinden çok emin olmadıklarını belirterek, “Paranın Ankara’yı tatmin edeceğini tahmin etmiyorum. Muhtemelen ek talepleri olacaktır” ifadelerini kullandı.
Ankara-Brüksel hattında “denge bulma” çabalarının öne çıktığı bir havada geçmesi öngörülen temaslarda Türkiye’nin “güvenli bölge” önerisin de masaya getirmesi bekleniyor. Avrupa Birliği ise bu fikre sıcak bakmamayı sürdürüyor.
Her ne kadar Türkiye'nin mevcut ortamı Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasına son verilmesi için kullanıp bu konuyu pazarlık unsuru yapacağına yönelik iddialar söz konusu olsa da vize muafiyeti konusunu 2013'tw çok sıkı teknik kurallarla donatılmış bir yol haritasına bağlayan Avrupa Birliği'nin belirgin bir esneklik göstermesi beklenmiyor.
Türkiye’de temel hak ve özgürlükler alanında yaşanan son dönemdeki gerilemeler de görüşmelerde Avrupa Birliği’nin eleştiri dozu yüksek mesajlar vereceği alanların başını çekiyor. Son dönemde basın özgürlüğü alanında yaşanan olumsuzluklar, özellikle de Hürriyet gazetesi ve aynı gazetenin yazarı Ahmet Hakan'a yönelik saldırıların zaten kötü olan algıyı daha da olumsuz hale getirmesi nedeniyle Avrupa Birliği yetkililerinin bu alanda çok sert tavır takınmaları öngörülüyor.
Avrupa Birliği yetkilileri, bir erteleme olmaması halinde açıklanmasına 10 gün kalan İlerleme Raporu öncesinde yapılması açısından da önem taşıyan temaslarda basın özgürlüğünün yanı sıra çözüm sürecinin de önemli tartışma başlıkları arasında yer alacağını belirtiyor. Terörle mücadele ve Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci de masadaki dosyalar arasında yer alacak.