PARİS/BERLİN - Ukrayna savaşının tetiklediği enerji krizi, Avrupa Birliği'nde enerji tavan fiyatı belirlenmesi konusunda derin bölünme yarattı.
AB yönetimi ve Almanya arasında tavan fiyatı konusunda bir fikir birliği sağlanamadığı için AB Komisyonu, ortak bir enerji fiyatı önerisi sunamadı.
Avrupa'daki dengeleri alt üst eden savaş, AB'nin iki lokomotif ülkesi Fransa ve Almanya arasındaki güçlü ittifakı da bozdu.
Paris ve Berlin, 26 Ekim'de Fontainebleau'da düzenlenmesi planlanan yıllık Fransız-Alman ortak bakanlar kurulu toplantısını erteleyerek, anlaşmazlıklarını gözler önüne serdi.
Savaş nedeniyle Avrupa'da faturalar yükseldi. Euro bölgesinde yüzde 10'a varan enflasyon çok yüksek seviyelerde seyrediyor ve faiz oranları yükseliyor.
İsveç ve İtalya'da aşırı sağ hükümetler görevi devralırken AB'nin en büyük üç ekonomisinden ikisi olan İtalya ve Almanya'nın gelecek yıl resesyona girmesi bekleniyor.
Ukrayna'yı desteklemek ve kıtanın güvenliğini garanti altına almak için Rusya'ya karşı alınan yaptırımlar, AB vatandaşları ve işletmelerine pahalıya mal oluyor. Ayrıca, COVID-19 salgını sırasında zaten ağır bir şekilde gerilmiş olan ulusal bütçeler üzerinde çok ağır bir yük oluşturuyor.
AB enerji zirvesi bugün
Avrupa Birliği'ne üye 27 ülke lideri, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı sürdürdüğü askeri savaş ile, AB'ye karşı yürüttüğü enerji savaşının etkilerini görüşmek üzere bugün Brüksel'de biraraya geliyor.
Bu gergin ekonomik ve politik ortamda, Ukrayna'ya askeri ve mali yardımın devam etmesi ve 15 bin Ukrayna askerinin eğitilmesi konusunda anlaşan AB liderleri, enerji krizine karşı alınacak önlemler konusunda ise bölündü.
Özellikle AB'nin önde gelen iki ülkesi Almanya ve Fransa arasında artık iyice su yüzüne çıkan "enerji kavgasının" zirvedeki tartışmaları alevlendirmesi bekleniyor.
Brüksel'de bugün başlayacak zirvede tartışmaların merkezine, "doğalgaza tavan fiyat belirlenmesi" konusu oturacak.
Son AB zirvesine katılacak olan İtalyan Başbakanı Mario Draghi'nin de aralarında bulunduğu AB liderleri, "doğalgaz işlemlerinde dinamik bir geçici fiyat koridoru oluşturulması" fikrini destekliyor.
Fransa bunun için "elektrik üretiminde kullanılan gaz fiyatını sınırlamak için geçici bir Avrupa çerçevesi" öneriyor.
Ancak, Almanya ve Hollanda'nın aralarında olduğu bir grup, bu tür önlemlerin ilkbaharda 2023-2024 kışına dönük stokların doldurulması için arz sorunlarına ve gaz tüketiminde artışa yol açabileceğini savunuyor.
AB liderlerini bölen bir başka konu da AB Komisyonu'nun önceki gün açıkladığı, "AB'nin gaz depolama dolum hedeflerinin yüzde 15'inin ortak alımlar yoluyla gerçekleştirilmesi" teklifi.
Bu öneriye de Doğu Avrupa ülkeleri karşı çıkıyor. Böyle bir adımın "Brüksel'e daha fazla yetki vermek anlamına geleceğini" söyleyen Polonya, öneriye muhalefet ediyor.
Benzer şekilde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban da, "Brüksel'den gelen yaptırımlar bizi mahvediyor!" sloganıyla bu önerilere karşı kampanya başlattı.
AB zirvesinde liderler hala Ukrayna'ya destek konusunda birlik içinde. Ancak diplomatlar, aylardır süren enerji krizinde bir türlü uzlaşma sağlanamamasını "AB, artık Ukrayna'ya destek konusunda kendi limitlerine ulaştı" diye değerlendiriyor. Savaş uzadıkça, alınacak önlemler ve liderlerin uzlaşması da zorlaşıyor.
Fransa-Almanya ortaklığı gergin
Her ne kadar AB Konseyi Başkanı Charles Michel zirve davet mektubunda, "Çeşitli ulusal kısıtlamalara rağmen acil toplu çıkarlarımızı akılda tutarak, enerji tartışmamıza yapıcı bir şekilde yaklaşacağımıza inanıyorum" ifadesini kullansa da, liderler bu sefer enerji kriziyle zayıflayan Fransa-Almanya çiftinin "itici gücüne" de güvenemeyecek.
Almanya, Paris yakınlarındaki Fontainebleau'da yapılması planlanan yıllık Fransız-Alman ortak Bakanlar Kurulu toplantısını ertelediğini duyurdu.
Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit, Berlin’de yaptığı açıklamada gelecek hafta Paris yakınlarındaki Fontainebleau'da yapılması planlanan buluşmanın "lojistik sorunlar nedeniyle" ertelenmesine karar verildiğini, ortak kabine toplantısına katılması hedeflenen dört Alman bakanın aynı gün başka randevularının olduğunun belirlendiğini açıkladı.
Sözcü, ertelemeye gerekçe olarak ayrıntısına girmeden "ikili konularda koordinasyon ihtiyacının devam etmesini" de gösterdi.
Berlin’deki hükümet kaynakları, Alman ve Fransız tarafların ön hazırlık sürecinde özellikle savunma ve enerji alanlarındaki sorularda anlaşabilme konusunda daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu gördüklerini ve müzakerelerin bu nedenle kesildiğini aktardı.
Alman kaynaklara göre, Fransız tarafı özellikle de Macron buluşmada geniş kapsamlı bir ortak paket üzerinde anlaşılması konusunda ısrarcı olurken, Başbakan Scholz ise Rusya-Ukrayna savaşının dinamiğini neden göstererek, bağlayıcı kararlar alınmasına mesafeli yaklaşıyor.
İki lider arasında 3 Ekim’de Berlin’de gerçekleşen son toplantıda, Almanya ve Fransa’nın ortak bir çizgide buluşamadığı ve Fransa Cumhurbaşkanı’nın Almanya’dan kızgın ayrıldığı yorumları yapılmıştı.
Ukrayna savaşının yol açtığı yeni krizler ve oluşan yeni dengeler, Almanya ve Fransa arasındaki anlaşmazlıkların listesini daha da uzattı.
Fransız Maliye Bakanı Bruno Le Maire, toplantısının ertelenmesini "Bu kesinlikle siyasi güçlüklere bağlı olmayan bir ajanda sorununundan kaynaklanmaktadır" sözleriyle açıklasa da diplomatlar, Paris-Berlin ilişkilerinin "artık saklanamayacak kadar şiddetli bir anlaşmazlık" döneminden geçtiğini doğruluyor.
Uzun anlaşmazlık listesi
Karşılıklı anlaşmazlıkların uzun kataloğunda, Avrupa Konseyi'nin gündemindeki "enerji krizinin yönetimi" buzdağının "yalnızca görünen yüzünü" temsil ediyor.
Haftalık Alman gazetesi Der Spiegel, başyazısında, bu konunun iki başkent arasındaki ilişkileri "rayından çıkaracak kadar keskin" bir anlaşmazlık olduğunu belirterek, "Rus gaz dağıtımlarının fiilen durdurulmasının getirdiği zorlukla karşı karşıya kalan Emmanuel Macron ve Olaf Scholz, sadece kendilerini düşünen bir ittifak sergiliyor" ifadesine yer verdi.
Scholz hükümeti, bir zamanlar Emmanuel Macron ve Angela Merkel tarafından geliştirilen pandemi sonrası kurtarma fonuna benzer bir "enerji" topluluk finansmanı girişimi fikrini özellikle reddediyor.
Fransız ekonomi gazetesi Les Echos'ya konuşan Macron, Scholz'un 200 milyar Euroluk yardıma ilişkin, "Ulusal politikalara bağlı kalamayız, çünkü bu politikalar Avrupa kıtasında çarpıklıklar yaratıyor. Avrupa, Almanya ile dayanışıyor, aynı zamanda Almanya'nın da Avrupa ile dayanışması normaldir" dedi.
Berlin'den Macron'a yanıt gecikmedi. Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner Çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Sağlık krizinden farklı olarak, taleple ilgili değil, arzla ilgili bir sorunumuz var ve enflasyon endişesi taşıyoruz. Bu nedenle yeni bir Avrupa vergi aracına ihtiyaç görmüyoruz" dedi.
Berlin, enerji fonunun yanısıra, "piyasanın temel mekanizmalarını savunmak" gerekçesiyle bir gaz tavan fiyatı oluşturulmasına da karşı çıkıyor.
MidCat boru hattı kavgası
Rus gazının dağıtımındaki duraklamadan sert etkilenen Almanya, acilen alternatif enerji arz kaynakları arıyor.
Berlin, özellikle Fransa'ya elektrik sağlamak için 3 nükleer santralının en az 3 ay süreyle faaliyetlerini uzatması karşılığında, Pireneler'den geçerek doğuya uzanan ve 2030'dan itibaren yeşil hidrojen enerji tedariki için kullanılması planlanan Fransız-İspanyol "MidCat" gaz boru hattını uzatmasını bekliyor.
Almanya Ekonomi ve İklim Bakanı Robert Habeck, Almanya'ya gaz dağıtımını mümkün kılacak boru hattının uzatılmasının "Avrupa enerji işbirliği" adına önemli olduğunu söylüyor.
Ancak Elysee diplomatları, Almanya bölümünün belirsiz olduğunu dile getirdikleri bu projeyi "gereksiz bulduklarını" belirtiyor.
Diplomatlar, bu boru hattı uzatım çalışmalarının 2026'dan önce tamamlanamayacağını, Berlin'in zaten, inşaatına başladığı "2 yüzer LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) terminalini ise Ocak 2023'ten itibaren kullanabileceğini" söylüyor.
Almanya, Fransa'nın bu tavrını "iki yüzlü bulduğu ve Fransa'nın kendi enerji çıkarlarını ve kendi şirketlerinin çıkarlarını ön plana koyduğu" yanıtını veriyor.
Fransa, Total firması aracılığıyla, Dunkerque, Fos-sur-Mer ve yakında Le Havre'daki terminalleri aracılığıyla, teslimatların sorumluluğunu Madrid'e devretmeden kendi gaz altyapılarından hidrojen satmak istiyor.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ise bu kavgada Olaf Scholz'u destekliyor.
Öte yandan, Fransa-Almanya çiftinin yeşil hidrojenin geliştirilmesini resmi olarak önceliklerinden biri haline getirdiği bir süreçte, Almanya Başbakanı Scholz'un kendi adına Suudi Arabistan ile rakip bir ortaklığa girmesi de hem AB'yi hem Paris'i rahatsız etti.
Scholz, Ağustos ayı sonunda yeşil hidrojen konusunda Avrupa dışı bir işbirliği anlaşmasını Kanada ile de imzalamıştı. Bu anlaşmaya göre, Atlas Okyanusu ötesinden Almanya'ya ilk teslimatların 2025 civarında yapılması planlanıyor.
Paris, Alman Yeşiller Partisi'nin geçen hafta yapılan kongresinde Fransız nükleer programına saldırmasından rahatsız oldu.
Macron, AB içindeki birliğin bir göstergesi olarak, Scholz ile birlikte Çin'e gitmek isterken, Scholz'un Pekin'e ilk ziyareti için Alman işadamlarıyla dolu bir uçakta yalnız gitmeyi tercih etmesi de Elysee Sarayı'nda hayal kırıklığı yarattı.
Macron şimdilik Almanya'ya saldırmak yerine, konuya ilişkin sorulara "Ukrayna savaşının Alman ekonomisini ne denli sarstığını ve bunu anladıklarını" yanıtını veriyor.
Scholz ve Macron, krizi aşmak için AB zirvesi sırasında biraraya gelecek. Macron-Sanchez ve Portekiz Başbakanı Antonio Costa arasında üçlü bir görüşme de gerçekleşecek.
Avrupa'da yeni güç merkezleri
Le Monde gazetesi, 3 Ekim'de Berlin'e bu konuları görüşmek için giden Macron'un, Scholz ile her ne kadar "dostane" bir görüntü sergilemeye çalışsa da, "aslında Franco-Alman çiftinin hiç olmadığı, Almanya'nın kendi çıkarlarını gözettiği, bunun Fransız tarafının hayal gücü olduğu" söylemlerine yer vererek, "AB'nin motoru artık oldukça gürültülü sesler çıkarmaya başladı" ifadesini kullandı.
Başbakan Olaf Scholz’un son olarak, Avrupa Birliği’nin kapılarının yeni üyelere açılmasını savunması ve somut olarak Ukrayna, Moldova, Batı Balkanlar’daki ülkeler ve Gürcistan’ı isimlendirerek AB'nin Doğu Avrupa ve Balkanlar’a doğru büyümesini istemesi de, Berlin’deki yorumlara göre Fransa’yı rahatsız eden bir gelişme.
Emmanuel Macron 9 Mayıs'ta Strasbourg'da Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, birliin entegrasyon kapasitesinin dolduğunu, Ukrayna'nın AB üyeliğinin onlarca yıl alacağını söyleyerek yeni üyelere kapıları kapatmıştı.
Scholz’un Prag’daki konuşması Macron’un girişimiyle doğan Avrupa Siyasi Topluluğu'na karşı bir tavır olarak değerlendirildi.
Ukrayna savaşının Avrupa'ya getirdiği bir başka değişiklik de, güç dengelerinin Batı Avrupa'dan ya da Fransa-Almanya aksından, Kuzey ve Doğu Avrupa'ya doğru kayması.
Çünkü savaş uzadıkça, Batı AB'ye aday Ukrayna'nın yanında yer alıp, Ukrayna daha çok Avrupalılaşınca, Avrupa'nın ağırlık merkezinde Baltık devletleri, Polonya ve Kuzey ülkelerinin içinde bulunduğu "Rusya karşıtı" güçlü bir kutup da ortaya çıkıyor.