İSTANBUL - 2018 yılında Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti davasının bugün İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen sekizinci duruşmasında, dosyanın Suudi Arabistan'a devrine karar verildi.
Bir hafta önce yapılan duruşmada savcının dosyanın Suudi Arabistan’a devrini talep etmiş, mahkeme de bu konuda Adalet Bakanı’na görüş sormuştu.
Adalet Bakanlığı’ndan gelen olumlu görüş sonrası 12 dakika süren duruşmada, 11. Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın Suudi Arabistan’a devredilmesi yönünde karar verdi.
Avukat Başpınar: ‘‘Suudi Arabistan’daki dava bitmiştir, egemenlik hakkının devri olacak bu karar’’
Duruşmada söz alan Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz'in avukatlarından Gökmen Başpınar, mahkemenin nihai kararı öncesi dosyanın Suudi Arabistan’a gönderilme talebine itiraz etti.
Başpınar, “Suudi Arabistan'da kovuşturma tamamlandı, birçok sanık hakkında beraat kararı verildi. Bakanlığın görüşüne karşı Ankara'da dava açtık. Yürütme durdurma talebi vardır. Davanın sonucu beklenmelidir. Suudi Arabistan ve Türkiye arasında karşılıklı anlaşma yoktur. Suudi Arabistan Türkiye’nin tarafı olduğu hiçbir sözleşmeye taraf değildir. Egemenlik hakkının devri olacak bu karar. Suudi Arabistan’daki dava bitmiştir” diyerek, davanın devamına karar verilmesini talep etti.
Ancak mahkeme bu talebi uygun görmedi.
Hatice Cengiz: ‘‘Burada iki ülke anlaşıyor olabilir, ama bu suçu işleyen kişiler değişmedi’’
Tek cümlelik kararın ardından Adalet Sarayı önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Hatice Cengiz, Filistin’e destek vermeye giderken Akdeniz’de İsrail güçlerinin saldırısına uğrayan Mavi Marmara gemisi davası ile Cemal Kaşıkçı davası arasında benzerlik olduğunu söyledi.
Cengiz, ‘‘Çok fazla söyleyecek şey bulamıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hukukun üstünlüğü olan bir ülke. Suudi Arabistan gibi bir aile tarafından yönetilmiyoruz. Biz süreci devam ettireceğiz. Yargı süreci şu anda böyle bir karar aldı diye vazgeçecek değiliz. Ben hala aynı yerdeyim. Hukuki sürece devam edeceğim. Şunu da söylemek lazım, konjonktür değişikliği gibi bazı söylemler var. Mavi Marmara davasında da bu davalar düşürülmüştü. Burada iki ülke anlaşıyor olabilir, ama bu suçu işleyen kişiler değişmedi. Bir olay var. Devletlerin bir ilkesel duruşunun olması lazım. Benim elimden geldiği kadar hukuki süreci devam ettireceğim’’ diye konuştu.
Cengiz’in avukatı Gökmen Başpınar ise yedi günlük itiraz haklarını kullanacaklarını söyledi.
Buyum: ‘‘Bu kararla kuzu kurda teslim edildi’’
Duruşmayı izleyenlerden Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyacısı Milena Buyum, bu kararı ‘‘Türkiye için kara bir gün’’ olarak değerlendirdi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Buyum, ‘‘Mahkemenin davanın Suudi Arabistan’a gönderileceği yönündeki kararı geçen haftadan beri söylediğimiz gibi cezasızlığın garantiye alınması ve hukukun ve adaletin yerini bulamaması demek. Avukatların yedi gün itiraz süresi var. Bu konuda yapmak doğru olmaz ama mahkeme politik bir kararı tescil etti. Türkiye ve hak arayışı için kara bir gün. Kaşıkçı cinayeti bütün detayları ile açığa çıkarılmış bir cinayet. Bu cinayetin sorumlusu olan herkesin adalet önüne getirilmesini sağlamak gerekirdi. Ki zaten Türkiye yetkilileri bu yönde açıklama yapmışlardı. Bunlar hepimiz tarafından hatırlanıyor. Bu cinayetin peşini bırakılmayacağı teminatı verilmişti. Bugünkü karar bunun tam tersi oldu. Bu kararla avukatlarının birinin de dediği gibi kuzunun kurda teslim edildi. Buradan adalete ulaşmanın mümkün olmayacağı kesinleşti. İtiraz nasıl bir sonuç getirir söylemek mümkün değil ama gerecekten çok umutlu değilim’’ diye konuştu.
Cemal Kaşıkçı cinayeti ve davasının geçmişi
Washington Post gazetesinde köşe yazarıyken öldürülen Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti, üç buçuk yıldır gizemini koruyor.
2 Ekim 2018’de evlilik hazırlıkları amacıyla belge almak için Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu binasına giren gazeteci Kaşıkçı, bir daha konsolosluktan çıkmadı. MOBESE kameralarınca kaydedilen görüntülerde cinayetten bir gün önce Suudi Arabistan’dan geldiği ve cinayetten sonra İstanbul’dan iki uçakla ayrıldığı görülen Suudi Arabistan güvenlik görevlileri, Kaşıkçı’nın ortadan kaybolmasından sorumlu tutuluyor.
Cinayetle ilgili yargılama 3 Temmuz 2020’de başladı.
Hazırlanan iddianamede Cemal Kaşıkçı'nın öldürülme olayına karıştıkları iddia edilen Mansur Osman Abu Hüseyin, Maher Abdulaziz M. Mutreb, Salah Muhammed A. Tubaigy, Mustafa Muhammed M. Al-Madani, Saif Saad Q. el-Kahtani, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Turki Musharraf M. Alshehri, Fahad Shabib A. Albalawi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Muhammed Saad H. Alzahrani, Naif Hasan S. Alarifi, Abdulaziz Muhammed M. Alhawsawi, Halid Aedh G. Alotaibi, Meshal Saad M. Albostani, Muflih Shaya M. Almuslih, Ahmed Abdullah A. Almuzaini ve Saad Muid Alqarni'n tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme' suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Suudi Arabistan İstihbarat eski Başkan Yardımcısı Ahmed Bin Muhammed El Asırı ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ın eski danışmanı Suud Al Kahtani hakkında da ‘‘tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme'’’ suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor.