Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Afganistan’daki Taleban yönetimini tanımakta “aceleci” olmadığını ve aktif diplomatik ilişkilere karşın uluslararası toplum gibi “aşamalı angajman” politikası izlediğini söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Türkiye Cumhuriyeti’nin 2022 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında, Dışişleri Bakanlığı bütçesi sunumunu gerçekleştirdi. Bu sunuma göre; 2021 yılında bakanlığa 5 milyar 786 milyon 984 bin lira ödenek tahsis edildi. Ancak bu rakam yıl içerisinde toplam 6 milyar 429 milyon 566 bin 581 liraya ulaştı. Bakanlığa 2022 yılı içinse 7 milyar 487 milyon 450 bin lira ödenek tahsis edilmesi öngörüldü. Buna ilaveten AB Başkanlığı için 968 milyon lira ve Türk Akreditasyon Kurumu’na 57 milyon lira ödenek planlandı. Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığı bütçesinin yüzde 57’sinin yurt dışı teşkilat harcaması için kullandığını belirterek, yüzde 34’ünün de uluslararası kuruluşlara katkı payı ödemeleri, yurt dışındaki öğretmen, okutman ve din görevlileri maaşları için harcadığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ABD Başkanı Joe Biden arasında yapıcı bir atmosfer yaşandığını vurgulayan Çavuşoğlu, “ABD’nin PKK/PYD/YPG’yle işbirliği, FETÖ’nün ABD’deki varlığı ve S-400 bağlantılı yaptırımlara ilişkin tutumu müttefiklik ruhuyla bağdaşmıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bunları açıklıkla vurguladı. Bu konuları ele alacak bir Çalışma Grubu kuracağız” açıklamasını yineledi.
Rusya’yla Kırım’da görüş ayrılığı vurgusu, AB için irade beyanı
Türkiye’nin NATO müttefikliği açısından “NATO’nun en büyük ikinci askeri gücü olarak bu sürece katkılarımızı milli çıkarlarımız temelinde sürdürüyoruz” diyen Çavuşoğlu, Rusya’yla ilişkilerdeyse “Suriye’den Libya’ya ve Karabağ’a kadar birçok alanda iletişim halindeyiz. Görüş ayrılıklarımız var, ancak karşılıklı hassasiyetleri gözeterek yapıcı diyaloğu sürdürüyoruz. Ukrayna konusu bunlardan biri. Kırım’ın yasadışı ilhakını tanımadık, tanımayacağız. Kırım Tatarı soydaşlarımızın güvenlik ve refahı için çabalarımızı sürdüreceğiz” açıklamasını yaptı.
Türkiye’nin Çin’le ilişkileriniyse karşılıklı saygı ve çıkarlar temelinde yürüttüğünü söyleyen Çavuşoğlu, son olarak Birleşmiş Milletler’de (BM) bir bildiriyle 42 ülkeyle birlikte Çin’i, Uygur Türkleri’nin haklarına saygılı olmaya çağırdıklarını hatırlattı.
Ankara – Brüksel hattındaki ilişkiler bağlamında da “Müzakere eden aday ülke olarak AB’yle ilişkilerimizi geliştirme irademiz var. Ancak bunun için AB’nin de ülkemize karşı aynı iradeyi ortaya koyması gerekiyor” diyen Çavuşoğlu, Türkiye’nin barındırdığı göçmenler konusunda da mesaj verdi.
Çavuşoğlu, “Göç konusunda, dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olarak, tüm uluslararası platformlarda öncü rol oynuyoruz. Bu konuda daha fazla sorumluluk üstlenemeyeceğimizi vurguluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, G20 bünyesinde bir Göç Çalışma Grubu kurulmasını önerdi. Böylece adil paylaşıma yönelik somut sonuçlar alabilmeyi hedefliyoruz” açıklamasını tekrarladı.
“Kabil Büyükelçiliği’ni kapatmayan tek NATO ülkesiyiz”
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Afganistan’da Taleban’ın kontrolu ele geçirmesine ilişkin “kriz” tanımlamasında bulundu ve burada Türkiye’nin insani dış politika yaklaşımıyla hareket ettiğini belirtti. Bu kapsamda Türkiye’nin çoğunluğu kendi vatandaşı olmak üzere bin 502 kişiyi Afganistan’dan güvenle tahliye ettiğini ve Afganistan’a 33 tonluk gıda yardımı yaptığını anlatan Çavuşoğlu, Taleban’la ilişkiler açısından “aşamalı angajman politikası” izlendiğini vurguladı.
Çavuşoğlu, “Kabil’de büyükelçiliğini kapatmayan tek NATO ülkesi olduk. Afganistan, ilgisiz kalabileceğimiz bir ülke değil. Tarihi bağlarımızın yanı sıra soydaşlarımız, yatırımlarımız ve birçok alanda mevcudiyetimiz var. Terör, göç ve uyuşturucu tehditlerinin kaynağında bertaraf edilmesi, ekonomik çöküşün ve insani krizin önlenmesi gerekiyor. Krizi bulunduğu yerde yönetemezsek, sonuçları hepimizi doğrudan etkileyecek. İşte bu nedenlerle, Taliban’la aşamalı angajman, insani konularda destek ve uluslararası alanda aktif diplomasi izliyoruz. Kaldı ki uluslararası toplumun geneli de Taliban’la aşamalı bir angajman politikası uyguluyor. Tanıma konusundaysa aceleci değiliz. Sahadaki uygulamaları takip ediyoruz. Geçici Hükümet’in Dışişleri Bakan Vekili’yle Ankara’da görüştüğümde kalıcı istikrar için kapsayıcı ve tüm kesimlerin temsil edildiği bir hükümet kurulmasının önemini vurguladık. Kadınların durumu ve kız çocuklarının eğitimi başta olmak üzere, insan haklarına riayet telkininde bulunduk. Afgan halkının dünyayla bağlantısının kopmaması da önceliklerimiz arasında. Bu bakımdan hayati bir işlevi bulunan Kabil Havaalanı konusunda Katarlı ve Afgan muhataplarımızla görüşmelerimiz sürüyor” dedi.
Suriye konusunda da Türkiye’nin terörle mücadele yaklaşımını yineleyen Çavuşoğlu, son haftalardaki yeni askeri operasyon sinyali niteliğinde ifadelerini tekrarlayarak, “Son gelişmeler karşısında daha önce ne yaptıysak, aynısını yapmaya kararlı ve muktediriz. İdlib’teki varlığımızla sivilleri koruyoruz. İlave göç riskini engelliyoruz. Siyasi çözüm temel hedefimiz. Bunun için temaslarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
Libya’da TBMM’nin onayladığı anlaşmaları işaret eden Çavuşoğlu, Libya’daki Milli Birlik Hükümeti’yle her düzeyde yakın temas halinde olunduğunu sözlerine ekledi.
Savunma, salgın, kültür araçlarıyla diplomatik yaklaşımı anlattı
Türk dış politikası açısından “temaslarımızda savunma sanayii konularını mutlaka gündeme getiriyoruz” ifadesi dikkat çeken Çavuşoğlu, bu kapsamda Güney Kore ziyaretinde Altay Milli Tank’ının motor ve şanzımandan oluşan güç grubu satın alımını hedefleyen niyet mektubu imzalandığını açıkladı. Çavuşoğlu, yine Türk dış politikası bakımından Türk Hava Yolları (THY) uçuşlarıyla, nakliye sektörü meselelerini yakından takip ettiğini dile getirdi.
Antalyalı kimliğiyle Türkiye’nin turizm sektörünü yakından izlediğini sıkça vurgulayan Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığı’nın izlediği politika açısından sağlık diplomasisini Türkiye’nin dış politikasında “önemli yumuşak güç unsuru” olarak tanımladı. Çavuşoğlu, “Salgından en olumsuz etkilenen sektörlerimizden birisi biliyorsunuz turizm oldu. Bu nedenle 2021’de de turizm diplomasisine özel önem verdik. Bu süreçte Dışişleri Bakanlığı olarak Kültür ve TurizmBakanlığımıza destek vermeye çalıştık. Almanya, Rusya, Ukrayna, Polonya gibi ülkelerle turizmi artıracak özel anlaşmalar yaptık. Vatandaşlarımızın seyahat imkanlarını genişletecek adımlar da attık. AB’nin Dijital COVID-19 Sertifikası sistemine dahil olduk. İngiltere’yle de anlaştık. Aralarında Sırbistan, Ukrayna, Fas, Yunanistan, Endonezya gibi ülkelerin olduğu 16 ülkeyle, karşılıklı aşı sertifikası tanıma süreçlerini hayata geçirdik. 27 ülkeyle daha bu konuda müzakerelerimiz sürüyor. Bu adımlar hem gurbetçilerimizin ülkemize gelişlerini hem de vatandaşlarımızın seyahatlerini kolaylaştırdı” diye konuştu.
Kültür diplomasisi için de “yumuşak güç” tanımlamasını paylaşan Çavuşoğlu “Türkçemizi, kültürümüzü, pek çok başka kültüre ilham kaynağı olan medeniyetimizi, yurtdışında yaygınlaştırmak için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Son bir yılda, üç anlaşma daha imzalayarak Kültür İşbirliği alanındaki ikili anlaşma sayısını, 106’ya çıkardık. Maarif Vakfımızın 87 yeni okul ve 3 eğitim merkezi açmasına katkıda bulunduk. Böylece toplam 47 ülkede 400 okul, 1 üniversite ve 14 eğitim merkezi sahibi olduk. Yunus Emre Enstitüsü’nün 6 yeni Türk Kültür Merkezi’nin açılışına destek olduk. Yurtdışında Bakanlığımıza ait kullanılmayan bazı binaları bu kurumlarımıza tahsis edeceğiz” bilgilerini paylaştı.