Erişilebilirlik

İlk Can Kaybının Yıldönümünde Corona Virüsü Salgını


Corona virüsü nedeniyle hayatını kaybeden ilk kişi olarak kayıtlara geçen kişinin ölüm tarihi Çinli yetkililerin bildirdiğine göre 9 Ocak 2020’ydi. Bu tarihin yıldönümünde dünya genelinde can kaybı 370 bine dayanmış durumda.

Haber ajansları Corona virüsü nedeniyle yaşamını yitiren ilk kişiyi dünyaya duyurduğunda ise tarihler 11 Ocak 2020’yi gösteriyordu.

Haberlere göre virüsün çıkış yeri kabul edilen Wuhan’daki sağlık yetkilileri, 61 yaşındaki bir kişinin, daha o tarihte henüz belirlenemeyen bir virüs salgınına bağlı zatürreden 9 Ocak'ta öldüğünü bildiriyordu; 7 kişininse durumu kritikti.

Yetkililere göre Aralık ayında başlayan salgının ilk kurbanı olan kişi şehirdeki bir deniz ürünleri pazarından düzenli olarak alışveriş yapan biriydi; kronik akciğer hastalığı vardı ve geçmişte karnında tümörler tespit edilmişti.

Hastaneye kaldırıldıktan sonra tedaviler semptomlarını iyileştirmedi ve 9 Ocak'ta kalp yetmezliğinden öldü. Test sonuçları daha sonra sık sık adını duyacağımız Corona virüsüne işaret ediyordu.

Çinli yetkililer o tarihte, hastaların çoğunlukla balık pazarındaki satıcılar ve müşteriler olduğunu ve bugüne kadar hiçbir tıbbi personelin enfekte olmadığını ve insandan insana bulaşma olduğuna dair net bir kanıt bulunmadığını söylüyordu. Ancak salgının, Ocak ayı sonundaki Çin Yeni Yılı tatilinden öncesine denk gelmesi ve 1 milyar 400 milyon kişinin çoğunun memleketlerine veya yurtdışına seyahat etmesiyle, bu açıklamaların bir hükmü kalmayacaktı.

Corona virüsü ile geçen bir yılın sonunda dünyada vaka sayısı 90 milyona yaklaşırken, ilk kurbanı anmaya hazırlanan Wuhan’da enfekte olan kişi sayısının, açıklanan resmi rakamların üç katı olabileceği öne sürüldü.

Nüfusu 10 milyonu geçen şehirde bir çalışma yürüten Çinli araştırmacılar, hastane kayıtlarında sadece 50 bin 340 vaka görülse de 168 bin Wuhan sakininin virüsle enfekte olduğunu tahmin ediyor.

PLOS İhmal Edilmiş Tropikal Hastalıklar dergisinde yayınlanan çalışmaya göre geçen Mart ile Mayıs ayları arasında Çin'in çeşitli bölgelerinden toplanan 60 binden fazla sağlıklı bireyin kan örnekleri analiz edildi. Wuhan'dan alınan kan örneklerinin yüzde 1,68'inin, COVID-19 hastalığına neden olan Corona virüsü (SARS-CoV-2) antikoru içerdiği ortaya çıktı. Bu oran, Wuhan’ın bulunduğu Hubei vilayeti genelinde binde 59 ve Çin'in geri kalanında binde 38 olarak belirlendi.

Çalışmaya göre esas sayının en az üçte ikisi asemptomatik olduğundan, rakamlar düşük kayda geçti. Klinik vakalar iyileşse bile binlerce kişide enfeksiyonun kalabildiğini öne süren çalışma, virüsün bir toplumda uzun süre hastaneye yatmaya neden olmadan varlığını sürdürme olasılığını ortaya koydu.

Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin Aralık ayı sonunda yayınladığı ayrı bir çalışma da Wuhan’da antikor taşıyan nüfusun yüzdesini daha yüksek bir oranda 4,43 olarak açıkladı ve şehirdeki bir milyon kişiye Corona virüsü bulaşmış olabileceğini bildirdi.

COVID-19, 2019’un sonunda Wuhan’daki bir balık pazarıyla ilişkilendirildi; ancak Çin’in, şehri ve Hubei’yi karantinaya alması 23 Ocak’ı buldu. Pekin, daha erken harekete geçmediği için hala eleştiriliyor.

Bu eleştirileri reddeden Çinli yetkililer ise şimdi virüsün Wuhan’daki salgından birkaç ay önce Avrupa'da dolaştığını gösteren uluslararası araştırmalara işaret ediyor. Yine de Çin, COVID-19'un kökenini araştırmak için bu hafta Çin'e gitmesi beklenen Dünya Sağlık Örgütü'nden 10 kişilik bir ekibin ülkeye girişine izin vermiyor.

Çin’de bugüne kadar doğrulanan toplam Corona virüsü vaka sayısı 87.331 iken, ölü sayısı değişmeden 4.634 olarak kaldı. Ancak kayda geçen ilk can kaybının yıldönümünde yetkililer, patlak veren yeni bir salgını kontrol altına almaya çalışıyor. Çin, son altı ayın en büyüğü olduğunu bildirdiği salgın nedeniyle, başkent Pekin'in güneyindeki iki şehrin ulaşım bağlantılarını kesti ve milyonlarca sakininin bölgeyi terk etmesini yasakladı.

Shijiazhuang'da yetkililer toplu test çalışmalarını sürdürüyor.
Shijiazhuang'da yetkililer toplu test çalışmalarını sürdürüyor.

Çinli yetkililer toplu testler, bölgesel karantinalar ve seyahat kısıtlamalarıyla salgını kontrol altında tutuyordu. Ancak ülkenin kuzeyindeki Hebei vilayeti geçen hafta 127 yeni Corona virüsü vakası ve 183 asemptomatik enfeksiyon bildirdi.

Vakaların büyük bölümü, Hebei’de birkaç milyon nüfuslu bir şehir olan Shijiazhuang'dan ve çevresindeki bölgelerde 11 milyona yakın kişi yaşıyor. Komşu Xingtai şehrinde de teyit edilmiş dokuz vaka var ve bu bölge de 7 milyonluk bir nüfusa ev sahipliği yapıyor.

Yetkililer Cuma günü, Shijiazhuang ve Xingtai sakinlerinin kesinlikle gerekli olmadıkça şehirleri terk etmelerinin yasaklandığını duyurdu. Hebei sakinlerinin kesinlikle gerekmedikçe Pekin'e girmesi veya vilayeti terk etmesi de yasaklandı.

Hebei, Perşembe günü 51, Cuma günü 33 yeni vaka bildirdi ve Çin genelinde günlük toplam vaka sayısı Temmuz ayından bu yana en yüksek sayıya ulaştı.

Shijiazhuang’ın en kötü etkilenen Gaocheng semtinden üç yetkili, yerel makamlara virüsü nerede ortaya çıkarsa çıksın yok etmeleri için baskı uygulandığının bir işareti olarak, salgının kontrolunda ağır ihmalleri olduğu gerekçesiyle cezalandırıldı.

Çinli yetkililer virüsün çıkış noktasının kendi ülkeleri olmadığını öne sürse de Reuters haber ajansının son çalışmasına göre virüsün orijinal türü Wuhan’dan. Reuters, dünyadaki en büyük yeni Corona virüsü genetik dizilimi veritabanı olan Tüm Grip Verilerini Paylaşma Küresel Girişimi'nden (GISAID) 185.000'den fazla genom örneğini analiz etti.

Virüsün ‘suş’ adı verilen farklı türlerinin zaman içinde küresel çapta nasıl baskın hale geldiğini göstermeyi amaçlayan analize göre, 2019'un Aralık ayında Wuhan’da tespit edilen L türü, orijinal virüstü.

Virüs daha sonra 2020'nin başında S türüne dönüştü. Bunu V ve G türları izledi. G türü mutasyona uğrayarak, GR, GH ve GV suşlarına dönüştü. Diğer bazı nadir mutasyonlar topluca O türü olarak gruplandırıldı.

Mutasyon, bir organizmanın genetik materyalindeki değişiklik anlamına geliyor. Bir virüs kendisinin milyonlarca kopyasını oluşturduğunda ve taşıyıcıdan taşıyıcıya bulaştığında, her kopya aynı olmuyor. Bu küçük mutasyonlar, her virüs geçişinde birikiyor ve tekrar tekrar kopyalanıyor.

Pandeminin erken dönemlerinde virüs, dünya çapında nispeten hızlı bir şekilde yayıldı, farklı yerlerde düzenli olarak yeni salgınlara yol açtı. Ülkeler sınırlarını kapatmaya başladıkça, daha az yeni tür ortaya çıktı ve daha dirençli G tipi türleri, mevcut olduğu ülkelerde baskın olarak görülmeye başladılar.

Asya'da, Çin de dahil olmak üzere birçok ülke hızla sınırları kapatıp hareketliliği kısıtladığından, orijinal L türü daha uzun süre devam etti. Buna karşılık, Kuzey Amerika ve Avrupa, kısıtlamalarda hızlı hareket etmediğinden G türü daha hızlı yayıldı ve mutasyona uğradı. G türü artık dünya çapında baskın olan suş. Spesifik bir mutasyon olan D614G ise en yaygın olanı.

İngiltere’de ortaya çıkan en yeni mutasyon, şimdiye kadar Avrupa'da izole edilmiş görünen GV suşu. Uzmanlar, türün herhangi bir bulaşma farklılığı nedeniyle mi yoksa yaz aylarında sosyal olarak aktif genç yetişkinleri ve turistleri mi etkilediğinden yayıldığının net olmadığını söylüyor.

Corona virüsü (SARS-CoV-2) şimdiye kadar yavaş bir şekilde mutasyona uğradı ve bilimadamlarıyla politikacıların ilerleme kaydetmesine olanak tanıdı. Yine de bilimadamları, bazı mutasyonların sonuçları konusunda ikiye bölünmüş durumdalar. Bazı uzmanlar D614G varyantının virüsü daha bulaşıcı hale getirdiğini bildirdi, ancak bu açıklamayla çelişen başka çalışmalar da mevcut. Her iki durumda da şimdiye kadarki mutasyonlar, geliştirilme aşamasındaki aşılara muhtemelen dirençli olabilecek türlerle sonuçlanmadı.

Ancak yıllar içinde grip virüsü ve AIDS’e neden olan HIV’nin mutasyona uğrayarak aşıları nasıl etkisiz hale getirdiğini izleyen uzmanlar, SARS-CoV-2'nin gelecekteki mutasyonlarının bilinmediği konusunda uyarıyorlar. Virüsü bir aşıya karşı dayanıklı hale getiren değişikliklerden kaçınmanın en iyi yolu, virüsün yayılmasını ve mutasyona uğraması için sahip olduğu fırsatları azaltmaktan geçiyor.

XS
SM
MD
LG