Kaddafi yanlısı kuvvetlerin muhalif güçlere karşı saldırılarını arttırması Amerika ve Avrupa Birliği’nde Libya üzerinde uçuş yasağı ve sert yaptırımlar uygulanması konusundaki tartışmaları alevlendirdi. Ancak NATO üyesi Türkiye bu tür önlemlere karşı çıkıyor.
Libya’daki çatışmalarda can kaybının artmasına rağmen Türk hükümeti, yaptırımlara ve uçuş yasağı dahil her türlü askeri müdahaleye şiddetle karşı çıkıyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu tür müdahalelerin ters sonuç vereceğini savunuyor. Davutoğlu, hükümetinin son gelişmeler çerçevesinde dış müdahalenin doğru olmayacağını düşündüğünü, çünkü Libya içinden böyle bir talep gelmediğini söylüyor. Bakan, Türkiye’nin Libya’ya karşı bütün Birleşmiş Milletler yaptırımlarını uygulayacağını, ancak Amerika ya da Avrupa Birliği’nin önlemlerine destek vermeyeceğini de vurguluyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Batılı ülkeleri, Libya’nın zengin petrol yatakları nedeniyle askeri müdahale istemekle suçladı. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya karşı yaptırımları oybirliğiyle onaylaması ve krizin derinleşmesiyle birlikte daha sert önlemler alınması çağrılarının artması, diplomatik muhabir Semih İdiz’e göre Türkiye’yi yalnızlığa sürükleyebilir.
Türk hükümetinin akıntıya kürek çektiğini savunan İdiz, Başbakan Erdoğan’ın Mısır’da göstericileri destekleyen ve Mübarek’in gitmesini isteyen kişilerin başında geldiğini, ancak aynı yaklaşımı Libya için göstermediğini söylüyor. İdiz, Erdoğan’ın yaptırımlara şiddetle karşı çıktığını vurgulayarak Kaddafi’yi destekler göründüğünü, oysa Kaddafi’nin sonunun çok yakın olduğunu öne sürüyor.
Ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi, hükümetin Libya konusunda tutarsız bir yaklaşım sergilediği eleştirisinde bulundu ve Başbakan Erdoğan’ı Kaddafi ile yakın ilişkiler kurmakla suçladı. Ancak Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selim Yenel, Libya’daki karışık durumun tarafsız davranmayı gerektirdiğini savunuyor.
Yenel, kimin haklı kimin haksız olduğu yolunda karar vermenin yersiz bir yaklaşım olacağını, çünkü şu sırada insanların savaştığını ve daha çok can kaybı olabileceğini, taraf tutmanın ya da bazı şeyleri zorlamanın daha da zarar getireceğini savunuyor.
Yenel, bununla birlikte Türkiye’nin ekonomik çıkarlarının Libya’yla ilgili politikasını belirleyen bir etken olduğu gerçeğini kabul ediyor. Merkezi İstanbul’daki Global Securities şirketinin baş ekonomisti Emre Yiğit, bu çıkarların önemli olduğunu vurguluyor.
Yiğit, Libya’da Türk şirketlerinin 10 ila 15 milyar dolarlık inşaat sözleşmeleri olduğunu bu nedenle bu şirketlerinin ve işcilerinin olaylardan etkileneceğini ve bunun genel ekonomiye yansıyacağını söylüyor.
Gözlemciler Türkiye’nin hem Avrupa Birliği ile hem de Amerika ile İran yaptırımları konusunda çelişkiye düştüğü bir sırada Libya nedeniyle de sorun yaratmasının güvenilir bir müttefik olup olmadığı yolundaki soru işaretlerini arttıracağı uyarısında bulunuyor.
Ancak gazeteci Semih İdiz, Türkiye’nin Libya ile güçlü ekonomik ve siyasi ilişkilerinin, krizi çözmede kendisini Batılı müttefiklerinden daha iyi bir konuma getirdiğini savunuyor.
Türkiye’nin Batılı ülkelerin sahip olmadığı bağlantıları bulunduğunu, onların söyleyemeyeceği şeyleri söyleyebileceğini belirten İdiz, Batılılar’ın ne yapacaklarını bilmediklerini, oysa Türkiye’nin bir İslam ülkesi olarak Libya’yla özel ilişkisi olduğunu vurguluyor.
Türk Dışişleri Bakanlığı, tüm taraflar isterse arabuluculuk yapabileceğini bildirdi. Ancak gözlemciler şu an için Ankara’nın Libya’yla ilgili tutumunun, Batılı müttefikleriyle aynı safta olmadığını gösteren yeni bir örnek olarak görülebileceğini söylüyor.