Dış politika, nükleer müzakere ve protestolar konusunda sertlik yanlısı olan İran Cumhurbaşkanı Reisi kimdir?  

2021'de yapılan seçimleri kazanan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, sertlik yanlısı olarak biliniyor.

63 yaşındaki İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, muhafazakâr ve ılımlı rakiplerinin yarış dışı bırakılmasının ardından 2021'de yapılan seçimleri kazanmıştı. Bu zaferle birlikte İran’da iktidarın tüm kolları, İran siyasetinde önemli konularda son sözü söyleyen dini lider Ali Hamaney'e sadık sertlik yanlılarının kontrolü altına soktu.

Nükleer müzakereler

ABD’nin de aralarında bulunduğu 6 ülke İran’la nükleer programı konusunda 2015’te anlaşma imzalamış; ancak 2018’de dönemin ABD Başkanı Donald Trump ülkesini anlaşmadan çekmişti.

Joe Biden’ın seçilmesinin ardından İran’la nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması için uluslararası müzakereler yeniden başladı.

İran Cumhurbaşkanı Reisi, anlaşmayı tekrar hayata geçirmek için yürütülen ancak herhangi bir sonuç getirmeyen müzakerelerde sert bir tutum takındı.

Tahran, İran'ın giderek daha fazla aşama kaydettiği nükleer programında sadece mütevazı kısıtlamalar karşılığında, ABD yaptırımlarında kapsamlı bir hafifleme fırsatı elde etmişti.

Trump’ın 2018'de anlaşmadan çekilmesiyle İran'a yönelik sert ABD yaptırımları geri gelmiş ve bu durum Tahran'ın anlaşmanın nükleer sınırlarını giderek daha fazla ihlal etmesine yol açmıştı.

İlgili Haberler "İran 12 Günde Nükleer Bombaya Malzeme Üretebilir"

Biden yönetimi ile Tahran arasında anlaşmayı yeniden canlandırmaya yönelik dolaylı görüşmelerse çıkmaza girdi.

İran'daki sertlik yanlıları, ABD ordusunun İran’ın komşusu Afganistan'dan kaotik bir şekilde çekilmesi ve Washington'daki politika farkılıklarından da güç buldu.

İlgili Haberler İran nükleer programından geri adım mı atıyor?

Protestolar

İbrahim Reisi'nin sert tutumu iç politikada da kendini gösterdi. Seçilmesinden bir yıl sonra, yetkililere İran'da kadınların kıyafet ve davranışlarını kısıtlayan "tesettür ve iffet yasasının" daha sıkı uygulanması talimatını verdi.

Birkaç hafta içinde Mahsa Amini adlı genç bir İranlı Kürt kadın, bu yasayı ihlal ettiği gerekçesiyle ahlak polisi tarafından tutuklandıktan sonra gözaltında öldü.

İlgili Haberler BM: “Mahsa Amini'nin gözaltında ölümü hukuka aykırıydı”

Aylar süren ülke çapındaki protestolar, 1979 İslam Devrimi'nden bu yana İran'ın dini yöneticilerine karşı en ciddi meydan okumalardan birini teşkil etti.

İnsan hakları gruplarına göre, göstericilere yönelik şiddetli baskının bir parçası olan onlarca güvenlik personeli dahil yüzlerce kişi öldürüldü.

Cumhurbaşkanı ısrarla "kargaşa yaratacak eylemler kabul edilemez" diyerek tutumunu sürdürdü.

Siyaset konusunda çok fazla tecrübeli olmayan Reisi, güçlü bir Batı karşıtı olan Hamaney'den nükleer alandaki tutumu ve güvenlik önlemleri konusunda tam destek aldı.

Ancak, din adamlarının yönetimine karşı protestolar ve İran'ın Batı ülkelerinin yaptırımları ve kötü yönetim nedeniyle zor durumdaki ekonomisini toparlayamaması, ülkedeki popülaritesini azalttığı yorumlarına neden oldu.

İlgili Haberler Mahsa Amini’nin ölüm yıldönümü öncesi ABD ve İngiltere’den İran’a yaptırım

“Sistemin temel direği”

İnsan hakları örgütlerine göre Reisi, İran'ın Irak'la sekiz yıl süren savaşı sona erdiğinde Tahran'da genç bir savcıyken, 1988'de İran'ın başkentinde yüzlerce siyasi mahkumun idamını denetleyen bir heyette yer aldı. ABD, 1980'lerdeki idamlar da dahil insan hakları ihlalleri nedeniyle kendisine yaptırım uyguladı.

Uluslararası Af Örgütü tarafından hazırlanan bir rapora göre, binlerce tutuklunun kaderini birkaç dakika süren keyfi yargılamalarla belirlemek üzere dini hakimler, savcılar ve istihbarat bakanlığı yetkililerinden oluşan ve "ölüm komiteleri" olarak bilinen engizisyonlar kuruldu.

İran genelinde öldürülen kişi sayısı hiçbir zaman doğrulanmamış olsa da Af Örgütü’ne göre bu sayının en az 5 bin olduğu tahmin ediliyor.

Reisi 2021'de gazetecilere verdiği bir demeçte idam cezalarında rolü olduğuna dair iddialarla ilgili olarak şunları söyledi: “Eğer bir yargıç, bir savcı halkın güvenliğini savunmuşsa, övülmelidir. Bugüne kadar bulunduğum her pozisyonda insan haklarını savunmuş olmaktan gurur duyuyorum.”

İran'ın Şii Müslüman din adamlarının saflarında yükselen Reisi, Hamaney tarafından 2019'da yargının en üst düzeyindeki görevine atandı.

Kısa bir süre sonra da bir sonraki dini lideri seçmekten sorumlu 88 üyeli dini organ olan Uzmanlar Meclisi'nin başkan yardımcılığına seçildi.

Merkezi New York’ta bulunan İran İnsan Hakları Merkezi (CHRI) İcra Direktörü Hadi Ghaemi, "Reisi, devlet politikalarını eleştirmeye cesaret ettikleri için insanları hapse atan, işkence eden ve öldüren bir sistemin temel direği" dedi.

İran ise mahkumlara işkence yapıldığını reddediyor.

Reisi, Hamaney ile Batı'ya karşı derin bir şüphe duyuyor. Yolsuzluk karşıtı bir popülist olarak nitelenen Reisi, Hamaney'in ekonomide kendi kendine yetme çabasını ve Ortadoğu'daki vekil güçleri destekleme stratejisini savunuyor.

Nisan ayında İran'ın Şam'daki büyükelçiliğine düzenlenen bir füze saldırısında üst düzey İran Devrim Muhafızları subayları öldürülünce İran İsrail'e daha önce benzeri görülmemiş bir saldırıyla karşılık vermiş; ancak füze ve insansız hava araçlarının çoğu etkisiz hale getirilmişti.

Şah karşıtı protestolarda yer almıştı

Chatham House'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı Direktör Yardımcısı Sanam Vekil, “Reisi, Hamaney'in güvendiği biri. Reisi dini liderin mirasını sürdürebilir” diyor.

Cumhurbaşkanlığına aday olan Reisi, 2017 seçimlerinde pragmatist Hasan Ruhani'ye karşısında kaybetti. Başarısızlığı 2016 yılında ortaya çıkan ve o yılki idamlardaki rolünü vurguladığı iddia edilen 1988 tarihli bir ses kaydına bağlandı.

Kayıtta, dönemin dini lider yardımcısı Ayetullah Hüseyin Ali Montazeri cinayetlerden bahsediyordu. Montazeri'nin oğlu kaseti yayınladığı için tutuklandı ve hapse atıldı.

Reisi, 1960 yılında İran'ın kutsal Şii kenti Meşhed'de dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Babasını 5 yaşında kaybeden Reisi onun izinden giderek bir din adamı oldu.

Kutsal Kum kentindeki ilahiyat okulunda eğitim alan Reisi, genç bir öğrenciyken 1979 İslam Devrimi’nde Batı destekli Şah'a karşı protestolarda yer aldı.

Daha sonra Kum'daki dini liderlerle kurduğu temaslar onu yargıda güvenilir bir figür haline getirdi.