Amerika’da okumak yüzbinlerce Türk öğrencinin hayalini süslüyor. Artan ekonomik kriz ve gelecek kaygıları ile bu sayı her geçen gün artıyor. Amerika’da üniversite eğitimine kabul edilmek ise uzun ve planlanması gereken bir süreç. Uzmanlara göre 9. Sınıfın ilk döneminden itibaren başlaması gereken bu süreç nasıl ilerliyor? Kriterler neler? Öğrencilerin ve ailelerin nelere dikkat etmesi gerekiyor?
Your browser doesn’t support HTML5
Türkiye’de son zamanlarda ekonomik nedenlere bağlı olarak yurtdışına göç edenlerin sayısında ciddi bir artış var. Özellikle doktor ve mühendislerin yurtdışına gitmeyi tercih etmeleriyle ilgili tartışmalar sürerken, sadece meslek sahibi kesim değil, artık lise çağındaki gençler de yurtdışında hayat kurmak istiyor.
MetroPOLL Araştırma’nın Ocak ayında Türkiye’de yaptığı ankete katılanların yüzde 53’ü yurtdışında yaşamak veya okumak istediğini belirtiyor. Amerika ise gençlerin okumak ve yaşamak istediği yerlerin başında geliyor.
Peki Amerika’da üniversite okumak için ne yapmak gerekiyor?
İlk tavsiye, öğrencilerin üniversiteye hazırlık yapmaları için lise son sınıfa kadar beklememeleri yönünde. Öğrencilerin üniversiteye adım atma süreci daha lise birinci sınıfın ilk dönemi başlıyor. İngilizce'de kısaca GPA yani “Grade Point Average” olarak bilinen ağırlıklı not ortalaması, üniversiteye kabulde en çok rol oynayan etkenlerden biri.
George Washington Üniversitesi Eğitim Liderliği ve Yönetimi üzerine yüksek lisans yapan ilk Türk olan, Türkiye’nin köklü okullarında her yıl ortalama 100 öğrenciye danışmanlık veren Yurtdışı Eğitim Danışmanı Sedef Gazioğlu’na göre yurtdışı üniversite eğitimine giden yolda başarılı bir öğrenci olmak kadar, sürece erken başlamak, sosyal olmak ve doğru okulu hedeflemek kritik önem taşıyor.
California’daki üniversitelerin daveti üzerine Los Angeles’ta bulunan Sedef Gazioğlu, öğrencilerin doğru okula yerleşebilmesi için Amerika ve Avrupa’da 160’tan fazla üniversiteye ziyarette bulunmuş.
Gazioğlu, “Ben üniversite seçimini bir ayakkabı gibi düşünüyorum. O ayakkabı(nın) ayağımıza tam olması lazım. Çünkü eğer ayağımızı sıkarsa ne yürüyebiliriz ne koşabiliriz. Ayağımıza büyük olursa yine aynı şekilde ne yürüyebiliriz ne koşabiliriz. Dolayısıyla kendimize uyan ayakkabıyı giyebilirsek her şeyi yapabiliriz. Benim bir kere öğrencilerime söyleyebileceğim en önemli tavsiye erken başlayın. Erken başlamak lazım. Eğer yurtdışı hedefi varsa öğrencilerimizin, bu fikir oluşur oluşmaz çalışmalara başlamak gerekiyor” diyor.
Ancak ne erken başlamak ne de sadece yüksek not ortalaması, bir üniversiteden kabul almayı garanti etmiyor. Amerika’daki üniversiteler dil yeterliliğine de büyük önem veriyor. Bu noktada devreye IELTS ve TOEFL sınavları giriyor. Birçok üniversite her iki sınavı da kabul ediyor. Amerika’nın en iyi üniversiteleri için dil skoru ne kadar yüksek olursa öğrenci o kadar avantajlı konumda oluyor. Bu anlamda dil yeterliliği, üzerinde durulması gereken en önemli konular arasında yer alıyor.
Üniversitelerin çoğu başvuran öğrencilerin ders notlarının yanı sıra spor faaliyetleri, yaratıcılık, liderlik ve inovasyon gibi alanlardaki başarı ve becerilerini de göz önünde bulunduruyor.
Amerika’daki üniversiteler için başvuru yaparken niyet mektubu da önemli bir rol oynuyor. Niyet mektubu, İngilizce olarak 'Statement of Purpose' ya da 'Personal Statement' olarak da anılabiliyor. Bu kompozisyonların tekniği, dili ve anlatım biçimi Amerika’daki okullara kabulde önemli bir rol oynuyor.
Niyet mektubunun, üniversite başvuru sürecinde “öğrencinin kendini onları hiç tanımayan insanlara anlatabilecekleri tek şey" olduğuna vurgu yapan Gazioğlu, süreci şu sözlerle özetledi: "Personal statement dediğimiz bir essayimiz var. Bu 650 kelimeden oluşuyor ve bütün üniversitelere bu gidiyor. Öncelikle bunun çok doğru bir şekilde hazırlanması lazım. Amerikalı admission officerlar (kayıt görevlileri), diğer Avrupa’daki ve İngiltere’deki üniversitelerden farklı olarak, öğrencinin hikayesini ve o hikayeyi nasıl aktaracağını çok önemsiyorlar yaratıcılığını duymak istiyorlar. Hikayeyi duymak istiyorlar.”
Amerika’da lisans eğitimi için izlenebilecek iki temel yöntem bulunuyor: Ya doğrudan dört yıllık bir üniversiteye başvuru yapmak, ya da iki yıllık Yüksek Okul kaydı yaptırdıktan sonra, üç ve dördüncü yıllar için 4 yıllık bir üniversiteye devam ederek lisans tamamlamak. Eğitim Danışmanı Sedef Gazioğlu’na göre Türk öğrenciler 2 yıllık üniversiteleri tercih etmiyor. Amerika’daki okullara burs olmadan yerleşebilmek içinse minik bir serveti gözden çıkarmak gerekiyor.
“Lise hayatı boyunca 9. Sınıftan 12. Sınıfın başına kadar ciddi bir hazırlanma süreci geçirip, 12. Sınıfta da başvurulara odaklandıktan sonra, hedef odaklı gidip dört yıllık üniversiteleri tercih ediyor Türk öğrencilerimiz” diyen Gazioğlu, diğer taraftan, özellikle son dönemlerde ABD'de üniversitede eğitim görme maliyetlerinin de arttığına dikkat çekiyor: “Pandemi ile birlikte üniversite fiyatları da çok arttı. Şu anda üniversite fiyatlarını 70 bin 85 bin dolar civarı düşünebiliriz bir yıllık hem tuition fee dediğimiz eğitim ücreti hem yatakhane ücreti, diğer kitaplar vs. gibi hepsinin toplamı bu aralıkta ilerliyor Amerika’da yabancı öğrenciler için.”
Amerika’da üniversite eğitimi almak isteyen öğrenciler başvurularını online bir sistem üzerinden gerçekleştirebiliyor. Merkezi bir başvuru ve yerleştirme sistemi bulunmuyor. Her üniversite kendi başvurularını kabul ediyor ve değerlendiriyor.
“Amerika’daki başvuru sistemi ikiye ayrılıyor. Erken başvurular ve normal başvurular. Erken başvuru tarihleri genelde 1 Kasım’dır. 1 Kasım’da da ‘early decision, early action’ dediğimiz, ikiye ayrılan bir sistem var. ‘Early decision’ başvuru sisteminde, öğrenci tek bir yere başvuru atabilir. 'Early action’ dediğimiz başvuru sisteminde böyle bir zorunluluk yok o nedenle istediği kadar early action okuluna başvuru atabilir. California sisteminin de altını çizmek isterim. Bu sene gerçekleşmiş yeni bir bilgi bu, UC sistemi normalde 1 Kasım’da açılıp 30 Kasım’da biterdi. Bu sene itibariyle 1 Ekim’de açılıp, 30 Kasım’da bitiyor" diyor Gazioğlu.
Amerika eğitim söz konusu olduğunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak tanınıyor. Amerika’da her öğrenciye ve her beklentiye yönelik bir seçenek bulmak mümkün olabiliyor. Amerika, yalnızca eğitim anlamında değil; kariyer anlamında da öğrencilere birçok avantaj sunuyor. Öğrenciler dünya devi şirketlerde istihdam edilme olanağı bulabiliyor. Bu nedenle; her yıl dünyanın dört bir yanından binlerce uluslararası öğrenci Amerikan üniversitelerine başvuruda bulunuyor.