İzmir’in Urla ilçesinin Zeytinalanı Mahallesi’nden çiftçi bir ailenin kızı Helen Gülgün Bükülmez. 17 yaşında evlenen, 18 yaşında anne olan Bükülmez, üniveriste eğitiminden sonra İngilizce öğrenmek için rotasını Amerika’ya çevirmiş.
Urla’dan babadan öğrendiği çiftçiliği bugün Kentucky’de yapıyor. Bükülmez, sadece çiftçi değil aynı zamanda yaşadığı bölgede sevilen ve bilinen bir avukat ve siyasetçi.
Bükülmez, “Ben genç bir anne olarak küçük oğluma ve kendime daha güzel bir yaşam için çareler ararken İngilizce öğrenmem gerektiğini fark ettim. Uludağ Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. Çok gurur duyarım bu eğitimle. Daha sonra farkettim ki İngilizce bilmezseniz hep camdan bir tavan var. Ama bir çiftçi kızı olunca tabii ki kaynaklarınız çok fazla değil. Çok iyi hatırlıyorum annem bileziklerini bozmuştu. Ben elimde avucumda ne varsa satmıştım ki uçak biletimi alabileyim, bir Türk, Amerikalı doktor Fikret Yalkurt aracılığıyla Kentucky’e geldim. Kentucky'de İngilizce öğrendim. İngilizce öğrendikten sonra Kentucky’e aşık oldum. Kadın haklarının son derece iyi savunulduğu sistemin güç verdiği bir dünyada olduğumu anladım ve daha sonra işe koyuldum” diyor.
O cam tavanı aşmak için geldiği Amerika’da kendi rüyasını gerçekleştirme şansı bulmuş. Onunla da yetinmemiş, kendine yeni hedefler koymuş.
Bükülmez, “Amerikan hayali benim için özgürlüğümün, bağımsızlığımın kazanıldığı bir dünya idi. Çok şükür çok çalışmayla hala da çok çalışıyoruz. Bugün Amerikalılar'ın, etrafımdakilerin söylediğime göre en iyi göçmenlik ve kaza avukatlarından biriyim. Oğlum da okullarını çok güzel okudu, ortopedi cerrahı oldu. Çok şükür Amerikan hayaline yaklaştık diyebilirim. Aslında onun bir fotoğrafını çekseniz burası olur. Amerikan hayali huzuru bulduğunuz, kendi standartlarınızın, mutluluğunuzu oluşturduğu bir hayal. Daha önceden hep başkalarının Amerikan hayaline bakardım, şöyle bir araba mı kullanalım, şöyle bir büyük evde mi yaşayalım, şunu mu giyelim bunu mu yiyelim diye. Ama Amerika'da olmak aslında insana kendin olmak için izin vermek. Bu anlamda ben de çiftçiliğim ile gurur duyduğum bir hayat yaşıyorum. Tabii ki avukatlığı da çok seviyorum Ama bir çiftçi kızı olmanın, böyle dağın başında bağa dönüştürmenin keyfini yaşıyorum” diye konuşuyor.
Kentucky’i ikinci evi olarak gören Helen Gülgün Bükülmez, kendisine ikinci bir şans tanıyan, oğlu ve kendisine kucak açan Kentucky’e hizmeti bir borç olarak gördüğünü söylüyor. Dağın başında, ayağında botlarla siyasete atılan Bükülmez, bir koltuk kazanmasa da yaşadığı topluma hizmet edilebileceği düşüncesinde.
“Çiftçiyseniz koltuğa ihtiyacınız yok, botlarınız, kazmanız küreğiniz olsun”
Bükülmez, Kongre’de yaşadığı bölgeyi şimdilik temsil edemiyor olsa da, temsil eden Kongre üyesi Demokrat Temsilciler Meclisi üyesi Andy Barr’ın desteği arkasında.
İzmirli Bükülmez, “Hiç beklemediğim bir zamanda Senato’dan gelen bir telefonla bu maceranın içinde buldum kendimi. Etrafımda şu anda da gördüğünüz gibi çok güzel arkadaşlarım var. Çok güzel bağlantılar kurdum. Bütün insanlar hemen anında benim yanımda bitiverdiler. Seçimler çok beklenmedik ama çok şükran duyduğum bir tecrübeydi. Ben etrafımdaki insanları çok seviyorum. Kentteki halkını çok seviyorum. Diğerlerine bir şeyler katmak isteyen herkesi çok seviyorum. Bu süreçte de hep yanımda komşularım arkadaşlarım, üniversite arkadaşlarım hukuk fakültesinden arkadaşlarım resmen koruyucu bir bariyer gibi oluşturdular ve bana her türlü desteği verdiler. O yüzden aslında seçimler 7 hafta sürdü. 7 hafta içerisinde karşı taraftan 5 kat daha fazla para topladık. Bunu da çok güzel bir şekilde hazırladık ve harcadık. Koltuğu kazanamadık çünkü Kentucky'de. Mavilerle kazanmak çok zordur ama koltuktan çok daha değerli şeyler kazandık. Zaten çiftçi iseniz koltuğa ihtiyacınız yok. Botlarınız, kazmanız küreğiniz olsun. Bizim de yazmamız, yüreğimiz sürekli devam etmek. Oradaki çiftçilere çalışan insanlara ve küçük işletmelere onların sesi olarak destek vermek ve şu anda da onu yapıyoruz Senato'da, Kongre’de, siz de gördünüz, Barr buradaydı. Ona verdiğimiz daveti kabul etti. Buradaki çiftliklerin her birine tek tek götüreceğiz. Ve ben bundan sonra yaşamım boyunca bu bana hayatta ikinci şansı veren Kentucky halkına hizmet etmeye devam edeceğim. Ben ona siyaset de demiyorum, hizmet diyorum. Botlarla, kazmayla kürekle çok güzel hizmet yapılabilir. Hiç de koltuğa ihtiyacımız yok” sözleriyle anlatıyor siyaset macerasını.
Türkler'e ve kadınlara çağrı
Amerika’da yaşayan Türkler’e tıpkı kendisinin de yaptığı gibi siyasete atılmaları çağrısında bulunan Bükülmez, özellikle gençlere ve kadınlara kendi yaşadıklarını örnek gösteriyor.
Helen Gülgün Bükülmez, “Öncelikle gençlerimize ve kadınlarımıza seslenmek istiyorum. Korkmayın, kesinlikle korkmayın. Çünkü yeterli miyim değil miyim? Zamanı mı diye düşünmeyin. Sizden çok daha yetersiz olan, henüz hazır olmayan kişiler bile bu işe girişiyor. Eğer yüreğinizde halka hizmet sevgisi varsa, insan aşkı varsa bence her şeyi yapabilirsiniz. Ve Amerika Birleşik Devletleri'nde hiçbir şeyden korkmanıza gerek yok. Sistem arkanızda, dostlar arkanızda arkadaşlar arkanızda, yeter ki sürekli pozitif olarak kendinize bir şeyler katarak ve her zaman umudu kollayarak yaşayın” ifadelerini kullanıyor.
Kentucky’de yaşasa da, Urla’yı hiç unutmayan Bükülmez, vatanına desteğinin her zaman süreceğini söylüyor ve ‘’Orada gençlerimize, özellikle kadınlarımıza gerek eğitim, gerek tecrübe, gerek meslek edinme konusunda desteklerimiz olacak. Onun dışında da herkes üniversiteye gitmek zorunda değil. Eğer dantel yapan, oya işleyen hanımlarımız varsa onların da emeklerini burada da pazarlayabiliriz. Herkese kapımız açık. Daha güzel günler biz birlikte oldukça mümkün. Bunu birlikte dünyaya ve gerçekliğe dönüştüreceğiz” diyor.
İmkansızlıklar içinde bile herkesin başarıya ulaşabileceğinin somut bir örneği olan Bükülmez’in amacı hem beraber yaşadığı Amerikalılar’a hem de anavatanı Türkiye’dekilere ama özellikle de kadınlara, kız çocuklarına faydalı olabilmek.
Bükülmez, bir Amerikalı Türk olarak bu mozaiğin zenginliğini, büyük emeklerle bağa döndürdüğünü söylediği dağ evinde, Amerikalılar ve Türkler’i bir arada ağırlayarak hayata geçiriyor. Bu evsahipliği, gelecekte Kongre’de koltuk sahibi olması halinde hem Amerikalılar’a hem de Türkler’e eşit mesafede hizmet edeceğinin de sinyallerini veriyor.
