“Şu an bu işi gerçek anlamda, profesyonel bir şekilde yapan tek kişi olarak kaldım”. Meddah Mehmet Esen, geleneksel Türk tiyatrosunun önemli bir parçası olan meddahlığın geldiği noktayı bu sözlerle anlattı. Esen, “Ben dilerim ki bu sanata sahip çıkılsın. Üniversitelerde, konservatuarlarda kürsüsü olması gereken bir dal bu. Dilerim o kapılar açılsın. Çünkü kendi kültüründen yoksun olan hiçbir şey yaşamaz, ölmeye mahkumdur” diye konuştu.
Çeşme Belediyesi’nin düzenlediği Alaçatı Tiyatro Günleri kapsamında bir oyun sergileyen Esen, meddahlığa yurtdışında gösterilen ilginin Türkiye’de gösterilmemesinden şikayetçi. Usta sanatçıya göre, bunun nedeni sanatın doğasında var olan muhalif tavır ve meddahın da bu tavrı sergileyen kişi olması.
“Kendi ışığını sakınmadan harcayan bir sanatçı”
Oyun öncesinde VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Esen, meddahı “Yanlışa hayır diyen, kendi ışığını sakınmadan harcayan bir sanatçı” diye tanımladı. Meddah kelimesinin kökeni methetmekten geliyor. Esen, meddahlığın şamanlık döneminde Orta Asya’da ortaya çıktığını ve oradan Anadolu’ya geldiğini söyledi: “Anadolu’da Osmanlı döneminde saray da sahip çıkıyor. Padişahlar çok ilgileniyorlar. Padişah karşısında sandalyeye oturma yetkisine sahip tek kişi meddah olmuş. Padişahın söylemek istediklerini, halka yaymak istediklerini alıyorlar, halka anlatıyorlar. Fakat fazla ileri gittikleri zaman birçok meddahın da kellesi gitmiş. Ama hiçbir zaman sarayın soytarısı gibi değil. Halkın yanında olmuş. Yıkıcı değil, yapıcı olmaya çalışmış ve halkla iktidar arasında köprü olmaya çalışmış. Hep o bağı kopartmadan, halkın dertlerini anlatmaya çalışmış kişi meddah.”
“Gençler uzak durmayı tercih ediyor”
Usta oyuncuya göre Osmanlı döneminde çok yaygın olan meddahlığın yok olmaya yüz tutmasında Cumhuriyet döneminde Batı kültürünün öne çıkarılması önemli bir etken: “Bizim kültürümüz biraz dışlanmış o zaman. Yapılan en büyük yanlışlardan biri o. Yani kendi toprağından beslenmeyen, ayakları kendi toprağına basmayan bir şekilde gelmiş.”
Gençlerin meddahlığa çok ilgi göstermediğini söyleyen Esen “Gençler halkın dertlerini anlatmaktan çok, başları ağrımasın diye suya sabuna dokunmadan bir yol çizmeye çalışıyorlar. Sistem de buna bu şekilde izin veriyor zaten. Ben, bana gelen arkadaşlara yardımcı olmaya çalışıyorum ama zor geliyor. Gençler daha çok, hızlı bir şekilde yükselmek istiyorlar. Biraz da emek vermeden çözüm bulmaya, para kazanmaya çalışıyorlar. Bir de politik bir tavrı olduğu için meddahın bunu taşımak çok zor. Gençler o konuda biraz uzak durmayı tercih ediyorlar.”
Münir Özkul’dan meddahlık dersi
Tiyatro, sinema, dizi oyunculuğu ve yönetmenlik de yapan Esen, kendisini meddahlığa yönlendiren ismin Haldun Taner olduğunu söyledi: “Ben Haldun Taner’in ‘Eşeğin Gölgesi’ oyununda dört ayrı karakter oynuyordum. Oyunu seyredip, ‘Ya neden meddahlığı denemiyorsun. Ben sana yardımcı olurum. Senin Münir Özkul’la çalışman lazım’ dedi. Beni Münir Özkul’un evine götürdü. Ve ben Münir Özkul’un çırağı olarak ilk öyle başladım. Bir yıl yaklaşık gittim, geldim Münir Özkul’un evine. Baktı ben pes etmiyorum, beni çalıştırmaya başladı.”
Münir Özkul gibi bir ustadan aldığı eğitimle meddahlığa adım atan Esen, “İlk meddah oyunum Erol Toy’un yazdığı Düş ve Gerçek. 23 değişik karakter oynuyordum. Sonra Ahmet Önel bana bir meddah oyunu yazdı. Kaşif-i Eyvah Nadir Efendi. Bununla iki oyunculuk ödülü kazandım. 89’a kadar böyle metin üzerinden gitti. 89 yılında yurtdışına gittiğim zaman doğaçlama yapmaya başladım. Başıma gelenleri kendi yaşadıklarımı anlatmaya başladım. 89’dan itibaren de doğaçlama olarak yapıyorum” diye konuştu.
“Talk-show başka bir şey”
Meddahlığın en önemli özelliklerinden biri yazılı bir metne dayalı olmaması. Doğaçlama yöntemi ustalık ve deneyim gerektiriyor: “Bugün akşam oyun oynayacağım. Gerçekten bilmiyorum ne olacağını. Heyecanlıyım, stresliyim. Sahneye çıktığım o anda, o gün, o hafta ya da o ay yaşadıklarımı birden mizah yoluyla anlatmaya başlıyorum. Ya da yani günlük politik hicivleri yapmaya başlıyorum. Bu, doğaçlamayla oluyor ve seyircinin reaksiyonuna göre de konular değişiyor.”
Peki günümüzde popüler olan talk-showlar meddahlığın yeni bir biçimde devam etmesi olarak algılanabilir mi? Mehmet Esen’e göre, ikisi arasında büyük farklar var: “Meddah, politik bir sanatçı. Halkın sesi. Halkın sesini, derdini, çilesini, çektiği sıkıntıları anlatan ve ona çözüm arayan bir sanatçı. İşte yanlışa hayır diyeceksin. Kendi ışığını sakınmadan harcayacaksın. Talk Show başka bir şey. Bir geyik dönüyor orada.” Talk showcuların tek bir tipleme üzerine gittiğini söyleyen Esen, meddahların ise farklı karakterleri canlandırdığını vurguladı.