Partilerüstü Politika Merkezi, Washington’da “Türk demokrasisinden geriye ne kaldı?” adlı bir panel düzenledi. Panele Dışişleri Bakanı’nın Avrupa ve Doğu Akdeniz işlerinden sorumlu eski yardımcısı Amanda Sloat, St. Lawrence Üniversitesi’nden Profesör Howard Eissenstat, Al Monitor yazarı Amberin Zaman, merkezin siyaset uzmanı Nicholas Danforth katıldı. Konuşmacılar Türkiye’de toplumun bölünmüşlüğüne dikkat çekerken, bazı konuşmacılar Türkiye için hala umut olduğunu söyledi.
Türkiye’de toplumun derin bir travma geçirdiğini belirten Amanda Sloat, buna gerekçe olarak darbe girişimi ve sonrasında yaşananları gösterdi.
Sloat, “Darbe girişiminin ne kadar travmatik olduğu Amerika’da ve Avrupa’da yeterince anlaşılamadı. Bu beklenmiyordu, bunun sivil toplum üzerinde, basın özgürlüğü üzerinde etkisi oldu. Kurumlara güven azaldı, parlamento zayıfladı, insanların mahkemelerin adil kararlar verdiğine güveni kalmadı” dedi.
Amerika Dışişleri eski bakan yardımcısı bununla birlikte Türkiye’yle ilgili olarak hala umut taşıdığını da söyledi.
Sloat, “Birincisi referandum sonucuna bakarsanız resmi verilere göre halkın yüzde 48.6’sı hayır oyu kullandı. Yani derinden bölünmüş bir toplum var, toplumun önemli bir bölümü, olanlara karşı direniyor. Parlamentoda zeytin ağaçlarının kesilmesiyle ilgili yasa tasarısının kabul edilmemesi için çok sayıda sivil toplum örgütü çaba sarf etti ve hükümet tasarıyı geri çekti. Sivil toplum hala ayakta durmak istiyor. Bence hükümet ikinci bir Gezi Parkı tarzı olaydan korkuyor. İkinci olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki yürüyüş var. Bu, insanların ilgisini çekiyor. Bu, bazılarının ayağa kalkmak ve bir şeyler yapmak isteğinin göstergesi. Sivil toplum ölmedi ve bunu görmek gelecek için bana umut veriyor” dedi.
"Referandum işleri karmaşık hale getirdi"
Profesör Howard Eissenstat’a göreyse referandum işleri daha karıştırdı.
Eissenstat, “Bence referandum işleri belki de daha karmaşık hale getirdi. Kimse sonuçtan memnun değil. CHP daha güçlü oyun oynamak zorunda. CHP artık geleneksel oyununu sürdüremez” ifadelerini kullandı.
Al Monitor yazarı Amberin Zaman da darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kendi gündemini hayata geçirmek için koz verdiği görüşünde.
Zaman, “Her şeyden önce Kürt sorununu askeri yollardan çözmek, savaş alanında yenmek istiyorlar, yakın zamanda barış sürecine dönüş ihtimali görmüyorum, YPG ise şu anda gerçek bir sorun. YPG-Amerika arasındaki ilişki, PKK’yla Amerika arasındaki ilişkiden farksız” dedi.
Partilerüstü Politika Merkezi siyaset uzmanı Nicholas Danforth da Türkiye’nin demokratik bir ülke olmasının önemini vurguladı.
Danforth, Türkiye laik olduktan ve radikal İslam’a karşı durduktan sonra otoriter ya da demokratik olmasının önemi var mı şeklindeki bir soruya, böyle bir yaklaşımın öngörüden yoksun olduğunu belirterek yanıt verdi.
Nicholas Danforth, “Türk demokrasisinde düşüş Amerika-Türkiye ilişkilerinde tehlikeli sonuçlara neden olabilir, yakın zamanda bu Amerikan karşıtlığını arttırır. Türkiye’de şu andaki demokratik durum işleri daha kolaylaştırmayacak. Daha büyük meseleyse Amerika’nın otokratik liderlerden beklediği istikrar. Türkiye’nin şu anda karşılaştığı zorluklar Türkiye’yi çok zor durumda bırakabilir” dedi.
"Türkiye ve PKK masaya dönmeli"
Peki böyle bir ortamda Amerika ne yapmalı? Danforth’a göre Amerika, Türkiye ve PKK masaya geri dönmeli.
Danforth, “Yakın gelecekte Amerika, Türkiye ve PKK masaya geri dönmeli, ama bu şu sıralar inanılmaz derecede imkansız görünüyor. Bence Amerika çatışmanın daha kötüye gitmemesine odaklanmalı. Eğer Amerika’nın Suriye’nin kuzeyinde destek verdiği güçler, Türkiye’nin içinde sivillere saldırı düzenlerse bu kabul edilemez ve bunun YPG’yle ilişkilerde bazı sonuçları olur” dedi.
Amanda Sloat da Türkiye’nin NATO üyesi olduğuna dikkat çekti ve yüzünün Batı’ya dönük olması için Avrupa Birliği’yle ilişkilerinin sürmesi gerektiğini vurguladı.
Sloat, “Türk demokrasisi Amerika için kesinlikle önemli, Türkiye bir NATO üyesi ve bir NATO üyesinden bazı demokratik standartları karşılamasını beklersiniz. Türkiye’nin Avrupa Birliği ilişkileriyle ilgili de soru işaretleri var, kişisel olarak Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin devamından yanayım, çünkü bu Türkiye’yi Batı yönünde tutuyor. Sorun şu ki demokrasi nedeniyle Amerika ve Avrupa Birliği tarafından yalnız bırakılırsa Türkiye, yeni, demokrasinin pek de uygulanmadığı ülkelerle ortaklıklar arayacaktır, yani Türkiye’yi demokrasi içinde tutmak faydalı olacaktır. Amerika ve Avrupalı liderlerin Türkiye’de olanlarla ilgili endişelerini dile getirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
Amberin Zaman ise Avrupa Birliği’nin şu sıralar kendi içinde sorunları olduğuna dikkat çekti.
Danforth da, Türkiye konusunda iyimserlik duymanın zor olduğunu kaydetti.
Danforth, “Benim için umutlu olmak zor. Bir parti lideri cezaevinde, diğer siyasi partiler tehdit altında, Erdoğan öyle bir noktaya geldi ki, iktidardan ineceği zaman ülkeyi de beraberinde sürükleyebilir” ifadelerini kullandı.
Profesör Howard Eissenstat ise Türkiye’nin düşüncelerin adil şekilde tartışılabildiği bir demokrasisi olması gerektiğini vurguladı.