WASHINGTON —
Türk hükümetiyle PKK arasındaki çatışmaları sona erdirmek için geçmişte de girişimler oldu. Ancak bölgesel uzmanlar, son girişimlerin daha fazla gelecek vadettiği görüşünde.
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çok büyük siyasi hedefleri olduğunu ve Türk-Kürt çatışmasını gerisinde bırakmak istediğini söylüyor.
“Erdoğan cumhurbaşkanı olmak istiyor” diyen Çağaptay, kendisinin bu hedefe ulaşmadan önce terör ve şiddeti ‘bir numaralı gündem’ olmaktan çıkarmaya çalıştığını, aksi takdirde cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin imkanı olmadığını savunuyor.
Çağaptay, Başbakan Erdoğan’ın PKK’yla çatışmaları “görüşmelerle” çözmek istemesini de yine kendisinin Türkiye’ye uluslararası saygınlık kazandırmak istemesine bağlıyor. Çağaptay, “Erdoğan Türkiye’yi bölgesel bir güç haline getirmek istiyor” diyor ve çatışmalar devam ettikçe bu hedefine ulaşamayacağını söylüyor.
Aynı görüşe Amerikan İlerleme Merkezi uzmanı Matt Duss da katılıyor. Duss’a göre hem Erdoğan’ın hem de Öcalan’ın bu çatışmaları sona erdirme yönünde belli çıkarları var.
Türkiye’nin 2020 Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmak istediğini de hatırlattan Matt Duss, bunun iki tarafa da barış için gerekçe verdiğini düşünüyor. Bununla birlikte Türk hükümetiyle PKK arasındaki görüşmelerin ilerleme sağlayacağı konusunda temkinli iyimserlik sergileyen Duss, ilerlemenin İran’da, Irak’ta ve Suriye’de ulusal kimlik arayışında olan Kürtler’e yararı olacağı görüşünde.
Duss, “Kürtler, son yüzyılda Ortadoğu’nun değişik mekanizmaları içinde hep kaybeden tarafı oldu. Bu etnik grup kendini değişik ülkeler arasında bölünmüş durumda buldu” diye konuşuyor.
Kürtler bölgede uzun süredir mücadele verse de, Irak’ta potansiyel ilerleme işaretleri verdi.
Türkiye’nin petrole bağımlılığı, Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle ilişkilerini güçlendirmesi için önemli bir etken oldu.
Soner Çağaptay, Türkiye’nin Irak’taki Kürt yönetimiyle ticari ilişkileri geliştirmesinin, kendi sınırları içindeki ve diğer ülkelerdeki Kürtler’le de ilişkileri güçlendirmesinde yardımcı olacağını söylüyor: “Eğer Suriye’de nüfuz sağlamak isteyen Türkiye, Iraklı Kürtler’le iyi geçindikten sonra kendi Kürtleri’yle iyi geçinirse, bu Suriyeli Kürtler üzerinde de nüfuz sağlamanın yolunu açacak,” diyor.
Türkiye bu ay başında Kürt sorununu çözmek için önemli bir adım daha attı. Hükümet, 63 üyeli bir Akil İnsanlar heyeti oluşturdu. Akil İnsanlar, hükümetle PKK arasındaki çatışmaların sona ermesini teşvik etmek amacıyla tüm Türkiye’yi dolaşacak.
Başta bağımsızlık için mücadele veren PKK, şimdi bu taleplerini özerklik ve Kürtlere kültürel haklarını sağlamaya indirgedi. Türk hükümeti bu taleplerin bazılarını yerine getirdi. Erdoğan hükümeti Kürtler’e dil hakkı ve Kürtçe televizyon gibi olanaklar sağladı.
Ancak atılan tüm bu küçük adımlara ve PKK lideri Öcalan’ın son açılımlarına rağmen Türkler’le Kürtler arasındaki gerginliğin hemen çözülebileceğini söylemek için henüz çok erken.
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çok büyük siyasi hedefleri olduğunu ve Türk-Kürt çatışmasını gerisinde bırakmak istediğini söylüyor.
“Erdoğan cumhurbaşkanı olmak istiyor” diyen Çağaptay, kendisinin bu hedefe ulaşmadan önce terör ve şiddeti ‘bir numaralı gündem’ olmaktan çıkarmaya çalıştığını, aksi takdirde cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin imkanı olmadığını savunuyor.
Çağaptay, Başbakan Erdoğan’ın PKK’yla çatışmaları “görüşmelerle” çözmek istemesini de yine kendisinin Türkiye’ye uluslararası saygınlık kazandırmak istemesine bağlıyor. Çağaptay, “Erdoğan Türkiye’yi bölgesel bir güç haline getirmek istiyor” diyor ve çatışmalar devam ettikçe bu hedefine ulaşamayacağını söylüyor.
Aynı görüşe Amerikan İlerleme Merkezi uzmanı Matt Duss da katılıyor. Duss’a göre hem Erdoğan’ın hem de Öcalan’ın bu çatışmaları sona erdirme yönünde belli çıkarları var.
Türkiye’nin 2020 Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmak istediğini de hatırlattan Matt Duss, bunun iki tarafa da barış için gerekçe verdiğini düşünüyor. Bununla birlikte Türk hükümetiyle PKK arasındaki görüşmelerin ilerleme sağlayacağı konusunda temkinli iyimserlik sergileyen Duss, ilerlemenin İran’da, Irak’ta ve Suriye’de ulusal kimlik arayışında olan Kürtler’e yararı olacağı görüşünde.
Duss, “Kürtler, son yüzyılda Ortadoğu’nun değişik mekanizmaları içinde hep kaybeden tarafı oldu. Bu etnik grup kendini değişik ülkeler arasında bölünmüş durumda buldu” diye konuşuyor.
Kürtler bölgede uzun süredir mücadele verse de, Irak’ta potansiyel ilerleme işaretleri verdi.
Türkiye’nin petrole bağımlılığı, Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle ilişkilerini güçlendirmesi için önemli bir etken oldu.
Soner Çağaptay, Türkiye’nin Irak’taki Kürt yönetimiyle ticari ilişkileri geliştirmesinin, kendi sınırları içindeki ve diğer ülkelerdeki Kürtler’le de ilişkileri güçlendirmesinde yardımcı olacağını söylüyor: “Eğer Suriye’de nüfuz sağlamak isteyen Türkiye, Iraklı Kürtler’le iyi geçindikten sonra kendi Kürtleri’yle iyi geçinirse, bu Suriyeli Kürtler üzerinde de nüfuz sağlamanın yolunu açacak,” diyor.
Türkiye bu ay başında Kürt sorununu çözmek için önemli bir adım daha attı. Hükümet, 63 üyeli bir Akil İnsanlar heyeti oluşturdu. Akil İnsanlar, hükümetle PKK arasındaki çatışmaların sona ermesini teşvik etmek amacıyla tüm Türkiye’yi dolaşacak.
Başta bağımsızlık için mücadele veren PKK, şimdi bu taleplerini özerklik ve Kürtlere kültürel haklarını sağlamaya indirgedi. Türk hükümeti bu taleplerin bazılarını yerine getirdi. Erdoğan hükümeti Kürtler’e dil hakkı ve Kürtçe televizyon gibi olanaklar sağladı.
Ancak atılan tüm bu küçük adımlara ve PKK lideri Öcalan’ın son açılımlarına rağmen Türkler’le Kürtler arasındaki gerginliğin hemen çözülebileceğini söylemek için henüz çok erken.