Erişilebilirlik

'Türkiye'deki Sığınmacılara Baskı Ortamı Oluşacak' Tartışması


Türkiye’deki göçmenlere sıkı denetim uygulanmasını hedefleyen ve CHP’nin kısmen HDP’nin tümüyle karşı olduğu yasa teklifi valiliklere geniş yetkiler veriliyor.

Gaziantep'deki sığınmacı kampı
Gaziantep'deki sığınmacı kampı

TBMM gündemindeki torba yasa teklifi içerisinde göçmenlere ilişkin yasal hükümler, özellikle uygulama aşamasında ciddi sıkıntılara yol açabileceği görüşüyle tartışma yarattı. AKP’nin sunduğu teklifte mevcut 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda çok sayıda değişikliğe gidilmesi hedefleniyor.

‘İdari gözetim’le yabancıları takip

Teklif itibariyle sadece sığınmacılar değil bütün yabancılar açısından “kamu düzeni ve güvenlik” gerekçesiyle Türkiye’ye giriş izni verilmeden hızlıca sınır dışı etme prosedürü kapısı açılıyor. Hali hazırda Türkiye’de yaşayan yabancılara ve “vize muafiyeti” olan yabancılara yönelik “giriş yasağı” uygulanması öngörülüyor. Eskiden yabancılara sınır dışı kararına karşı dava açmaları için 15 günlük süre tanınırken, şimdi bunun 7 gün ile sınırlandırılması planlanıyor.

Teklifte valiliklere yabancılar konusunda kapsamlı yetkiler verilerek, “düzensiz göç ile mücadele” kapsamında “idari gözetim” gerekçesiyle yabancıları takip etme mekanizması oluşturulması hedefleniyor.

“Yasa dışı göçmenlere ev kiralayanlara da ceza”

Türkiye’de Birleşmiş Milletler (BM) çerçevesince “uluslararası koruma statüsü” başvurusu yapmış yabancılar ile ilgili karar verme yetkisi, merkezi otorite yerine valiliklere devrediliyor. Bu kişilere kanunda belirlenmiş 6 ayda bir geçici kimlik verilmesi yerine İçişleri Bakanlığı’nın “ihtiyaçlara göre” belirleyeceği süreyle kimlik vermesi öngörülüyor. Böylece her ilde valiliklerce ‘uluslararası koruma statüsü’nde sığınma talebinde bulunmuş kişiler ile ilgili birbirinden farklı uygulamalar söz konusu olabilecek.

Teklife göre vize ihlali yapmış, vize süresi bitmiş gibi farklı gerekçeler ile yasa dışı göçmen olduğu tespit edilmiş şahıslara ev kiralama gibi barınma imkanı sağlayanlara da “kaçakçı” yaklaşımıyla yasal cezai işlem uygulanabilecek.

Teklifte “uluslararası koruma başvurusu” ile Türkiye’de yaşayanlara ücretsiz sağlık hizmeti verilmesi süresi de bir yılla sınırlandırılıyor. Bu durumda BM süreci itibariyle Türkiye’nin doğu ülkelerinden sığınmacı kabul etmemesi koşulu nedeniyle yıllarca Avrupa ülkeleri, Kanada gibi diğer ülkelere yaptıkları başvurularına yanıt bekleyenler Türkiye içerisinde bir yıl sonunda sağlık imkanlarından yoksun kalabilecek.

“Türkiye panik halinde sert önlemler alıyor”

Prof. Dr. Murat Erdoğan, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, teklifteki yasal düzenlemeler ile Türkiye’nin öncelikle “düzensiz göç” ile mücadeleyi amaçladığını dolayısıyla da Afganlar, Iraklılar gibi yabancılara yönelik yeni zorlayıcı tedbirleri gündeme aldığını söyledi. Bu noktada aslında Türkiye’nin sınırlarını korumakta zorladığı ve sınır güvenliğiyle ilgili endişelerini giderememiş olduğunu işaret eden Erdoğan, 2011 yılında Türkiye’deki düzensiz göçmen sayısı 58 bin iken bugün milyonlarca göçmeden söz edildiğini anımsatarak, “Türkiye'ye günde 2 bin kişi civarında insan giriyorsa bununla ilgili önlem alması gerekiyor. Bunu iki şekilde yaparsanız ya sınırlarınızı korursunuz ama eğer buna pek yapamıyorsanız o zaman ülkede kalmalarını zorlaştıracak önlemler alırsınız. Şu an Türk devleti bu anlamda kendini koruma refleksleri geliştiriyor. Çünkü toplumdaki tepkiler ve kaygılar çok arttı. Ama her türlü yasal düzenleme temel insan haklarına ve anayasaya uygun gerçekleştirmesi lazım. Tabii ki toplumu korumamız lazım ama her şeyden daha değerli olan insan diye unutmamalıyız” dedi.

Türkiye'deki Göçmenlerin Durumu Ne Olacak?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:51 0:00

“Sadece Suriyeli göçmenler değil”

Yasal düzenlemeyle Türkiye’nin yabancılar konusunda bir refleks ortaya koyduğunu kaydeden Erdoğan, “O reflekste bizim Türkiye'de çok konuştuğumuz Suriyeliler için değil Afganistan ve Irak'ta olmak üzere dünyanın başka yerlerinden Türkiye'ye gelen düzensiz göçmenlerle ilgili düzenleme yapılması. Sadece bugüne kadar henüz yıl da bitmedi 2019 yılında Türkiye’de yakalanan düzensiz göçmen sayısı 405 bini aştı bile. Buna yakalanmayanları da eklerseniz, Türkiye’de ayda 60 - 70 binin üzerinde insan yakalanıyor. Bu bizim sınır güvenliğimiz ilgili ciddi bir handikapı da ortaya koyuyor. Burada daha katı önlemler ihtiyacı ortaya çıktı diye düşünüyorum” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin biraz panik havasında önlemleri hayata geçirmeye çalıştığını da söyleyen Erdoğan, valiliklere kapsamlı yetkiler verilmesi konusunda, valiliklerce tekil örnekler oluşturulması durumunda uluslararası hukuk bakımından tartışmalı durumlar ortaya çıkabileceğini dile getirdi. Erdoğan, “Türkiye, sert önlemlerle düzensiz göçmenlerin ülkeye gelişine neden olan çekiciliğini ortadan kaldırmaya çalışıyor ve Türkiye'deki mevcut düzensiz göçmenlerin de gönderilmesinin yollarını açmaya çalışıyor” diye konuştu.

CHP: Zorla geri gönderme temel insan hakları açısından sorunlu

Ana muhalefet partisi CHP ise, Suriyeliler başta olmak üzere göçmenler ile ilgili düzenleme yapılması gerektiğini savunsa da teklifle valiliklere geniş yetkiler verilmesi, sığınmacılar açısından insan hakları ihlalleri doğabileceğini vurguluyor. Dolayısıyla CHP kısmen düzenlemeye karşı çıkıyor.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, teklifteki hükümler ile öncelikle Afganlar, Türkmenler gibi Suriyeliler dışındaki yabancılar aleyhine uygulamalar ortaya çıkacağını söyledi. Teklifteki hükümleri doğru bulmadıklarını belirten Özel, özellikle de sağlıkla ilgili düzenlemeyle yaşamları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne emanet edilmiş kişiler aleyhine bir uygulama oluşacağını ifade etti. “Bu kişiler zaten dezavantajlı grupta. Zorla geri göndermeyi de temel insan hakları açısından sorunlu buluyoruz” diyen Özel, CHP’nin hangi düzenlemelerden rahatsız olduklarını şöyle açıkladı:

“Biz madde 76’daki sınırdışı kararı alınanlara tanınmış itiraz süresinin 15 günden 7 güne indirilmesine, madde 87’de özel ihtiyaç sahipleri ve genel müdürlükçe uygun olanlar dışındaki çoğu kez herhangi bir sağlık güvencesi ve ödeme gücü bulunmayan ‘uluslararası koruma başvurusu’ sahiplerini Genel Sağlık Sigortası kapsamından çıkartılmasına, madde 80’de düzenlenen hakkında sınırdışı kararı alınanlara ait mevcut paralarının Hazine’ye kaydedilmesi gibi bir uygulamaya ve madde 70’de kabul edilmeyen yolcu kapsamında kabul edilecek kişileri aylarca sürebilecek işlemleri sonuçlanıncaya kadar sınır kapılarında kendilerine ayrılacak birtakım alanlarda tecrit hücrelerinde tutulmalarını temel insan hakları ve Türkiye'nin uluslararası imajı açısından sorunlu buluyoruz. CHP’nin temel tutumu sığınmacılara değil sığınmacı yaratan politikaları ve politikacılara karşı olmaktır.”

Özel, valiliklere yetki tanınması konusunda ise, “Bu yetkiler, her ilde farklı uygulama olacağı dolayısıyla uygulama birliği dışına çıkılacağı için ve bazı yerlerde valiliklerce görevlendirilecek konu hakkında eğitimsiz, bilgisiz personel tarafından da insan hakkı ihlalleri yaratılabileceği için son derece sakıncalıdır” dedi.

HDP: AB’ye yönelik şantaj malzemesi olacak

HDP ise, teklifteki tüm düzenlemeleri karşı çıkıyor ve uluslararası demokratik sözleşmelere aykırı olduğunu savunuyor.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, VOA Türkçe’nin sorularına verdiği yanıtta, “Şimdi Avrupa ülkelerine dönük olarak bir tür şantaj politikası izleniyor. Buradaki düzenlemedeki bir madde yasalaştığında Avrupa’ya ‘Biz istediğimiz zaman yabancıları oraya gönderebiliriz’ denilecektir. Buna itiraz ediyoruz. Ayrıca mülteci olmak evrensel bir haktır. Türkiye’de mülteciler açısından çalışma, insanca yaşama gibi hakları tanınmaktadır. Dolayısıyla bu açıdan da düzenlemeyi yanlış buluyoruz” açıklaması yaptı.

HDP dışındaki muhalefet partilerinde de Türkiye’deki mültecileri geri gönderme yaklaşımı bulunduğunu söyleyen Oluç, oysa Suriye’ye geri dönüşte de zorlama olursa bunu da insan haklarına aykırı gördüklerini dile getirdi.

Valiliklere yetki verilmesini de yanlış bulduklarını vurgulayan Oluç, ülke içerisinde de zorla yer değiştirmelere karşı olduklarını ve bunun valilikler eliyle yapılmasına da karşı olduklarını açıkladı.

Oluç, bu düzenlemeyi kesinlikle iktidar ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliği ülkelerine karşı elindeki “şantaj malzemesi” olarak gördüklerini belirterek, Avrupa’yı da “buna boyun eğme politikası” dolayısıyla eleştirdiklerini anlattı.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

XS
SM
MD
LG