Başkan Donald Trump, seçim bölgelerinin sınırları yeniden çizilirken ABD’de yasa dışı olarak bulunan göçmenlerin sayılmasını engelleyecek bir kararname imzaladı.
ABD’de nüfus sayım uzmanları ve avukatlar bunun hukuki açıdan tartışmalı bir uygulama olacağı; büyük ölçüde beyaz olmayan göçmen nüfusun devre dışı bırakılarak Trump’ın partisi Cumhuriyetçi Parti’ye avantaj sağlayabileceği kanısında.
Trump’ın imzaladığı kararnamede, ‘’Yasa dışı olarak bulunan yabancıların seçim bölgelerinin belirlenmesi sürecinde nüfusa dahil edilmesi, kongrede normalden iki ya da üç daha fazla sandalyenin bu bölgelere gitmesiyle sonuçlanabilir’’ ifadeleri kullanıldı.
Trump yönetiminden üst düzey bir yetkiliye göre Başkan Trump, yasadışı göçmenlerin kongre aritmetiğinin belirlenmesi sürecinin dışında bırakılmasının, yalnızca ABD’de yasal olarak bulunan kişilerin federal siyasette söz sahibi olmasının sağlanması için gerekli olduğu görüşünde.
Seçim bölgelerinin belirlenmesi süreci neden önemli?
ABD’de seçim bölgelerinin sınırlarının çizilmesi, hem yerel meclislerin belirlenmesi amacıyla eyalet düzeyinde; hem de kongre bölgeleri için federal düzeyde haritaların yeniden çizilmesi anlamına geliyor.
Seçim bölgelerinin sadece vatandaş olanlara göre oluşturulmasını savunanlar, her oyun eşit ağırlığa sahip olması gerektiğini savunuyor. Bu görüşe göre, bir bölgede başka bir bölgeye kıyasla oy kullanma hakkına sahip olanların sayısı çok daha azsa, oradaki her oyun seçim sonucu üzerinde daha fazla etkisi oluyor.
Demokratlar ve göçmen haklarını savunan aktivistler, oy verme hakkına sahip olmayan yasa dışı göçmenlerin nüfus sayımına dahil edilmesinin, seçimle göreve gelen liderlerin, okul, çöp toplama gibi kamu hizmetlerinden faydalanan herkesi temsil etmesini sağladığı görüşünde.
ABD’de seçim bölgelerinin yalnızca vatandaş olanlara göre çizilmesinin, bölgelerin eyalet düzeyinde belirlenmesi açısından yasal olabileceği belirtiliyor. Ancak ABD Anayasası, Temsilciler Meclisi’ndeki sandalyelerin 50 eyalete dağıtılması sürecinde her eyalette yaşayan kişi sayısının tamamının temel alınması gerektiğini açıkça belirtiyor.
Bugüne kadar çok sayıda federal kanun ve Anayasa mahkemesi kararları da bu yorumu güçlendiriyor.
Yasa dışı göçmenlerle ilgili bilgilere nasıl ulaşılacak?
Tasarının gündeme gelmesiyle tartışılan konulardan biri de, Trump yönetiminin yasa dışı göçmenlerle ilgili bilgileri nasıl elde edeceği. 2020 nüfus sayımında katılımcılara vatandaş olup olmadıkları ya da ABD’de yasal olarak mı yoksa yasa dışı şekilde mi yaşadıkları sorusu yönetilmedi.
Teorik olarak yetkililerin ehliyet kayıtları ya da Nüfus Bürosu tarafından yapılan çeşitli anketler gibi kayıtları inceleyerek vatandaşlık bilgilerine ulaşması mümkün, ancak bu verilerin eksik ve güvenilmez olduğu belirtiliyor.
Devlet tarafından yapılan nüfus sayımı, vergi mükelleflerinin parasının okul, hastane, itfaiye merkezi gibi kamu hizmeti tesislerinin yapılmasında ne şekilde dağıtılacağının ve ABD Temsilciler Meclisi’ndeki sandalyelerin eyaletlere göre nasıl dağıtılacağının belirlenmesinde kullanılıyor.
Başkan Trump’ın imzaladığı kararnamenin 3 Kasım’daki başkanlık seçimi öncesinde seçmen tabanında destek görmesi bekleniyor.
Başkan Trump görev süresi boyunca özellikle Orta Amerika’dan ABD’ye yasa dışı yollarla giren göçmenlerin sayısını azaltmaya çalıştı. Bu kararnamenin de Başkan’ın yasa dışı göçün önlenmesi konusundaki gündemine hizmet edeceği düşünülüyor.
Trump yönetimi uzun süredir nüfus sayımını yasa dışı göçmenlerin tespit edilmesi ve siyasi etkisinin azaltılması amacıyla kullanmayı bir strateji olarak belirlemiş durumda. Başkan 2018’de de nüfus sayımı formuna vatandaşlık maddesi eklemeye çalışmış ancak yönetimin bu adımı Anayasa Mahkemesi engeline takılmıştı.
Nüfus sayım formuna vatandaşlık maddesi eklenmesi talebi engellenince, Trump 2019 yılının Temmuz ayında çıkardığı bir kararnameyle idari kayıtların ABD Nüfus Bürosu ile paylaşılması talimatını vermiş ve kişilerin vatandaşlık statüsünü bu şekilde tespit etmeyi hedeflemişti. Bu karar da hukuki itirazlarla karşılanmıştı.