Türkiye’de CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere muhalefet cephesi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın devletin Hazine gelirleriyle kumar oynadığını savunarak, ekonomide uzun vadede çıkmaza girildiği görüşünü paylaşıyor.
Muhalefet, Erdoğan’ın açıklaması doğrultusunda bugün kamu bankaları aracılığıyla ABD Doları’na endeksli vadeli Türk Lirası mevduat hesabı seçeneği getirilmesini, Hazine garantisi verileceği gerekçesiyle tepkiyle karşıladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın faiz karşıtı ekonomi teorisiyle döviz kurunu ve enflasyonu düşürme iddiasındaki yeni hamlelerini eleştirdi. Kılıçdaroğlu, bugün TBMM’de parti grup konuşmasında, “Edirne’yi ve Kars’ı korumak neyse Türk parasının itibarını korumak da aynı şeydir. Eğer Türk Lirası yerlerde sürünüyorsa bir sorunumuz var demektir. Sorumlusu kim bunun? Sorunu yaratan kurum, sorunu çözemez. Beytülmalle (tüm mahalle) kumar oynuyorlar. Devletin hazinesiyle kumar oynanmaz. O Hazine’de 84 milyonun alın teri vardır. Hazine, kumar masasına sürülecek bir para değildir. Hazine’de olmayan bir parayla garanti verdiler. ‘Nas, din bunu emrediyor’ diye diye gizli faizin dik alasını uyguladılar. Şimdi daha da büyük girdabın içine Türkiye’yi soktular. Garibanın, bankada dövizi olanı fonladığı bir düzeni getirdiler. Kur ile Türk parası arasında fark çıkarsa Hazine’den ödenecek. Yani gariban ödeyecek. Nasıl bunu yapıyorlar? Garibanın sırtından faizi teşvik ettiler. Hem de dolar garantili olarak. Nas bunun neresinde” tepkisini gösterdi.
Erdoğan’ın bizzat ekonomideki tüm gelişmelerden sorumlu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Sorumluluk üstlenen kişi, gereğini yapmak için istişare eder. ‘Her şeyi ben bilirim’ dediği zaman kişi kendisini bilmez. Kendini bileceksin, ne olduğunu bileceksin. Kişinin kendini bilmesi, kapasitesini de bilmesi, eksikliğini, hatasını da bilmesi demektir. AK Parti ve MHP’ye oy veren kardeşlerim, bu söylediğimde eksiklik, hata varsa rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Her yerde, her ortamda doğruları dile getirmeye çalıştım. Doğrulardan devleti yönetenlerin korkmaması lazım. ‘Devlet liyakatle yönetilir’ dedik. Devlet bir kişinin malı, mülkü değildir. Devleti oluşturan mülkiyetse 84 milyonun mülkiyetidir. Bir kişi, ‘Ben devletin sahibiyim’ diye ortaya çıkıyor, kargaşa çıkarıyor. Ekonomide sorunlar yarattı ve yaratmaya devam ediyor” dedi.
Sancar: “TL yabancı paraya bağlandı bunun adı mandacılık”
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Bunun adı döviz yükseldikçe Türk Lirası mevduatındaki faize bakmadan dövizdeki artışı mevduat sahiplerine verecekler. Aslında faizi dolaylı olarak arttırmış oldular. Dolara ya da dövize endeksleyerek faizi birkaç kat arttırdıklarını görüyoruz. Ama bununla sınırlı kalmıyor. Nedir bu? Türk Lirası’nı ve bütün ekonomiyi dövize bağlamaktır. Hani bunlar yerli ve milli olduklarını iddia ediyorlardı ya şimdi ekonomi bütünüyle yabancı paraya bağlanmış oldu. Bunun adı tam mandacılıktır. Bu iktidar bu oyunlarla ülkeyi mandacı bir düzene ve statüye sürüklemektir” dedi.
Sancar, TBMM’de parti grup toplantısında, “Para sahipleri doların her yükselişinde servetlerine servet katacaklar. Peki bu kaynak nereden gelecek. Asıl mesele bu. Yani kurdaki artışların maliyetini, faturasını kim ödeyecek? Çeşitli açıklamalar yapıyor Erdoğan, kah Nas'tan dem vuruyor kah kendi yarattığı ekonomi doktrininden. Dünyada bir tek kendisinin ortaya attığı, öncülüğünü yaptığı bir doktrin var diyor ve bu başarılı olacak diyor. Orada tökezleyince ekonomi biliminden, kendi yarattığı bilimden sapıyor, bu sefer Naslara başvuruyor. Çünkü Nas faizi yasaklıyorsa, haram kılıyorsa ekonominin bütün alanlarında devletin alacaklarında da faizi sıfırlamanız gerekiyor. Ama öyle yapmıyorlar burada da halkın dini inançlarını istismara yönelik bir yalan manevrası olduğunu açıkça görüyoruz. Türkiye’de inançlara bu şekilde bir saldırıyı HDP olarak her yerde ifşa edeceğiz, kabul etmiyoruz” diye konuştu.
Bu yeni hesap türü için Ziraat Bankası Genel Müdürü’nün Hazine’yi kaynak olarak işaret ettiğini anımsatan Sancar, “Hazine halkın vergileri ve halkın gelirinden oluşuyor. Bundan önce Merkez Bankası’nın kaynaklarını, bu politikaları uğruna bir avuç yandaşa peşkeş çektiler. 128 milyar dolar bu şekilde buharlaştı gitti. Bunların hepsi bu halkın emekleriyle oluşan birikimler. Şimdi Hazine’den karşılayacaklar. Eğer daha çok yükselirse döviz faizle kur arasındaki farkı karşılamak için Hazine’nin kaynakları mevcut kaynaklara yetmiyorsa ne yapacaklar, para basacaklar. Para basmak enflasyon demektir, Hazine’yi kurutmak bu ülkeyi, bu halkı soymak demektir. Ne için? Bir avuç rantiye için. Bir avuç servet sahibi için hazineyi boşaltacaklar. Bunun sonucu yoksulluktur, açlıktır, kıtlıktır, zulümdür. Bu açıkladıkları model bir iki gün kurlarda iniş sağlayabilir ama bu geçicidir” tepkisini paylaştı.
Babacan: Hazine kur farkı vergilerimizle ödeyecek
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da, "Ortada oldukça tehlikeli bir oyun var. Vatandaşlarımıza, ‘Sen paranı bankada Türk lirası olarak tutsan da sanki döviz tutuyormuşsun gibi biz seni kazandıracağız’ diyorlar. Hazine, bu kur farklarını vatandaşlardan toplanan vergilerle ödeyecek. Bu, ülke ekonomisinin tam bir dolarizasyona götürülmesidir. Bunlar, eskinin istikrarsız, yoksul Türkiye’sinin politikası. Açıklanan bu kararlar, örtülü bir faiz arttırımıdır. Bu, kendi tabirleriyle faiz lobisine çalışmanın daen açık halidir. Bundan faydalanacak olan, bankada mevduatı olan; geliri, serveti yüksek olan insanlardır. Sayın Erdoğan’ın yaptıkları, bu ülkenin ekonomisini tam bir bataklığa sürüklüyor” diye konuştu.
Babacan, Polatlı Ticaret Odası’nı ziyaretinde, Erdoğan’ın dün akşamki açıklamasıyla döviz kurunda düşüş yaşanmasıyla halkta kafa karışıklığı oluştuğunu söyledi. Hazine’nin borçlandırılarak Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alan bir tutum izlendiğini belirten Babacan, “Dolar kurundaki düşüş vatandaşlarımızı kuşkusuz sevindirdiyse de unutmayalım ki şu anda dolar kurunun düşmüş hali dahi, Eylül başındaki seviyeye göre çok daha yüksek. Bir bakıma ölümü gösterip sıtmaya razı olmak gibi bir durumla karşı karşıya kaldık. İkincisi; Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarıyla eş zamanlı olarak kamu bankalarının yoğun bir şekilde döviz sattığı konuşuluyor. Eğer bu doğruysa, ‘Cumhurbaşkanı bir konuştu, döviz düştü’ dedirtmek için kamu bankaları cayır cayır bu dönemde döviz satıyorsa bunu da çıkıp birinin açıklaması lazım. Üçüncü konu; açıklanan yeni kararlar döviz kurunu kısa vadede bir nebze etkilese de ileriye doğru Hazine’nin ve Merkez Bankası’nın yükümlülüklerini olağanüstü arttıracak. Açıklanan bu mevduat garantisi metodu, kamu yükünü arttıracak, Hazine’nin borcunu artıracak. Vatandaşlarımızın kafası karıştı biliyorum. Çünkü ortada oldukça tehlikeli bir oyun var” ifadesini kullandı. Babacan, “Kendi parasını değersiz gören, yabancı para ile güven vermeye çalışan bir yönetim beceremez. Ayakta da kalamaz, kalamayacak” diye de ekledi.