Amerika Başkanı Barack Obama IŞİD’le, dahası dünyanın her yerindeki aşırılık yanlısı gruplar ve teröristlerle mücadele konusunda askeri seçenek yeterli olmadığını defalarca dile getirdi. Amerikan yönetimi, asıl çözümün teröre katılımın önünü kesmek gibi önleyici adımlarla mümkün olduğunu kaydediyor. Sarah Sewall, Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın demokrasi ve insan haklarından sorumlu bakan yardımcısı.
“Teröristler, tek bir din ve kültürle özdeşleştirilemez”
Washington’da Johns Hopkins Üniversitesi’ndeki “Terörle Mücadele ve Geleceğe Bakış” başlıklı toplantıda konuşan Sewall, sosyal ve ekonomik olarak dışlanmış toplumlarda, üretmeyen ve bir yere ait olma duygusuyla, maceraya atılma duygularının bu tür toplumlara ait bireylerde, aşırılık yanlısı şiddete yönelme eğilimini ortaya çıkardığını söyledi.
Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı, bu tür eğilimlerin sadece tek bir din, kültür ya da bölgeyle özdeşleşemeyeceğini de kaydetti.
“Henüz radikalleşmeden müdahale gerekli”
Peki hangi nedenler bu kişilerin sonu belirsiz bir yola çıkmalarını tetikliyor? Sarah Swall’a göre bu sorununun tek bir yanıtı yok. Sewal, can sıkıntısı, kuşaklar arasında yaşanan gerginlikler, hayata dair anlam arayışı hatta macera arayışı, yaşadığı küçük toplumda kabul görme ve intikam gibi duyguların, şiddet yanlısı grupların oluşumunda etkili olabildiğini bildirdi.
Dahası, bu tür marjinalleşmiş bireylerin, terör örgütleri için adam bulma konusunda hiç zorlanmamalarına yol açtığına dikkat çeken Dışişleri Bakan Yardımcısı Sewall, terörle mücadele konusunda asıl yapılması gerekenin, bu gruplara henüz radikalleşemeden müdahale edilmesi ve önleyici tedbirler alınması olduğunu söyledi. Sarah Sewall, “uluslararası camia, asıl bu tür toplumları radikalleşmeye hangi nedenler götürüyor onlar üzerinde durmalı ve onların önlenmesi için çaba sarf etmeli” dedi.
Dışişleri Bakanlığı Demokrasi ve İnsan Haklarından sorumlu BakanYyardımcısı bir kez daha, Obama yönetiminin 'tek başına askeri müdahale terörle mücadelede yeterli değildir' vurgusunun altını çizerken, Amerikan yönetiminin dünyanın çeşitli bölgelerinden özellikle Suriye ve Irak’a giderek IŞİD saflarına katılan ve “yabancı savaşçılar” olarak nitelenen gruplarla mücadeleye önem verdiğini kaydetti.