Yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasi krizler yüzünden son altı yılda her 5 kişiden birinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığı Venezuela, sayıları 5 milyon 600 bini aşan mülteci ve göçmen sayısıyla, dünyada Suriye’den sonra en fazla göç veren ülke olmasıyla dikkat çekiyor.
Beslenme, barınma ve giyim gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için ülkelerini terk etmek zorunda kalan Venezuelalılar'ın yüzde 80’i, aynı dili konuştuğu başta Güney Amerika olmak üzere, Orta Amerika, Meksika ve Karayip ülkelerini tercih ediyor. En fazla göç alan ülkeler sırasıyla Kolombiya, Peru, Şili, Ekvador ve Brezilya.
BM Mülteci Örgütü (UNHCR) Venezuela Sözcüsü Olga Sarrado, “Venezuela 5,6 milyon göçmen ve mülteci sayısıyla dünyada ikinci sırada yer alıyor. Venezuelalılar’ın önemli bir kısmının gittikleri ülkelerde yasal olmamaları onların eğitim, sağlık gibi temel servislere ve işe erişimini engelliyor. Venezuelalı göçmen ve mültecilerin yaklaşık yüzde 70’i sokakta ya da güvencesiz bir şekilde kayıt dışı ekonomide çalışıyor ve pandemi kısıtlamalarından dolayı çoğu geçinemez hale geldi. Bu aileler kiralarını bile ödeyemediler; bazıları evlerinden atıldı bir kısmı sokakta yaşamaya başladı. Göçmen ve mülteci Venezuelalıların çoğu artık daha az öğün tüketiyorlar. Ayrıca göçmen çocuklarının çoğu, gerekli donanıma ya da internet erişimine sahip olmadığı için uzaktan eğitime de katılamıyor. Yardım örgütlerinin bu konularda bir çabası olsa da oldukça sınırlı ve birçok Venezuelalı hayatta kalabilmek için uluslararası toplumun yardımına ihtiyaç duyuyor” diyor.
3 yıldır Peru’da yaşayan Daniela, Peru’ya 3 çocuğuyla birlikte ulaştığında ceplerinde sadece 14 dolar olduğunu ve uzun bir süre 5 kişi tek bir odada yaşadıklarını anlatıyor. Daniela Peru’daki Venezuelalılar’ın çoğunun sokakta yiyecek satarak geçimini sağladığını ancak pandemide gelirlerinin düşmesine ve yer yer yaşanan yabancı karşıtlığına rağmen çevresindeki Venezuelalılar'ın dönmeyi düşünmediklerini söylüyor.
Peru’daki Venezuelalı göçmen Daniela Echezuria, “Biz Venezuela’dayken karı-koca çalışmamıza rağmen günde 3 öğün yiyemez, çocukların okula gidiş geliş paralarını bile ödeyemez hale gelmiştik. Son olarak oturduğumuz semtteki suç çetelerinin etkinliğini arttırmasıyla can güvenliğimiz de kalmayınca, üniversitede son senem olmasına rağmen Venezuela’yı terk etmek zorunda kaldık. Peru’ya ulaştığımızda üç çocukla ve beş parasız yeni bir hayata başladık ve gerçekten zor zamanlar geçirdik. Mülteci olarak yaşamak gerçekten zor ancak biz buraya çocuklarımızın karnı doysun, huzur ve güven içinde büyüyebilsinler diye geldik ve bir yabancı olarak tüm zorluklara göğüs geriyoruz. Venezuelalı olduğumuz için bazen dışlanabiliyor hatta şiddete maruz kalabiliyoruz ancak burada başımızı sokacak bir evimiz, karnımızı doyuracak bir işimiz olduğundan şimdilik dönmeyi düşünmüyoruz” diyor.
Uzmanlar, Venezuelalı mülteci ve göçmenlerin genellikle 15-29 yaş arasındaki dar gelirli erkekler olduğunu ve otobüs bileti bile satın alabilecek ekonomik duruma sahip olmayan bir kesimin, gitmek istediği ülkelere ulaşmak için binlerce kilometre yürümek zorunda kaldığını belirtiyor.
Akademisyen, demografi uzmanı Emilio Osorio Alvarez, “Venezuela’da krizin derinleşmesiyle, insanların karnını doyuramaz hale gelmesi, gıda ürünlerinde yaşanan kıtlıklar, bulaşıcı hastalıkların yeniden görülmeye başlanması, sağlık sisteminin çökme noktasına gelmesi, suç oranlarındaki artış gibi sorunlar Venezuelalılar’ı göçe zorlayan başlıca nedenler arasında yer alıyor. Göç edenler genellikle 15 ila 29 yaş arasında ve dar gelirli gençlerden oluşuyor. Bunlar arasında bekarlar da var, yeni doğmuş bebekleriyle yollara düşenler de. Bu kesimlerin önemli bir kısmının hiçbir birikiminin olmaması, yurtdışına gruplar halinde yürüyerek ulaşma olgusunu yarattı. Venezuela’dan Arjantin’e ya da Şili’ye kadar yaklaşık 4 bin 500 km yürüyen binlerce kişi bulunuyor. Venezuelalılar’ın, sosyoekonomik sorunlardan dolayı kendi vatandaşlarının problemlerine çözüm üretmekte zorlanan diğer Latin Amerika ülkelerine göç etmesi, sorunun bölgeselleşmesine neden oluyor” diyor.
Venezuela’da yurtdışında akrabası olmayan birini bulmak neredeyse imkansız. Göçün yarattığı sonuçlar sadece ekonomik ya da sosyal değil, aynı zamanda psikolojik.
Venezuelalı ev hanımı Luz Marina Mendoza, “Çocuklarım üniversite mezunu, eşim bilişim uzmanı. Burada geçinemez hale gelince önce oğlum, sonra kızım ve daha sonra da eşim Şili’ye gitti. Akrabalarımın çoğu Kolombiya, Brezilya, Peru, Şili ve Dominik Cumhuriyeti’ne dağılmış durumda. Ben tek başıma kalınca depresyona girdim ve şimdi psikolojik tedavi görüyorum. İyice hassaslaştım. Sokağa çıktığımda çöpten yemek toplayan çocukları ya da fiyatların arttığını görmek beni daha da depresif yapıyor. Yaşadığım binada işi olmayan ya da ayda 4-5 dolara çalışan birçok kişi var ve çoğu zaman yiyecek bir kuru ekmekleri bile olmuyor. Hastaneye gidiyorsunuz doktor yok, doktor olsa ilaç bulunmuyor. Birçok kişinin hayatta kalmak için Venezuela’yı terk etmek dışında başka bir seçeneği yok. Ben de bu yıl gideceğim” diyerek yaşananları özetliyor.
Ülkesini terk etmek zorunda kalan 5 milyon 636 bin 986 Venezuelalı’nın her biri, evini ve sevdiklerini bırakmak zorunda kalan bir kişinin hikayesini taşıyor. Ve bugün Venezuela’da ülkesini terk etme planları yapanların sayısı, yurtdışında yaşayanlardan çok daha fazla.