WASHINGTON —
Başkan Obama’nın ikinci döneminde Amerikan yönetiminin öncelikli dış politika konuları neler olacak? Obama yönetimi bazı uzmanların tahmin ettiği gibi daha çok iç ekonomik sorunlara odaklanarak, dış politikada örneğin Suriye konusunda beklenen adımları atmaktan kaçınmaya devam mı edecek? Washington’daki Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Ortadoğu uzmanı Profesör Marina Ottaway’e göre, Başkan Obama’nın iki temel önceliği olacak.
Marina Ottaway, Çin’in kontrol altında tutulmasını sağlayacak bir politika geliştirilmesinin temel stratejilerden biri olacağı görüşünde. Bu, yönetimin uzun dönemli politika arayışlarından biri olacak. Başkan Obama ikinci dört yıllık başkanlık döneminde, ikinci olarak da Ortadoğu’daki sorunlar üzerinde duracak.
Suriye gerek Amerika, gerekse Türkiye dahil bölge ülkeleri için öncelikli bir sorun olmaya devam ediyor. Devlet Başkanı Beşar Esad ve hükümeti, neredeyse iki yıldır binlerce kişinin ölümüne neden olan bir iç savaş yürütüyor. Peki Başkan Obama Suriye konusunda daha aktif bir politika izleyebilir mi? Başkan’ın izlediği temkinli tutumu sürdürmesi mi bekleniyor?
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Marina Ottaway, Suriye konusu dahil, Başkan Obama’nın Ortadoğu politikasında yakın bir gelecekte önemli bir değişiklik beklemiyor. Ottaway, Amerika’da seçimlerden sonra Başkan Obama’nın yeniden kazanmasının ardından Washington’un Suriye’yle ilgili olarak farklı bir politika izlemesi konusunda uluslararası kamuoyunun büyük beklentiler içinde olduğunu hatırlattı. Ancak uzman, Amerika’nın böyle bir stratejik değişiklik düşünmediğine inandığını vurguladı. Ottaway’a göre, Başkan Obama, yeni bir savaşa yolaçacak bir adım atmak istemiyor. Obama dört yıl önce Amerikan halkına Amerika’yı Afganistan ve Irak’taki savaştan çıkarma sözü verdi ve bu sözü yerine getirmeye kararlı. Marina Ottaway’e göre, “Diplomatik olarak daha aktif bir politika izilenebilir, Doha konferansında olduğu gibi..Amerika daha geniş tabanlı bir Suriye muhalefet koalisyonunu destekliyor. Ancak politika temelde aynı kalacak..Suriye muhalefetine destek arayışı sürecek ancak bu Amerika’yı askeri çatışmaya sokmadan yapılacak.”
Amerika, Suriye muhalefetiyle ilgili olarak nasıl bir tutum izlemeye devam eder? Başkan Obama yeni oluşturulan koalisyonu tanıdıklarını açıkladı. Amerika daha önce muhalefet gruplarının birlik içinde olmamasını eleştirmişti. Yönetim, muhalefetin içinde el Kaide dahil bazı radikal unsurların bulunmasından kaygı duyulduğunu açıklamıştı. Muhalif gruplara silah desteği verilip verilmemesi gerektiği Amerika’da da çok tartışıldı. Marina Ottaway’e göre Amerika başından beri muhalif gruplara silah sağlama konusuna girmek istemiyor ve bu politikayı sürdürecek.
Marina Ottaway, bu konuda şu anda resmi politikanın “silah göndermeme” olduğunu hatırlatıyor ve bu politikanın değişmesini beklemediğini söylüyor. Ottaway bu konudaki haberleri spekülasyon olarak görüyor ve Amerika Dışişleri Bakanlığının defalarca bu konudaki tutumunu açıkladığını hatırlatıyor.Ancak Ottaway, Amerika’nın bazı müttefiklerinin Suriye muhalefetine silah desteği vermesini isteyip istemeyeceğini bekleyip görmek gerektiğini belirtiyor. Bu müttefiklerde Amerikan silahları var ve bu silahların üçüncü bir tarafa Amerika’nın onayı olmadan verilmesi yasak.
Burada sözkonusu olan omuzdan atılan Stinger roketleri. Böyle bir destek, muhalefetin elini elbette güçlendirir.
Buarada Suriye sınırında çatışmalar devam ediyor ve bundan Türkiye’de sınır bölgeleri ciddi şekilde etkileniyor, bazı kasabalarda halk iç bölgelere çekildi, sınırın Türkiye tarafına bombalar düşüyor. Türkiye’de yetkililer olası bir Suriye saldırısına karşılık verileceğini tekrarlıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Financial Times’a yaptığı açıklamada, Suriye’nin kimyasal silaha başvurma ihtimalinden kaygı duyduğunu belirtti. Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Profesör Marina Ottaway, Suriye’nin Türkiye’yle askeri çatışmaya girmesini olası görüyor mu?
Marina Ottaway, Türkiye’nin herhangi bir müttefik değil, bir NATO müttefiki olduğunun altını çiziyor ve bunun Amerika’yla daha üst düzey bir ilişki gerektirdiğini hatırlatıyor. NATO gerektiği taktirde Türkiye’yi savunacağını açıkladı. Bu, Amerika’nın da buna katıldığı anlamına geliyor. Ottaway, “Bu yeni kaygı yüzünden bence Amerika’nın bir başka müttefiki İsrail’le Türkiye arasındaki sürtüşme yüzünden Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan gerginlik bir kenara bırakılmış durumda. Suriye konusunda Amerika ve Türkiye büyük ölçüde aynı sayfadalar. Ancak Washington’un, Türkiye’den elindeki bazı Amerikan silahlarını Suriye muhalefetine vermesini isteyip istemeyeceği konusu şu anda tam bir spekülasyon” diye konuşuyor.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Ortadoğu uzmanı Marina Ottaway, yeni oluşturulan Suriye muhalefet koalisyonunun neler yapabileceği konusuna da temkinli yaklaşıyor.
Bu koalisyon içinde radikal unsurlar olmadığını savunan Marina Ottaway, birliğin Suriye Ulusal Konseyi’nden çok daha geniş bir tabana dayanmasını olumlu buluyor, Suriye Ulusal Konseyi’nin Suriye’deki bütün muhalif grupları temsil etmemesinin kaygı yarattığını hatırlatıyor. Ayrıca radikal grupların koalisyona davet edilmediğini de söylüyor.Ancak Carnegie Barış Vakfı uzmanı, koalisyonun başarılı olup olmayacağını söylemek için çok erken olduğuna dikkati çekiyor. Birlik başarılı olursa, yardımın bu koalisyon aracılığıyla Suriye’ye ulaştırılması bekleniyor. Bu sayede gönderilecek malzemenin cihatçı grupların eline geçmesi de önlenmiş olacak. Marina Ottaway, koalisyonun kimlerden oluştuğunu, ne yapmak istediğini daha açık bir şekilde görmeden tahminde bulunmanın doğru olmadığını vurguluyor.
Türkiye açısından Suriye’deki gelişmeler kuzeydeki Suriyeli Kürtler’in bölgede kontrolu ele geçirmesiyle farklı bir boyuta taşındı. Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetiminin de araya girmesiyle bölgede PKK’ya yakın grupların Türkiye için bir tehdit oluşturabileceği konusu gündeme geldi. Marina Ottaway, Irak ve Suriye’deki Kürtlerle Türkiye arasındaki ilişkileri de değerlendirdi.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Ottaway’a göre, Türkiye, Kuzey Irak’taki Kürt yönetimiyle her zamankinden daha iyi ilişkilere sahip. Şu anda Türkiye’nin Kürt yönetimiyle ilişkileri, Ankara-Bağdat ilikilerinden çok daha iyi. Suriye’deki Kürtler’in durumu çok karmaşık çünkü Suriyeli Kürtler çok bölünümüş durumda. 20’den fazla grubu biraraya getiren Suriye Kürt Ulusal Konseyi var. Nispeten ılımlı bir örgüt sayılıyor. Barzani’yle iyi ilişkiler içinde, Iraklı Kürtler’den eğitim alıyor. Türkiye de bunu biliyor. Suriye’deki bir başka Kürt grubuysa PKK’yı destekliyor. Türkiye de bundan kaygılı. PKK’nın son zamanlarda çok aktif olduğu, saldırılarını arttırdığı da bir gerçek. Ottaway’e göre, Suriyeli Kürt grupların PKK’ya yakınlaşmasından kaygı duymak için Türkiye’nin geçerli nedenleri var.
Peki, İran politikası ne olacak, Başkan Obama’nın ikinci döneminde Amerikan yönetimi İran’la ilgili nasıl bir politika izleyecek, İran politikasında değişiklik beklenebilir mi?
Marina Ottaway’e göre, bütün işaretler, Amerika’nın, İran’la ilgili politikalarını da aynen sürdüreceğini, değişikliğe gitmeyeceğini gösteriyor. Yani Obama yönetimi ekonomik yaptırımlar uygulamaya devam edecek, yaptırımların İran üzerindeki ekonomik baskıyı arttırması için çalışacak. Buna parallel olarak da İran’la anlaşmaya varmak amacıyla diplomatic çabalarını sürdürecek. Ottaway, “Amerika’nın İran’la herhangi bir askeri çatışmaya girmek istemediği son derece açık” diyor. Uzmana göre, Başkan’ı bekleyen en önemli görev bütçe açığını azaltmak ve “bütçe açığını azaltmaya çalışırken başka bir savaşa girmek hiç de mantıklı olmaz.”
Marina Ottaway, Çin’in kontrol altında tutulmasını sağlayacak bir politika geliştirilmesinin temel stratejilerden biri olacağı görüşünde. Bu, yönetimin uzun dönemli politika arayışlarından biri olacak. Başkan Obama ikinci dört yıllık başkanlık döneminde, ikinci olarak da Ortadoğu’daki sorunlar üzerinde duracak.
Suriye gerek Amerika, gerekse Türkiye dahil bölge ülkeleri için öncelikli bir sorun olmaya devam ediyor. Devlet Başkanı Beşar Esad ve hükümeti, neredeyse iki yıldır binlerce kişinin ölümüne neden olan bir iç savaş yürütüyor. Peki Başkan Obama Suriye konusunda daha aktif bir politika izleyebilir mi? Başkan’ın izlediği temkinli tutumu sürdürmesi mi bekleniyor?
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Marina Ottaway, Suriye konusu dahil, Başkan Obama’nın Ortadoğu politikasında yakın bir gelecekte önemli bir değişiklik beklemiyor. Ottaway, Amerika’da seçimlerden sonra Başkan Obama’nın yeniden kazanmasının ardından Washington’un Suriye’yle ilgili olarak farklı bir politika izlemesi konusunda uluslararası kamuoyunun büyük beklentiler içinde olduğunu hatırlattı. Ancak uzman, Amerika’nın böyle bir stratejik değişiklik düşünmediğine inandığını vurguladı. Ottaway’a göre, Başkan Obama, yeni bir savaşa yolaçacak bir adım atmak istemiyor. Obama dört yıl önce Amerikan halkına Amerika’yı Afganistan ve Irak’taki savaştan çıkarma sözü verdi ve bu sözü yerine getirmeye kararlı. Marina Ottaway’e göre, “Diplomatik olarak daha aktif bir politika izilenebilir, Doha konferansında olduğu gibi..Amerika daha geniş tabanlı bir Suriye muhalefet koalisyonunu destekliyor. Ancak politika temelde aynı kalacak..Suriye muhalefetine destek arayışı sürecek ancak bu Amerika’yı askeri çatışmaya sokmadan yapılacak.”
Amerika, Suriye muhalefetiyle ilgili olarak nasıl bir tutum izlemeye devam eder? Başkan Obama yeni oluşturulan koalisyonu tanıdıklarını açıkladı. Amerika daha önce muhalefet gruplarının birlik içinde olmamasını eleştirmişti. Yönetim, muhalefetin içinde el Kaide dahil bazı radikal unsurların bulunmasından kaygı duyulduğunu açıklamıştı. Muhalif gruplara silah desteği verilip verilmemesi gerektiği Amerika’da da çok tartışıldı. Marina Ottaway’e göre Amerika başından beri muhalif gruplara silah sağlama konusuna girmek istemiyor ve bu politikayı sürdürecek.
Marina Ottaway, bu konuda şu anda resmi politikanın “silah göndermeme” olduğunu hatırlatıyor ve bu politikanın değişmesini beklemediğini söylüyor. Ottaway bu konudaki haberleri spekülasyon olarak görüyor ve Amerika Dışişleri Bakanlığının defalarca bu konudaki tutumunu açıkladığını hatırlatıyor.Ancak Ottaway, Amerika’nın bazı müttefiklerinin Suriye muhalefetine silah desteği vermesini isteyip istemeyeceğini bekleyip görmek gerektiğini belirtiyor. Bu müttefiklerde Amerikan silahları var ve bu silahların üçüncü bir tarafa Amerika’nın onayı olmadan verilmesi yasak.
Burada sözkonusu olan omuzdan atılan Stinger roketleri. Böyle bir destek, muhalefetin elini elbette güçlendirir.
Buarada Suriye sınırında çatışmalar devam ediyor ve bundan Türkiye’de sınır bölgeleri ciddi şekilde etkileniyor, bazı kasabalarda halk iç bölgelere çekildi, sınırın Türkiye tarafına bombalar düşüyor. Türkiye’de yetkililer olası bir Suriye saldırısına karşılık verileceğini tekrarlıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Financial Times’a yaptığı açıklamada, Suriye’nin kimyasal silaha başvurma ihtimalinden kaygı duyduğunu belirtti. Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Profesör Marina Ottaway, Suriye’nin Türkiye’yle askeri çatışmaya girmesini olası görüyor mu?
Marina Ottaway, Türkiye’nin herhangi bir müttefik değil, bir NATO müttefiki olduğunun altını çiziyor ve bunun Amerika’yla daha üst düzey bir ilişki gerektirdiğini hatırlatıyor. NATO gerektiği taktirde Türkiye’yi savunacağını açıkladı. Bu, Amerika’nın da buna katıldığı anlamına geliyor. Ottaway, “Bu yeni kaygı yüzünden bence Amerika’nın bir başka müttefiki İsrail’le Türkiye arasındaki sürtüşme yüzünden Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan gerginlik bir kenara bırakılmış durumda. Suriye konusunda Amerika ve Türkiye büyük ölçüde aynı sayfadalar. Ancak Washington’un, Türkiye’den elindeki bazı Amerikan silahlarını Suriye muhalefetine vermesini isteyip istemeyeceği konusu şu anda tam bir spekülasyon” diye konuşuyor.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Ortadoğu uzmanı Marina Ottaway, yeni oluşturulan Suriye muhalefet koalisyonunun neler yapabileceği konusuna da temkinli yaklaşıyor.
Bu koalisyon içinde radikal unsurlar olmadığını savunan Marina Ottaway, birliğin Suriye Ulusal Konseyi’nden çok daha geniş bir tabana dayanmasını olumlu buluyor, Suriye Ulusal Konseyi’nin Suriye’deki bütün muhalif grupları temsil etmemesinin kaygı yarattığını hatırlatıyor. Ayrıca radikal grupların koalisyona davet edilmediğini de söylüyor.Ancak Carnegie Barış Vakfı uzmanı, koalisyonun başarılı olup olmayacağını söylemek için çok erken olduğuna dikkati çekiyor. Birlik başarılı olursa, yardımın bu koalisyon aracılığıyla Suriye’ye ulaştırılması bekleniyor. Bu sayede gönderilecek malzemenin cihatçı grupların eline geçmesi de önlenmiş olacak. Marina Ottaway, koalisyonun kimlerden oluştuğunu, ne yapmak istediğini daha açık bir şekilde görmeden tahminde bulunmanın doğru olmadığını vurguluyor.
Türkiye açısından Suriye’deki gelişmeler kuzeydeki Suriyeli Kürtler’in bölgede kontrolu ele geçirmesiyle farklı bir boyuta taşındı. Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetiminin de araya girmesiyle bölgede PKK’ya yakın grupların Türkiye için bir tehdit oluşturabileceği konusu gündeme geldi. Marina Ottaway, Irak ve Suriye’deki Kürtlerle Türkiye arasındaki ilişkileri de değerlendirdi.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Ottaway’a göre, Türkiye, Kuzey Irak’taki Kürt yönetimiyle her zamankinden daha iyi ilişkilere sahip. Şu anda Türkiye’nin Kürt yönetimiyle ilişkileri, Ankara-Bağdat ilikilerinden çok daha iyi. Suriye’deki Kürtler’in durumu çok karmaşık çünkü Suriyeli Kürtler çok bölünümüş durumda. 20’den fazla grubu biraraya getiren Suriye Kürt Ulusal Konseyi var. Nispeten ılımlı bir örgüt sayılıyor. Barzani’yle iyi ilişkiler içinde, Iraklı Kürtler’den eğitim alıyor. Türkiye de bunu biliyor. Suriye’deki bir başka Kürt grubuysa PKK’yı destekliyor. Türkiye de bundan kaygılı. PKK’nın son zamanlarda çok aktif olduğu, saldırılarını arttırdığı da bir gerçek. Ottaway’e göre, Suriyeli Kürt grupların PKK’ya yakınlaşmasından kaygı duymak için Türkiye’nin geçerli nedenleri var.
Peki, İran politikası ne olacak, Başkan Obama’nın ikinci döneminde Amerikan yönetimi İran’la ilgili nasıl bir politika izleyecek, İran politikasında değişiklik beklenebilir mi?
Marina Ottaway’e göre, bütün işaretler, Amerika’nın, İran’la ilgili politikalarını da aynen sürdüreceğini, değişikliğe gitmeyeceğini gösteriyor. Yani Obama yönetimi ekonomik yaptırımlar uygulamaya devam edecek, yaptırımların İran üzerindeki ekonomik baskıyı arttırması için çalışacak. Buna parallel olarak da İran’la anlaşmaya varmak amacıyla diplomatic çabalarını sürdürecek. Ottaway, “Amerika’nın İran’la herhangi bir askeri çatışmaya girmek istemediği son derece açık” diyor. Uzmana göre, Başkan’ı bekleyen en önemli görev bütçe açığını azaltmak ve “bütçe açığını azaltmaya çalışırken başka bir savaşa girmek hiç de mantıklı olmaz.”