NATO, 4 Nisan günü kuruluşunun 72’nci yıldönümünü kutlarken, ittifakın karşılaştığı yeni zorluk ve mevcut tehditler hala güncelliğini koruyor
Batılı müttefikler Rus askerlerinin ve askeri birliklerinin son dönemlerde Ukrayna sınırında konuşlanmasıyla ilgili endişelerini dile getiriyor. Rus birlikleri, 2014 ele Ukrayna’dan ilhak edilen Kırım’da askeri tatbikatlar düzenliyor.
Moskova’daki yetkililer, kendi güvenlik çıkarları doğrultusunda asker konuşlandırdıklarını ve herhangi bir tarafa tehdit oluşturmadıkları görüşünü savunuyor. Ancak Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy NATO’ya, Rusya’ya gerçek bir uyarı olması açısından ülkesinin ittifaka alınmasını istiyor.
NATO’nun kuruluşunu sağlayan Washington Antlaşması’nı imzalayan Batılı ülkeler, o dönemde Sovyetler Birliği’nden gelecek tehditlere karşı kolektif bir savunma gücü oluşturulmasını amaçlıyordu. Bu, anlaşmanın 5’inci maddesinde de açıkça belirtiliyor.
Royal United Services Institute adlı kuruluşun uzmanlarından Jonathan Eyal’e göre ittifakın karşısındaki en büyük tehdit hala Rusya.
Amerika’nın Sesi’ne (VOA) konuşan Eyal, “Cumhurbaşkanı Zelenskiy’nin çağrısı sadece NATO’nun eski Sovyetler Birliği üyesi ülkelerin odak noktasında olduğunun bir hatırlatması değil, aynı zamanda da bu ülkelerin Rusya’nın etkisinden kurtulma konusunda Avrupa’da kendileri için tek güvenli gücün hala bu ittifak olduğunun da göstergesi niteliğinde” diyor.
Kırım’ın ilhakına da değinen Eyal’a göre, “Rusya, Avrupalı ülkeleri sadece güç kullanmakla tehdit etmiyor, aynı zamanda güç kullanıyor.”
İttifak yeni bünyesine yeni üyeler katmaya devam ediyor. En son, 2020 yılı Mart ayında Kuzey Makedonya ittifaka üye oldu. Bosna Hersek de resmi olarak aday konumunda. Ukrayna ve Gürcistan da üyelik yolunda.
ABD’den destek
ABD Başkanı Joe Biden da Amerika’nın ittifaka bağlılığını yeniden açıkladı. Eski Başkan Donald Trump, NATO’nun artık işlevini yitirdiğini iddia etmişti. Ancak ittifaktan gelen tepkilerin ardından Trump duruşunu değiştirmişti.
ABD Başkanı Joe Biden’ın görev başlamasının ardından “bir hamlede tüm şüpheleri ortadan kaldırdığını” söyleyen Eyal, Biden’ın 40 yıllık Kongre geçmişi boyunca ittifaka destek olduğunu hatırlatıyor.
Avrupa Birliği Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nden kıdemli uzman Simona Soare de Biden’ın NATO’nun mevcut tehditlerin ötesinde diğer stratejik konulara da odaklanması gerektiği görüşünde. Uzman, bu unsurlardan bazılarını şu şekilde sıralıyor: “İklim değişikliği ve teknoloji, Rusya ve Çin’e karşı yeni politikalar, demokrasinin nasıl yaygınlaştırıldığıyla ilgili yeni bir tutum ve yanlış bilgilendirme ve çarpıtma kampanyalarına karşı koruma.”
Biden’ın Amerika’nın NATO taahhütlerine bağlı olduğunu söylemesi ittifaka güncel zorluklar karşısında güven de vermiş oldu. Bunlar arasında, Afganistan’da artan şiddet olayları ve Taleban ile Amerika arasında duraksayan barış müzakereleri de geliyor.
İttifak içinde savunma bütçesiyle ilgili tartışmalar da gündemde. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Agence-France-Presse (AFP) haber ajansına verdiği röportajda, üye ülkelerin savunma bütçesine katkılarındaki dengesizliğe vurgu yaptı. Stoltenberg, “Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayanların yüzde 90’ı NATO üyesi ülkelerde yaşıyor. Ancak NATO bütçesinin sadece yüzde 20’si AB üyesi ülkelerden geliyor” dedi.
Uzman Soare’ye göreyse Amerika, 2014 NATO Zirvesi’nde alınan karar çerçevesinde Avrupa ülkelerine, gayrisafi yurtiçi hasılalarının yüzde 2’sini savunma bütçesine ayırmaları konusunda baskı yapacak.
Soare, “Başkan Biden, Welsh Savunma Bildirgesi’nin mimarlarından biri. Bu nedenle de Avrupalılar’ın savunma alanına daha fazla bütçe ayırmaları gerektiği görüşünü benimsiyor” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin rolü
Diğer taraftan, Türkiye NATO üyelerinden gelen itirazlara rağmen Rusya’dan bir savunma sistemi satın aldı. Bu, Türkiye’nin Amerika ile ikili ilişkilerini de olumsuz etkilerken Avrupa ile ilişkileri de sarstı. Ancak Eyal’e göre Türkiye’nin ittifaktan çekilme olasılığı ufukta görünmüyor.
“Türkiye NATO dışında bir ittifaka dahil olmanın daha iyi olacağına kendisi de inanmıyor” diyen Eyal, şu an ilişkilerin zorlu bir dönemden geçmesine karşın Avrupa Birliği ülkelerinin ve Amerika’nın, Türkiye ittifak içinde kaldığı sürece müzakere alanının mevcut olduğuna inandığına da vurgu yapıyor.
Uzmanlar, yaşanan gerginliklere rağmen NATO’nun 73’üncü yılına girerken hala Avrupa’nın güvenliği açısından en sağlam temel taş olduğu görüşünde.