Ortadoğu ve Afrika’daki şiddet ortamından kaçan yüzbinlerce mülteci sağlıksız koşullarda yaşıyor. Birleşmiş Milletler’e bağlı yardım örgütlerinin raporlarına göre, gıda ve su problemleri mülteci kamplarının bir çoğunda hayati tehlike yaratan hastalıkların yayılmasına yol açıyor. Sağlık yetkilileri, kolera, sıtma ve sarılık gibi salgınların, yetersiz beslenmeyle de birleşince, kamplara güvende olmak için sığınan mültecilerin yaşamını tehdit ettiğini söylüyor.
Güney Sudan’daki bu kalabalık kampta, bölgedeki askeri çatışmadan kaçan binlerce mülteci kalıyor. Yetkililer, kirli su ve yiyeceklerden bulaşan Hepatit E virüsünün kamp sakinleri için ciddi bir tehdit oluşturduğunu söylüyor.
Adrian Edwards Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin sözcüsü. Edwards, “Hepatit E en çok 15 ve 40 yaş arasındaki genç mültecileri etkiliyor. Üç kampta akut sarılık görülen hastaların yarısından fazlası 20 ile 39 yaş arasında,” şeklinde konuşuyor.
Güney Sudan, Sierra Leone, Libya ve Nijerya gibi Afrika ülkelerindeki bir çok kampta ağır kolera salgınları başgösterdi.
Yetkililer, kolera ve sarılık vakalarını kontrol altında tutmanın çok zor olduğunu ve mücadelede en etkili yolun bu mikropları önlemek olduğunu belirtiyor.
Doktor Peter Hotez bulaşıcı hastalıklar uzmanı. Hotez, koleranın genellikle, siyasi ortamın veya doğal afetlerin yarattığı ağır yaşam koşullarına maruz kalan insanları tehdit ettiğini söylüyor: “Kolera virüsü diğer bakterilere benzemeyen bir toksin üretiyor ve bu toksin hücreleri zehirleyerek, vücudun mide ve bağırsak yollarındaki suyu içine çekmesini önlüyor. Aşırı miktarda su kaybına uğrayan kişi, mikrobun bulaşmasından sadece birkaç saat sonra tamamen susuz kalıyor.”
Doktor Hotez, koleranın sıhhi tedbirlerle önlenebileceğini söylüyor. Ancak, ishal belirtileri baş göstermişse, hastanın hayatını kurtarmak için yapılması gereken en önemli şey ağız yoluyla vücudun kaybettiği suyu telafi etmek.
UNICEF tahminlerine göre, bu yıl, yetersiz beslenmeye maruz kalan beş yaşın altında 400,000 kadar Afrikalı çocuğun tedaviye ihtiyacı var. Bu zayıf çocuklar kolera ve diğer hastalıklara karşı çok daha savunmasız.
Pillar Bauza BM mülteci dairesinde görevli. Afrika’daki mülteci kamplarında kalan çocuklarla çalışıyor: “Ölüm oranları yüksek, acil durum seviyesinin de üzerinde. Ayrıca, yetersiz beslenme oranları da çok yüksek.”
UNICEF’in desteklediği klinikler, tedavinin yanısıra birçok kampta su arıtma tabletleri dağıtıyor ve kamptaki ailelere sağlıklı kalmanın yollarını öğretiyor.
Türkiye-Suriye sınırındaki mülteci kamplarında da son dönemde, kolera ve sıtma vakaları kaydedildi. Uzmanlar kolera, sıtma, kızamık, menenjit ve diğer mikrobik hastalıkların, hijyen koşullarının kötü; temiz su ve gıdaya erişimin kısıtlı olduğu kalabalık kamplarda ölümcül salgınlar yaratabileceği söylüyor.
Güney Sudan’daki bu kalabalık kampta, bölgedeki askeri çatışmadan kaçan binlerce mülteci kalıyor. Yetkililer, kirli su ve yiyeceklerden bulaşan Hepatit E virüsünün kamp sakinleri için ciddi bir tehdit oluşturduğunu söylüyor.
Adrian Edwards Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin sözcüsü. Edwards, “Hepatit E en çok 15 ve 40 yaş arasındaki genç mültecileri etkiliyor. Üç kampta akut sarılık görülen hastaların yarısından fazlası 20 ile 39 yaş arasında,” şeklinde konuşuyor.
Güney Sudan, Sierra Leone, Libya ve Nijerya gibi Afrika ülkelerindeki bir çok kampta ağır kolera salgınları başgösterdi.
Yetkililer, kolera ve sarılık vakalarını kontrol altında tutmanın çok zor olduğunu ve mücadelede en etkili yolun bu mikropları önlemek olduğunu belirtiyor.
Doktor Peter Hotez bulaşıcı hastalıklar uzmanı. Hotez, koleranın genellikle, siyasi ortamın veya doğal afetlerin yarattığı ağır yaşam koşullarına maruz kalan insanları tehdit ettiğini söylüyor: “Kolera virüsü diğer bakterilere benzemeyen bir toksin üretiyor ve bu toksin hücreleri zehirleyerek, vücudun mide ve bağırsak yollarındaki suyu içine çekmesini önlüyor. Aşırı miktarda su kaybına uğrayan kişi, mikrobun bulaşmasından sadece birkaç saat sonra tamamen susuz kalıyor.”
Doktor Hotez, koleranın sıhhi tedbirlerle önlenebileceğini söylüyor. Ancak, ishal belirtileri baş göstermişse, hastanın hayatını kurtarmak için yapılması gereken en önemli şey ağız yoluyla vücudun kaybettiği suyu telafi etmek.
UNICEF tahminlerine göre, bu yıl, yetersiz beslenmeye maruz kalan beş yaşın altında 400,000 kadar Afrikalı çocuğun tedaviye ihtiyacı var. Bu zayıf çocuklar kolera ve diğer hastalıklara karşı çok daha savunmasız.
Pillar Bauza BM mülteci dairesinde görevli. Afrika’daki mülteci kamplarında kalan çocuklarla çalışıyor: “Ölüm oranları yüksek, acil durum seviyesinin de üzerinde. Ayrıca, yetersiz beslenme oranları da çok yüksek.”
UNICEF’in desteklediği klinikler, tedavinin yanısıra birçok kampta su arıtma tabletleri dağıtıyor ve kamptaki ailelere sağlıklı kalmanın yollarını öğretiyor.
Türkiye-Suriye sınırındaki mülteci kamplarında da son dönemde, kolera ve sıtma vakaları kaydedildi. Uzmanlar kolera, sıtma, kızamık, menenjit ve diğer mikrobik hastalıkların, hijyen koşullarının kötü; temiz su ve gıdaya erişimin kısıtlı olduğu kalabalık kamplarda ölümcül salgınlar yaratabileceği söylüyor.