Fransa'da hükümet, "cihatçı terör ve İslamcı ayrımcılıkla mücadele etmek" amacıyla "Ayrılıkçılık Yasası" adlı yeni bir yasa getiriyor. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bugün, 20 kadar gencin IŞİD saflarına katıldığı 25 bin nüfuslu küçük Lunel kentinden, "Ayrılıkçılık Yasası'nı" açıklamak istiyordu. Ancak toplantı, içeriğinin basına sızması üzerine yaşanan tepkileri ölçme amacıyla 2 Ekim'e ertelendi.
İktidara geldiği günden bu yana "Fransa İslamı" adlı reform üzerinde çalışan Emmanuel Macron, sonunda beklenen yeni yasayı gecikmeli de olsa açıklamaya hazırlanıyor. Macron, Cumhuriyet'in ilanının 150. Yıldönümü’nde, devlet anıt mezarlığı Pantheon'da yaptığı konuşmada, "Cumhuriyetimizin bazı bölgelerinde, bir din adına, İslam adına, bir arada yaşama iradesine karşı çıkan, artık Cumhuriyet'te kalmayı istemeyen bir ayrılıkçılık benimsenmiş. Fransız ulusu içinde, yasalara saygı duyduğu müddetçe bir arada yaşayan birden fazla kimlik vardır. Ancak ‘bir din adına, şu ya da bu dış etkiyle, ben artık yasalara saygı duymuyorum' denildiği anda ayrılıkçılık başlar. Bölünemez Cumhuriyet, hiçbir ayrılıkçı maceraya izin vermez" sözleriyle yasa hakkında ilk detayları verdi.
Başbakan Jean Castex de, yasama yılı başında yaptığı konuşmada, yasanın "Cumhuriyetin sınırlarına ve cumhuriyete karşı düzenlenen her türlü girişime karşı" hazırlandığını dile getirdi.
Hazırlık çalışmalarında yer alan Radikalleşme ile Mücadele Komisyonu yasayı, "Cumhuriyet yasaları yerine Şerait yasasını tanıyan ve bunu toplumun bir kesimine uygulamak isteyen siyasal İslam ve tarikatlardaki sapmalarla mücadele amaçlı" olarak hazırladıklarını kaydetti. Yasanın İslam dinini kesinlikle hedef almadığını kaydetti.
İçişleri Bakanlığı'na bağlı Devlet Bakanı Marlene Schiappa da, "Bu yasa Müslümanlar’a karşı hazırlanmadı. Cumhuriyete düşman ve şiddete başvuran organize gruplarla mücadele etmek istiyoruz" dedi. France Inter Radyosu'na konuşan Marlene Schiappa, "Ayrılıkçılık yapan kimler?" sorusuna, "Özellikle İslamcı ayrılıkçılar, devlete karşı şiddetle karşı çıkmak için örgütlenenler. Ama sadece onlar değil. Cumhuriyetin değerlerine karşı olanlar, tarikatlar da bu yasada yer alacak" dedi.
Yasa ne getiriyor?
Henüz tümüyle açıklanmayan ancak bazı bakanlar tarafından içeriği hakkında bilgi verilen yasa, Müslüman toplum ile yeni bir toplumsal sözleşme imzalanmasını içeriyor. Özellikle 1905 yılından beri uygulanan "1905 Laiklik Yasası'nı" güçlendirme amacıyla hazırlanan yasayı Macron, "Yasanın amacının öncelikle yabancı ülkelerin, Fransa’daki Müslümanlar üzerindeki etkisini kırmak, Müslüman örgütlerini daha iyi organize etmek ve tüm İslamcı ayrımcılıkla mücadele etmek; böylece, ülke topraklarında her yerde Cumhuriyeti ve onun yasalarını üstün kılmak" sözleriyle tanımlıyor.
Derneklere laiklik şartı
Devlet Bakanı Marlene Schiappa tarafından yasanın ana hatlarına ilişkin yapılan açıklamalara göre, yasayla, "toplumcu izolasyona karşı mücadele" için, bölgesel kurumlarla valilerin yetkilerinin artırılması öngörülüyor. Kadın-erkek eşitliğinin tüm sosyal faaliyetlerde, kamu ve özel işyerlerinde, tüm derneklerin tüzüklerinde yazılması öngörülüyor. Yasal boşlukların netleşmesi amacını güden bu düzenleme ile, devlet yardımı alan derneklerin "laiklik şartını" imzalaması da zorunlu hale getiriliyor. Laiklik şartına aykırı davranan derneklerin yardımlarının kesilmesi öngörülüyor.
Devlet Bakanı Schiappa, Europe 1 Radyosu'na yaptığı açıklamada, Brest camisi imamının sözlerinden dolayı caminin kapatılması örneğini vererek "İmam gibi, kamusal alanda görev yapan ancak nefret söylemi kullanan kişilere tanık olursanız, suç duyurusunda bulunma hakkı doğacak" dedi. Tespit edilmesi durumunda, nefret söylemi yayan derneklerin kapatılması, devlet yardımlarının kesilmesi gündeme gelebilecek. Schiappa bu konudaki düzenlemeleri de, "Cumhuriyet değerlerine uymayan derneklere halkın vergilerinden yardım yapmaya son vereceğiz" sözleriyle açıkladı.
Yasayı muhalefet de destekliyor
Macron'un açıklaması beklenen yasaya aşırı sağ ve merkez sağ muhalefetle laik sol muhalefetten destek geliyor. Başbakanlığı döneminde katı laik politikalarıyla tanınan eski sosyalist politikacı Manuel Vals yasayı destekliyor ve önce gecikmeden çıkarılmasını istiyor.
Merkez sağın cumhurbaşkanı adayı olması beklenen eski bakanlardan Xavier Bertrand da, "Macron büyük bir saflık içinde. 3 yıldır çıkaramadığı yasayı şimdi çıkarabileceğini söylüyor. İslamcılık kelimesini kullanamadığı için ayrılıkçılık anlamına gelen separatizm kelimesini kullanıyor" diyerek, Macron'un daha sert bir yasa çıkarması gerektiğini savunuyor.
"Yeni bir din savaşına gerek yok"
Fransız sağ ve aşırı sağının desteklediği yasaya, sol muhalefet ve Yeşiller'in bir bölümü de destek veriyor. Ancak bir bölümü ise "Müslüman toplumu hedef almama" uyarısı yapıyor. Radikal sol lider Jean Luc Melenchon, BFM TV'de yaptığı konuşmada, "Emmanuel Macron'un şüphesiz iyi niyetleri var, ancak bunlar tartışmamız gereken niyetler değil. Fransa üç asır boyunca dini savaşlar yaşadı, buna yeniden parmağımızı koymamalıyız. Ne kadar az parmak basarsak o kadar iyi. Herkesin omuz omuza gelip Corona kriziyle mücadele etmesine ihtiyacımız var. Eğer Müslümanlar içinde bir takım marjinal unsurlar varsa, onları nasıl durduracağımızı zaten biliyoruz" dedi.
Melenchon, Müslümanlar’ın hedef gösterilmemesi gerektiğini, laiklik yasasının devletin bu konulara girmesini engellediğini belirterek, hükümetten 1905 Laiklik Yasası'na dokunmamasını istedi.
Göçmenler endişeli
Yeni çıkarılacak olan yasa, Fransa'da yaşayan Müslüman toplumu temsilcileri ve göçmen dernekleri tarafından yakından izleniyor.
VOA Türkçe'ye konuşan Paris Anadolu Kültür Derneği Başkanı Dr. Demir Önger de, yasa hazırlıklarını yakından izlediklerini ve sonucu beklediklerini belirterek, "Bu yasa Türkiyeli göçmenleri de yakından ilgilendiriyor. Mesela bir Bankalararası Bilgilendirme Anlaşması var. 1 Ocak'tan itibaren uygulanmaya başlanacak. Sosyal yardım alan göçmenlerin ülkelerindeki hesapları kontrol edilecek. Buradaki göçmenlerin Türkiye'deki banka bilgileri de iki ülke arasında paylaşılacak. Derneklere büyük zorluklar getiriliyor. Göçmenler uzun süredir uyudukları uykudan sarsılarak uyanacaklar. Toplumumuzu doğrudan ilgilendiren konular gelecek" dedi.
Türkiyeli Yurttaşlar Meclisi (ACORT) Dernek Başkanı Ümit Metin de, "Getirilmek istenen korkunç bir yasa, yine bir sosyal kriz dönemi yaşanıyor. 2022 seçimleri için kampanya başlıyor. Günah keçisi olarak insanları ayrılıkçı (separatist) olarak tanımlayacaklar. Derneklere laiklik şartı uygulanması getiriliyor. Ancak zaten laiklik karşıtı olan dernekler devletten para almıyor. Onların devletin parasına ihtiyacı yok. Bu yasanın göçmen derneklerine karşı kullanılmasından endişe duyuyorum. Bana göre Macron, aşırı sağ oyları almak için böyle bir çıkış yapıyor. Sarkozy dönemini hatırlatan bir adım. Baştan Macron bazı sol değerleri savunuyordu. Ama artık tümüyle aşırı sağ oylara oynanıyor. Bana kalırsa bu korkutucu bir gelişme. Tehlikeli bir oyun oynanıyor ve göçmenler hedefte" dedi.
Müslüman toplum temkinli
Paris Büyük Camisi Rektörü Şemseddin Hafız, "Ayrımcılık sözü ve yasasının, önümüzdeki seçimlere alet esilmesiyle yaşayabilecek anlamsal bir kaymaya uğratılması veMüslümanlar’ın da suistimallere karşı kendilerini güvende hissedecekleri bir yasa çıkartılması gerektiği" uyarısında bulunuyor. Le Figaro'ya konuşan Hafız, "Müslümanlar, mezhepçilik tuzağına düşen ve cemaatçiliği teşvik eden radikal azınlığın rehinesi olamazlar ve bunu istemezler. Müslümanlar, kendilerini günah keçisine çevirmeye çalışanların düşmanı, İslamcı sapmaya karşı gerçekten savaşmak isteyenlerin de müttefikidir" dedi.
Lyon'da cami Direktörü Kemal Kaptan, "güvensizlik ikliminden" endişe duyduğunu belirterek, "Bu ayrılıkçılık kavramı beni çok rahatsız ediyor. Kim ayırıyor? Müslümanlar değil, onlar entegre olmak istiyorlar! Müslümanlarla kalıcı bir çatışma yaratmak isteniyor. Entegrasyondan çok zorlamadan bahseden bir yasanın çıkmasından endişeleniyorum" dedi.
Bordeaux camisinin popüler imamı Tarık Oubrou da aynı fikri paylaşıyor: "Ayrılıkçılık kavramı bu olguyu açıklamak için yeterli değil. Müslümanlara özgü iç etkenler olduğu gibi, banliyö politikaları gibi Müslümanları sorunlu bir ortamda yığan dış etkenler de vardır. Aşırı basite indirgemek, genç Müslümanları’n hissettiği reddedilme hissini artırma tehlikesini ortaya çıkarır. İki nesil kaybettik, bir sonrakini kaybetmemeliyiz."