Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un daveti üzerine Fransa'ya gelen Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı ortak basın toplantısına Doğu Akdeniz krizi ve Türkiye damgasını vurdu. Toplantı, Doğu Akdeniz krizinde farklı stratejiler izleyen Merkel ile Macron arasındaki görüş farklılıklarını su yüzüne çıkarırken, Türkiye konusu iki lider arasında adeta "sözlü düellosuna" dönüştü.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Almanya lideri Merkel'i yazlık Bregançon Şatosu'nda ağırladı. İki lider Corona virüsüyle mücadele konusunun yanısıra Doğu Akdeniz ve Türkiye, Libya, Belarus, Mali ve Lübnan gibi önemli uluslararası konuları görüştü. İki saatlik başbaşa görüşmenin ardından Macron ve Merkel, kameraların karşısına geçerek ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantı, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmalarına karşı diyalog ve arabuluculuk yolunu seçen Merkel ile, tek taraflı bir kararla bölgeye askeri gemi gönderen Macron arasında karşılıklı söz düellosuna dönüştü.
“Hedef tansiyonu düşürmek”
İlk sözü alan Macron, "dünya diplomasisi yeniden şekilleniyor ve biz AB olarak, çok taraflı diplomasiye inanarak AB'nin tek ses olarak bir güç oluşturması için çalışıyoruz" sözleriyle açıklamalarına başladı. Doğu Akdeniz'den başlayarak ele alınan uluslararası dosyaları aktaran Macron, "Doğu Akdeniz konusunda, ortak bir ajanda etrafında birlikte çalışma kararı aldık. Hedefimiz öncelikle AB'nin egemenlik hakları. Almanya ve Fransa çok net bir şekilde Yunanistan ve Kıbrıs'ı destekleme konusunda gönüllüyüz. Ama aynı zamanda bu bölgenin tüm gücümüzle istikrarını korumak, uluslararası hukuka saygıyı sağlamak ve tansiyonu düşürmek konusunda da gönüllüyüz. Model olarak her zaman aynı yaklaşımları sergilemedik. Ama ortak hedefimiz bölgede istikrar ve tansiyonun düşürülmesini sağlamak" dedi.
“Türkiye cezalandırılsın”
Merkel ile Akdeniz'deki güvenlik başlığı altında Libya'daki durumu da konuştuklarını belirten Macron, isim vermeden Türkiye'nin Libya'daki politikalarının cezalandırılmasını istedi. Fransız lider, "Libya'da dış güçlerin silah desteği vermesini yasaklayan ambargo kararına uyulması önemli. Bizim önceliğimiz ateşkesi sağlamak ve Libya sorununun politik çözümü için çalışılması. Bunun için AB'nin İrini operasyonu güçlendirilmeli, ambargoyu delen ülkeler cezalandırılmalı. Birlikte, BM gündeminin ilerlemesi, komşu ülkelerin biraraya gelmesini sağlamalıyız" diye konuştu.
Libya konusunda Merkel’den farklı yaklaşım
Macron'un ardından söz alan Merkel, uluslararası anlaşmazlıklar ve Corana virüsü salgını nedeniyle oldukça zor bir dönemden geçildiğini söyledi ve AB'nin bu dönemde Avrupalı bir aktör olarak sesini duyurması gerektiğini, bunun için de tek ses olarak hareket etmesi gerektiğini söyledi. Macron ile Çin, Amerika, Rusya ve Türkiye konusunu uzun uzun konuştuklarını aktaran Merkel, "Libya'daki durumu uzunca ele aldık. BM'nin izlediği bir süreç var ama çözüme yardımcı olmalıyız. Libya, üçüncü ülkelerin kendi stratejileriyle çözüm bulacağı bir ülke değil. Kendi çözümünü bulmalı" diyerek Macron ile ilk görüş ayrılığının işaretini verdi.
İkinci ve asıl derin görüş ayrılığı ise Doğu Akdeniz açıklamalarında geldi. Doğu Akdeniz'de tansiyonun yükseldiğini ve mutlaka düşürülmesi gerektiğini söyleyen Merkel, "Eğer Fransa ve Almanya güçlerini birleştirise ilginç bir çözüm bulunabilir. AB üyesi ülkelerin egemenlik haklarına saldırıyı kabul edemeyiz. Ama çözüm askeri değil diyalog, tartışma yoluyla bulunmalı" dedi.
"Akdeniz, bizim deniz, Mare Nostrum"
Gazetecilerin yeniden Doğu Akdeniz sorusunu yöneltmesi üzerine Merkel ile Macron arasındaki karşılıklı söz düellosu devam etti. Macron, "Bu konuda Avrupa için etkin bir eylem izlemeyi diliyorum. Hepimiz bu denize bir kaç kilometre uzaktayız. Mare Nostrum. Akdeniz....Tansiyonun düşmesi için işbirliği gerekiyor. Almanya ile birbirini tamamlayan bir yaklaşım içindeyiz" dedi. Macron, AB fonları konusunda Merkel'i ikna ettiği vurgusunu yaparak, "Doğu Akdeniz'de de hedefimiz aynı. İkimiz de aynı şeyi istiyoruz: Bağımsızlığımız ve istikrar. İki tarafın da kendi tarihi var. Ama ortak bir hedefe ulaşmak için tamamlayıcı bir çalışma yürütmeliyiz. Ortak hedefimiz, tansiyonun düşmesi, bağımsızlığımıza ve üyelerimizin bağımsızlığına saygı ve yapıcı bir ajanda ile Akdeniz'de tüm tarafların biraraya gelmesi. Özellikle Türkiye... Türkiye ile, atılan provokatif adımların ardından yeniden bir yapılanma sağlanmalı, bizim haklarımıza saygı duyulmasını sağlamalıyız. Ama diğer taraftan da, pozitif bir yaklaşımla Türkiye'yi yeniden mesela Libya'da açık bir gündeme çekmeliyiz. Almanya'daki değişimi tanımlamak benim işim değil. Ama benim yapmam gereken, Almanya ve Fransa'nın ortak hedefler etrafında birlikte hareket etmesini sağlamak" dedi.
"Macron ile doğamız ve karakterimiz farklı"
Merkel'in bu sözlere yanıtı sert oldu. Doğu Akdeniz krizi karşısında farklı yöntemlerin izlenebileceğini belirten Merkel, "Sayın Macron ile doğamız ve karakterlerimiz farklı. Bu nedenle farklı tepkiler vermemiz de doğal. Doğu Akdeniz'de AB'li partnerlerimizle ortak hareket edebiliriz, ya da bölgeye savaş gemizi gönderebiliriz. Almanya olarak biz Türkiye ve Yunanistan'ın yeniden diyaloğa geçmesi yolunu seçtik. Biz genel bir projenin izlenmesini istiyoruz. Hangi stratejinin daha iyi olduğunu bilmek zor. Bu nedenle de birlikte çalışmaya devam etmeliyiz" diye konuştu.
Merkel'in sözlerine Macron, "Bir bölgesel gücün sınırları aşması karşısında, diplomasinin yanında, askeri güç kırmızı çizgisi olmadan sözkonusu değil. Ama askeri güç de, diplomatik yol olmadan yıkıcı etki yapıyor, çünkü tansiyonu yükseltiyor. İkisini birden elde tutmak gerekiyor. Bizim yaptığımız da budur" karşılığını verdi.
Belarus ve Navalny sorusu
Macron, Belarus'taki şaibeli seçimlerin ardından başlayan protesto gösterileri ve iktidarın eylemleri batırmasıyla yaşanan olayları da ele aldıklarını da açıkladı. Rusya lideri Vladimir Putin ile de görüştüklerini ve Rusya ile birlikte AB'nin Belarus'ta taraftlar arasında "arabuluculuk" yapabileceğini söyledi. Putin'in de buna sıcak baktığını aktardı. Macron, AB'nin şaibeli seçimleri proteto eden Belarus halkını desteklemeye devam etmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Merkel ise, Putin'i birlikte aradıklarını ancak Belarus lideri Aleksander Lukaşenko'nun kendileri ile konuşmayı kabul etmediğini vurguladı.
Rus muhalif lider Alexei Navalny'nin hastaneye kaldırılması haberi ile ilgili bir soruya Macron, "Navalny'nin başına gelenlere ilişkin haberlerden büyük üzüntü ve kaygı duyduk. Sayın Merkel ile Navalny ve ailesine sağlık ve sığınma yardımları konusunu görüştük. Elbette olayın mutlaka aydınlatılması gerekir. Soruşturmanın seyrini izleyeceğiz" dedi. Merkel de, "Haberi duyduğumda çok sarsıldım. Çok derin üzüntü duydum. Fransa ve Almanya, üzerine düşen tüm yardımı yapmaya hazırdır. Ama bu noktaya nasıl gelindi, zehirlenme nasıl oldu, mutlaka bilmemiz gerekiyor. Soruşturmanın takipçisi olacağız" dedi.