İstanbul’da yapılan iki günlük Birleşmiş Milletler’in ilk kez düzenlediği Dünya İnsani Yardım Zirvesi’ne katılan 60'a yakın dünya lideri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda uluslararası kuruluş, küresel insani yardım sistemini ele aldı.Brookings Enstitüsü Türkiye uzmanlarından ve TÜSİAD Kıdemli Araştırmacısı Prof. Kemal Kirişçi zirveyi Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi. Kısa bir süre önce “The Consequences of Chaos - Kaosun Sonuçları" isimli kitabında Suriye krizi sonrası yaşanan göç krizi ve sonuçlarını ele alan Kirişçi, Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nün devletlerin önceliğinin insani yardım değil kendi güvenlikleri olduğu gerekçesiyle Dünya İnsani Yardım Zirvesi’ne katılmamasında haklılık payı olduğunu belirtiyor. Ama yine de Kaos’un Sonuçları kitabına imza atarken, “’Eğer sivil toplum kuruluşları büyük bir çaba içinde olmasalardı acaba Suriye’deki ve Türkiye’deki Suriyeliler’in durumu ne olurdu?’ sorusunu kendimize sorduk” diyor.
Göç hareketinin geçici olmadığını ve göçmek durumunda kalanların bulundukları toplumların içine entegre edilmeleri gerektiğini savunan Prof. Kemal Kirişçi’nin Türkiye’de Batı’da sık sık tenkit edildiğini ancak bu uyarıları yapılırken verilere de bakılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Kirişçi, BM’nin mültecilere yönelik 2012 ile 2016 yılları arasındaki harcamalarının 16,8 milyar dolar olduğunu belirtiyor ve “Bu paranın yüzde 70’inin ABD ve AB üye ülkelerinden geldiğini, uluslararası camianın kalan kısmının aktif olduğunu söylemek zor,” diyor.
Zirve sırasında İstanbul’da yapılan Erdoğan- Merkel görüşmesinde gündeme gelen vize serbestisiyle ilgili Alman Başbakan’ın, “Türkiye'nin tüm koşulları yerine getirmesi gerektiği” açıklamasını da değerlendiren Kirişçi, mülteci meselesiyle vize konusunun ayrı tutulması gerektiğini savundu.AB tarafında görüştüğü kişilerin önemli bir kısmının “vize serbestisi konusunda çok geç kalındığını, çok daha önceden yapılmış olması gerektiğini” söylediklerini aktardı.