Erişilebilirlik

Kavala Kararı Sonrası Avrupa Konseyi Ne Yapacak?


Birleştirilmiş Gezi davasında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bugün vereceği kadar merakla bekleniyordu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) işadamı Osman Kavala’nın başvurusu üzerinde vermiş olduğu ‘‘hak ihlali’’ kararını uygulamayan Türkiye hakkında geçtiğimiz Aralık ayında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ‘‘ihlal prosedürü’’ başlatma kararı almıştı. Eğer bugün Kavala tahliye edilseydi Ankara’nın 19 Ocak’a kadar Strazburg’a göndermesi gereken savunma önemsiz hale gelecekti.

Kavala Kararı Sonrası Avrupa Konseyi Ne Yapacak?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:15 0:00

Ancak İstanbul’daki mahkeme, daha önceki iki duruşmada olduğu gibi oy çokluğuyla Kavala’nın tutukluluğuna devam yönünde karar verdi.

2 Şubat tarihine kadar Türkiye Osman Kavala’yı tahliye etmezse Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye hakkında ‘‘ihlal prosedürü’’ içeren dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderecek.

Sinclair-Webb: ‘‘Herhalde Cumhurbaşkanı Erdoğan da Bakanlar Komitesi’nin yaptırım sürecine razı’’

Gezi davalarını ve Kavala’nın durumunu yakından takip eden İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Avrupa ve Orta Asya Direktörü Emma Sinclair-Webb, mahkemenin tutukluluğa devam kararıyla hukuku ve insan haklarını hiçe saymış olduğunu söyledi.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Sinclair-Webb, ‘‘(Avrupa Konseyi) Bakanlar Komitesi, Türkiye’ye son şans verdi. Türkiye bugün Osman Kavala’yı tahliye ettirebilirdi. Olmadı. Bu mahkeme yine tahliye etmedi. Duruşma 21 Şubat’a kadar ertelendi. Maalesef tamamen siyasi dava olduğunu yeniden gördük. Herhalde Cumhurbaşkanı Erdoğan da Bakanlar Komitesi’nin yaptırım sürecine razı. Öyle gördük. O süreç 2 Şubat’ta başlayacak. Türkiye, Avrupa Konseyi’nin bir yaptırım sürecinden geçirilecek ikincisi üyesi olacak. Bu Türkiye için utanç. Uzun bir süreç bu. Ama Türkiye bugün insan haklarını ve hukuku tamamen hiç saydı. Osman Kavala dört seneden fazladır tamamen boş iddialarla yatıyor. Bu mahkeme tamamen siyasi bir karar verdi’’ dedi.

Tanrıkulu: ‘‘Türkiye ile ilgili bir yaptırım süreci başlatılacak’’

İnsan hakları ve ifade özgürlüğü konusundaki davaları yakından takip eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin avukat milletvekillerinden Sezgin Tanrıkulu da birleştirilmiş Gezi davasının üçüncü duruşmasının sonuna kadar mahkeme salonunda kaldı. Çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulunan İstanbul milletvekili, hukuki saiklerle açılmamış olduğunu savunduğu davanın siyasi zeminde sürdüğünü ifade etti.

Tanrıkulu, ‘‘Adalet ve Kalkınma Partisi liderliği ve Sayın Erdoğan’ın dış güçlerle mücadele ettiği asparagasını bütün insanlara anlatmak için böyle bir ucube dava yaratıldı maalesef. Amaçları bu, korku yaratmak ve bu algıyı sürdürmek. Ama ben bir yurttaş olarak Türkiye’nin düşürüldüğü bu hal nedeniyle üzgünüm. İki gün sonra Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin bir toplantısı var. Türkiye’ye bir süre verilmişti. Bu süre Osman Kavala ile ilgili 10 Aralık 2019 tarihli kararın gereğini yerine getirilmesi yönündeydi. Şimdi Türkiye ile ilgili bir yaptırım süreci başlatılacak. Hakimler ve siyasetçilerin buna hakları yok. AİHM’in ‘bu delillere göre tutuklu halini devam ettiremezsiniz’ dediği karar var. Ne diyecekler biz onlardan tahliye ettik bu ayrı bir dava mı? Kim buna inanacak. Kimse inanmayacak kimse de inanmıyor zaten’’ dedi.

Tanrıkulu: ‘‘Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin başyargıcı ve başsavcısı’’

Osman Kavala’ya karşı düşman hukuku uygulandığını savunan Sezgin Tanrıkulu mahkemenin verdiği bu karardan yargının başı olarak gösterdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sorumlu tuttu.

CHP milletvekili, ‘‘Yetkileri düşman hukukuna göre yurttaşlara kullanamazsınız ama maalesef arkamızdaki adliyede hukuk işlemiyor. İşleyen düşman ceza hukuku. Bu da siyasetin talimatı ile işliyor. Sayın Erdoğan’ın anayasa uyarınca üç sıfatı var. Birinci sıfatı cumhurbaşkanı, ikinci sıfatı AKP Genel Başkanı, üçüncü sıfatı başkomutan eyvallah. Ama anayasada yazılı olmayan dördüncü ve beşinci sıfatı var. Türkiye’nin başyargıcı, Türkiye’nin başsavcısı. Birisi ile ilgili hüküm kurduğu zaman artık o insanın tahliye olması neredeyse imkansız. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Yoksa bu dava ile ilgili çoktan beraat kararları verilmiş olması lazımdı. Onların onaylanmış olması ve Osman Kavala’nın tahliye edilmiş olması lazımdı’’ diye konuştu.

Kati Piri: ‘‘Avrupa Konseyi’nin ihlal prosedürü başlayacak’’

Karar sonrası Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor henüz bir açıklama yapmadı.

Ancak Türkiye’ye karşı eleştirel yaklaşımıyla tanınan eski raportör Kati Piri, bu kararın Türkiye’nin aleyhine sonuçlar doğurabileceği kanısında.

Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Piri, ‘‘İnanılmaz üzgün, öfkeli ve hayal kırıklığı (içindeyim) Türk mahkemesi (Erdoğan olarak okuyun) Kavala’yı hapiste tuttuğu için. Avrupa Konseyi'nin ihlal prosedürü artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını uygulamayan Türk hükümeti aleyhine başlayacak’’ dedi.

Dr. Kerem Altıparmak: ‘‘Türkiye'nin 72 yıllık Avrupa Konseyi üyeliğinin sonunu getirebilecek bir karar’’

2017 yılında kapatılana kadar Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İnsan Hakları Merkezi’nin müdürlüğünü yapan hukukçu Kerem Altıparmak da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu tutukluluğa devam kararının yalnız Türkiye’nin 72 yıllık Avrupa Konseyi üyeliğinin değil Avrupa ile bağının sonunu getirebilecek nitelikte bir karar olduğunu savundu. Dr. Altıparmak, bu kararın mahkemenin özgür iradesi ile alınıp alınmadığını da sorguladı.

XS
SM
MD
LG