İSTANBUL —
‘Saat yedi buçukta bir taksi alabilir miyim’, her şey aslında bu konuşmayla başladı.
Ertesi gün 1 Mayıs’tı ve Anadolu yakasından Avrupa yakasına toplu taşıma araçlarıyla gitmek imkansızdı. Metrobüs, otobüs, vapur, motor, füniküler, metro seferleri iptal edilmişti. Çünkü İstanbul Valiliği, işçilerin 1 Mayıs Meydanı olarak kabul ettiği Taksim Meydanı’na yasak getirmişti.
Sabah iki gazeteci arkadaşı evlerinden alıp Boğaziçi Köprüsü yoluna girmiştik ki Beşiktaş, Mecidiyeköy ve Kağıthane girişlerinin trafiğe kapatılması sonucu köprü trafiğinin kilitlendiğini öğrendik. Rotamızı Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne çevirdik. Mecidiyeköy’e vardığımızda saat 8:30 olmuştu. Taksiden indik. Şişli girişi polis barikatıyla kapalıydı. Üç kez arandıktan ve yaklaşık bir kilometre yürüdükten sonra DİSK Genel Merkezi’nin önündeydik. Kortejde yaklaşık 2 bin kişi vardı. Belli ki güvenlik önlemleri ve toplu taşıma araçlarının iptalleri katılımı etkilemişti. En kalabalık grup, Halk Cephesi ve DİSK’ti.
DİSK ‘geri adım atmayız’ dedi, polis müdahale etti
Birkaç yüz metre ötede polis, kortejin Taksim’e yürümesini engellemek için tertibat almıştı. İki polis amiri, arkalarında bir basın ordusuyla birlikte hareketlendi. DİSK kortejinden de genel başkan Kani Beko ve genel sekreter Arzu Çerkezoğlu onlara doğru yürüdü. Pazarlık kısa sürdü. Polis, ‘yürütmeyeceğiz’ dedi, DİSK ise ‘geri adım atmayacağız’. Taraflar kendi bölgelerine geri çekildi. İşte her şey bu görüşmeden iki dakika sonra başladı. Halaskargazi Caddesi bir anda bembeyaz bir bulut altında kayboldu. Öyle çok gaz bombası atılıyordu ki göz gözü görmüyordu. Herkes bir yana kaçışıyordu. Kortej önünden ve arkasından üstüne doğru yürüyen Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı’nın (TOMA) arasına sıkıştı.
İlk tazyikli su, kortejin en önünde duran, 1 Mayıs 1977’deki olaylarda yaşamını yitirenler anısına hazırlanan 1 Mayıs çelengine sıkıldı. Olay esnasında DİSK kortejinde bulunan Oyuncular Sendikası Başkanı Mehmet Ali Alabora, on anı şöyle anlatıyor, “Bir anda öyle orantısız bir saldırı oldu ki ne yapacağımızı şaşırdık. Zaten göz gözü görmüyordu. Düşe kalka Şişli’ye doğru kaçtım’.
Oyuncular Sendikası’yla birlikte Taksim’e çıkmaya hazırlanan Genco Erkal ise aynı sıralarda bir apartmana sığındı. Yine Oyuncular Sendikası’ndan Altay Özbek ise, “Gözümü açamıyordum, nefes alınca genzim yanıyordu öyle bir an geldi ki galiba ölüyorum dedim. İnsan şimdi anlatırken bile ürperiyor” dedi. Aslında Özbek bu düşüncesinde yalnız değil. Yıllarca toplumsal olayların göbeğinde bulunmuş bir gazeteci olarak ben bile bir an aynı umutsuzluğa kapıldım.
Çatışmalar gün boyu devam etti
Polis, göstericileri Şişli istikametine püskürtürken bir apartmanın girişinde birkaç kişiyle birlikte soluk almakta zorluk çeker durumdaydım. Emniyet güçleri yanımızdan geçerken duman bulutunun dağılmasıyla ters istikamete koştum ve kendimi bir dükkanın önündeki mermere attım. Yolun karşısında birkaç başörtülü genç nefes almakta zorluk çekerek yürümeye çalışıyordu. Gaz maskeli kameramanlar ise dağılan 1 Mayıs çelengini görüntülüyordu. Kortej, ara sokaklara dağılmıştı. Ana gövde DiSK Genel Merkezi’ne sığındı. Radikal gruplar ise polisle çatışıyordu. Emniyet güçleri onları biber gazı fırlatarak müdahale ederken onlar da sapanla demir bilyalar atarak ya da taş veya molotof kokteyli atarak yanıt veriyordu. Bu tarz çatışmalar gün boyu Mecidiyeköy, Kurtuluş, Şişli, Bomonti taraflarında devam etti.
Polis, Beşiktaş ise KESK, ÖDP ve CHP’nin ağırlıklı olduğu gruba müdahale etti. Şişli’deki gibi biber gazı ve tazyikli su kullanılan müdahalede CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de fenalaştı. Taksim İlkyardım Hastanesi’ne kaldırılan Tekin, oksijen takviyesiyle ayağa kalktı.
Biber gazı fişeği başına isabet eden Dilan Alp yaşam savaşı veriyor
Ancak 17 yaşındaki Dilan Alp o kadar şanslı değildi. Tarlabaşı’ndan Taksim’e çıkmaya çalışan Alp’in başına isabet eden biber gazı fişeği onu komaya soktu.
Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ameliyata alınan Alp’in sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Alp’i ziyaret etmek için hastaneye giden BDP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel ise “Bugün devlet terörüyle karşı karşıya kaldık. Bir ay sonra Lisans Yerleştirme Sınavı’na girecek 17 yaşındaki kızımızın sağlık durumu kritik” dedi.
Gün boyu süren olaylarda üçü gazeteci onlarca sivil yaralandı.
Vali Mutlu: ‘22 polis yaralandı, olayların sorumlusu marjinal gruplar’
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ise yaşananlardan marjinal grupları sorumlu tuttu. 72 kişinin gözaltına alındığını açıklayan Mutlu, “Emnniyet güçlerimize yapılan saldırılar sonucu 22 polisimiz yaralı, biri beyin travması nedeniyle ameliyata alındı” diye konuştu. İstanbul Valisi, 1 Mayıs’ın gelecek yıl Taksim’de kutlanıp kutlanmayacağıyla ilgili soruya ise yanıt vermedi.
Günün sözü ise Şişli’den ayrılırken bir taksiciden geldi. “İstanbul’da yollar kapandı, toplu taşıma araçları çalışmadı, insanlar birçok semte sokulmadı. Kentte bugün sıkıyönetim vardı. Ama medya da bu işin adını doğru koymuyor.’
Ertesi gün 1 Mayıs’tı ve Anadolu yakasından Avrupa yakasına toplu taşıma araçlarıyla gitmek imkansızdı. Metrobüs, otobüs, vapur, motor, füniküler, metro seferleri iptal edilmişti. Çünkü İstanbul Valiliği, işçilerin 1 Mayıs Meydanı olarak kabul ettiği Taksim Meydanı’na yasak getirmişti.
Sabah iki gazeteci arkadaşı evlerinden alıp Boğaziçi Köprüsü yoluna girmiştik ki Beşiktaş, Mecidiyeköy ve Kağıthane girişlerinin trafiğe kapatılması sonucu köprü trafiğinin kilitlendiğini öğrendik. Rotamızı Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne çevirdik. Mecidiyeköy’e vardığımızda saat 8:30 olmuştu. Taksiden indik. Şişli girişi polis barikatıyla kapalıydı. Üç kez arandıktan ve yaklaşık bir kilometre yürüdükten sonra DİSK Genel Merkezi’nin önündeydik. Kortejde yaklaşık 2 bin kişi vardı. Belli ki güvenlik önlemleri ve toplu taşıma araçlarının iptalleri katılımı etkilemişti. En kalabalık grup, Halk Cephesi ve DİSK’ti.
DİSK ‘geri adım atmayız’ dedi, polis müdahale etti
Birkaç yüz metre ötede polis, kortejin Taksim’e yürümesini engellemek için tertibat almıştı. İki polis amiri, arkalarında bir basın ordusuyla birlikte hareketlendi. DİSK kortejinden de genel başkan Kani Beko ve genel sekreter Arzu Çerkezoğlu onlara doğru yürüdü. Pazarlık kısa sürdü. Polis, ‘yürütmeyeceğiz’ dedi, DİSK ise ‘geri adım atmayacağız’. Taraflar kendi bölgelerine geri çekildi. İşte her şey bu görüşmeden iki dakika sonra başladı. Halaskargazi Caddesi bir anda bembeyaz bir bulut altında kayboldu. Öyle çok gaz bombası atılıyordu ki göz gözü görmüyordu. Herkes bir yana kaçışıyordu. Kortej önünden ve arkasından üstüne doğru yürüyen Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı’nın (TOMA) arasına sıkıştı.
İlk tazyikli su, kortejin en önünde duran, 1 Mayıs 1977’deki olaylarda yaşamını yitirenler anısına hazırlanan 1 Mayıs çelengine sıkıldı. Olay esnasında DİSK kortejinde bulunan Oyuncular Sendikası Başkanı Mehmet Ali Alabora, on anı şöyle anlatıyor, “Bir anda öyle orantısız bir saldırı oldu ki ne yapacağımızı şaşırdık. Zaten göz gözü görmüyordu. Düşe kalka Şişli’ye doğru kaçtım’.
Oyuncular Sendikası’yla birlikte Taksim’e çıkmaya hazırlanan Genco Erkal ise aynı sıralarda bir apartmana sığındı. Yine Oyuncular Sendikası’ndan Altay Özbek ise, “Gözümü açamıyordum, nefes alınca genzim yanıyordu öyle bir an geldi ki galiba ölüyorum dedim. İnsan şimdi anlatırken bile ürperiyor” dedi. Aslında Özbek bu düşüncesinde yalnız değil. Yıllarca toplumsal olayların göbeğinde bulunmuş bir gazeteci olarak ben bile bir an aynı umutsuzluğa kapıldım.
Çatışmalar gün boyu devam etti
Polis, göstericileri Şişli istikametine püskürtürken bir apartmanın girişinde birkaç kişiyle birlikte soluk almakta zorluk çeker durumdaydım. Emniyet güçleri yanımızdan geçerken duman bulutunun dağılmasıyla ters istikamete koştum ve kendimi bir dükkanın önündeki mermere attım. Yolun karşısında birkaç başörtülü genç nefes almakta zorluk çekerek yürümeye çalışıyordu. Gaz maskeli kameramanlar ise dağılan 1 Mayıs çelengini görüntülüyordu. Kortej, ara sokaklara dağılmıştı. Ana gövde DiSK Genel Merkezi’ne sığındı. Radikal gruplar ise polisle çatışıyordu. Emniyet güçleri onları biber gazı fırlatarak müdahale ederken onlar da sapanla demir bilyalar atarak ya da taş veya molotof kokteyli atarak yanıt veriyordu. Bu tarz çatışmalar gün boyu Mecidiyeköy, Kurtuluş, Şişli, Bomonti taraflarında devam etti.
Polis, Beşiktaş ise KESK, ÖDP ve CHP’nin ağırlıklı olduğu gruba müdahale etti. Şişli’deki gibi biber gazı ve tazyikli su kullanılan müdahalede CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de fenalaştı. Taksim İlkyardım Hastanesi’ne kaldırılan Tekin, oksijen takviyesiyle ayağa kalktı.
Biber gazı fişeği başına isabet eden Dilan Alp yaşam savaşı veriyor
Ancak 17 yaşındaki Dilan Alp o kadar şanslı değildi. Tarlabaşı’ndan Taksim’e çıkmaya çalışan Alp’in başına isabet eden biber gazı fişeği onu komaya soktu.
Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ameliyata alınan Alp’in sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Alp’i ziyaret etmek için hastaneye giden BDP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel ise “Bugün devlet terörüyle karşı karşıya kaldık. Bir ay sonra Lisans Yerleştirme Sınavı’na girecek 17 yaşındaki kızımızın sağlık durumu kritik” dedi.
Gün boyu süren olaylarda üçü gazeteci onlarca sivil yaralandı.
Vali Mutlu: ‘22 polis yaralandı, olayların sorumlusu marjinal gruplar’
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ise yaşananlardan marjinal grupları sorumlu tuttu. 72 kişinin gözaltına alındığını açıklayan Mutlu, “Emnniyet güçlerimize yapılan saldırılar sonucu 22 polisimiz yaralı, biri beyin travması nedeniyle ameliyata alındı” diye konuştu. İstanbul Valisi, 1 Mayıs’ın gelecek yıl Taksim’de kutlanıp kutlanmayacağıyla ilgili soruya ise yanıt vermedi.
Günün sözü ise Şişli’den ayrılırken bir taksiciden geldi. “İstanbul’da yollar kapandı, toplu taşıma araçları çalışmadı, insanlar birçok semte sokulmadı. Kentte bugün sıkıyönetim vardı. Ama medya da bu işin adını doğru koymuyor.’