Ünlü rock grubu the Who'nun ”The Kids Are Alright” ”Çocukların Bir Şeyi Yok” şarkısında da dile getirdiği gibi anlaşılıyor ki zamane çocukları gerçekten de iyi durumda.
Amerikan Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi CDC'nin son verilerine göre anne babalarına kıyasla daha kilolu olmalarına, daha az sebze ve meyve tüketmelerine, daha az uyumalarına ve bilgisayar oyunlarının başında daha uzun süre geçirmelerine rağmen Amerikalı gençlerin büyüdüklerinde uyuşturucu ve alkol bağımlısı olma olasılıkları daha düşük.
Çocuklar, gençler ve aileleri hakkında araştırmalar yapan kar amacı gütmeyen Child Trends kuruluşundan Natalie Pane, ”25 yıllık sürece bakıldığında anne babaları çok memnun edecek birçok gelişme yaşandığı görülüyor. Bir ebeveyn olarak günümüzde birçok şeyin benim çocukluğuma oranla şimdi ne kadar iyi durumda olduğunu görmek beni çok mutlu ediyor,” diyor.
Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi CDC, her iki yılda bir Amerika genelindeki devlet okullarında ve özel okullarda 9-12'inci sınıf öğrencileri arasında bir araştırma yapıyor.
2017'de yapılan son araştırma, sigara içen, alkol kullanan ve uyuşturucu alan Amerikalı lise öğrencilerinin sayısının bundan 25 yıl öncesine göre düştüğünü gösteriyor. Araştırmaya göre alkol kullanımı 1991'den bu yana yüzde 26 oranında azaldı. Kokain, eroin ve metamfetamin kullanımı ise tüm zamanların en düşük seviyesine indi. Bu da geleceğin yetişkinleri olacak günümüz gençliği açısından müjdeli bir haber.
Natalie Pane, 13 yaşına kadar sigara tüketmemiş ya da alkolü içecek içmemiş olmanın, çocuğun uzun vadede bağımlı hale gelme olasılığı üzerinde etkili olduğunu söylüyor. Uzman, çocuklarına beklemeleri tavsiyesinde bulunduğunu, meselenin hiç alkol tüketmemek değil, şimdilik tüketmemek olduğunu söylüyor.
Veriler ayrıca aktif cinsel yaşamı olan Amerikalı genç sayısının da azaldığını, cinsel ilişkiye girmeyi tercih edenlerinse daha az sayıda partnere sahip olduklarını gösteriyor. Günümüzde gençlerin yüzde 40'ı, cinsel deneyim yaşadıklarını söylüyor. Oysa bu oran 20 yıl önce yüzde 54'tü. Bugünün gençleri arasında 13 yaşını doldurmadan cinsel ilişkiye girenlerin oranıysa yüzde 3.
Amerikalı gençler ayrıca trafikte de emniyete daha çok önem verdiklerini gösteriyor. Bundan 25 yıl önce her dört gençten biri, yani yüzde 25'lik bir kesim, emniyet kemeri takmıyordu. 2017 yılındaysa emniyet kemeri takmayanların oranı yüzde 6'ya düşmüş durumda. Bunun sonucu olarak trafik kazalarında yaşamını yitiren gençlerin sayısının azaldığı gözleniyor.
Ancak bu olumlu tabloya rağmen bazı kaygı uyandırıcı gelişmeler de söz konusu. İntiharları Önleme Vakfı'na göre 2016 yılında 15-24 yaş arasında her 100 bin gençten 13'ü, intihar ederek yaşamını sonlandırdı.
Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi CDC'nin anketine yanıt veren gençlerin yüzde 17'si, intihar teşebbüsünde bulunmayı ciddi şekilde düşündüklerini söyledi.
Natalie Pane, intihar oranında neden yükselme görüldüğünün tam olarak anlaşılamadığını söylüyor. Pane, gençler ve genç yetişkinler arasında opioid ilaçlara bağlı ölüm vakalarında artış olduğuna ilişkin veri bulunmadığını, ancak intihar oranındaki yükselmenin, kendisine, bu gençlerin anne babalarının opioidlere bağımlı hale geldiklerine tanık oldukları düşüncesi uyandırdığını kaydediyor.
Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi CDC'nin 2017 yılı araştırmasında katılımcı lise öğrencilerine ilk kez opioid kullanımı konusunda da soru yöneltildi. Öğrencilerin yüzde 14'ü, doktor reçetesi olmadan ya da doktorun verdiği doz ya da kullanım şeklinin dışına çıkarak narkotik ağrı kesici ilaçlar kullandıklarını belirtti.
Gençlerle ilgili araştırmanın bir başka odak noktası ise ekran başında harcanan süreyle ilgili. 1999 yılından bu yana televizyon izleme oranında düşüş yaşansa da günde en az üç saat video oyunları oynadıklarını ya da bilgisayar başında zaman geçirdiklerini söyleyen liseli gençlerin oranının 2003 yılından bu yana iki kat arttığı gözleniyor.
Liseli gençlerin elektronik sigarayı geleneksel sigaraya tercih edildiği gözlense de rapor, 2015 yılında yüzde 24 olan elektronik sigara kullanımının 2017'de yüzde 13'e gerilediğini ortaya koyuyor.
Natalie Pane, bazı kaygı verici eğilimlere rağmen genel olarak bakıldığında sonuçların iyimser olduğunu kaydediyor.
