“Savunma Yürüyor” sloganıyla, iktidar cephesinin çoklu baro sistemi ve nispi temsille seçim değişiklikleri önerilerine karşı başkent Ankara’ya yürüyen baro yönetimlerinin şehir girişinde polis tarafından durdurulmalarının üzerinden saatler geçti. Baro başkanları ve yöneticileri, polis çemberi içerisine alınmalarını “fiilen gözaltındayız” diyerek eleştiriyor ve bunun normal koşullarda 500 metrelik bir yürüyüşten rahatsızlık duyulmasından kaynaklandığını belirtiyor.
Görev yaptıkları kentlerden ayrılarak, dört gündür “Savunma Yürüyor” eylemine katılan baro başkanları, bugün boyunca sadece 500 metrelik bir mesafede sembolik yürüyüş yapmak istedikleri için polis müdahalesine maruz kaldı. Çoğunluğu dün gece itibariyle Ankara’ya ulaşan baro başkanları, bugün sabah saat 10.00’da Eskişehir Yolu’nda başkent girişinde Ankara Barosu üyelerince karşılanacakları noktadan 500 metre önce araçlarından inerek topluca sembolik yürüyüş ile buluşma noktasına ilerlemek istedi.
Bunun Corona virüsü salgını tedbirlerine aykırı olduğu gerekçesiyle araçlarından indikleri yerde polis barikatıyla engellenen baro başkanları, kurallara uygun şekilde aralarında 1,5 metre mesafe bırakarak tek sıra halinde buluşma noktasına ilerlemeyi önerdi. Bu sırada Ankara Barosu üyeleri de kentin giriş noktasında toplu halde baro başkanlarını bekliyordu; oradaki kalabalığa ise herhangi bir pandemi kuralı anımsatması yapılmamıştı.
Ancak baro başkanlarının sosyal mesafeyi koruyarak 500 metrelik sembolik yürüyüş ile “Savunma Yürüyor” eylemini noktalama talebi polis yetkililerince kabul edilmedi. Baro başkanlarına araçlarına geri dönmeleri ve eğer istiyorlarsa doğrudan Anıtkabir’e gitmeleri gerektiği ifade edildi. Baro başkanları ise, kamuoyu ile paylaşılan program uyarınca 500 metrelik sembolik yürüyüş ve basın açıklamasının ardından araçlara binileceğini ve Anıtkabir’e geçileceğini yineledi.
Ancak baro başkanları ile polis arasındaki müzakere süreci, yürüyüşe kesinlikle izin verilmeyeceği talimatı verildiği iddiası nedeniyle çözüme ulaşmadı. Baro başkanları, Ankara Valiliği’nin verdiği yazılı bir talimat söz konusu değilse açıkça Anayasa’nın çiğnendiğini ve pandemi kurallarına da uygun, barışçı bir sembolik yürüyüş ile eylemi noktalayacaklarını defalarca dile getirdi.
Buna karşın yürüme çabasında baro başkanlarına güvenlik güçlerince fiziki engellemede bulunuldu ve kalkanlarla bariyerler oluşturuldu. Gergin atmosferde sık sık müzakerelere devam edilse de “talimat” gerekçesiyle polis yolu yürüyüşe açmazken, baro başkanları da “Anayasa’ya aykırı şekilde hukuk yok sayılarak temel haklarına engelleme yapılmasını kabul etmeyeceklerini” bildirdi.
Gün boyunca tansiyonun yükseldiği anlarda baro başkanları ve yöneticileri ile polis arasında fiziki itiş kakış yaşanırken, Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan’ın ev sahipliğindeki baro başkanları sıkça, izin verilerek bu duruma son verilmesi çağrısı yaptı. Ancak çağrılar yanıtsız kaldı ve gün boyu baro yönetimleri, polis tarafından yol kenarında bir inşaat sahası önünde bekletilmeye devam etti ve metal bariyerler kuruldu.
Bu süreçte polis, basın mensuplarını avukatlardan ayrı bir noktada bariyerler içerisine alınmak istendi. Bu duruma tepki gösteren basın mensupları, çekim yapamayacakları şekilde bir bariyer alanı içerisine girmek istemediklerini belirterek baro yönetimleriyle birlikte kaldı. Baro başkanları da basına yönelik müdahale girişimlerine tepki göstererek, gazetecilere dokunulmamasını istedi.
Birkaç basın mensubu söz konusu bariyerli alan içerisinde kalırken, bir süre sonra o ayrı alan da kaldırıldı ve basın mensupları avukatlarla birlikte inşaat sahası önünde polis bariyerleri çemberi içindeki alanda kaldı. Engellemeyi duyarak kentin girişindeki olay yerine destek için gelen Ankara Barosu’na üye avukatlara, baro yönetimleri yanına girmelerine izin verilmedi. Gazetecilere de eğer barikat dışına çıkarlarsa yeniden içeri giremeyecekleri söylendi.
Bu arada gün içerisinde inşaat şantiyesi yetkilisi de sürece müdahil oldu ve baro başkanlarından şantiye sahası önünden ayrılmalarını istedi. Baro başkanları, sembolik yürüyüşlerini tamamlayarak hemen ayrılmaya hazır olduklarını beyan etti ve durum çözümsüz kaldı. Akşam saatlerinde ise beraberinde bir grupla olay yerine gelen ve baro yöneticilerine doğru “Burası benim mülküm, mülkümü boşaltın” diye bağırarak yürüyen bir şahıs yeniden gerilimi tırmandırdı.
Onlarca polise rağmen baro yöneticilerine yönelik tehditlerde bulunan şahıs sonrasında polislerce inşaat halindeki binaya götürüldü. Baro yönetimleri ise, şahıstan şikayetçi olduklarını belirterek, polisten işlem yapmalarını istedi. Bu talebe karşılık şahısla ilgili herhangi bir işlem yapılmadığı bildirildi.
Feyzioğlu saat 15.30’da çözüme inandığını açıklamadı
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu ise, saat 15.30’da yaptığı yazılı açıklamayla, sembolik yürüyüş yapılmasına izin verilmesi için görüşmeler gerçekleştirdiğini duyurdu. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla görüşmeler yaptığını belirten Feyzioğlu, anayasal hak olduğunu işaret ettiği yürüyüşe izin verilmesi gerektiğini ifade etti. Feyzioğlu, “Bugün bazı baro başkanlarımız çeşitli illerden Ankara’ya geldiler ve şehir girişinde kısa bir yürüyüş yaparak, Anıtkabir’e geçmek istediler. Silahsız, saldırısız, şiddetsiz yürüyüş yapmak temel haktır. Polis ise otobüslerle Anıtkabir’e gidilebileceğini ama yürüyüşe izin vermeyeceklerini söyledi. Ben ve bazı baro başkanlarımız şehir dışından gelen baro başkanlarımızı Anıtkabir’de bekliyorduk. Haberi alınca önce saygı duruşumuzu gerçekleştirdik ve sonra Türkiye Barola Birliği Yönetim Kurulu üyeleri ve oradaki tüm baro başkanları şehir girişine intikal ettiler. Ben de o andan itibaren Adalet ve İçişleri bakanlarımızla, Ankara Valimizle, Emniyet Genel Müdürümüzle görüşüyorum. Kimseye zararı olmayan bu yürüyüşün engellenmesinin yanlış olduğunu izah ediyorum. En son sayın Meclis Başkanımıza gittim. Kendisi de devrede. Krizin kimseye faydası yok. Çözüleceğine inanıyorum” açıklamasında bulundu.
Ancak Feyzioğlu’nun bu açıklaması sonrasında da saatlerce baro yönetimlerine kente giriş yapmaları için izin verilmedi.
Saat gece yarısını geçti, “fiili gözaltı” uygulaması sürüyor
Gündüz saatlerinde baro yönetimlerini sıcak havadan korumak için alana çadır kurmak isteyen Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne de izin verilmedi. Büyükşehir Belediyesi’nin akşam saatlerinde yiyecek dağıtması da engellendi. Sonrasında alanda maske ve dağıtımına izin tanınan Belediye, gece de sıcak çorba servisi yaptı.
Saat 20.00 civarında yağmurun başlaması ve havanın kararmasıyla birlikte polis bu sefer çember içerisine ve meslektaşlarıyla dayanışma için olay yerinde ancak çember dışında bekleyenlere polis müdahalesi gerçekleşti. Bu sırada basın mensupları çekim yapmamaları için engellendi.
Sonrasında bir süre durum sakin devam etti ancak saat 23.00’te ise bu sefer polisin, barikat alanı yakınındaki ve avukatlarca bekleme sürecinde ihtiyaçlarını giderme konusunda yardımcı olan kafeye “ceza kesmesi” gündeme geldi. Avukatlarca burada kahve, çay içilmesi söz konusu iken kafe işletmesinden pandemi kurallarına uygun davranılmadığı gerekçesiyle mekanı kapatması istendi. Bunun üzerine kafe, avukatlara devam ettirdiği servisini durdurdu.
Günün sonunda saatler gece yarısını gösterdiğinde ise 14 saattir sembolik yürüyüşlerine izin verilmeyen baro başkanları ve yöneticileri, “çember halindeki polis barikatları içerisinde fiilen gözaltına alındıkları” durumda değişiklik olmadığını dile getirdi.
Durakoğlu: ''Anlıyoruz ki polis devleti olmuşuz''
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, dört gündür şehirler arası yürüyüşler yapıldıktan sonra çok kısa bir mesafede sembolik kente giriş yürüyüş yapılmasına neden engelleme yapıldığını anlayamadıklarını söyledi. “Bu noktada aslında anlıyoruz ki polis devleti olmuşuz. Bugünkü tablo, burada gün boyu yaşadıklarımız bunu gösteriyor” diyen Durakoğlu, dolayısıyla bir kez daha “Savunma Yürüyor” eylemiyle hukuk devleti, anayasaya bağlılık ve hukukun üstünlüğü gibi çağrılarını dile getirmekte haklı olduklarını gördüklerini ifade etti.
Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun da VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, gün boyunca yaşananlardan tamamıyla farklı Ankara Emniyet Müdürlüğü açıklaması bulunduğunu belirterek, o açıklamada iddia edildiği şekilde pandemi kurallarına aykırılık nedeniyle değil kasıtlı şekilde engellendiklerini söyledi.
Pandemi kurullarına uygun şekilde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak başkente giriş yapmak istediklerini kaydeden Altun, bugünkü tabloda artık hukukun üstünlüğü, demokrasi gibi kavramlardan söz edilemeyeceğini dile getirdi.
Gün içerisinde kendisine avukat olan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da cübbesiyle eyleme destek verdi. Yine bir başka hukukçu, CHP Parti Meclisi üyesi İlhan Cihaner de eyleme katılanlar arasındaydı.
Akademisyen kökenli İyi Parti Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ ise, olay yerine gelerek baro başkanlarından gelişmelerle ilgili bilgi aldı.