NEW YORK —
New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’ni yerle bir eden 11 Eylül terör saldırılarının üzerinden 11 yıl geçti. İkiz Kuleler’in yerine kurulması ve saldırının bu yıldönümünde açılması planlanan müzenin inşaatı ise mali anlaşmazlıklar nedeniyle kısa süre önce durdurulmuştu. Ancak New York eyaleti devreye girdi ve müzenin inşasına yeniden başlanabilmesi için 700 milyon dolarlık bir fon açıkladı. Öte yandan saldırıda hayatını kaybeden bazı kişilerin yakınları, müzenin, kimliği belirlenmemiş kurbanlara ait kalıntıları yeraltında bir depoda saklamasına karşı çıkıyor.
New York’taki Ulusal 11 Eylül Anıtı’nı geçen yıl açıldığından bu yana dört milyon kişi ziyaret etti. Ancak anıtın yanındaki müzenin inşaatı aylar önce durduruldu.
Bunun nedeni yıkılan İkiz Kuleler’in sahibi Liman Müdürlüğü ve müzeyi inşa eden vakfın arasında çıkan mali anlaşmazlık. Eşi Michael’ı saldırılarda kaybeden Monica Iken,“Bu utancı tüm dünya görüyor. Bu bölgeye gelen ziyaretçiler bana ‘müze nerede, neden açık değil?’ diye soruyorlar. Bu durumu nasıl izah edersiniz? ‘Kusura bakmayın, para konusunda anlaşamıyoruz’ diyerek mi?” şeklinde konuşuyor.
Müzedeki sergiler saldırıları ve saldırıda ölenlerin hikayelerini anlatacak. Müzede ayrıca El Kaide ve saldırıyı düzenleyen teröristler hakkında da sergiler yer alacak. Oğlu Jimmy’yi kaybeden Jim Riches, bu sergilerin arka planda kalması taraftarı. Riches, “Teröristlerin fotoğraflarını görmek isteyenler küçük standlara gidip bakabilirler. Saldırıyı düzenleyenlerin fotoğraflarını baş köşeye asmak teröristler için bir ünlüler salonu hazırlamaktan farksız,” diyor.
Ancak en çok tartışma yaratan konu dokuz bin parça insan doku ve kemiklerinden oluşan bir depo. Bu koleksiyon, yerin yedi kat altında saklanacak, müzede hiçbir zaman sergilenmeyecek ve sadece ölenlerin yakınlarına ve adli tabiplere açık olacak. Jim Riches ve beraberindeki 16 aile, yakınlarının mezarlığa defnedilmesi için dava açtı.
Riches, “Dünyada insan kalıntıları içeren hiçbir müze yok. Böyle bir iş yapmak için ölenlerin yakınlarından izin alınması gerekir,” diyor.
Müze vakfının başkanı, New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg DNA incelemeleri için kalıntılara ihtiyaç olduğunu söylüyor: “Müzenin ana bölümlerinden biri kimliği belirlenmemiş kurbanların kalıntılarının saklandığı bölüm. Burası küçük bir yer değil, adli tabiplerin de teknoloji ilerledikçe daha çok ihtiyaç duyulacağını vurguladığı büyük bir tesis.”
Öte yandan ateist bir grup, arama-kurtarma ekipleri için bir sembol haline gelen haç şeklindeki çelik kirişin kaldırılması için dava açtı. Müze vakfıysa kirişin dini nesne değil eser olarak sergilendiğini savunuyor.
New York’taki Ulusal 11 Eylül Anıtı’nı geçen yıl açıldığından bu yana dört milyon kişi ziyaret etti. Ancak anıtın yanındaki müzenin inşaatı aylar önce durduruldu.
Bunun nedeni yıkılan İkiz Kuleler’in sahibi Liman Müdürlüğü ve müzeyi inşa eden vakfın arasında çıkan mali anlaşmazlık. Eşi Michael’ı saldırılarda kaybeden Monica Iken,“Bu utancı tüm dünya görüyor. Bu bölgeye gelen ziyaretçiler bana ‘müze nerede, neden açık değil?’ diye soruyorlar. Bu durumu nasıl izah edersiniz? ‘Kusura bakmayın, para konusunda anlaşamıyoruz’ diyerek mi?” şeklinde konuşuyor.
Müzedeki sergiler saldırıları ve saldırıda ölenlerin hikayelerini anlatacak. Müzede ayrıca El Kaide ve saldırıyı düzenleyen teröristler hakkında da sergiler yer alacak. Oğlu Jimmy’yi kaybeden Jim Riches, bu sergilerin arka planda kalması taraftarı. Riches, “Teröristlerin fotoğraflarını görmek isteyenler küçük standlara gidip bakabilirler. Saldırıyı düzenleyenlerin fotoğraflarını baş köşeye asmak teröristler için bir ünlüler salonu hazırlamaktan farksız,” diyor.
Ancak en çok tartışma yaratan konu dokuz bin parça insan doku ve kemiklerinden oluşan bir depo. Bu koleksiyon, yerin yedi kat altında saklanacak, müzede hiçbir zaman sergilenmeyecek ve sadece ölenlerin yakınlarına ve adli tabiplere açık olacak. Jim Riches ve beraberindeki 16 aile, yakınlarının mezarlığa defnedilmesi için dava açtı.
Riches, “Dünyada insan kalıntıları içeren hiçbir müze yok. Böyle bir iş yapmak için ölenlerin yakınlarından izin alınması gerekir,” diyor.
Müze vakfının başkanı, New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg DNA incelemeleri için kalıntılara ihtiyaç olduğunu söylüyor: “Müzenin ana bölümlerinden biri kimliği belirlenmemiş kurbanların kalıntılarının saklandığı bölüm. Burası küçük bir yer değil, adli tabiplerin de teknoloji ilerledikçe daha çok ihtiyaç duyulacağını vurguladığı büyük bir tesis.”
Öte yandan ateist bir grup, arama-kurtarma ekipleri için bir sembol haline gelen haç şeklindeki çelik kirişin kaldırılması için dava açtı. Müze vakfıysa kirişin dini nesne değil eser olarak sergilendiğini savunuyor.
