Erişilebilirlik

Eski IŞİD Militanı Kandırıldığını Öne Sürüyor


Amerika’nın Sesi kendisini eski bir IŞİD militanı olarak tanımlayan bir mahkumla Irak’ın Kerkük kentindeki bir cezaevinde konuştu. Mithak’ın bilekleri önden bağlanmış ve gözleriyle burnunu kapayacak şekilde kafasına siyah renk örgü bere geçirilmiş. Onu aslında siyah-kırmızı renkte Adidas spor kıyafeti giymiş değil de, bir hücrede göreceğimizi düşünmüştük.

Başı öne eğik, bir koltuğa yığılmış şekilde oturuyor, askerler odadan ayrılıyor, içeride sadece mahkumu denetlemek için Albay Fattah kalıyor. Mithak’ın akıbeti için henüz karar verilmiş değil. Daha sonra Fattah, ele geçirilen IŞİD üyelerine yönelik ceza uygulamalarını anlatıyor.

Eğer Mithak örgüte üye olmaktan suçlu bulunursa 15 yıl hapis cezasına çarptırılacak. Kafa kesme, taşlama, bir uzvun kesilmesi gibi sivillere karşı somut bir suçtan hüküm giydiği takdirde ise idam edilmesi mümkün. Mithak’ın bunları dinlerken titrediği görülüyor.

Mithak ile röportajımız, bize güvenlik güçlerine söylediklerinden daha fazlasını itiraf etmediği takdirde davasını etkilemeyecek ama içinde bulunduğu durumun bize hikayesini anlatma biçimi üzerinde büyük etkisi olduğu kesin.

IŞİD’e katılmak

IŞİD 2014’te Havice’ye girdiğinde örgüt sivillere İslam adına hizmetler sunmayı vadetti. Havice’de yıllarca Bağdat’taki Şii ağırlıklı hükümete karşı düzenlenen, ölümlerin meydana geldiği protestoların ardından, örgütün Sünni çoğunluklu bu bölgeye gelmesinden bazıları mutlu oldu.

Mithak, tercümanımızın, neden örgüte katıldığı sorusunu yanıtlarken, sessizce, “Onları sevdim bu yüzden katılmak istedim. Gerçekten bir İslam Halifeliği olduklarını düşündüm” diyor.

“Onlarda neyi sevdin?” diye soruyorum.

Mithak, “İslam’ı sevdiklerini söylediler” derken, albay araya girerek, “Militanlar bu kişilere örgüte katılmaları halinde haklarını kazanabilecekleri ve Allah’a hizmet edebileceklerini söylüyor. Bu yolla onları örgüte katıyorlar” diyor.

Daha sonra Mithak tekrar söze girerek, “Ama benim gördüğüm, dini yanlış şekilde kullanıyorlar. Çok sayıda insanı öldürdüler. Onlarla birlikte savaşırken İslam’da olmayan bir sürü şey gördüm: erkekleri, kadınları ve çocukları öldürmek, insanların ellerini kesmek” diye anlatıyor.

Mithak IŞİD’e katılmadan önce çiftçilik yaptığını, eşi ve biri yeni doğmuş iki çocuğuyla oldukça mutlu şekilde yaşadığını anlatıyor. IŞİD militanı olarak, bazıları başarılı bazıları başarısız olan askeri saldırılara katılmış, kontrol noktalarında görev yapmış ve bunun karşılığında ayda 200 doların biraz üzerinde olan 250 bin Irak dinarı kazanmış.

Daha sonra Iraklı tercümanımıza Mithak’ın böylesine az bir maaş için başarılı bir çiftliği terkedebileceğine inanıp inanmadığını sordum. Yerel halkın anlattığına göre, geçmişte IŞİD kontrolu eline geçirdiği birçok bölgede işsiz, eğitimsiz gençler bulmuş, onları para ve cennette huriler vaadiyle kandırmış. Mithak örgüte katıldığında 30 yaşındaymış.

Tercüman, Mithak’ın hikayesinin bu kısmına inanmış görünerek, “O esnada gerçekten Allah’a hizmet ettiğine inanmış” diyor.

Her şey değiştiği zaman

Örgüte katılmasından ailesinin endişe duyup duymadığı sorumuzu Mithak,”Ailem rahatsız değildi. IŞİD kente ilk geldiğinde durum iyiydi. Ama birkaç ay sonra militanlarımız halkı öldürmeye, cezalandırmaya, kırbaçlamaya ve kafa kesmeye başladığında, herkes bizden nefret etti” diye yanıtlıyor.

Mithak’ın hikayesi, konuştuğumuz çok sayıda sivilin, IŞİD’in idareyi ele aldıktan sonraki ilk aylarında halka karşı nazik ya da tarafsız olduğu, ama daha sonra zalimce kurallar ve vahşi cezalar uygulamaya başladığı şeklindeki anlattıklarıyla uyuşuyor.

Odadaki bir başka gazeteci, “Örgüt neden böyle birdenbire değişti?” diye soruyor.

Mithak, “Bilmiyorum. Ben bir emir (lider) değildim. Gerçekten bilmiyorum. Emir talimatları veriyordu ve bize yeni kuralların bunlar olduğunu söylüyordu” diyor.

Musul’a 100 kilometre mesafede hala IŞİD’in elindeki Mithak’ın kenti Havice’de kurallar, IŞİD’in elindeki diğer bölgelerdeki kurallara benziyordu. Hırsızlık yapanın eli kesiliyordu. Kaçmaya çalışan tutuklanıyordu. Irak ordusu ya da Peşmerge güçleri gibi “diğer taraftan” biriyle iletişim kurulması halinde ölüm cezası kesindi ve bu ceza çoğunlukla halk önünde infaz ediliyordu.

Mithak, “Benim örgüte dair düşüncemi ilk değiştiren şey, ellerin kesilmesiydi. Ancak kaçmaya çalışsaydım kafamı keserler ya da kafama silah sıkarlardı” diyor.

Militanlık hayatı

Mithak, örgütteyken zamanını çoğunlukla diğer Iraklı IŞİD militanlarıyla sosyalleşerek geçirdiğini, çoğu kez cihat, İslam ve savaş gibi konulardan konuştuklarını, diğer konuların genellikle yasak olduğunu anlatıyor.

Mithak, bu sürede evinde ailesiyle yaşadığını söylerken, suçu ya da IŞİD suçlarıyla ilgili soruya nazaran daha rahat görünüyor, ama yine de yüzünün yarısını kaplayan maske nedeniyle ruh halini anlamak zor oluyor. Mithak, “İlk altı ayda bize güzel yemekler ve hizmetler sundular. Sadece işe gidiyor ve eve dönüyordum. Eğer savaşmam isteniyorsa üste geceliyordum” diye anlatıyor.

Mithak’a göre, “Etrafta yabancı savaşçılar da vardı ama onlar ayrı, daha elit bir gruptu. Teslim olmaktansa ölecekleri anlamına gelen ‘Inghamassi’ olarak adlandırılıyorlardı. Yabancı savaşçılar ayrıca halka karşı daha sert olmaları ve daha fazla savaş deneyimi ve haberleşme eğitimine sahip olmalarıyla biliniyorlardı.”

Mithak gibi yerel elemanlar Musul’da eğitim görmüştü. Mithak bir ay boyunca zamanını, IŞİD’in İslam dinini nasıl yorumladığına dair dersler ve 3 saatlik askeri eğitim seanslarıyla geçirdiğini anlatıyor.

Tercümanımız Arapça olarak “Onların felsefesine yüzde 100 inandın mı?” diye soruyor. Mithak şaşırmış görünüyor. Birçok mahkumun yapacağı gibi, şiddeti zaten reddettiğini biliyoruz. Tercüman soruyu tekrar edince ben müdahale ediyorum. IŞİD’in elindeki bölgelerde kadınların yüzlerini tamamen kapatan peçeler giymesi, erkeklerin sakal bırakması ve kısa pantolon giymesi zorunlu, sigara içmek yasak.

“Şiddete karşı, onu anladık” diyorum. “Ama kadınların peçe giymesi, erkeklerin sakal bırakması, kimsenin sigara içmemesi gerektiğine de inanıyor mu?” diye soruyorum. Mithak duraksıyor, doğru yanıtın ne olduğundan emin değil gibi görünüyor.

“Bunlar şiddet içermiyor” diye ekliyorum.

Çeviriyi duyduktan sonra “bu doğru diyor” Mithak. “Bence kadınlar peçe takmalı ama sakal tercihe bağlı olmalı. Sigara günah. Uzun pantolonlar kısalara göre daha modern ve alımlı.”

Ama tercüman soruyu farklı yollarla tekrar sorunca, fikirleri değişiyor.

“Kısa pantolonları tercih ederim çünkü İslamiyet’e uygunlar. İslam’a göre ayrıca sakal ve saçlarımız uzun olmalı.”

Sakalsız Albay Fattah, tam bu sırada sesli biçimde gülerek, “Biz de Müslümanız” diye araya giriyor.

IŞİD’i terketmek

Albay Fattah, kaçan siviller arasında militan olduğu tespit edildikten sonra Mithak’ın 4 y da 5 ay önce tutuklandığını söylüyor.

Mithak, IŞİD’den kaçtığı için Kerkük’e geldiğini öne sürüyor.

Mithak’in Havice’yi terkederek hayatını riske attığı kesin; IŞİD’in şiddetinden dehşete düştüğü için kaçıp kaçmadığına ise mahkeme karar verecek.

Mithak, farklı nedenlerin birleşiminin kaçmasına neden olduğunu anlatıyor. “Hiç gıda malzemesi kalmamıştı ve onlar suçlulardı. Herkes kaçıyordu, sadece birkaç militan kalmıştı. Emirlerimizin hepsi kaçtı” diye konuşuyor. Daha sonra emirleri, iki yüzlü, gizlice sigara içen ve evli olmayan kadınlarla ilişkiye giren kişiler olarak tanımlıyor.

Bir gazeteci “Emirler nereye gitti?” diye soruyor.

Mithak soruyu, “Emirlerin nereye gittiğini soramıyorduk. Buna izin verilmiyordu” şeklinde yanıtlıyor.

Askerler odaya geri gidiyor ve bizden röportajı sonlandırmamız isteniyor. Sorulmamış birçok soru arasında şu soru da var; ‘Ailesi şu anda nerede?” Eğitimiyle ilgili bir soru ortaya atmayı başarıyorum. IŞİD’den kaçan siviller, genelde militanların eğitimsiz ve cahil olduğunu söylüyorlar. Mithak da eğitiminin ilkokulda sonlandığını belirterek, bu şablona uyan bir yanıt veriyor.

Ama aynı zamanda sorudan rahatsız olmuşa da benziyor. “Benim örgüte katılmamın nedeni eğitim eksikliği değil. Onların arasında doktorlar ve çok eğitimli kişiler de var” diyor.

XS
SM
MD
LG