Erişilebilirlik

Deprem Bölgesinde Sağlık Hizmetleri Ne Durumda?


35 bini aşkın kişinin can verdiği Kahramanmaraş merkezli depremde 9’uncu gün geride kalırken arama kurtarma ekipleri enkaz altında kalanları kurtarmayı sürdürüyor. Depremden yaralı olarak kurtarılanların sayısı, en son Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 105 bin 505 olarak açıklandı. Yaralıların tedavisi sürerken bölgedekiler ilaç ihtiyacının yanısıra bulaşıcı hastalık riski ve kronik hastalıkların kontrolu gibi halk sağlığı sorunlarıyla da karşı karşıya.

Deprem Bölgesinde Sağlık Hizmetleri Ne Durumda?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:23 0:00

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 13 Şubat’ta sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “15 bin 664'ü serviste, 3 bin 636'sı yoğun bakımda olmak üzere 19 bin 300 vatandaşımız hastanelerimizde tedavi altındadır. Bir kısmı taburcu edilen 8851 hastamıza cerrahi işlem yapılmıştır” bilgisini verdi.

Bakan Koca, depremin etkilediği bölgelerde verilen sağlık hizmetlerine ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde de bulundu. Deprem bölgesindeki sağlık tesislerinde, 14 bin 611 UMKE ve Acil Sağlık personeliyle birlikte 18 bin 97’si doktor olmak üzere 145 bin 711 sağlık personelinin görev yaptığını söyleyen Koca “Gerekli profesyonel güce sahibiz” ifadesini paylaştı.

Tıbbi malzeme ve ilaç ihtiyacı için iki merkezi tıbbi depo

Afet bölgelerindeki tıbbi malzeme ve ilaç ihtiyacının karşılanması için Adana ve Gaziantep’te iki merkezi tıbbi depo oluşturulduğunu kaydeden Koca, bu sevkiyatlarda 6'sı uçak, 1'i helikopter olmak üzere toplam 271 aracın kullanıldığını aktardı. Bakanlığın sağlık hizmeti verdiği noktalarda ve sahra eczanelerinde ücretsiz ilaç temininin devam ettiğine de değinen Koca, deprem bölgesinde olup, eczanesi hasar gören eczacılar başta olmak üzere geçici eczanelerle mobil eczanelere izin verildiğini ifade etti.

Halk sağlığına yönelik tedbirler

Bakan Koca afet sonrasında halk sağlığı açısından doğabilecek risklere karşı aşılama ve içme suyuna yönelik aldıkları önlemleri de paylaştı. Koca, “Koşullar gereği halk sağlığı hizmetleri önem kazandı. Halk Sağlığı Koordinasyon Birimi’ni kurduk. Olası hastalıklara karşı tedbirlerimizi aldık. Bölgeye yeterli miktarda kuduz ve tetanos aşısı sevk edildi. Uzmanlarımız afet bölgesinde içme sularının sağlık açısından kontrolunu yapıyor. Şebeke suyu bulunan ve tankerlerle su dağıtılan yerlerde şu ana kadar 1485 noktadan klor ölçümü yapıldı, klor miktarı yetersiz yerlerde süper klorlama işlemi gerçekleştirildi. Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Osmaniye ve Adana’da Halk Sağlığı Laboratuvarları hizmet vermeye başladı. 415 farklı noktadan su numunesi çalışılmış, bunlardan 49’unda mikrobiyolojik uygunsuzluk tespit edilmesi üzerine gerekli işlemler başlatılmıştır” dedi.

Deprem bölgesindeki illere ilk günden itibaren 80 bin 516, yaralıların sevk edildiği illereyse stoklara ek olarak tetanos aşısı gönderildiğini belirten Koca, “Çocukluk dönemi aşılarına yine aynı özen gösterilecek. Aşılar konusunda herhangi bir sorunumuz yok” ifadelerini kullandı.

“Ekiplerimiz köylerde”

Afetin yaşandığı 10 ilde depremden bu yana 3 bin 677 bebeğin dünyaya geldiğini bildiren Koca afet bölgesinde yaşayan 2 bin 896 gebe, 3 bin 943 lohusa ve 9 bin 685 bebeğin takibe alındığını da kaydetti.

Hizmet verilebilir durumdaki Aile Sağlığı Merkezlerini faaliyete geçirdiklerini, ek çözümler tesis ettiklerini de ifade eden Koca, afetin ilk gününden itibaren 295 bin 7 kişinin muayene edildiğini, köylere ilaç, hijyen ve ihtiyaç malzemelerinin ulaştırılarak sağlık kontrollarının yapıldığını bildirdi.

“Hekimleri bölgeye nereye gideceklerini bilmeden ve uzmanlık alanlarına göre belirlemeden gönderdiler”

Depremin yıkıma yol açtığı Adıyaman ve Hatay’da Türk Tabipleri Birliği (TTB) adına afetin başından bu yana bulunan Merkez Konseyi Üyesi Onur Naci Karahancı, bakanlığın sağlık hizmetleriyle ilgili VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulundu.

Afetin ilk günlerinde depremzedelere koordine içinde kapsamlı bir sağlık hizmeti verilemediği eleştirisinde bulunan Karahancı, “Sağlık hizmetlerini, özellikle en kritik olan arama kurtarmanın yapıldığı ilk üç günlük dönemde sürekli bölgeye hekim göndermek olarak algıladılar. Hekimleri bölgeye organizasyonsuzluk içinde nereye gideceklerini bilmeden ve uzmanlık alanlarına göre belirlemeden gönderdiler. Ya da uzmanlık alanlarına göre gönderdiklerini de ‘gittiği yerde bu imkan var mı’ diye hiç belirlemeden gönderdiler. Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, özel hastaneler de dahil şehirde ayakta kalan tek hastaneydi. İlk günlerde ameliyat dahi yapamıyordu çünkü belli bir dönem ameliyathane teknikeri yoktu. Belli bir dönem malzemesi yoktu. Ama bu sorunlar sürerken ortopedistler oradaydı ya da oraya gönderilen pratisyen hekimler çok fazlaydı. Ama bu hekimler uzmanlık alanları nedeniyle hiçbir şey yapamadılar. Çoğu hastanede bir sahra hastanesi çalışması yürütülüyor ama sahra hastaneleri çok, çok daha basit. Örneğin Adıyaman’daki, ilk iki gün sadece poliklinik hizmeti verebilen bir yerdi” dedi.

“Çok temel şeyler elimizde yok”

Deprem bölgesinde bulunan doktorların halen uzmanlık alanına göre bölgeye dağıtılamadığını öne süren Karahancı gözlemlediği diğer sorunları da şöyle anlattı: “Birinci basamaklar hiç çalışmıyor ki afetlerde en temel yer birinci basamak birimlerdir. Hiçbirine kamu binası verilmeyen aile hekimliklerinin örneğin Hatay’da yüzde 80’inin şu anda binası yıkılmış ya da kullanılamaz halde. Hastaneler, deprem bölgesinin sağlık yükünün belki yüzde 20’sini kaldırır. Ama nüfusun yüzde 80’i için aslında gerekli olan şu an birinci basamak sağlık hizmetleridir. Çok temel şeyler elimizde yok. Difteri, tetanos aşısı daha yeni, dün itibariyle alanda biraz görülmeye başlandı. Biz enkazdan çıkan ve enkaza müdahale eden herkese difteri, tetanos aşısı yaptırmak isterdik ama yoktu. Kuduz aşısına ulaşılamıyor. Bunun yanısıra çocukluk çağı aşılarının aksaması sözkonusu. Kızamık, kabakulak, kızamıkçık dediğimiz bu aşının atlanmaması gerekiyor. Çünkü bu salgın riski zaten var olagelen bir durumdu. Bunları hızla değerlendirmemiz gerekiyor. Bunlar halen yok.”

Depremzedelerin kronik hastalıklarının takibinin de aksamaması gerektiğini vurgulayan Karahancı, “Gebeler için olmazsa olmaz folik asit, buna ulaşım çok önemli. Kronik hastalıkların takibi ve kronik hastalıkların ilaçları halen tam olarak sağlanamıyor. Psikiyatrik olarak takip edilen kronik hastalar için ciddi bir çabamız var. Bunun hızla düzenlenmesi gerekiyor” diye konuştu.

“Sevkler sırasında organize olamamaları nedeniyle kapasitenin üzerinde hastayı yönlendirdiler”

Depremden yaralı kurtarılanların bir kısmı tedavileri için farklı illerdeki hastanelere de nakledildi. Deprem bölgesi dışına sevklerin yoğun olarak gerçekleştiğini söyleyen Karahancı “Ama sevklerin yoğun olarak yapılması sağlık hizmetinin iyi olması anlamına gelmedi. Çünkü sevklerin yoğunlukla yapıldığı yakın illerin hepsinde yanlış yollarla ne yazık ki oradaki sağlık emekçilerini de tükettiler. Organize olamamaları nedeniyle kapasitenin üzerinde hastayı yönlendirdiler. Bir başka tükenmişliği bugün oradaki arkadaşlarımız yaşıyor ne yazık ki” dedi.

“Salgın olursa binlerce kişiyi tedavi etmek hastaneleri kilitler”

Deprem sonrasında henüz salgın hastalık yaşanmadığını ama ciddi risk oluştuğunu da vurgulayan Karahancı, “Temiz suyumuz yok, tuvaletlerimiz yok. Buna bağlı bir salgının oluşması binlerce kişiyi etkiler. İşte o zaman binlerce kişiyi tedavi etmek hastaneleri kilitler ama bununla ilgili bir çaba gösterilmiyor. Sanki tuvaletlerle ilgili sıkıntı sağlığın bir parçası değilmiş gibi algılanıyor. Bir diğeri de özellikle yıkıntıların altında kemirgenlerin oluşturabileceği riskler ve bunların yeryüzüne çıkma durumları. Buna yönelik hızlı ilaçlama, kontrol yapılması gerekiyor. Çöplerin halen şehirlerden uzaklaştırılamadığı, doğru düzgün toplanamadığını da özellikle Hatay için söyleyebilirim. Merkezde yine bir çabayla başka belediyelerin de desteğiyle yürüyor ama çevre mahallelerde ve köylerde halen bunun düzene girdiğini söyleyemem. Bu da ciddi bir risk” şeklinde konuştu. Karahancı köylere yeterli sağlık hizmeti ulaştırılamadığını da savunarak, Bakanlığı sağlık meslek örgütleriyle ortak çalışmaya davet etti.

Engelli depremzedelerin özellikle medikal cihazlara erişiminde yaşadıkları sıkıntılara da dikkat çeken Karahancı, “Her zaman olduğu gibi engelliler bu afet içerisinde de görünmez durumda. Bununla ilgili hiçbir çaba görmedim ne yazık ki” dedi.

AFAD tarafından 14 Şubat saat 13.30 itibariyle yapılan açıklamaya göre, 195 bin 962 afetzede ise diğer illere tahliye edilmiş durumda. Bölgeden gidenlerin bir kısmının AFAD üzerinden kayıtlı şekilde gitmediğinin altını çizen Karahancı ise özellikle takipli hastaların gittikleri yerlerde birinci basamak sağlık hizmetine erişimde sorun yaşamalarından endişe duyduklarını kaydetti.

XS
SM
MD
LG