Diyarbakır ve İzmir’deki etkinliklerde konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) kurmayları, İmralı’da tecrit altında tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mesajlarının kamuoyuna iletilmesinin çözüm süreci için yeterli olmayacağını, sürecin sağlıklı yürütülebilmesi için Öcalan’ın serbest kalması gerektiğini dile getirdi.
Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP), 12 Ocak'ta Ankara’da gerçekleştireceği 7’nci Olağan Kongresi öncesi Diyarbakır’da düzenlenen halk buluşmasına katılan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Öcalan ile yapılan görüşmenin yeterli olmadığını savundu. Hatimoğulları, “İmralı'da gerçekleşen bu görüşme yetmez, İmralı kapıları açılmalıdır” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) düzenlediği “İzmir barışı konuşuyor” başlıklı panelde konuşan, HDK Eş Sözcüsü ve DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ise sürecin, Öcalan’ın serbest kalmasıyla sağlıklı yürütülebileceğini savundu.
Diyarbakır’da halk buluşması
Diyarbakır’daki buluşmada Ortadoğu’daki gelişmelere dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, uluslararası güçlerin Suriye’deki Kürtler’e, Aleviler’e ve Dürziler’e yönelik saldırıları durdurması gerektiğini vurguladı.
Suriye’nin demokratik bir modelle, özellikle Kürt halkının temsiliyetini sağlayarak çözülmesi gerektiğini belirten Hatimoğulları ve Rojava modelinin örnek teşkil ettiğini ifade etti. Irak, İran, Suriye ve Türkiye’de Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yollarla çözmenin önemine değinen Hatimoğulları, Öcalan’ın mesajlarını hatırlatarak, emperyalist güçlerin Türkiye’de Kürt nüfusun yaşadığı bölgeleri Gazze’ye çevirmeye çalıştığını savundu.
“İmralı'da görüşme yetmez, İmralı kapıları açılmalıdır”
Tülay Hatimoğulları, devlet aklının gelişmelerden ders alması gerektiğini belirterek, İmralı’daki görüşmelerin yeterli olmadığını vurguladı. Kürt halkının 40 yılı aşkın süredir devam eden saldırılara ve çatışmalara rağmen varlık mücadelesi verdiğini söyleyen eş başkan, Rojava’daki özerk yönetimin başarısını tarihteki önemli bir kırılma olarak değerlendirdi. Barış için pozitif bir kırılma yaşanması gerektiğini belirterek, İmralı kapılarının açılmasını ve Öcalan’ın barış için uygun koşullarda çalışabilmesini talep etti.
Demokratik mücadeleyi zayıflatmamaları gerektiğini vurgulayan Hatimoğulları, halkın mücadelesinin İmralı’daki görüşmelerin açılmasını sağladığını ifade etti. Ayrıca, DBP’nin yeni dönemde mevcut Eş Genel Başkanlar Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır ile devam edeceği açıklandı.
Halk buluşmasında konuşan DBP Eş Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar da, asıl hedefin “Kürt sorununu demokratik bir şekilde çözmek ve Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmak” olduğunu belirtti. Devletin çözüm sürecindeki tutumunun değişmesi gerektiğini savunarak, Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanmasının sorunun çözümü için temel adım olduğunu ifade etti.
Meral Danış Beştaş: “Umut hakkı uygulanmalı”
DEM Parti heyetinin İmralı Adası’na giderek PKK lideri Abdullah Öcalan ile bir araya gelmesinin ardından devam eden süreç, İzmir’de Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) düzenlediği “İzmir barışı konuşuyor” başlıklı panelde tartışıldı.
Panelde konuşan HDK Eş Sözcüsü ve DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, “Umut hakkı tartışmasının netleşmesi gerekiyor. Sayın Öcalan’ın özgür olması gerekiyor. Heyetlerle görüşülerek ve mesajlar verilerek, bu süreç sağlıklı yürütülemez. Umut hakkı uygulanmalı. Bu öyle bir aşamaya geldi ki Bahçeli bile bunu dillendirdi. Bunları söylerken ben hukuka dayanıyorum, hukuksuzluk yapan onlar” dedi.
Türkiye’nin en önemli sorununun toplumsal barış olduğunu söyleyen Beştaş, “Türkiye'deki yurttaşlar eşit ve özgür yaşamadığı sürece, Kürt sorunu çözülmediği müddetçe, bu ülkede birçok sorunumuz paralel olarak büyüyor. Son üç yılda üç trilyon dolar sadece savunma harcamalarına gitmiş durumda. Hepimizin evinden, mutfağından, çocuğumuzun kıyafetinden, vergisinden savunma adı altında harcamalar yapılıyor. Çözümsüzlük politikası derinleştiriliyor” diye konuştu.
Öcalan’ın 90’lı yıllardan bu yana barış çağrısında bulunduğunu söyleyen Beştaş, “Barış konusu iktidarın kendi çalışmalarına, insafına bırakılamaz. Bu toplumsal bir taleptir. Bunu görünür kılmamız, barışı toplumsallaştırmamız lazım. Ölümün, yıkımın ne büyük bedeller ödettiğini bilerek sahiplenmemiz gerekiyor” dedi.
Gültan Kışanak: “Sınırlarla bir derdimiz yoktur”
Panele katılan, Kobani davasında 12 yıl hapis cezasına çarptırılan ve sekiz yıl tutuklu kalmasının ardından cezaevinde geçirdiği süre göz önünde bulundurularak Mayıs ayında tahliye edilen eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak ise muhalefetin Öcalan’la görüşme sürecine ilişkin yaklaşımını eleştirdi.
Kürtlerin politik yaklaşımının net olduğu ifadesini kullanan Kışanak, “Sınırlarla bir derdimiz yoktur. Anadilimiz yasaklanmasın, belediye başkanlarımızın yerine kayyum atanmasın, milletvekillerimiz cezaevine atılmasın, benim oyum da diğer kimliklerin oyu kadar kıymetli olsun. Ama ciddi derece güven bunalımı yaşayan bir iktidarla karşı karşıyayız. O nedenle ‘bu süreç mi değil mi ne oluyor ne bitiyor’ diye herkesin ciddi kaygısı var” diye konuştu.
Kışanak, “Meseleyi muhalefetin küçücük alana sıkıştırmasının bize hiçbir faydası olmaz. ‘Bu süreç bir al ver süreci mi ne alınacak ne verilecek, yeniden Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması için mi bu süreç başlatıldı?’ Bu kadar devasa bir haklar ve özgürlük sorunu içerisinde ‘Erdoğan bir dönem daha cumhurbaşkanı olmak için bu atraksiyonu mu yapıyor’ sorusu, son derece kısır ve bize fayda getirmeyen bir söylem. Bunları önceki dönemde de konuştuk, seçimleri yine onlar kazandı. Demek ki seçim böyle kazanılmıyor” dedi.
“Onlar buzdolabına koyduğunda yeni bir çalışma başlattı, biz ara verdik”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2016’da “Çözüm sürecini buzdolabına koyduk” sözüyle sürecin sonlandığını hatırlatan Kışanak, “Onlar buzdolabına koyduğunda yeni bir çalışma başlattı, biz ara verdik. O yüzden şimdi tüm demokratik güçlerin kolları sıvaması gereken bir dönemdeyiz” ifadesini kullandı.
Kışanak, “2015’te masayı devirdikleri gün aslında bugüne hazırlığı başlattılar. Çünkü ‘bırakalım biteviye bir savaş bir çatışma devam etsin’ diye bir dünya yok. Kürt sorunu öyle başıboş bırakılabilecek bir sorun değil. Onlar sadece başlatılan diyalog sürecini buzdolabına koydular. Fakat o günden itibaren kapalı kapılar ardında yeni stratejiler kurdular, yeni planlar yaptılar, yeni hazırlıklar yapıp çalıştılar. Hayat boşluk tanımıyor. Ama biz 10 yıl boyunca onlar ‘buzdolabına koyduk’ dediği için, barışla ilgili çalışmalarımızı bir kenara bıraktık. Ne olacak diye bekleme başladık. Bu büyük bir hataydı” dedi.
“Bu kadar ağır vebali olan bir konuyla ilgili hiçbirimizin oturup beklemeye hakkı yok” diyen Kışanak, “Acaba adadan ne mesaj gelecek, acaba Kandil ne diyecek, acaba Bahçeli ne diyecek? Biz seyirci olarak gelmedik bu dünyaya. Biz iradi bir varlığız, geleceğe dair tasavvur kurma yetimiz var. Maalesef Türkiye’de yüksek siyaset hepimizi seyirci haline soktu” diye konuştu.
Kışanak, “İradelerin önüne konulan sınırlar, haklarını gasp etmek, özgürlüklerini engellemek en tehlikeli sınırdır. Bu nedenle biz eşitlik ve özgürlük, demokratik değerler konusunda sınırsız bir yaşam isteyelim. Mesele devlet sınırları değil. Önemli olan budur. 21’inci yüzyılda devletlerin sınırlarının halklara çok fazla özgürlük vaat eden halde olmadığını görüyoruz. Biz o sınırlarla hiç ilgilenmeyelim. Ortak bir gelecek kurabilmek için sınırsız özgürlük ve demokrasi talep edelim” dedi.
Tunç Soyer: “Selahattin Demirtaş ve DEM Parti eş başkanlarının müzakere süreci liderliğini üstlenmesi gerekiyor”
Panelin diğer konuşmacısı CHP’li eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer ise Kürt sorununun çözümünde hükümetin Edirne Cezaevi’nde tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve mevcut DEM Partili siyasetçileri muhatap alması gerektiğini söyledi.
Soyer, “50 yıla yakın süredir yaşanan kayıpların ne kadar büyük olduğunu bu ülkede yaşayan herkes biliyor. Ancak bu defa barışı tesis etmeye çok yakınız. Üstelik bu dönem iç baskıdan değil dış ihtiyaçtan doğan zoraki bir süreç olarak başladı” dedi.
Türkiye’nin güvenlik politikalarının Kürt sorununu çözüme ulaştırmadığını savunan Soyer “Bu politikaları sürdürerek daha farklı sonuçlar doğacağını, beklemek aymazlıktır. Artık radikal, yeni sosyal politikaların hayata geçirilmesi zamanı gelmiştir. Toplumun teveccühünü alan DEM Parti’yle yeterli muhataplık kurulmaması, partiye terörist muamelesi yapılması çok büyük yanlıştır” diye konuştu.
CHP’li siyasetçi Soyer, “Selahattin Demirtaş ve mevcut DEM Parti eş başkanlarının müzakere süreci liderliğini üstlenmeleri gerekmektedir. Sürecin meşruiyeti, DEM’in muhataplığıyla TBMM’ye taşınmasıyla sağlanabilir. Silahların bırakılması ilk adımsa, mecliste demokratik mücadele sürdürülmesi gereken esas adımdır” ifadelerini kullandı.
Kalıcı barış için demokratik bir anayasanın AK Parti iktidarıyla yapılmasının mümkün olmadığını da söyleyen Soyer, “Kürtlere büyük bedeller ödetmiş iktidarın nedamet getirmesi söz konusu değildir. İktidarın değiştirilip demokratik bir iktidar kurulması kaçınılmaz ilk adımdır” dedi.
DEM Parti’nin İmralı heyeti TBMM Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ve MHP lideri Bahçeli’nin ardından yeni haftada AK Parti, Saadet Partisi, Yeniden Refah Partisi, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’yle görüşme gerçekleştirecek. CHP ise halen randevu talebi konusunda DEM Parti’ye dönüş yapmadı.
Forum