Türkiye Barolar Birliği (TBB) yönetim kurulu üyeleri ve baro başkanları, 17 Haziran 2021’de HDP İzmir İl Başkanlığı’na düzenlenen silahlı saldırıda öldürülen Deniz Poyraz için İzmir Adliyesi önünde ‘adalet nöbeti’ tuttu.
Poyraz’ı öldüren Onur Gencer’in yargılandığı davanın yarın (27 Aralık) görülecek yedinci duruşması öncesinde düzenlenen nöbet eylemine, Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Gürkan Altun ile çok sayıda baro başkanı, avukatlar ve insan hakları savunucularının yanı sıra Deniz Poyraz'ın ailesi ile HDP milletvekilleri katıldı. “Savunmaya dokunma” ve “Herkes için adalet” yazılı pankartların arkasında bir araya gelen katılımcılar “Deniz Poyraz ölümsüzdür” sloganı attı.
“Şakran’da yarın yeni bir güne uyanmayı umut ediyoruz”
İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz yaptığı konuşmada Adalet Nöbeti’ne katılan herkese teşekkür ederek, “Keşke bu adalet nöbetini tutmak zorunda kalmasaydık. Keşke hukuk devleti olsaydı, keşke hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına şahit olabilseydik. Bizim bu adalet nöbetinde bulunma sebebimiz bütün meslektaşlarımıza, halkımıza, kimliği, kişiliği, dini, ırkı, dili, hukuki sebebi ne olursa olsun eşit mesafede ve her zaman adalete erişim yönünde hizmet vermek ve adaleti sağlamaktır” dedi.
TBB Başkan Yardımcısı Altun, “Burada bir genç kız çocuğu katledildi ve onun davasında da hiç arzu etmediğimiz hukuki gelişmeler veya hukuka aykırılıklar yaşandı. Şakran’da yarın yeni bir güne uyanmayı umut ediyoruz. Deniz Poyraz’ın avukatlarının taleplerinin artık ete kemiğe bürüneceğini ve delillerin, faillerin bulunacağını ve bu delillerden hareket edileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Ardından söz alan baro başkanları, Deniz Poyraz davası başta olmak üzere Türkiye’deki diğer davalarda yaşanan hukuk ihlallerine de dikkat çekerek, adalet arayışına devam edeceklerini vurguladı.
“Mahkeme bugüne kadar hakikati ortaya çıkaracak taleplerimizin hepsini reddetti”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Poyraz ailesi avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, cinayetin arkasındaki güçler aydınlatılmadan yargılamanın hızla bitirilmek istendiğini savundu. Ağaç, “Bir siyasi partiye yönelerek anayasal düzeni yıkmayı, işlemez hale getirmeyi hedefleyen bir cinayet, mahkeme tarafından araştırılmadan apar topar adli bir vakaymış gibi kapatılmaya çalışılıyor. Mahkemenin ve savcılığın tutumunu hem soruşturma hem yargılama aşamasında buna yorduğumuzun altını çizmek isteriz. Bu suçun, örgütlü işlenmiş bir suç olduğunu düşünüyoruz” dedi.
14 Ekim’de Şakran Cezaevi Yerleşkesi içinde bulunan salonda yapılan son duruşmada asli avukatlar dışında mahkemeye kimse alınmadı. Cezaevi yerleşkesine girmek isteyenler, jandarmanın sert müdahalesiyle karşılaştı. Bunun üzerine içerideki avukatlar da mahkemeyi terk edince, son duruşma avukatsız görüldü. 27 Aralık’ta yetki belgeli avukatların da duruşmaya alınmasını beklediklerini kaydeden Ağaç, “Biz yarınki duruşma öncesi mahkeme heyetine 8-9 tane kapsamlı dilekçe verdik. Mahkeme bugüne kadar hakikati ortaya çıkaracak taleplerimizin hepsini reddetti. Bu kararlarından geri dönmesini ve delilleri toplamasını talep eden dilekçelerimiz var. Mahkeme öncelikle bunları bir değerlendirecek. Aynı zamanda duruşmanın Şakran’da yani bir cezaevi kampüsünde değil, İzmir Adliyesi’nin konferans salonunda, ilk duruşmanın yapıldığı yerde yapılmasına yönelik bir talebim de oldu. Mahkeme bunu da değerlendirecek. Yetki belgesi konusundaki hukuka aykırı uygulamasını ortadan kaldırmasını da talep ettik. Mahkemenin bu konudaki anlamsız, hakikatin önüne geçen tartışmadan vazgeçeceğini umut ediyorum” dedi.
“Sanıkla sınırlı, sadece görünen gerçekliği ortaya koyan, arkasını aydınlatmayan bir yargılamaydı”
Mahkemenin karar aşamasına gelmesine karşın adalet arayışlarının sona ermeyeceğini belirten Ağaç, “Yarın bir karar çıkmasını beklediğimi ifade edeyim. Saldırının gerçekleştiği günden itibaren hedeflenen buydu. Sanıkla sınırlı, sadece görünen gerçekliği ortaya koyan, arkasını aydınlatmayan bir yargılamaydı. Böylelikle yargılama bu şekilde bitmiş olacak. Ama biz hukuk mücadelemizi devam ettireceğiz. Arkasından İstinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi aşaması gelecek ve bu işin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi safhası olacak. Biz bu saldırının arkasındaki güçler ortaya çıkıncaya kadar, bu saldırının arkasındaki anlayış ortaya çıkıp, sanık sandalyesine onlar da oturtuluncaya kadar hukuk mücadelemizi devam ettireceğiz” diye konuştu.