Fransız siyasetinin merkezine “aşırı sağ” ideolojiyi koyan, Ulusal Bütünleşme Partisi lideri Marine Le Pen’in babası, Jean Marie Le Pen, 96 yaşında hayata veda etti.
Fransız siyasi tarihinin ilk ve tek aşırı sağcı partisi Ulusal Cephe'nin (Front National-FN) kurucusu ve 2002 başkanlık seçimlerinin kazananı Jean Marie Le Pen, 7 Ocak Salı günü, bir süredir kaldığı Garches kentindeki özel hastanede 96 yaşında öldü.
Ailesi AFP'ye gönderdiği açıklamada, “Ailesi tarafından kuşatılan Jean-Marie Le Pen, bu Salı günü saat 12.00'de Tanrı'ya geri çağrıldı” sözleriyle ölüm haberini duyurdu.
Partisini emanet ettiği kızı Marine Le Pen, doğal afet nedeniyle ziyaret ettiği Fransa’nın deniz aşırı topraklarından Mayotte adasına yaptığı gezi nedeniyle, babasının ölümünde yanında olmadı.
Elysee: “Bundan sonra tarih yargılayacak”
Hayatı polemik ve saldırılarla dolu geçen, her seçimde, ülkenin tüm kesimlerinin kendisine karşı birleştiği, Fransız siyasetinin ırkçı ve polemiklerle anılan ismi Jean Marie Le Pen’in ölümünün ardından mesaj yağdı.
Sol partiler “ülkenin faşist figürünün yaşamının sona erdiğini” dile getirirken, sağ ve muhafazakar partiler, “polemiklerin ötesinde Fransız siyasetinin bir anıtı veda etti” mesajlarını paylaştı.
Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada, “Aşırı sağın tarihi bir figürü, ülkemizin kamusal yaşamında neredeyse yetmiş yıldır oynadığı rol artık tarihin yargısına tabi. Cumhurbaşkanı, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileklerini iletiyor” denildi.
Başbakan François Bayrou, Jean-Marie Le Pen'in “Fransız siyasi yaşamının bir figürü” olduğunu belirterek, “Onun nasıl bir savaşçı olduğunu bilerek onunla savaştık” dedi.
İçişleri Bakanı Bruno Retailleau da, “Jean Marie Le Pen hakkında ne düşünürseniz düşünün, şüphesiz kendi dönemine damgasını vuracaktır. Marine Le Pen ve sevdiklerine başsağlığı diliyorum” dedi.
Kurduğu partinin devamı Ulusal Bütünleşme Partisi de yazılı bir açıklama ile “Le Pen, bizim için, fırtınalarda Fransız ulusunun titreyen alevini (parti amblemi) elinde tutan kişi olarak kalacak” mesajını paylaştı.
Jean Marie Le Pen ile sert mücadele eden radikal sol parti Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) lideri Jean Luc Melenchon, “Onun şahsına karşı mücadele bitti; onun yaydığı nefret, ırkçılık, İslamofobi ve Yahudi düşmanlığına karşı mücadele devam ediyor” dedi.
Kavga ve provokasyonlarla dolu bir asır
Son olarak, Nisan 2023’te geçirdiği ağır kalp krizi sonrası hastaneye kaldırıldığı ambulansta, birdenbire bağırarak şarkı söylemeye başlamasıyla hatırlanan baba Le Pen, bu olaydan sonra Le Parisien gazetesine, “Ölüm, hayatım boyunca yanımdaydı. Yani korkmuyorum, ölüm beni korkutmuyor” demişti.
Jean Marie Le Pen, 14 yaşındayken, bulunduğu tekneyi bir Alman mayınının patlatması üzerine babasını kaybetti. Kasım 1976'da Paris'teki Villa Poirie’deki apartman dairesinin önüne yerleştirilen 4 kilogramlık dinamitin patlaması sonucu neredeyse tüm ailesini kaybetti ve son yıllarda günlük yaşamını kesintiye uğratan sayısız sağlık sorunuyla boğuştu.
Ölüme sürekli meydan okuyan aşırı sağcı lider, “Bastonla yürüyorum, gittikçe daha az duyuyorum ve büyüteçle okuyorum. Ama yaşıyorum, hayattayım. Gittikçe zamanımı dolduruyorum. Ama henüz tahta kutunun içinde değilim!” diye açıklamada bulunmuştu.
Beklediği ölüm, Fransız siyasetinin şüphesiz en çok tartışılan siyasetçisini 96 yaşında, Charlie Hebdo saldırısının 10’uncu yıl anma törenleri sırasında buldu.
Önce balıkçılık yaparak çalışma hayatına atılan Jean Marie Le Pen, yeraltı madeninde çalıştı, daha sonra 1. Paraşüt Alayı’nda gönüllü olarak askere katıldı. Çinhindi, Süveyş Krizi ve Cezayir Savaşı’nda Fransız ordusunda yer aldı.
Fransız siyasetinin en genç milletvekili
Baba Le Pen, 1956'da 27 yaşında, Fransız siyasi tarihinin en genç milletvekili seçildi. Aynı rekor daha sonra torunu Marion Marechal Le Pen tarafından 22 yaşında kırıldı. Le Pen, 1956’da başladığı siyasete Temmuz 2019'da Avrupa milletvekili olarak 91 yaşında son verdi.
Le Pen’in 1972 yılında kurduğu “hayatının eseri” Ulusal Cephe Partisi (Front National- FN), ülke siyasetinin son 50 yılına damgasını vurdu.
Jean Marie Le Pen, “siyasi kariyerinin en büyük başarısı” Ulusal Cephe’yi, küçük bir aşırı sağ grup statüsünden, 2002 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci turuna taşıyarak, Fransız siyasi hayatının önemli bir aktörü haline getirdi.
Fransız siyasetine “göç ve yabancı karşıtlığını” ilk kez sokan Jean Marie Le Pen, 38 yıl boyunca yönettiği partisini, 2011’de kızına devretti. Bir süre partinin doğal lideri olarak görevine devam eden Jean Marie Le Pen, 2. Dünya Savaşı sırasında kullanılan “gaz odalarının savaşın bir detayı” olduğu sözlerinden dolayı “antisemitizmden” yargılanarak ceza aldı.
Sözlerini geri almayınca, partiyi “şeytanileşmekten uzaklaştırarak bir merkez partisi haline getirmek isteyen” kızı tarafından ihraç edildi. Uzun süren aile kavgasının ardından kızıyla yeniden barışan Jean Marie Le Pen, yavaş yavaş siyaset sahnesinden çekildi.
Hitabet gücü, tarih bilgisi ve “çizgisinden asla vaz geçmemesi” nedeniyle kimileri tarafından “büyük bir politikacı” olarak tanımlanan Le Pen, toplumun önemli bir kesimi için “ırkçı, göçmen, yabancı ve İslam düşmanı, nefret söylemi yayan bir faşist figür” olarak tanımlanıyor.
Fransızlar Jean Marie Le Pen’i, 1987'deki gaz odalarıyla ilgili ünlü "detay" açıklaması, Alman işbirlikçisi Mareşal Petain için birkaç kez tekrarladığı dostluğu, 2005’te yargılamadığı Alman işgali için kullandığı “O kadar da insanlık dışı değildi” sözleri, AIDS hastaları için kullandığı “sidaik” ifadesi ve 2014'te Afrika'daki demografik sorunu çözmek için Ebola virüsünü övdüğü “üstad Ebola” sözleri ile hatırlayacak.
Jean Marie Le Pen, son röportajlarından birinde, “Şok yarattıysam bu benim için değil, başkaları için sorun oldu. Sevilmeyi istemiyorum. Ben özgür bir adamım. Diz çökmek, eğilmek, ya da otosansür yok” diyerek son anına kadar provokatif söylemine devam etti.
“Ulusal Cephe’ye” karşı “Cumhuriyetçi Cephe”
Fransız seçmeni, 21 Nisan 2002’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Jacques Chirac karşısında ikinci tura kalan Le Pen’in iktidara gelişini, her seçimde “cumhuriyetçi baraj” kurarak engelledi. Her seçimde, “ırkçı nefreti kışkırtan sözleriyle defalarca yargılanan” Le Pen’in karşısındaki adayı destekledi.
Seçmen bu tavrını, artık ülkenin birinci partisi haline gelen Ulusal Bütünleşme Partisi ve kızı Marine Le Pen için de sürdürüyor. Ancak anketler, bir dahaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olduğunu şimdiden açıklayan Marine Le Pen’in bu sefer seçimleri kazanma ihtimalinin yüksek olduğunu dile getiriyor.
Forum