“Başkanlık sistemi ve Türkiye’ye getirecekleri” konusu Georgetown Üniversitesi’nde düzenlenen bir panelde ele alındı. Türkiye Çalışmaları Enstitüsü Direktörü Sinan Ciddi’nin moderatörlüğündeki panele, eski CHP Bursa milletvekili Aykan Erdemir ve Dış İlişkiler Konseyi Ortadoğu uzmanlarından Steven Cook katıldı.
Erdemir, Türkiye’de yönetimin tek elde toplanarak merkezileşmesini eleştirdi: “Türkiye’nin şu anda her şeyden çok ihtiyacı olan şey bir taraftan hukukun üstünlüğü, diğer taraftan da gücün dağıtıldığı adem-i merkeziyetçi bir yapı. (Anayasa değişikliğiyle ilgili) Sızan maddelerden anladığımız kadarıyla ise şu anki başkanlık sistemi modeli, iki konuda da yanlış yönde ilerliyor. Böyle bir yetki devri olmayacağı gibi yasama, yürütme ve yargı gücü daha da çok başkanlık makamında toplanacak. Bu da Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve iyi yönetişimin altını oyacak. Aynı zamanda da daha merkeziyetçi bir yapıya neden olacak.”
Aykan Erdemir, Türkiye’de güçlü, etkili liderliğin, gücün tek elde toplanması ve tek adam yönetimiyle karıştırıldığını da söyledi: “Şu anda çoğu insan meseleyi, “Erdoğan’ın yanında mısın yoksa karşısında mı” sorusu üzerinden değerlendiriyor. Benim sorguladığım ise Erdoğan’ı destekliyor olsam bile, güçler ayrılığının, fren ve denge mekanizmalarının olmadığı böylesine feci bir sistemde, başkanlık koltuğuna oturup-oturmaması gerektiği. Farzedelim, Erdoğan’a şiddetle karşı olan bir başkası başkan oldu. Yine farzedelim ki bu kişi ne hukukun üstünlüğünü ne de güçler ayrılığını umursuyor. Ve tek bir düsturla hareket ediyor. ‘İntikam.’ O insana sadece Avrupa da değil Avrasya’daki en güçlü makamı emanet etmek felakete davetiye çıkarabilir.”
Eski CHP milletvekili, adem-i merkeziyetçi yönetimin Türkiye için daha yararlı olduğu görüşünde: “Yerinden yönetimler bir kere Ankara’nın zamanının ve enerjisinin çalınmasını engelleyecek. Çünkü Ankara şu anda İran sınırındaki Kürt köyünden, Yunanistan, Bulgaristan sınırındaki Pomak köyüne kadar her yerde karar verici konumunda. İkincisi, Kürt sorununda ilerleme sağlamak için elbette bir umut kapısı açılacak. Üçüncüsü de ekonomik varlığını sürdürebilmek için, yerinden yönetimler Türkiye’nin tek şansı. Eğer Türkiye yatırım kararları yerel düzeyde alınabilirse, birçok bölge karşılaştırmalı avantajlarını kullanabilir.”
Washington merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi’nin Ortadoğu uzmanı Steven Cook ise Türkiye’nin Hüsnü Mübarek dönemi Mısır’ına dönüştüğü fikrinde: “(Erdoğan’ın yöntemi) Siyasi kontrolü sağlama ve planlanan eylemleri hayata geçirmek üzerine kurulu. Bence Erdoğan, Mübarek’e kıyasla ülkesini nereye taşımak istediği konusunda daha detaylı ve geliştirilmiş bir fikre sahip.”
Cook, başkanlık sisteminin yabancı yatırımcıyı Türkiye’ye çekmeyeceğine de dikkat çekti: “Yüksek sayıda hakim atayabilecek, yetkileri genişletilmiş bir Erdoğan, hukukun ve yasaların üstünlüğünün olmadığı bir ülke, yatırımcılar için riskli bir ortam oluşturacaktır. Diyelim Erdoğan, bir kararname yayınladı ya da Avrupalı, Amerikalı bir firma Gülenci olmakla suçlandı, malvarlığına ve yönetimine el konuldu, bu şartlar altında başvurabileceğiniz hangi mercii var? Hiçbir merci yok. Bu da yatırımcıları ürkütüyor ve ürkütmeye devam edecek.”